19 Haziran 2018
Sayı: KB 2018/24

Düzen partilerinden medet umma, mücadeleye hazırlan!
Seçim-savaş denkleminde Türkiye
Seçimler, parlamento ve parlamentarizm
24 Haziran seçimleri ve sol
OHAL kaldırılır mı?
Faşist saldırganlığı durdurmanın tek yolu direniş!
Emekçiler yasak ve gözaltı saldırılarına karşı mücadeleyi sürdürüyor
2013’ten bugüne 319 çocuk iş cinayetinde can verdi
Karl Marks’ın 200. Doğum Yılı… / 1
G7 Zirvesi’nden yansıyan hegemonya krizi
ABD ve KDHC’nin Singapur zirvesi
Arjantin IMF kapısında, sıra Türkiye’de mi?
Flormar direnişçileriyle dayanışmayı büyütelim!
CHP’nin gençliğe vaatleri ve gerçekler
Bu düzen “Senle yıkılır!”
Gençlik gelecektir!
Devrime adanmış bir ömür: Clara Zetkin
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Arjantin IMF kapısında, sıra Türkiye’de mi?

 

Türkiye gibi dış borç batağına saplanan Arjantin hükümeti, bir kez daha Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) kapısını çaldı. Hükümet ile IMF heyetinin 50 milyar dolarlık kredi içeren 3 yıllık standby (finansal destek) anlaşması konusunda mutabakata vardığı bildirildi.  

IMF Yönetim Kurulu’nun onayına sunulacak olan anlaşmanın 20 Haziran’da kesinleşmesi bekleniyor. Emperyalist mali kurumların tetikçisi olan IMF, emekçiler için yıkıcı olan bir ekonomik program dayattıktan sonra kredi musluklarını açıyor. IMF reçetelerinin temel özelliği, bağımlı kapitalist ülkelerin emekçilerinin soyulması ile biriktirilen mali kaynakların emperyalist merkezlere transfer edilmesidir.

Aynı hikaye…

Arjantin kapitalizmi 2001’de de derin bir krize saplanmıştı. Hatırlanacağı gibi o zaman Türkiye kapitalizmi de benzer bir krizin içine yuvarlanmıştı. İki ülke arasında fark şu ki, 2001’de Arjantinli işçiler, emekçiler isyan etmiş, krizin yıkıcı faturasını kapitalistlere ödetmek için direnmişlerdi. Türkiye’nin işçileri, emekçileri yazık ki, aynı kararlılığı gösterememişti. İşçi sınıfıyla emekçiler krizin faturasını ödemiş, dönemin koalisyon hükümetinde yer alan burjuva partiler iflas etmişti. Ancak tam da bu sayede emperyalist/siyonist güçlerin projesi olan AKP, Türkiye’nin başına bela edilebilmiştir.

17 yıl aradan sonra Arjantin’in yeniden IMF’nin kapısını çalmak zorunda kalmasının sebeplerinde bir yenilik görünmüyor. Cari açık yükseliyor, dış borç oranı “olağan” sınırları aşıyor, para birimi Peso dolar karşısında değer kaybediyor, Merkez Bankası faiz oranlarını arttırıyor... Bu koşulları güvenli bulmayan vurguncu mali sermaye, dolar akışını durduruyor. Dış borçla döndürülen ekonominin çarkı durma noktasına yaklaşıyor… Hatırlatalım ki, 16 yıllık AKP iktidarı Türkiye’sinde ekonomi, faiz oranları ve enflasyon dışındaki kalemlerde Arjantin’den beter durumdadır.

İşte bu vahim tabloda IMF “imdada” yetişiyor. Bunun kaçınılmaz sonucu ise, işçi sınıfıyla emekçilerin ağır bir ekonomik sosyal yıkım saldırısına maruz bırakılmalarıdır. Yani kriz kapitalizmin yapısal hastalığıdır, ama “tedavi” ücreti emekçilere ödetiliyor. Oya işçi sınıfıyla emekçilerin kapitalizmi tedavi etmeleri değil, tarihin çöplüğüne gömmeleri gerekiyor. Ancak o zaman hem kendilerini hem insanlığı bu ölümcül vebadan kurtarabilirler.

Kapitalizmi kurtarmak için kemerleri sıkın!

Standby anlaşmalarının bir diğer adı “kemer sıkma” politikalarıdır. IMF’nin vereceği kredi, “dış borçları ödeme” adı altında gerisin geri emperyalist mali şirketlerin kasalarına aktarılıyor. Oysa bu kredinin faiziyle birlikte geri ödenmesi de gerekiyor. İşte kemerler bunun için sıkılıyor. Elbette kapitalistlerin ya da saraylarda sefahat süren devlet erkanının değil, işçi sınıfıyla emekçilerin kemerleri sıkılıyor.

Bütçe açığının azaltılması, enflasyonun düşürülmesi, dış borçların çevrilmesi için kemer sıkmak şarttır. Bu uğursuz politikanın emekçiler için somut yansımaları sosyal harcamaların kısılması, ücretlerin düşürülmesi, emeklilerin daha koyu bir sefalete mahkum edilmesi, esnek/kuralsız çalışmanın yaygınlaştırılması, toplu işten atmalar vb…

Arjantinli emekçiler hareketleniyor

Tıpkı Türkiye’de olduğu gibi, Arjantin’de de 2001 krizinin patlak vermesinde, 1990’lı yıllar boyunca uygulanan IMF reçetelerinin önemli bir payı olmuştu. Yani Arjantinli emekçilerin, IMF reçetelerinin yaratacağı yıkıcı sorunlar hakkında fikirleri var. Nitekim IMF yönetimi standby anlaşmasını onaylamadan önce emekçilerin itirazları yükselmeye başladı. Görünen o ki, Arjantin işçi sınıfıyla emekçileri, faturayı kapitalistlere ödetmek için mücadele alanlarına inmekten kaçınmayacaklar.

Türkiye ile Arjantin arasındaki benzerliklere dikkat çeken ilerici ekonomistler, 24 Haziran seçimlerinin ardından kurulacak hükümetin IMF’nin kapısını çalma ihtimalinin yüksek olduğunu belirtiyorlar. Bu ise, Arjantin’de olduğu gibi, Türkiye işçi sınıfıyla emekçilerinin de yeni bir yıkım saldırısıyla karşı karşıya kalacaklarına işaret ediyor. Yine de kapitalizmin krizinin faturasını ödemek emekçiler için bir kader değildir. İşçi sınıfıyla emekçiler şimdiden kararlı bir mücadeleye hazırlanarak faturayı kapitalistlere ödetebilirler!

 

 

 

 

Frankfurt’ta birlik ve dayanışma pikniği

 

Yaz aylarının geleneksel etkinliklerinden olan pikniklerden biri de 16 Haziran’da BİR-KAR tarafından Frankfurt’a yakın Kelsterbach Parkı’nda gerçekleştirildi.

Öğle saatlerine doğru başlayan pikniğe onlarca işçi, emekçi ve gencin yanı sıra, uzunca bir süredir işçi kıyımına ve hak gasplarına karşı mücadele eden LSG işçileri de katıldı.

Piknikte yenilen yemeklerin ardından ortak bir sohbet gerçekleştirildi. BİR-KAR adına yapılan açılış konuşmasında 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi’nin yıldönümü olduğuna değinildi. Hâlâ aşılamayan bir işçi eylemi olan 15-16 Haziran’ın işçi sınıfının yolunu aydınlatmaya devam ettiği vurgulanan konuşmada, bu direnişin derslerinin bugün de çok değerli olduğu belirtildi.

Daha sonra yine BİR-KAR adına söz alan bir işçi LSG işçilerinin direnişi üzerinde durdu. Son işyeri işçi temsilciliğinin, verilen mücadele ve sağlanan örgütlülük sayesinde kazanıldığını, fakat patronun çeşitli hile ve ayak oyunları ile bu yetkiyi öncü işçilerden gasp ederek kendi yandaşı gibi davranan Ver.di’ye devrettiğini açıkladı. BİR-KAR’ın dağıttığı bildiri ile bu açık hak gaspını teşhir ettiğini söyleyen işçi, bundan sonra mücadelelerinin güncel konusunun bu olacağını ve bunu mutlaka kazanmak istediklerini belirtti.

Daha sonra söz alan genç bir LSG işçisi de kendi süreçlerinden kısaca bahsettikten sonra, gasp edilen temsilcilik hakkını geri almakta kararlı olduklarını, her konuda artık kendilerine daha fazla güvendiklerini vurguladı. Genç işçi, BİR-KAR gibi kurumların desteğinin kendilerine daha çok güç kattığını sözlerine ekledi.

Piknik, söylenen türküler ve çekilen halayların ardından akşam saatlerinde sona erdi.