21 Ağustos 2020
Sayı: KB 2020/Özel-10

Sermaye iktidarı halkın sağlığını tehdit ediyor
Dinci-faşist iktidarın zor dönemi ve hesapları
AKP’nin Filistin riyakarlığında yeni halka
İstanbul Sözleşmesi tartışmaları üzerine
Okulların açılması ve paralı eğitim rantı
Üniversitelerin açılmasına dair “sözünü söyle”!
Faturayı kapitalistler ve saraylarda sefahat sürenler ödesin!
“Yan yana geleceğiz ve bu sisteme karşı çıkacağız!”
Ağır çalışma ve yaşam koşullarına karşı...
Renault işçisinden sendika ağalarına tepki
Doğu Akdeniz’deki gelişmeler üzerine
Birleşik Arap Emirlikleri-İsrail ittifakı
Emperyalistler arası çelişkiler keskinleşiyor
Belarus’ta sular durulmuyor
Dünyada grevler, protestolar yükseliyor
Kapitalizm, iklim krizi ve tarım
Gençlik ırkçılığa karşı Bielefeld’de sokaktaydı
AKP dönemi ve yükseköğrenimin iflası
Geleceğimiz için örgütlü mücadeleyi yükseltmeliyiz!
AKP şefleri kadınları aşağılamaktan geri durmuyor
Zafer direnen Kirazlıyayla kadınlarının!..
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Zafer direnen Kirazlıyayla kadınlarının!..

 

2013’ten beri bölgede maden ocağı işleten Meyra Madencilik, Kasım 2019’da tesisin yayıldığı alanı genişletmek istedi. Ancak köylüler, tesisin ve 110 dönüm alanda kurulacak olan atık barajının Yenişehir Ovası’na, İznik Gölü’ne ve burada yaşayanlara zarar vereceğini söyleyerek itiraz ettiler.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın olumlu ÇED raporuna karşı köylüler ile destek verenler dava açtı. Ancak şirket, dava devam ederken, pandemi nedeniyle sokağa çıkma yasağını fırsat bilerek Nisan 2020’de proje alanında ağaç kesimi yaptı. Köylüler, “Biz mahkeme kararını bekliyorsak şirket de beklemeli” diyerek, ağaç kesimine eylemleriyle yanıt verdiler. Sermaye devletinin jandarması her yerde ve her zaman olduğu gibi kapitalist şirketi koruyarak köylülerin eylemine saldırdı.

Bu arada köylülerin açtığı dava kapsamında inceleme yapan bilirkişi heyeti, 10 Ağustos’ta verdiği kararla firmanın ÇED raporunu olumsuz değerlendirdi. Bursa 1. İdare Mahkemesi, Yenişehir Kirazlıyayla Köyü’nde Meyra Madencilik tarafından yapılan maden atık havuzu inşaatının yürütmesini durdurdu. Köylüler, avukatlar ile birlikte harekete geçerek, Orman Müdürlüğü ve Jandarma’yı dilekçe yağmuruna tuttular. Bunun üzerine Meyra Madencilik sahadan çıkarıldı.

Kirazlıyayla halkının projeye karşı verdiği ve öncülüğünü kadınların üstlendiği mücadele aylarca sürdü. Köylerinde maden istemeyen kadınlar yasal başvurularından sonuç alamayınca, Yenişehir Çevre Platformu’na ulaşarak mücadelelerini kamuoyuna taşıdılar. Eylemleri ile seslerini duyurmaya çalışan köylüler jandarma ve polisle de sık sık karşı karşıya geldi, gözaltına alındılar. Köyleri jandarma tarafından abluka altına alındı, insanlar evlerine hapsedildiler. Ağaçların kesilmesi ve suyun maden sahasında kalması nedeniyle tarımın etkilenmesine ve Kirazlıyayla’nın yok olmasına karşı kadınlar toprağı ve ağaçları korumaktan bir adım geri atmadılar. Yaş ağaçların kesilmesini büyük bir üzüntü ve öfkeyle karşılayarak direnmeye devam ettiler.

“Ölsek de topraklarımızı maden şirketlerine vermeyiz” diyen kadınlar şimdilik mücadeleyi kazandılar. Maden şirketi ağır bir hasar bıraktıktan sonra (örneğin Kamışlı Göleti, madenin çalışmaları nedeniyle kurudu, balıklar öldü) yürütmeyi durdurma kararıyla alanı terk etti.

***

Türkiye’nin dört bir yanında HES’ler, JES’ler, RES’ler doğal yaşamı altüst etmesi nedeniyle o bölgelerde yaşayan halkın yaşam hakkını yok saydığı için halkın direnişi ile karşılaşıyor. Yargıya da taşınan bu süreçlerde, mücadelenin de etkisiyle düzen mahkemelerinde projelerle ilgili yürütmenin durdurulması ve projelerin iptali yönünde kararlar çıkıyor. Bu da direnenlerin kazanmasında ek bir faktör oluyor.

Bu mücadelelerin en önünde kadınlar var. Çünkü bağı bahçeyi onlar ekip biçiyor. Tarım kadınların ellerinde. Çocuklarına temiz bir gelecek bırakmak için direnirlerken, dozerin önünde dimdik durmakta hiç tereddüt etmiyorlar. Ağaçların, dağların, suyun başında nöbet tutarak jandarma ile karşı karşıya geliyor, coplanıyor, tehdit ediliyor, gözaltına alınıyor, yine de vazgeçmiyorlar.

Manisa’nın Turgutlu ilçesinde, Sinop Gerze’de, Rize’nin Dereköy’ünde, Salarha Vadi’sinde, Antalya’nın Alara Çay’ında benzer projeler yılları bulan mücadelelerle durduruldu. Karadeniz’de yapılmak istenen Yeşil Yol projesine karşı kadınlar en önde direndiler. Kadınlar, Ardanuçlular Şavşat Dernekleri Federasyonu ile birlikte kesintisiz bir mücadele yürüttü ve kazandılar. Onlarca kazanım, yüzlerce süren dava var. Köylüler aynı zamanda geçim kaynakları olan topraklarına sahip çıkıyorlar. Dilekçeler ve davalarla da yürütülen mücadeleler aslında köylülerin eylemleri ve birlikte hareket etmekten vazgeçmemeleri sayesinde kazanılıyor. Bu örgütlülük ve mücadele koca koca şirketlere geri adım attırabiliyor.

Doğa talanı kapitalizmin doğasında var. Kapitalizm gölgesini satamadığı ağacı kesmekten vazgeçmeyecek fakat her daim karşısında ellerinde sopalarla “Ölürüz de vazgeçmeyiz” diyenleri bulacak.

 

 

 

 

 

“Gülümse, umudunu kaybetme, başaracağız”

 

Charles Chaplin’in yapımcı, yönetmen, oyuncu, müzisyen ve senaristi olduğu “Modern Zamanlar” asla eskimeyecek “eski” bir filmdir. 1936’da çekilen film Mussolini ve Hitler’in iktidarda olduğu İtalya ve Almanya’da yasaklanır. Bu iki ülkede kapitalizmin baskıcı yönetim biçimini esas alan faşist partiler iktidardaydı. Diğer emperyalist-kapitalist ülkelerde yasaklanmasa bile, filme hiç de sıcak bakılmadı. Çükü filmde yalın bir kapitalizm anlatımı var. Sade bir anlatımla kapitalizmin sömürücü ve iğrenç yanları ortaya konulmuş.

Filmin başında Chaplin bir fabrikada işçidir. İşçinin yaptığı işe yabancılaşması, işçinin iş esnasındaki hareketi her yerde, hatta arkadaşının burnunda bile yapmasıyla ironik biçimde anlatılıyor. İşçinin makinenin bir parçası haline gelmesi ise, Chaplin’in çarkların arasında döndüğü sahnede çok net anlatılıyor.

Filmde aynı netlikte olmasa da mücadele de yansıtılıyor. Chaplin kamyondan düşen kızıl bayrağı (film siyah-beyaz ama filmde kullanıldığı sahne üzerinden bakıldığında bayrağın kızıl olduğu düşünülüyor) eline aldığında yürüyüş yapanların önünde bulur kendini. Polis saldırır ve Chaplin eylemin lideri olarak tutuklanır.

Filmde kapitalizmin iğrençliği karşısında karamsarlık değil, umut aşılanır. Chaplin’in beraberindeki genç kadın karamsarlığa kapılıp, ölümden söz ettiğinde Chaplin, “Gülümse, umudunu kaybetme, başaracağız” der ve birlikte ayağa kalkıp yola koyulurlar. Tabi gülümseyerek…

H. Ortakçı