6 Aralık 2019
Sayı: KB 2019/45

Sermayenin orta oyununu ancak sınıf mücadelesi bozar!
İşçi sınıfı gerçek gündemleriyle ilgilenmelidir
Suriye Anayasa Komitesi toplanmadan dağıldı
Türkiye’nin eğitip donattığı eli kanlı çete: ÖSO
Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!
Metal işçisi olası satışa karşı hazırlıklı mı?
TOMİS, işbirlikçi-ihanetçi sendikal düzene devrimci müdahaledir!
Asgari Ücret Tespit Komisyonu ilk toplantısını yaptı
DİSK’ten asgari ücret açıklaması
TKİP VI. Kongresi tutanakları… Sendikalar ve sendikal bürokrasiye karşı mücadelenin sorunları-3
Alman tekelleri ile Türk devletinin kirli silah ticareti
LSG Sky Chefs’te oyalama ve kandırmaca devam ediyor
Fete de L’Humanite Bretagne festivali gerçekleşti
Güney Amerika’da kadına yönelik şiddet ve protestolar
Kadına yönelik şiddet ve sendikalar
KCDP: Kasım ayında 39 kadın öldürüldü
Burjuva demokrasisinin iğreti seçme-seçilme hakkı
Komşu Kızı Adalet
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Düşmanlaştırmaya ve gerici provokasyonlara karşı…

Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!

 

Kendi saltanatını sürdürmek için en aşağılık yalanlara, riyakârlıklara ve kirli yöntemlere başvuran gerici-faşist AKP iktidarı toplumu yapay ayrımlarla bölüyor. Dünden bugüne esasen tüm sermaye iktidarlarının kullandığı bu yöntemlerin çok iyi bir uygulayıcısı olan gerici şef Tayyip Erdoğan’ın her söylemi bir nefret suçu örneği. “Affedersiniz Ermeni”den “Rum tohumu”na tüm azınlıklara yönelik saldırgan bir dil kullanan bu faşist zihniyet, Alevi ve Kürtlere yönelik olarak da gayet bilinçli bir şekilde suç işliyor.

Mayasındaki dinci-faşist ideoloji cumhuriyetin ilk yıllarından günümüze değin bu ülke emekçilerinin başına türlü belalar açtı. Kitlelerin yüzünü aydınlığa döndüğü her süreçte kirli provokasyonlarla hareketi dizginlemeye, insanların bilincini bulandırmaya çalıştı. Sivas’ta, Maraş’ta, Çorum’da emperyalistler ile kurulan tezgahlarda onlarca insan katledildi, bu ülkenin ilericileri, aydınları yok edilmek istendi.

Bu karanlık geçmişe karşın bugün sürdürülen düşmanlaştırma-kutuplaştırma siyaseti, ayrıştırıcı dil kendinden menkul değil, bilinçli ve sistemli bir politikanın devamıdır. AKP’nin özel olarak etinde kemiğinde taşıdığı neo-Osmanlıcı, mezhepçi zihniyet bu politikayı daha da pervasız kıldı. Bu pervasızlık gerici güruhları, bu sistemin tetikçilerini de harekete geçiriyor. Geçtiğimiz haftalarda İzmir’de Alevi bir ailenin evine işaret konularak “Defol Alevi” yazılmasının ardından, Mersin’de de Alevilerin yoğun yaşadığı bir mahallede yine Alevilere ait evlere tarihler yazıldı. Polis olayın soruşturulmasını isteyen aileyi “bu, çocukların işi” diyerek geçiştirmek istedi. Sivas Katliamı davasının zaman aşımına uğrayarak düşmesini “hayırlı olsun”larla kutlayanlar, Alevi inancının ibadethanesi olan cemevlerini “cümbüş evi” diyerek küçümseyenler bu provokasyonların, bu tehditlerin baş sorumlularıdır.

***

İşçi ve emekçileri ayrıştırmak, böylece kendi sefahatlerini kesintisiz sürdürmek istiyorlar. Toplumu dinci-ırkçı gericilikle uyuşturarak, yine bu zeminde karşı karşıya getirerek, asıl ayrımı gölgelemek çabasındalar. Bu politikayla bir yandan da düşünmeyen-sorgulamayan, farklı olana tahammülü olmayan bir güruh oluşturarak, kendilerine tetikçi yetiştiriyorlar. Bunun işçi ve emekçilere hiçbir faydasının olmadığı açıktır. Aynı yerlerde çalışan, aynı yaşamı sürdüren, aynı yoksulluğu paylaşan milyonlarca emekçinin asıl düşmanı asalak sömürücüler ve sarayda sefahat sürenlerdir.

 

 

 

 

Avukat Zeycan Balcı’nın belini kıran polis mahkemeye çıkacak

 

İstanbul Adliyesi önünde 30 Mart 2016’da avukatların basın açıklamasına polis saldırmıştı. Saldırıda polis Murat A., attığı tekmelerle avukat Zeycan Balcı’nın belinin sol tarafındaki omur uçlarını kırmıştı.

Saldırıdan sonra, beli kırılan Av. Balcı da dahil 9 avukata “görevli memura direnme” iddasıyla dava açılırken avukatların saldırıdan hemen sonra polisle ilgili yaptığı suç duyurusuna rağmen ancak 3 yıl sonra 7 yıl hapis istemiyle dava açıldı.

Saldırgan polis hakkındaki dava 9 Aralık’ta

Saldırgan polis hakkındaki davanın ikinci duruşması, 9 Aralık’ta İstanbul 22. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek ve polis Murat A. ilk kez mahkemeye çıkacak. Avukat Balcı, duruşmaya katılım çağrısını şu ifadelerle yaptı:

“Adli Tıp Raporu ile %24 sakat kaldığım belgelendi. Sanık polis ilk kez 9 Aralık’ta hakim karşısına çıkıyor. Duruşmaya hepinizi bekliyorum!”

“Yılmadık, yılmayacağız!”

Avukat Balcı saldırı sonrası Kızıl Bayrak’ta 31 Mart 2016’da yayınlanan röportajında şunları ifade etmişti:

“Bu saldırılar, savunmanın sesini kesmeye yöneliktir aynı zamanda. Tahir Elçi’yi katledenler, avukat arkadaşlarımızı tutuklayanlar, bizlere saldıranlar amaçlarını açıkça ortaya koymaktadır. Ancak şunu da bilmelilerdir ki, bizleri bu mücadeleden alıkoyamazlar. Mücadele bayrağını yükseltmeye devam edeceğiz. Onlardan korkmuyoruz. Baskılar bizi yıldıramayacaktır. Yılmadık, yılmayacağız.”

 

 

 

 

Hasta tutsak Emine Aslan Aydoğan yaşamını yitirdi

 

Hapishanelerde yaşamını yitiren hasta tutsaklara Urfa T Tipi 2 No’lu Hapishanesi’nde bulunan 64 yaşındaki Emine Aslan Aydoğan eklendi.

Aydoğan böbreğinde tümör olduğu için 10 gün içinde 4 kere ameliyat edildi ve 10 gündür yoğun bakımda tutuluyordu.

Durumu kötüleşen Aydoğan’ın, 3 Aralık’ta, tedavi gördüğü Urfa Mehmet Akif İnan Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yaşamını yitirdi.

Aydoğan, HDP Viranşehir ilçe yönetimindeyken 2018’de, gizli tanık ifadesi ile hakkında açılan davada “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla 8 yıl 7 ay hapis cezası almıştı. 16 aydır tutsak olan Aydoğan’ın ailesi Urfa Barosu İnsan Hakları Merkezi’ne ve İHD’ye serbest bırakılması talebiyle başvuru yapmıştı.