28 Temmuz 2020
Sayı: KB 2020/Özel-7

Devrimci alternatif sorumluluğu
Türkiye’nin Libya macerası ve emperyalist odaklar
CHP Kurultayı üzerine
Avukat Ezgi Önalan: Mücadelemizi sürdüreceğiz
Kıdem tazminatı saldırısına karşı mücadeleye!
TÜİK gerçekleri nereye kadar gizleyecek?
DEV TEKSTİL Genişletilmiş MYK Toplantısı gerçekleşti...
Kayseri'den işçiler: “Kıdem tazminatı için mücadeleye”
Tarihsel temelleriyle Türkiye’de dinsel gericilik - H. Fırat
AB’den 750 milyar avroluk yardıma onay
Mısır’dan asker gönderme, AB’den yaptırım kararı
Suriye’de Halk Meclisi seçimleri
ABD emperyalizmi battıkça saldırganlaşıyor
Afgan kadınlar adlarını istiyor
Kadın cinayetlerine karşı mücadeleyi yükseltelim!
Yasaklara, polis terörüne rağmen kadınlar sokaklarda
Doğayı ve yaşamı korumak için örgütlü mücadeleye!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

AB’den 750 milyar avroluk yardıma onay

 

Dünya çapında koronavirüsün ağırlaştırdığı kapitalist kriz sonucunda kapitalist ekonomiler çökme aşamasına geldi. Kapitalist tekellerin kurtarılması için, emperyalist devletler birbiri ardına “yardım paketleri” açıklamıştı. Bu kervana tek tek Avrupa Birliği üyesi ülkeler de katılmışlardı. Birliğin Avrupa’sı ise kendisiyle meşgul olduğundan koronayı ağır yaşayan üyelerinin elinden tutamamıştı. Bu durum AB içinde sert tartışmalara yol açmış, tek tek ülkeler AB üyeliklerini sorgularken, Birliğin varlığı bir dönüm noktasına gelmişti. Aradan geçen sürede korona krizi az da olsa durulunca, nihayet AB’nin yardıma muhtaç üyelerinin elinden tutmak da hatırlanmış oldu.

Birliğe üye 2a7 ülke liderleri günlerdir gece ve gündüz süren müzakerelerin ardından, koronavirüs krizinin yarattığı-yaratacağı ekonomik yıkıma karşı “Avrupa ekonomilerini canlandırmak ve yeniden ayağa kaldırmak için”, Fransa ve Almanya tarafından önerilen yardım paketi üzerinde anlaştı. AB tarihinin “en uzun süren” müzakeresinde, ilk kez AB adına borçlanılarak, kaynağın, zor durumdaki AB ülkelerine yine ilk defa hibe olarak verilmesini içeren “Next Generation EU” (Gelecek Nesil AB) adlı “dev yardım paketi”ni onayladı. Fakat başlangıçta 500 milyar avro olarak düşünülen geri ödemesiz destek 390 milyar avroya indirildi.

Etkisi hala devam eden, 200 bini Avrupa’da olmak üzere, dünyada 600 bini aşkın kişinin ölümüne yol açan korona krizinden bu yana ilk kez yüz yüze görüşen AB liderleri, 17 Temmuz Cuma günü başlayan, geceli gündüzlü dört gün boyu süren tartışma, çekişme, birbirini suçlamaların ardından bu karara varabildiler ancak. Görüşmelerde Fransa ve Almanya’nın önerisine, İtalya, İspanya, Yunanistan ve Portekiz gibi ülkeler destek verirken, “Kuzey Dörtlüsü” olarak bilinen Hollanda, Danimarka, İsveç ve Avusturya ile Lüksemburg’un karşı çıkması, müzakereleri tıkanma noktasına getirmiş ve uzamasına neden olmuştu. Polonya ve Macaristan da iç siyaset hesapları yaparak AB Komisyonu’nun “hibe yardımları hukuk devleti ilkesine uyulup uyulmadığı şartına bağlansın” diyerek karşı çıkınca, 90 saati aşan görüşmelerle “AB tarihinin en uzun müzakeresi” rekoru da kırıldı.

AB Konseyi Başkanı Charles Michel, uzlaşma haberini sosyal medya hesabından İngilizcede anlaşma anlamına gelen “Deal!” mesajıyla duyurdu. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, sosyal medyada “Avrupa için tarihi bir gün!” paylaşımını yaptı. Belçika Başbakanı Sophie Wilmes de “Bir anlaşmamız var ve iyi bir anlaşma. 1.074 milyarlık 2021-2027 bütçesi ve 750 milyarlık iyileşme planı. Avrupa Birliği, hiç bu kadar iddialı bir şekilde geleceğine yatırım yapmaya karar vermedi” mesajını paylaştı.

Korona virüsü nedeniyle büyük bir krize giren sağlık alanı dahil, havacılık ve turizm gibi sektörlerin desteklenmesi ve eylül ayından itibaren yaşanması öngörülen büyük işsizlik krizi ve ‘resesyona’ (durgunluk) çözüm olabilmesi için AB Komisyonu, ilk kez mali piyasalardan AB adına düşük faizli borç alacak. Toplam 750 milyar avroluk borcun 390 milyar avrosu hibe olarak İtalya, İspanya, Fransa, Yunanistan ve Portekiz gibi zor durumdaki ülkelere aktarılacak. Hibeden İtalya 70 milyar, İspanya 60 milyar, Fransa 40 milyar avro ile en yüksek payı alan ülkeler olacak. Yardım paketinin geriye kalan 360 milyar avroluk bölümü ise isteyen ülkelere düşük faizli kredi yardımı olarak verilecek. AB’nin 2021-2027 yılları arasındaki 7 yıllık bütçesi de yılda 154 milyar avro olmak üzere, 1 trilyon 74 milyar avro olarak karara bağlandı.

Görüşmelerde, yardımın dikkatli dağıtımını sağlamak ve “amaç dışı” kullanılmasını önlemek isteyen “Kuzey Dörtlüsü” diye nitelenen Kuzey Avrupa ülkelerinin onayını alabilmek için bir “kontrol mekanizması”nın kurulması da kabul edildi. Buna göre, yardımdan faydalanan ülkelerin öncelikle bir program sunması istenecek. Bu programda, birliğin iklim ve dijital geçişler gibi öncelikleriyle uyumlu yapısal reformlar yer alacak. Program, Komisyon ve üye devletler tarafından “salt çoğunluk” ile kabul edilecek.

Hollanda Başbakanı Mark Rutte’nin istediği gibi, “Eğer bir ülke paranın yanlış kullanıldığını görür ve düşünürse, konuyu Avrupa Konseyi’ne götürebilecek.” Ancak Rutte’nin istediği gibi, bu ülke ödemeyi veto edemeyecek. Rutte Hollanda’da yapılacak genel seçimleri hesap ederek yeniden seçilebilmek için, AB’deki tartışma ve çekişmelerde öne çıkmaya gayret etmiş ve “Avrupa polisi” sözleriyle itham edilmişti.

Sadece söz konusu hibe yardımını kullanan ülkeler değil, tüm AB ülkeleri, AB bütçesine yapılacak katkı paylarını nüfusları oranına göre arttırarak ödeyecek. Yani, AB Komisyonu’nun dağıtacağı bu yardım paralarının geri ödemesi için üye ülkelerin AB bütçesine ulusal katkılarının arttırılması ve AB harcamalarının azaltılması planlanıyor. Henüz net olmayan geri ödeme mekanizması, bütçe katkılarının yanı sıra AB’nin harcamaları azaltması ya da vergileri arttırma gibi mekanizmaları da içerecek. Bugün, AB dışından gelen ürünler için karbon vergisi, dijital ürünlerden alınan vergi ve yeniden kullanılmayan plastik atıklara vergi getirilmesi gibi olasılıklar üzerinde de düşünülüyor.

AB liderleri bu anlaşmayı, “yalnızca eşi görülmemiş bir resesyona uğrayan AB ekonomilerini ayağa kaldırmak umuduyla değil, aynı zamanda krizin getirdiği yol ayrımında, daha federal, daha dayanışmacı, daha birlik içinde bir Avrupa” için imzaladıklarını beyan ettiler. Ayrıca, “Yardım paketi geçici bir dönemi kapsasa da AB yönetimi, bu dayanışmanın çevre ve güvenlik gibi diğer politikalar için de örnek oluşturmasını umut ediyor” açıklaması yapıldı.

“Yardım paketleri”nden kime ne kadar düşeceği tartışıladursa da bilinen tartışmasız bir gerçek var. Şimdiye kadar açıklanan ve bundan sonra da açıklanacak hiçbir “yardım paketi” kapitalist sistemi içinde debelendiği krizlerden kurtaramayacaktır. Kriz, bunalım, savaş, açlık, yoksulluk, sefalet vb. tablosu kapitalist üretim ilişkilerinin ürünüdür ve kapitalist işleyiş paralelinde kâh tavan yapar kâh nispi olarak azalır.

Krizle mücadele adına bugüne kadar açıklanan “yardım paketleri”nin sefasını kapitalist tekeller, cefasını işçi ve emekçiler çekti. Bunun da öyle olacağından kuşku duyulmamalı.

“Kapitalizm bunalımlarla birlikte savaşlar ve devrimler üretiyor, geride kalan tarihi dönemin açıklıkla kanıtladığı katı gerçek budur. Şimdi yine günden güne şiddetlenen bir bunalımlar ve kendini bugünden bölgesel çapta gösteren savaşlar dönemi içindeyiz. Biriken muazzam sorunlar ve keskinleşen sınıf çelişkileri devrimler için de toprağı gitgide daha çok mayalıyor. Bu durumda, burjuva gericiliğinin devrimin olanaklarını boğmaya yönelik karşı-devrimci hamlelerini boşa çıkarmak ve insanlığı yeni bir büyük emperyalist savaşın telafisi zor yıkımından korumak, işçi sınıfı ve ezilen halkların, gelmekte olan yeni devrimler döneminin olanaklarını ne ölçüde değerlendirebileceğine sıkı sıkıya bağlı olacaktır.” (TKİP IV. Kongre Bildirgesi, Ekim 2012)