Yeni YÖK yasa tasarısında değişen bir şey yok!
Yeni YÖK yasa tasarısı 14 Nisanda ise mecliste görüşülecek. Meclis alt komisyonlarında belli rötuşlardan geçen yasa tasarısı özde eski halinden bir farklılık taşımıyor. Fakat günlerdir yasa tasarısının meclisten geri döndüğüne dair burjuva medyada bir haber bombardımanı yaratılmak istenmekte. Yapılan değişiklikler aslında yasanın özüne dokunmadığı halde medya aracılığı ile öğrencilerdeki tepkiyi yatıştırmayı amaçlıyor. Zira daha yasa tasarısı meclis alt komisyonundayken öğrenci gençliğin haberi bile yoktu. Fakat bugün yasa tasarısı öğrenci gençliğin gündemine girmiş bulunuyor. Şimdi yasanın eski ve yeni haline bir göz atalım:
4. madde;
... öğrenciler tarafından yapılacak katkı payı (harç) ödemelerinin miktarları YÖKün tespit ettiği öğrenci başına cari hizmet ödeneği miktarının yarısını geçmemek kaydıyla üniversite ve ileri teknoloji enstitülerinin yönetim kurullarınca tespit edilir."
10. madde;
"Paralı eğitime kabul edilecek öğrencilerin ödeyecekleri öğretim ücretleri, öğretim dallarının niteliklerine, yüksek öğretim kurumlarının özelliklerine ve sürelerine göre öğrenci maliyetini de dikkate alarak üniversite yönetim kurumları tarafından belirlenir. Bu ücretler aynı adı taşıyan normal örgün öğretim programları için belirlenen katkı payının üç katından düşük olamaz. Öğretim ücretleri hiçbir suretle kredi olarak verilmez."
3. madde:
"(...) üniversitelerin ve bağlı birimlerin öğrenim kapasitesinin rasyonel bir biçimde kullanılmasında ve geliştirilmesinde, öğrencilere gerekli sosyal hizmetlerin sağlanmasında, gerektiği zaman güvenlik hizmetlerinin alınmasında, eğitim-öğretim, bilimsel araştırma ve yayın faaliyetlerinin devlet kalkınma plan, ilke ve hedefleri doğrultusunda planlanıp yürütülmesinde, bilimsel, idari gözetim ve denetimin yapılmasında ve bu görevlerin alt birimlere aktarılmasında, takip ve kontrol edilmesinde ve sonuçlar alınmasında birinci derece yetkili ve sorumludur."
Meclis alt komisyonu yasadan yaptığımız alıntıların çoğu bölümünde değişiklik yapılmasını istedi. Fakat yasayla hayata geçirmek istedikleri asıl saldırıların bulunduğu maddeleri değiştirmediler. Üniversiteleri sermayenin arka bahçesi durumuna getirecek maddeler, üniversiteyi ticarethaneye dönüştürecek uygulamaların şekillendirildiği maddeler aynen korunuyor. Harçların 4 kat artması ise halen yasanın maddeleri arasında.
Araştırma profesörlüğü uygulaması; araştırma görevlilerinin bir şirket tarafından kiralanması ve üniversiteler tarafından araştırma görevlisinin o süre içinde ücretsiz izinde sayılması, maaşını da o şirketten almasını öngören tasarının bu maddesi hala korunuyor. Araştırma görevlilerinin bilimsel çalışmalarını sınırlandıran bir uygulama olarak göze çarpıyor. Yani istediği ya da ilgi duyduğu konu hakkında değil sermayenin ihtiyaç duyduğu konularda araştırma yapmasını onaylayan madde korunuyor.
Üniversitelerde torba bütçe uygulaması korunuyor. Torba bütçe; üniversitenin bütün bir yıl boyunca elde ettiği tüm gelirler tek bir merkezde toplanacak ve tasarıya göre üniversitelerin "ita amirleri" olan rektörler o torbadan istedikleri yere istedikleri kadar kaynak aktaracaklar. Bunun neresi kötü diyen arkadaşlara hemen YTÜ, ODTÜ ve İTÜ üniversitelerinden örnekler verebiliriz. Düşünün ki okulun bütün kaynakları sevgili rektörlerimizin elinde. Onlar ne yapardı dersiniz? Size bir liste sunalım; yılda üç kere üniversitelerimizin güzel görünmesi için kaldırım taşları değiştirilirdi. Güvenliğimiz için bütün girişlere milyarlık turnikeler konulurdu. Yine güvenliğimiz için yaklaşık 30 tane ÖGB (Özel Güvenlik Birimi) işe alınırdı. Daha kaliteli yemek için vaolan restorant yanına 4 tane daha restorant açılırdı. Yine üniversitelerimize ek internet kafeler açılırdı. Şimdi berber bile açılacağı söylentiler arasında. Böyle uygulamalara maruz kalmış üniversite öğrencileri olarak, torba bütçeden bilimsel eğitim adına hiçbir şey çıkmayacağının bilincinde olmalıyız.
Yine; dışarıdan bir rektör yardımcısının atanmasını ve üniversitelere işletme hesabının açılmasını düzenleyen maddeler yasada olduğu gibi korunuyor. Düşünsenize üniversiteler işletme hesabı ile birer ticarethaneye dönüştürülmek isteniyor.
İncelediğimiz gibi yasa tasarısında değişen birçok madde var. Fakat asıl önemli olan maddeler; sermayenin üniversiteleri işgalini ve üniversiteleri ticarethaneye dönüştürmeyi düzenleyen maddeler, en son olarak torba bütçe uygulaması olduğu gibi korunuyor.
(...)
Seni kandırmalarına izin verme!
Bu yasa geçmeyecek!
(YTÜ Paralı Eğitim Karşıtı Öğrenci Platformu Bülteninin
Nisan sayısından alınmıştır...)
Serzenişten...
Serzeniş bir bütün olarak toplumun içine itildiği yoz bir dünyaya ve bu yozluğu gizlemeye çalışan yoz kültüre karşı alternatif bir dünyanın ve gizlenme ihtiyacı olamayan bu yaşamın kalbinde büyüyen bir alternatif düşünün inisiyatifini temsil eder.
Rekabet için kavga eden, sanatı bir metaya dönüştüren ve bunu gençlik içerisinde çılgın partilere indirgeyen değil, üretmek için tartışan ve sanatı toplumun geneli içerisinde bir mücadelenin parçası sayan bir bakış açısı ile özelde üniversitemizde, genelde tüm hayatımızda kendimize dönük sürekli bir eleştiriyi ve serzenişi temsil etme iddisandadır. Bu düşünceyle ilk sayımızla karşınızdayız. Bu sayımızda düşüncelerimizi, duygularımızı sizinle paylaşmaya ve sizinle yeniden yaratmaya çalıştık...
Dergimiz düşüncelerimizin ve duygularımızın örgütlülüğüdür ve çağrımızdır: Alternatif yaşamı, sanatı ve kültürüyle yaratma cüretini gösteren tüm insanlarla daha iyisini ve daha güçlüsünü üretmek için:
Alternatif yaşam!
Alternatif sanat!
(Trakya Üniversitesi Kültür Klübünün çıkardığı
Serzeniş Dergisinden alınmıştır...)
|