21 Ağustos 2020
Sayı: KB 2020/Özel-10

Sermaye iktidarı halkın sağlığını tehdit ediyor
Dinci-faşist iktidarın zor dönemi ve hesapları
AKP’nin Filistin riyakarlığında yeni halka
İstanbul Sözleşmesi tartışmaları üzerine
Okulların açılması ve paralı eğitim rantı
Üniversitelerin açılmasına dair “sözünü söyle”!
Faturayı kapitalistler ve saraylarda sefahat sürenler ödesin!
“Yan yana geleceğiz ve bu sisteme karşı çıkacağız!”
Ağır çalışma ve yaşam koşullarına karşı...
Renault işçisinden sendika ağalarına tepki
Doğu Akdeniz’deki gelişmeler üzerine
Birleşik Arap Emirlikleri-İsrail ittifakı
Emperyalistler arası çelişkiler keskinleşiyor
Belarus’ta sular durulmuyor
Dünyada grevler, protestolar yükseliyor
Kapitalizm, iklim krizi ve tarım
Gençlik ırkçılığa karşı Bielefeld’de sokaktaydı
AKP dönemi ve yükseköğrenimin iflası
Geleceğimiz için örgütlü mücadeleyi yükseltmeliyiz!
AKP şefleri kadınları aşağılamaktan geri durmuyor
Zafer direnen Kirazlıyayla kadınlarının!..
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

AKP şefleri kadınları aşağılamaktan
geri durmuyor

 

İstanbul Sözleşmesi‘ne yönelik tartışmaları sürdüren AKP cenahında kadını aşağılayan açıklamalar gelmeye devam ediyor. Bir yandan kadına yönelik şiddete karşı oldukları demagojisi ile akıllara durgunluk veren bir ikiyüzlülük sergileyen AKP şefleri diğer yandan kadın haklarının evrensel değerlerine saldırmaktan da geri durmuyor.

AKP şefi Erdoğan, Perşembe günü 75. Yıl Cumhuriyet Anfi Tiyatro ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen “AKP 19. Kuruluş Yıldönümü” programında konuşmuştu. Dilipak’ın kadınlara yönelik cinsiyetçi ve gerici söylemlerine şimdiye kadar sessiz kalan Erdoğan dün sözde “tepki gösterdi.” Dilipak’ın kadınlara yönelik gerici söylemlerini sineye çeken AKP şefi, “AKP’li kadınlara bunları söylemesine sessiz kalamayacaklarını” öne sürdü. Bununla birlikte kadınları aşağılayamayı sürdüren Erdoğan, kadınların “namusunun” bekçiliğini de bir kez daha kendi hükümetine atfetti.

“Kadına şiddeti benim imanım engelliyor”

Ertesi gün sahneyi AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki aldı. Melikgazi Belediyesi’ne bağlı İldem mahallesinde bir temel atma törenine katılan Özhaseki, kadına şiddeti “inancının engellediğini” iddia etti. Törende konuşan Özhaseki, “Durmadan tartışılan bir İstanbul Sözleşmesi var: Sanki ‘kadına şiddeti engelliyor’ gibi bir mefrum var; o niye engellesin benim inancım engelliyor kadına şiddeti” dedi.

AKP hükümetinin iktidarında kadına yönelik şiddetin katlanarak arttığı gerçekliğini unutturmak isteyen anti-bilimsel açıklamalar ile gericiliği körükleyen bu zihniyet, kadın haklarının evrensel değerlerini de hiçe sayma cüreti göstermekten geri durmuyor. Kadın haklarının islamiyetle birlikte ortaya çıktığını iddia eden Özhaseki, “ABD’de 100 yıl önce kadınlar bir yangında yanarak öldü diye kadınlar günü ilan edildi diye değil. 50-100 yıl önce kadına oy verme hakkı verildi diye kadın hakkı başladı diye bir şey yok ki. Ben imanımın gereği olarak merhametle davranıyorum, gözümün önüne hiç İstanbul Sözleşmesi gelmiyor” ifadelerini kullandı. Kadınların elde ettiği hakları tarihi çarpıtarak, demagoji yaparak değersizleştirebileceğini sanan Özhaseki de şefinin izinden giderek kadınların “merhamet gösterilecek nesneler” olduğunu öne sürdü. Böylece geleneğe uyarak kadınları aşağılayan Özhaseki, “Kadın-erkek eşit değildir” zihniyetini de açıklamasının satır aralarına serpiştirmeyi de sürdürdü.

İstanbul Sözleşmesi’nin aileyi ortadan kaldıracağı iddialarını tekrarlayan ve eşcinselliği hedef alan Özhaseki “kadına şiddeti engelleyecek her türlü yasa neyse arkasında dimdik dururuz” demagojisi yapmayı da ihmal etmedi. Hamile kadınları tekmeleyenleri, şort giyen kadınları darp edenleri savunan, bunların arkasında duran AKP şefleri kadın düşmanlığından geri adım atmayacaklarını pek çok kez ortaya serdi. Din taciri tarikat ve cemaatlerin vakıflarındaki çocuk istismarlarına göz yumup, “bir kereden bir şey olmaz” diyen AKP’li bakanlar orta yerde dururken Özhaseki “Bırakın öldürmeyi, kesmeyi, tokat atmayı, yan bile bakmayı yasaklayacak her türlü tedbire başvururuz” deme riyakarlığını da sergiledi.

“Evlenmeyen gençler sıkıntı kaynağı”

Bir açıklama da AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş’tan geldi. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeyi kamuoyunda gündeme getiren din taciri Kurtulmuş, Memur-Sen Genel Merkezi’nde Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi’yle ortaklaşa düzenlenen “Aile kongresi”nde konuştu.

Kurtulmuş’un gündemi “ailenin korunması” idi. AKP hükümetinin aileyi “kutsayan” görüşlerini yineyelen Kurtulmuş, evliliği gereksiz gören ve yalnız yaşayan insanları hedef alarak bu bakışın “sıkıntı” olduğunu iddia etti. Kurtulmuş’un bu açıklamaları, “aileyi korumak” bahanesiyle kadın haklarını yok sayan, kadına yönelik her türlü gericiliği olağanlaştıran zihniyetin bir uzantısıdır.

 

 

 

 

 

“Kadınlar ‘sahip çıkılmayı’ değil,
özgür olmayı istiyor”

 

AKP cenahı, kadına yönelik aşağılayıcı söylemler eşliğinde sözleşmeden çekilmeyi savunurken, meslek odaları, barolar ve dernekler tarafından sözleşmeyi savunan ve AKP hükümetini mahkum eden açıklamalar gelmeye devam ediyor.

Bursa Akademik Odalar Birliği (BAOB) ve Askeri Darbelerin Asker Mağdurları Derneği (ADAM-DER) İstanbul Sözleşmesini savunan ve AKP’nin sözleşmeden imza çekme niyetini mahkum eden açıklamalar yaptılar.

Bursa Akademik Odalar Birliği’nde yapılan açıklamada, ülkenin gerçek gündemini, koronavirüs salgını ve buna bağlı ekonomik krizin oluşturduğu ve buna odaklanılması gerektiği vurgulandı.

Açıklamayı BOAB Dönem Sözcüsü ve Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi Başkanı Prof. Dr Erkan Yaslıoğlu yaptı. İstanbul Sözleşmesi tartışmalarının son günlerde gündemi gereksiz bir biçimde meşgul ettiğini ifade eden Yaslıoğlu, “Kadının toplum içindeki yerini geriye götürecek olan İstanbul Sözleşmesi’nden ayrılma fikrinden bir an önce vazgeçilmesi” çağrısı yaptı.

12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 askeri darbe dönemlerinde siyasi görüşleri nedeniyle TSK’dan tasfiye edilen askerlerin kurmuş olduğu Askeri Darbelerin Asker Mağdurları Derneği’nden (ADAM-DER) yapılan açıklamada, İstanbul Sözleşmesi’nin, kadını eve hapsetmek isteyen ve erkek egemenliği altında yaşatmak isteyenler tarafından yürürlükten kaldırılmak istendiği ifade edildi. “Kadınların özgür olmadığı bir toplumda hiçbir erkek, hiçbir birey özgür değildir” denilen açıklama, “Hiçkimse, özgür düşünce, laiklik ve demokrasi karşısında kendi sapkın emellerini kadınlar üzerinden gerçekleştirmeye kalkışamaz. Kadınlar ‘sahip çıkılmayı’ değil, özgür ve hayatta olmayı istiyor. İstanbul Sözleşmesi uygulansın” sözleriyle son buldu.

72 baronun Kadın Hakları Komisyonları tarafından yapılan açıklamada İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme tartışmalarına son verilmesi istendi.

İstanbul Sözleşmesinden imzanın çekilmesi söylemi bile şiddeti arttırıcı bir etki yaratmakta, kadınları şiddete karşı korumasız kılmaktadır.” denilen açıklamada, İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasanın etkin bir şekilde uygulanması gerektiğinin altı çizildi.

Açıklamada “Kadın kazanımlarını geri götürecek, kadının insan haklarının ihlaline yol açacak, kadını özgür birey olmaktan uzaklaştırıp ayrımcılığa muhatap hale getirecek, kadının kazanılmış yasal haklarını zedeleyecek hiçbir girişimi kabul etmiyoruz.” vurgusu yapıldı. 72 baroya bağlı Kadın Hakları Komisyonları son olarak, kadının insan haklarının ihlaline yol açacak her türlü girişimin karşısında olacaklarını ve kadına yönelik şiddeti önleme mücadelesine dayanışma ruhuyla devam edeceklerini ifade etti.