19 Ekim 2018
Sayı: KB 2018/39

Emekçiler dur demedikçe fatura kabarmaya devam edecek
Cinayet ve “çirkef üçgeni”
Pazarlık kozundan barışma hediyesine dönüşmek
Rahip ve “bağımsız yargı” rezaleti
AKP iktidarında açlık ordusu büyüyor
“Tasarruf” derken ödenekler arttırıldı
MİB MYK Ekim Ayı Toplantısı Sonuç Bildirgesi
Suriyeli işgücü veya kölelik kapılarında yaşam
İGA CEO’su günah çıkartırken 3. havalimanının değişmeyenleri
Kriz, işçi toplantısı ve ötesi
Anısı ve davası hep yaşayacak!
Yarım asır taşıdığın kızıl bayrağı yükseklerde tutacağız!
Senin mücadelen bizlere ışık tutacak!
Yoldaşların senin bıraktığın mirasa daha sıkı sarılacaklar!
Yarım asırlık devrimci adanmışlık!
Fransa’da kapsamlı saldırılara karşı işçi ve emekçilerin mücadelesi sürüyor
Dünyadan işçi-emekçi eylemleri
Adaletsiz düzende “adil olmak!”
Kadının yeri neresi?
Zindan direnişlerinde ölümsüzleşenler kavgamızda yaşıyorlar!
Kürt ulusunun kanayan yüreği
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Dünyadan işçi-emekçi eylemleri

 

İran: Kamyon şoförlerinin iki hafta önce başlattıkları iş bırakma eylemleri sürüyor. Kötü çalışma koşularını protesto eden kamyon ve tanker sürücüleri akaryakıt sevkiyatına çıkmıyor, fabrikaların ürettiği malzemelerin nakliyatı gerçekleşmiyor. Şoförler talepleri kabul edilene değin grevlerini sürdürmede kararlı olduklarını söylüyorlar.

Hükümet sözcülerinin vaatleri ve ‏grevdeki şoförleri sindirmek ve grevi ezmek için süren gözaltı furyası grevdeki işçileri kararlılıklarından vazgeçiremiyor.

Son yıllarda İran’da hükümetin tüm baskı ve saldırılarına rağmen, neredeyse grevsiz bir gün geçmiyor. Bu grevi diğer grevlerden farklı kılan, şoförlerin güçlü örgütlülüğü ve birliği. Bu ise grevi bölgesel sınırların dışına taşıdı ve grevin tüm ülkeye yayılmasına neden oldu.

Ülkede 450 bin kamyon şoföründen 300 bini greve katıldı.

İran’da öğretmenler de maaşlarının ve çalışma koşularının iyileştirilmesini talep ederek genel greve gittiler. 14 Ekim’de başlayan greve üniversite öğrencileri de destek verdi.

Geçtiğimiz Pazartesi ise İran’da Kürtlerin yaşadığı birçok kentte pazar yerlerinde çalışan satıcılar greve gitti. Grev artan benzin fiyatlarına ve hükümetin Kürt halkına yönelik gerici politikalarına karşı gerçekleşti.

Arjantin: Buenos Aires eyaletinde öğretmenlerin grevleri sürüyor. Son olarak eyalet valisinin maaşlara yaptığı yüzde 19 zammı reddeden öğretmenler, 8-9 Ekim tarihlerinde bir kez daha greve çıktılar. Öğretmenler eğitim yılının başladığı Mart ayından bu yana 24 gün greve gitti.

Arjantin dünyada yüzde 40’lık oranla enflasyonun en yüksek olduğu 5 ülkeden biri.

Hindistan: Ülkenin güneyinde bulunan Kanchipuram kentinde protesto gösterisi sırasında 600 işçi gözaltına alındı ve halen bir depoda tutuluyorlar. İşçiler, fabrikaya sendikayı getirmek için faaliyet gösteren iki arkadaşlarının işten atılmasını protesto etmek için gösteri düzenlemişti.

Yamaha İndia şirketinde de 750 işçi 21 Eylül’de işten atılan iki arkadaşlarının işe geri dönmesi için greve başlamış ve işyerini işgal etmişlerdi. Polis işgal yapan işçilere de azgınca saldırmıştı.

Yine motosiklet fabrikası Royal Enfield’de çalışan ve daha fazla ücret için işyerini işgal eden 1300 işçinin eylemi de polisin saldırısına uğradı.

Myanmar: Myanmar’ın en büyük kenti Yangoz’un kenar semtlerinde bulunun bir tekstil fabrikasında grevde bulunan kadın işçilere saldırı düzenlendi. Çok sayıda kadın işçi yaralandı. Grevi örgütledikleri gerekçe gösterilerek işten atılan 30 kadın işçi yeniden işe alınmaları için fabrika önünde protestolarını sürdürüyordu.

Çinlilere ait olan tekstil fabrikasında işçiler iki ay önce daha iyi çalışma koşulları talep ederek greve gitmişti. İşçiler birçok taleplerini kabul ettirdiler ama patron grev çağrısı yapan 30 kadın işçiyi işe geri almamakta ısrar ediyor.

Avusturya: Geçtiğimiz hafta ülkede 20 bin kişi aşırı sağcı ÖVP (Avusturya Halk Partisi)-FPÖ (Avusturya Özgürlük Partisi) koalisyonuna karşı sokağa çıktı. İşçi ve emekçi kitleler, gösterilerde ırkçılığı, krizi ve demokratik hakların kısıtlanmasını protesto ettiler.

 

 

 

 

Dünya jandarması borç batağında!

 

Kapitalist/emperyalist sistemin jandarmalığını devam ettirmekte zorlanan ABD, zayıflayan gücünü dengelemek için militarist aygıtını kullanıyor. Oysa savaş makinesini işgaller için seferber etmenin de yüksek bir maliyeti var. Afganistan ve Irak işgallerinde yaşadığı başarısızlık nedeniyle yüksek bir fatura ödemek zorunda kalan ABD -Suriye örneğinde görüldüğü gibi- işbirlikçilerini/vekillerini savaş alanlarına sürmeyi tercih ediyor.

ABD’nin kuklalarını savaşa sürmesi ne askerlerinin hayatına önem vermesinden ne ülkeleri işgal etmekten geri durmasından kaynaklanıyor. Bunun bir nedeni yaşadığı hezimetler ise, diğeri de derin bir borç batağına saplanmış olmasıdır. Doların “rezerv para” olmasından dolayı elde ettiği milyarlarca dolarlık avantalara rağmen, bütçe açığı ve dış borçları her yıl artıyor.

Bütçe yılının Eylül ayında kapatıldığı ABD’de bütçe açığının düzenli bir şekilde arttığı gözleniyor. ABD Hazine Bakanlığı’nın açıkladığı rakamlara göre, kapatılan 2018 bütçe yılında açık geçen yıla göre %17 oranında artmış. Bu artışın, büyük ölçüde savaş aygıtı ve silahlanmaya yapılan harcamalardaki akıl almaz artıştan kaynaklandığı belirtiliyor.

ABD’nin yıllık savaş ve silahlanma harcamaları 1 trilyon doları çok aşıyor. Buna rağmen 2018’de savaş aygıtı için yapılan harcamalar %35 oranında arttırıldı. Bütçe açığındaki artışın temel nedenlerinden biri, saldırganlık ve savaş için yapılan harcamalarda sınır tanınmamasıdır.

Trilyonlarca dolar borcu bulunan ABD’nin 2018 yılı bütçe açığı ise 779 milyar dolara ulaşmış. Bu borç batağı, hegemonyası zayıflayan dünya jandarmasının kuklalarına bel bağlamasına neden oluyor. Ancak kuklalar da efendilerinin zayıflığını fark ediyor ve bundan yararlanmaya çalışıyor. Bu haliyle ABD, nüfuz alanları daralan ama halen yıkıcı araç ve kaynaklara sahip emperyalist bir güç konumundadır.

Amerikan tekelci kapitalizminin borç batağına saplanması dünya halkları ve ezilenler için hayırlı olacaktır. Zira krizi ne kadar derinleşir, bütçe açığı ne kadar artar, dış borç batağı ne kadar genişlerse, bu emperyalist haydudun işçilere, emekçilere ve ezilen halklara zarar verme kapasitesi de o kadar daralacaktır.

 

 

 

 

Almanya’da yüz binler ırkçılığa karşı yürüdü

 

Almanya başta olmak üzere Avrupa ülkelerinde yükselen ırkçı faşist hareketlere karşı eylemlerin sonuncusu 13 Ekim’de Almanya’nın başkenti Berlin’de gerçekleşti.

Almanya’nın çeşitli kentlerinde son hafta yapılan eylemlerin en kitleseli olan yürüyüşe 250 bine yakın kişinin katıldığı açıklandı. Eylemde göçmen düşmanı ırkçı politikalar ve sosyal hakların gaspı protesto edildi.

Berlin’de yerel saatle 13.00’te Alexanderplatz’ta toplanmalar başladı. Sonrasında, Leipzig Caddesi üzerinden önce Potsdam Meydanı’na sonra da tarihi Brandenburg Kapısı’na ve ardından Zafer Anıtı’na yürüyüş yapıldı.

Bölünmeyiz” (#unteilbar) kolektifinin çağrısını yaptığı ve “Dışlanmaya karşı dayanışma-özgür ve açık bir topum için” şiarıyla gerçekleşen yürüyüşte “Nazilere yer yok”, “Denizde göçmen kurtarmak bir suç değildir”, “Daha fazla sevgi, daha az kin” pankartları göze çarptı.

Eyleme Alman Sendikalar Birliği (DGB) üyesi sendikalardan Birleşik Hizmet Sendikası (Ver.di) ve IG Metall de katılım gösterirken, Sol Parti, Yeşiller ve SPD de yürüyüşte yer aldı. Yerli partilerin yanı sıra Türkiyeli örgütlerden de yürüyüşe katılım oldu.

Uzunca süre devam eden yürüyüşün ardından eylem Zafer Anıtı önünde düzenlenen mitingle devam etti. Burada göçmen düşmanı politikalara karşı konuşmalar yapıldı. Konuşmaların ardından sanatçılar sahneye çıktı ve müzik dinletisi sunuldu. Sanatçılar da ırkçılığa karşı mesajlar verdiler.