26 Mayıs 2020
Sayı: KB 2020/Özel-3

Pandemi ve sendikal düzen
DİSK ne yapıyor?
Tekstil sektöründe küresel kriz...
Kısa çalışma ödeneği ve ücretsiz izin gerçeği
Meslek odalarına yönelik saldırılar gündemde
AKP-MHP rejiminin kayyım darbesi
Koronavirüs salgını ve kadın emeği
Çocuk istismarı ve çürüyen düzen gerçekliği
İstanbul’daki üniversitelerin online eğitim karnesi
Metal Fırtına 5. yılında… “İşgal, grev, direniş!”
Metal Fırtına ve sol hareket
Daha güçlü fırtınalar için taban komiteleri şart!
Sendikal bürokrasiyi aşarak yeni fırtınalara hazırlanalım!
Sermaye düzeninin “yeni normali”...
“Ya kapitalist barbarlık içinde çöküş ya da sosyalizm!”
Pandemi ve “Yeni Küresel Düzen” arayışları
Balkanlar’da derinleşen çatışma dinamikleri
Kapitalist sistemde beslenme ve bağışıklık sorunu
Korona salgını, çekirge istilası ve açlık tehlikesi
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

İstanbul’daki üniversitelerin online eğitim karnesi

 

Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını eğitimin tüm kademelerinde olduğu gibi yüksek öğrenimde de etkisini gösterdi.

16 Mart itibari ile 3 hafta olarak belirlenen örgün eğitimdeki ara, salgının gidişatı doğrultusunda tüm bahar dönemini kapsayacak şekilde uzatıldı. Böylece, başta alt yapısı olan üniversiteler olmak üzere birçok üniversite internet üzerinden ders notu paylaşımı, online eğitim gibi uygulamalara geçti.

Burada belirtmek gerekir ki, ilk etapta online eğitime geçen üniversiteler çoğunlukla vakıf üniversiteleri oldu. Başta İstanbul Üniversitesi gibi köklü ve büyük bütçeli bir çok üniversite altyapı eksikliğinden ötürü online eğitime geç başladı. Kuşkusuz bu durumun kendisi şaşırtıcı değil. Çünkü yıllardır büyük bütçelere sahip olan bu üniversiteler bütçelerini öğrenciye, eğitimi geliştirecek teknik donanıma yahut laboratuvar vb. alanlara ayırmak yerine, sermayeyi sevindirecek “yatırımlar” yapmayı ve üniversitelerin başta emek gücü olmak üzere tüm olanaklarını sermayeye açmayı vazife edinmiş durumda. Gelinen yerde bu tablo, yıllardır üniversitelerde artan ve köklü hale getirilmek istenen paralı eğitim uygulamalarının, sermaye-üniversite iş birliğinin adeta bir özetini oluşturuyor. Online eğitimde yaşanan sorunlara da bu yüzden eğitimin ticarileştirilmesi başta olmak üzere bir dizi sorundan bağımsız bakamayız.

Peki online eğitim nasıl ilerliyor?

Sürecin başından bugüne online eğitim, elbette ki örgün eğitimde olduğu gibi birçok sorunla başladı. Online eğitim, kimi üniversitelerde kendi oluşturdukları ders sistemleri üzerinden, kimi üniversitelerde ise sosyal medyada bilinen (zoom, skype vb.) başka programların kullanılması ile ilerliyor.

Üniversitelilerin ve akademisyenlerin ilk etapta en çok karşılaştığı sorun bu sistemlere girememek oldu. Üniversitelerin online eğitim sistemleri çoğunlukla daha kullanıldıkları ilk günden çöktü.

Ayrıca üniversitelerin tamamı tüm fakülte ve bölümlerine uygun online ders programı hazırlayamadı. Sosyal bilimler dışında okuyan (Meslek yüksek okulları, mühendislik fakülteleri, fen edebiyat fakülteleri, sağlık bilimleri fakülteleri, tıp fakülteleri) on binlerce öğrencinin uygulamalı dersleri ve laboratuvar dersleri olmak üzere yüzlerce ön lisans, lisans ve yüksek lisans dersleri, süreç boyunca online olarak verilmedi. Ayrıca sosyal bilimler alanlarında okuyan öğrenciler de benzeri sorunlar yaşayarak belli temel derslerini online olarak göremedi. Gelinen yerde ise hala başta uygulamaları dersler olmak üzere, online olarak verilemeyen derslerin akıbetinin ne olacağı belirsizliğini koruyor. YÖK’ün kararına göre  her üniversite kayıp dönemin ve derslerin telafisi için kendi takvimini oluşturacak. Ancak örgün eğitimde dahi büyük bir kaos barındıran üniversitelerin, telafi eğitimi için hazırlayacağı takvimin üniversitelerin öznelerine (öğrenciler, öğretim görevlileri, üniversite çalışanlarına) sorulmadan hazırlanması durumunda büyük mağduriyetler doğacağını tahmin etmek güç değil.  Bu kapsamda yıllardır mücadelesini verdiğimiz “söz, yetki, karar hakkı” için mücadelenin aslında ne anlama geldiğini bir kere daha görüyoruz.

Online eğitimin oldukça önemli bir diğer sorunu ise erişilebilirliği oldu. Bir çok üniversiteden yansıyan veriye göre, üniversitelilerin çok sınırlı bir kesimi online eğitime sorunsuz olarak, düzenli bir şekilde ulaştı. Bilgisayar ve internet gibi bir çok olanaktan mahrum olan on binlerce öğrenci online eğitim sürecinin bir parçası olamadı. Salgın nedeniyle, sermayeye sınırsız teşvikler, ödenekler veren gerici-faşist iktidar, üniversitelilere bu süreçte bilgisayar, ücretsiz-sınırsız internet gibi olanaklar dahi sağlamadı.

İstanbul Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa, İstanbul Teknik Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi üzerinden hazırladığımız online eğitimin işleyişi tablosu, yukarıda bahsettiğimiz sorunlara adeta ayna tutuyor.

Kısaca İstanbul’daki üniversitelerin online eğitim süreçlerine bakacak olursak:

İstanbul Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa

Bundan iki yıl önce dinci gerici iktidar “niteliği arttıracağız” diyerek bir çok üniversite ile birlikte, İstanbul Üniversitesi’ni de ikiye bölmüştü. İstanbul Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa olarak iki ayrı okul haline getirilen üniversitelerin online eğitim karnesi adeta köklü bir üniversitenin nasıl “daha niteliksiz” hale getirileceğinin örneği oldu. Üniversiteleri kağıt üzerinde ve tabelası üzerinden bölen anlayış, iki ayrı üniversitede de geçen iki yılda hiç bir altyapı düzenlemesine gitmedi. Öyle ki, koronavirüs nedeniyle online eğitime geçmeden dahi İÜ-C’nin öğrencileri okul sistemine (aksis-c) girmekte dahi sorun yaşıyorlardı. Bu sebeple online eğitime İstanbul Üniversitesi’nden de geç başladı. Ayrıca üniversitenin kendi alt yapı eksikliğinden kaynaklı dersler; Canvas-Mergen ya da Google üzerinden uygulamalar ile verildi.

Ayrıca YÖK tarafından yeni bir üniversite olarak nitelendirilse de  bölünme ile birlikte daha da yetersiz kalan akademik ve idari kadro sorunu ile öğrenciler uzunca bir dönemdir zaten bir çok sorun yaşıyordu.

Online eğitim üzerinden yaşanan sorunlar, başta uygulamaları dersler ve sınavların nasıl olacağı üzerinden yaşanıyor.

Örneğin Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu’nda online eğitim belli derslerde veriliyor. Ancak genel olarak MYO’ların derslerinin uygulamalı olduğunu düşünecek olursak, MYO öğrencilerinin bir çok  temel “uygulama” derslerini bu süreçte göremediğini söyleyebiliriz. Bunların telafisine ilişkin üniversite henüz net bir planlama dahi açıklamadı. Ayrıca online verilen dersleri öğrencilerin büyük bir kısmı  teknik eksikliklerden ötürü (internet, derslere uygun bilgisayar vb.) takip edemiyor.

TBMYO’da yaşanan sorunlara benzer sorunlar yine uygulamalı eğitimin büyük öneme sahip olduğu Tıp Fakültesi, Veterinerlik Fakültesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Florence Nightingale Hemşirelik Fakültelesi’nde de yaşanıyor. Bu fakültelerde, uygulamalı derslerin telafisine ilişkin henüz üniversite rektörlüğünce yapılan net bir açıklama dahi yok.

İstanbul Üniversitesi’nde de online eğitim, üniversitenin kendi altyapısı üzerinden gerçekleştirilse de başta uygulamalı derslerin önem teşkil ettiği fakülte ve bölümlerde telafi derslerinin nasıl gerçekleştirileceğine ilişkin belirsizlik sürüyor. Uygulamalı eğitimin temel önemde yer tuttuğu Tıp, Eczacılık, Diş Hekimliği ve Fen Edebiyat Fakülteleri üzerinden telafi eğitimine dair bir plan açıklamadı.

İstanbul Üniversitesi’nde Edebiyat Fakültesi, Hukuk Fakültesi, İletişim Fakültesi gibi fakültelerde ve bölümlerde de online eğitimde verilen derslerin örgün eğitime göre aynı müfredatta ilerlemediği ve yetersiz-niteliksiz olduğu öğrencilerin en çok şikayet ettiği durum oldu.

Yıldız Teknik Üniversitesi

Bir çok mühendislik fakültesi bulunan, teknoparkında Türkiye Sanayisi’nin büyük sermayesi için projeler gerçekleştirilen, öğrenciye ve eğitime ayrılması gereken bütçeyi yapılması planlanan Millet Bahçesi’ne ayırarak, kampüsü rant ve talana açan YTÜ’de de online eğitim sorunlarla başladı. Daha ilk günden üniversitenin online eğitim sistemi çöktü. Dersler bir hafta sonraya ertelendi. Yıldız Teknik Üniversitesi’nde de uygulamalı dersler üzerinden online eğitim gerçekleştirilemedi. Çoğu fakülte ve bölümlerin en temel derslerini oluşturan uygulamalı derslerin telafisinin yaz aylarında yapılacağı açıklansa da henüz net bir plan açıklanmış değil. Ayrıca YTÜ’nün kendi yaptığı bir araştırma, online eğitime öğrencilerin erişebilirliğinin ne kadar düşük olduğunu gözler önüne serdi.

YTÜ’nün yaptığı bu araştırmaya göre; Üniversitede hazırlık, lisans ve lisansüstü bölümler olmak üzere toplamda 27.643 öğrenci, 1378 eğitmen, 7862 ders grubu bulunmaktadır.

-30 Mart - 8 Nisan tarihlerinde yapılan analize göre, online eğitimde kurulan sanal sınıflara giriş yapan toplam 10. 568 öğrenci olmuştur. Online eğitimde toplamda 7975 sanal sınıf oluşturulmuştur.

-13 Nisan - 19 Nisan tarihlerinde yapılan analize göre, online eğitimde kurulan sanal sınıflara giriş yapan toplam 11.653  öğrenci olmuştur. Online eğitimde toplamda 5188 sanal sınıf oluşturulmuştur.

Yukarıdaki verilerde de görüleceği üzere 27 bin 643 öğrencinin olduğu YTÜ’de online eğitimi ancak 10 ila 12 bin öğrenci takip etmiş, verilen derslerin sayısı sürekli olarak azalmıştır.

İstanbul Teknik Üniversitesi

İstanbul Teknik üniversitesi, online eğitimi zoom programı üzerinden gerçekleştiriyor. Vizeler ödev veya online sınav şeklinde yapılırken, finallerin ise çevrimiçi olarak görüntülü gerçekleştirileceği duyuruldu.

İTÜ Mimarlık Fakültesi öğrencileri, online eğitimde öğrencilerin yaşadıkları sorunlara dair çevrimiçi anket yaptı.  Ankete 38 bin öğrencili okulda 3 bin öğrenci katılırken

Yapılan anketin sonucuna göre:

-Ankete katılan öğrencilerin yarısından fazlası online eğitime düzenli katılamadıklarını belirtti.

-Derse katılamayan öğrencilerin yüzde 30’u dersleri takip edebilecek uygun fiziki ortama sahip olmama, yüzde 24’ü uzaktan eğitim için gereken araçlara erişememe ve yüzde 5’i kendisinin veya çevresindeki birinin yaşadığı sağlık problemleri gibi nedenler olduğunu ifade etti.

-Öğrencilerin yüzde 90’ı salgın sürecinde önlem olarak okul dondurma seçeneğinin kolaylaştırılmasının bir çözüm olmadığını düşünüyor.

-Oy kullanan öğrencilerin yüzde 64’ü ise çözüm olarak “tercihe dayalı geçti-kaldı uygulaması” yapılması gerektiğini düşünüyor.

-Öğrencilerin yüzde 75’i uygulamalı dersler alıyor. Uygulamalı derslerin yıl sonu notunda etkili olması ve bu derslerin şimdiye kadar çevrimiçi alınamamış olması öğrencileri endişelendiriyor.

Boğaziçi Üniversitesi

Boğaziçi Üniversitesi’nde online eğitim  Zoom programı üzerinden sürdürülüyor. Uzaktan eğitim sürecinde alttan dersi olan ya da geçemeyenlere Boğaziçi Üniversitesi, dersi geçici süreliğine bırakma imkanı sunuyor.

Ayrıca üniversite, internet fonu oluşturularak 1300 öğrenciye 2 ay için internet desteği sağlamış. Ancak üniversitenin toplam öğrenci sayısının 16.706 kişi olduğunu hatırlatmakta fayda var.

Boğaziçi Üniversitesi’nde de uygulamalı dersler konusunda bir belirsizlik sürüyor.

Bu dersler; “Laboratuvar ve Uygulama Dönemi” takvimine göre 15-25 Haziran tarihlerinde yapılacak. Bütün öğrencilerin aynı tarihlerde değil belirli sayılarda, öğretim üyelerinin belirledikleri aralıklarda yan yana geleceği belirtilse de henüz bir netlik bulunmuyor. Ayrıca öğrencilerin uygulamalı eğitim için dönmeleri halinde başta barınma sorunu olmak üzere bir dizi sorunun oluşacağını şimdiden öngörebiliriz.

Boğaziçi Üniversitesi, yaz okulu için de yalnızca uzaktan eğitimin verilebileceği bir yaz okulu planlaması hazırlamış bulunuyor.

Devrimci Gençlik Birliği
Mayıs 2020

 

 

 

 

 

“10 öğrenciden 3’ü internete erişimde sorun yaşıyor”

 

Üniversitelerde verilen online eğitimi değerlendirmek amacıyla TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu bir anket çalışması yaptı.

İstanbul’da bulunan 57 farklı üniversiteden 525 öğrencinin katıldığı ankette öğrencilere, eğitim gördükleri okullar, bölümler, internete erişim kaynakları, bu kaynaklara erişip erişemedikleri, kendilerine ait bilgisayar veya akıllı telefonlarının olup olmadığı soruldu. Anket sonuçlarına göre:

- Ankete katılan her 10 öğrenciden 3’ünde online eğitim için yeterli teknolojik alt yapı yok.

- Her 10 öğrenciden 1’inin kendine ait bilgisayarı yok ve akıllı cihazları yeterli donanıma sahip değil.

- Her 10 öğrenciden 3’ü internete erişmekte problem yaşıyor. Öğrencilerin, yaşadığı yerde internet altyapısının olmadığını veya internetin uzaktan eğitim sistemine girebilecek hızdan uzak olduğu belirtildi.

- Her 10 öğrenciden 4’ünün yaşadığı bölgede internete erişim yok ya da çok kötü.

- Ankete katılan her 10 öğrenciden sadece 1’i üniversitesinden altyapı desteği alabiliyor.

“Eşit, parasız ve nitelikli eğitim”

Anket sonuçlarına ilişkin açıklama yapan TMMOB, sermayenin ihtiyaçlarına göre eğitimin şekillendirildiğini belirterek şunları ifade etti:

“Türkiye’deki mevcut yükseköğretim sistemi nedeniyle, maalesef üniversitelerimizin çoğu zaten yetersiz teknik ve akademik altyapıya sahiptir. Öğrencilerimiz ise beslenme, barınma, ulaşım gibi sorunlarla karşı karşıyayken, anket sonuçlarında da gördüğümüz üzere uzaktan eğitim sürecine erişmekte yeni bir sorun olmuştur. TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu olarak yıllardır savunduğumuz ve her platformda dile getirdiğimiz eşit, parasız ve nitelikli eğitim talebinin haklılığı, pandemi sürecinde bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bu dönemde tüm öğrencilerimize ücretsiz internet, ücretsiz bilgisayar ve tüm eğitim kaynaklarına ücretsiz erişim hakkı sağlanmalıdır. Final dönemi yaklaşan öğrencilerimizin sorunları çözülmeli, mağduriyetleri giderilmelidir.”