19 Haziran 2018
Sayı: KB 2018/24

Düzen partilerinden medet umma, mücadeleye hazırlan!
Seçim-savaş denkleminde Türkiye
Seçimler, parlamento ve parlamentarizm
24 Haziran seçimleri ve sol
OHAL kaldırılır mı?
Faşist saldırganlığı durdurmanın tek yolu direniş!
Emekçiler yasak ve gözaltı saldırılarına karşı mücadeleyi sürdürüyor
2013’ten bugüne 319 çocuk iş cinayetinde can verdi
Karl Marks’ın 200. Doğum Yılı… / 1
G7 Zirvesi’nden yansıyan hegemonya krizi
ABD ve KDHC’nin Singapur zirvesi
Arjantin IMF kapısında, sıra Türkiye’de mi?
Flormar direnişçileriyle dayanışmayı büyütelim!
CHP’nin gençliğe vaatleri ve gerçekler
Bu düzen “Senle yıkılır!”
Gençlik gelecektir!
Devrime adanmış bir ömür: Clara Zetkin
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Flormar direnişçileriyle dayanışmayı büyütelim!

 

Gebze Organize Sanayi Bölgesi’nde kozmetik ürünleri üreten Flormar’da sendikalaşma nedeniyle işten atılan işçilerin direnişi kararlılıkla sürüyor.

Flormar işçileri ağır çalışma koşullarına, düşük ücretlere, fabrika yönetiminin bunaltıcı baskılarına karşı örgütlenme yolunu seçtiler. Ocak 2018’de başlayan ve birkaç ay boyunca süren sendikalaşma faaliyeti sonucunda Petrol-İş Sendikası’nda örgütlenebildiler.

Yetki başvurusunun ardından Flormar patronu ilk etapta öncüler de içinde 12 işçiyi işten attı. Ardından Türkiye’de genelde sendikalaşma süreçlerinde yaşandığı üzere iş mahkemesine yetki itirazında bulundu. Bu tür durumlarda mahkemelerin ve arabulucuların işlevi, süreci uzatarak sendikal örgütlenmeyi dağıtmak için patrona zaman yaratmaktır. Nitekim Flormar’da yaşanan da bu oldu.

Şirket yönetimi halihazırda kazanmış olduğu zamanı işçilere ve sendikal örgütlenmeye yönelik saldırılarını sürdürmek için tepe tepe kullanıyor. Bugüne kadar sendika üyesi olduğunu düşündüğü veya sırf direnişçi arkadaşlarına selam veren, örgütlenmeye ve direnişe destek sunan 119 işçiyi tazminatsız olarak işten çıkardı. Dışarıda direnişte olan işçilerin içerideki işçilerle tüm temasını kesmek amacıyla, duvarlara brandalar çekildi. Çalışan işçiler servis araçlarına fabrika avlusunda inip binmek durumunda kaldılar. Yetmedi, direnişçilerin üzerine fabrika araçları sürüldü. Üretimi sürdürebilmek içinse hem üretim birimlerinde idari personel çalıştırıldı hem de çok sayıda taşeron işçi işe alındı.

İşten atılan Flormar işçileri doğal olarak ellerindeki tek savunma aracına başvurdular; kapı önünde direnişe başladılar. İşçiler, sömürücü düzenin yasalarına göre dahi tümüyle haklı bir konumda oldukları halde işten atılmalarına dayanak yapılan İş Yasası maddeleri nedeniyle tazminat alamadıkları gibi, işsizlik sigortası ödeneğinden de yararlanamıyorlar.

İşçiler, emekçiler,

Flormar, 1972’den bu yana Kosan Kozmetik şirketi tarafından üretilip piyasaya sürülen bir markadır. Flormar’la, “Yüzde 21 pazar payı ile Türkiye’nin 1 numaralı makyaj markasıyız. Gelişmekte olan pazarlar başta olmak üzere, 7 kıtada 104 ülkede rekabetin içindeyiz” diye övünen Kosan Kozmetik, bunu bugüne kadar işçileri asgari ücretle sefalete mahkum etmeye borçludur. Şimdi işçilerin sendikal örgütlenme haklarını kullanmalarını azılı bir düşmanlıkla karşılaması bunun dolaylı bir itirafıdır.

İşçilere sendikal örgütlülüğü dahi çok gören, böylelikle bugüne kadarki azgın sömürüyü olduğu gibi sürdürme politikasının asıl sahibi ise 2012 yılında Kosan Kozmetik’in %51 hissesini almış olan Fransız kozmetik tekeli Yves Rocher’dir. Güya “kadınların güzelliği için” çalışan, “insana ve doğaya saygıyı” esas alan, “organik ürünler”iyle tanınan Yves Rocher, yarattığı imajı pekiştirmek için çok sayıda sosyal sorumluluk projesiyle kamuoyunun gözlerini boyamayı başarmış bir markadır. Direnişin sesinin yayılması ve geniş destek görmesi karşısında etekleri tutuşan Yves Rocher tekeli, şimdilerde Flormar’la bir ilgisi olmadığı yalanıyla imajını koruyabileceğini sanıyor. Marka sloganı olarak “Act Beautiful”u (Güzel Davran) kullanan Rocher tekeli, mesele ekonomik çıkarlar olduğunda yüzündeki maskeyi indirip çirkin sivri dişlerini göstermeden duramıyor.

Kardeşler,

Çoğunluğunu kadınların oluşturduğu Flormar direnişçilerinin söz konusu uluslararası tekel ile yerli ortaklarını dize getirmesi, kendi kararlılıklarının yanı sıra işçi ve emekçilerden aldıkları desteğin gücüne de bağlıdır. Dolayısıyla Türkiye’de ve yurtdışında sürmekte olan dayanışma ve desteğin süreklileştirilmesi, yaygınlaştırılıp büyütülmesi büyük bir önem taşımaktadır.

İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği Platformu olarak Flormar işçilerinin mücadelesinin yanında olduğumuzu bir kez daha belirtiyor, yurtdışında yaşayan tüm işçi ve emekçileri Flormar direnişiyle dayanışmayı büyütmeye çağırıyoruz.

Yaşasın Flormar işçilerinin onurlu direnişi!

Flormar ve Yves Rocher ürünlerine boykot!

İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!

BİR-KAR

16 Haziran 2018

 

 

 

 

Paris’te Yves Rocher’i boykot eylemleri

 

Flomar işçilerinin direnişine destek olmak için başlatılan boykot çağrıları Paris’te de devam ediyor. Flomar’ın gerçek sahibi Grup Yves Rocher’i hedef alan eylemlerin 3.’sü 15 Haziran’da Hausman’da gerçekleştirildi.

Paris’in en yoğun alışveriş merkezlerinden biri olan Galeri Lafeyette bölgesindeki Yves Rocher’deki eylemde ilgi dikkat çekiciydi. Dövizlerin mağaza çevresine asılması ile başlayan eylemde turistlerden yoldan geçenlere kadar birçok kişiyle direniş üzerine konuşuldu. Sloganları duyarak gelen ve neden Yves Rocher’in boykot edildiğini soranlar oldu. Kapının önünde dövizler açılıp sloganlarla beklenirken bir yandan da direnişi anlatan Fransızca ve İngilizce bildiriler dağıtıldı.

Yaklaşık bir saat süren eylem boyunca Fransızca ve Türkçe sloganlar atıldı.

Bu eylemde mağaza çalışanı emekçilerin tavırları oldukça önemliydi. Diğer eylemlerde şirketi sahiplenip saldırgan tavırlar ortaya çıkarken bu eylemde tersi oldu. Mağazanın güvenlik görevlisinden satış personeli emekçilere kadar birçoğu ilgiyle eylemi izledi, dostane tavırlarla selam verip direnişe dair sohbetler edildi. Eylemin onlara karşı olmadığı anlatıldı. Bu da eyleme ayrıca olumlu bir hava kattı.

 

 

 

 

Fransa’da demiryolu tasarısı onaylandı

 

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un seçim vaatlerinden biri olan ve kitlesel grevlerle çalışanların karşı çıktığı demiryolu tasarısı 14 Haziran’da onaylandı. Fransa Ulusal Demiryolu İdaresi’nin (SNCF) borçlarının 35 milyar avroluk bölümünün devlet tarafından üstlenilmesini, demiryolu ulaşımının özelleştirilerek rekabete açılmasını, çalışanlarına iş koşulları sebebiyle tanınmış statünün kaldırılmasını öngören tasarı 82 ret oyuna karşı 245 evet ile Senato’da kabul edildi.

Tasarı parlamentonun iki kanadında kabul edilen metinlerin farklı olduğu gerekçesiyle 5 Haziran’da Meclis Uzlaştırma Komisyonu’na gönderilmiş ve 13 Haziran’da da Ulusal Meclis’te 80’e karşı 452 oyla kabul edilmişti.

Demiryolu çalışanları, 2020’den itibaren uygulamaya konulması beklenen tasarıya karşı 3 Nisan’da başlatılan ve haftada iki gün süren kademeli grevlerle karşı çıkmıştı.

Öte yandan emekliler maaşların dondurulmasına ve Genel Katkı Payı (CSG) adında kesintinin %25 yükselmesiyle alım gücünün düşüşüne karşı 14 Haziran’da CGT, FO, CFTC, FSAU, Solidaires, FGR-FP, LSR, ES-UNRPA sendikalarının çağrısı ile Fransa’nın birçok kentinde 3. kez sokaklara çıktı.