Katliam, faşist saldırılar, sefalet...
Bu abluka dağıtılacak!
Türkiye emperyalizme göbekten bağlıdır. Ezilen kesimler sistem tarafından en meşru haklarını koruyamaz hale getirilmeye çalışılmakta ve bu şekilde sistemin devamı sağlanmak istenmektedir. Egemen sınıf nezdinde hakların elde edilmesinin engellenmesinde kullanılan baskı ve terör doğal karşılanmaktadır. Çünkü onlar bu bezirgan saltanatlarını, bu barbarlıklarını ancak böyle sürdürebileceklerinin bilincindedirler. Bu saldırılarla ezilenlerin hayat standartları günbegün bozulmaktadır. Yaşam olanaksızlaşmakta, buna dur demek zorlaşmaktadır. Kullanılan baskı araçları yıldırıcı olabilmektedir. Buna karşı militan mücadele verildiği oranda, kazanımlar ezilenlerden yana olmaktadır. Asıl sorun bu militan mücadeleyi işçi sınıfı önderliğinde bir devrime kanalize etmektir.
Bugün Filistin örneğinde rahatça görülebileceği üzere, siyonist İsrail kuvvetleri saldırılarını yoğunlaştırmıştır. Buna karşı koymak olanaksız değildir. Direnişçi bir kimliğe sahip Filistinliler bunu gördükleri oranda bedel ödemeyi göze alıp direniyorlar. Aynı bilincin bu ülke topraklarında da, tüm dünya topraklarında da örülmesi gerekiyor. Buradan teşhir tüm emperyalizme ve onun zihniyetine yapılabilir.
Sömürü düzeni direniş sembollerine azgınca saldırırken görsel, işitsel silahı olan medyayı da etkili bir biçimde kullanabiliyor. Bunun önü bizim çalışmalarımızla alınabilir. Kendiliğinden oluşacak bir tepkinin, sosyal patlamanın, yaratılan zihin bulamacını bu şekilde proletarya iktidarı perspektifine kanalize edebilir.
Son olarak yeni YÖK Yasa Tasarısı meclis gündemine gelmiş bulunuyor. Aslında bu sürpriz de değildi. Tüm silahlar sıraladığım gibi YÖK düzenindeydi. Asıl olarak sorun YÖKe ve onun düzenine karşı siyasal teşhir yapmak ve bunu kitlelerle eylemlilik sürecine dönüştürmekti. Bu yapıldı da kuşkusuz. Yurt genelinde imza kampanyalarımız, eylemlerimiz ve panellerimiz oldu. Bu şekilde insanlara tek tek ulaşıp dialog kurma, propaganda ve ajitasyon yapma şansımız oldu. Bu bakımdan düzenin medyasının çirkefliğini de düzeni de teşhir ediyorduk. Bu gibi araçlar çoğaltılarak kullanılmalı.
Yaklaşmakta olan 1 Mayıs bu bakımdan önem taşıyor. 1 Mayısın kızıl kalmasını sağlamak için gençlik önünde duran görevleri sorumlulukla yerine getirmelidir. Bunun için yorulmadan, bıkmadan devrimci çalışmamızı sürdürmeliyiz. Ne de olsa yorulmadan çalışan bir düşmanımız var.
Mersin Üniversitesinde faşist saldırı
Çürüyen ve yozlaşan sermaye düzeni ayakta durmak için her türlü baskı ve terörü hayata geçirmekten çekinmiyor. Geçmişten bu yana süren bu faşist baskılar bugün de artarak devam ediyor. Yaşamın her alanında kendi politikalarını uygulamak için faşist terörü kurumsallaştıran düzen, gençlik cephesinde de yurtlar ve okullarda ülkücü faşistleri kendi elleriyle besleyerek devrimci demokrat öğrenciler üzerinde baskı oluşturmaya çalışmaktadır.
Bu saldırıların son örneklerinden biri Mersin öğrenci yurdunda yaşandı.
Mersin öğrenci yurdunda demokrat bir öğrenciye yurdun geneline hakim olan faşistler tarafından saldırılmış ve işkence yapılmıştır. Bu olayın ardından Mersin valisi ve emniyet müdürü olayı örtbas etmeye çalışmıştır. Saldırıya uğrayan gence baskı yapılarak intihar girişiminde bulunduğuna dair bir metin imzalatılmış ve basına gencin işkenceye uğramadığı açıklanmıştır. Oysa saldırıya uğrayan öğrenci, daha sonra yaptığı açıklamada, kollarından yatağa bağlandığını, jiletle vücunun çeşitli yerlerinin kesildiğini, bu şekilde işkence gördüğünü söylemiştir.
Saldırıdan 2 gün sonra okul kampüsünde yaklaşık 300 kişi ile bir basın açıklaması ve oturma eylemi yapıldı. Basın açıklamasından sonra, kampüs çıkışında 56 kişi gözaltına alındı ve bunlar hakkında okulda soruşturmalar açıldı. Her zamanki gibi düzen faşist işkencecileri sahiplenmişti.
Bu saldırılar öğrenci gençliği sindirmek için yapılmaktadır. Bunun bilinciyle hareket edilmeli, tüm bu saldırılara karşı ortak bir mücadele hattı ortaya konulmalıdır.
Faşizmi döktüğü kanda boğacağız!
Kayseri Liseli Öğrenci Birliğinden merhaba!
Bizleri Mehmet Akif Ersoy Lisesi eylemi ile tanıyorsunuz. 17 Ocaktan bu yana öğrenciler arasındaki oluşturduğumuz örgütlülüğümüzü dağıtmak için sistemli saldırılar oldu. Faşit baskı (polis ve idare) ve içimizden kopan gruplar, LÖB çalışmamızın önünde engel oluşturdu. Yapmak istediğimiz etkinlikler engellendi.
Tüm faşit baskılara rağmen Nisan başında Kayseri Liseli Öğrenciler Birliği olarak Lisem Bültenini çıkarttık. Katkıda bulunan dostlara ve destekleyen herkese teşekkür ediyoruz.
Her türlü engele karşı çalışmamız sürecek.
Baskılar bizi yıldıramaz!
Mehmet Akif Lisesinden EG okurları
İTÜde polis gözaltısına karşı eylem...
14 Mart günü İstanbul Üniversiteleri Öğrenci Koordinasyonunun düzenlediği açık bir tartışma toplantısına katılmak üzere toplantı yerine giden bir kişi tartaklanarak gözaltına alındı. 19 Mart Salı günü bu olayı protesto etmek için Maslak Kampüsünde ağızlarına siyah bantlar takmış yaklaşık 50 kişi, siyah boş bir pankart açıp alkışlarla yemekhaneye çıktılar. Yemekhaneye gelince bantlar indirilerek "Soruşturmalar, tutuklamalar, baskılar bizi yıldıramaz!", " Katil polis üniversiteden defol!", "Üniversiteler bizimdir, bizimle özgürleşecek!" sloganları atıldı. Bir öğrenci megafonla hazırlanan bildiriyi okudu. Ardından kitle sloganlarla yemekhaneyi dolaştı ve kantine indi. En son yemekhane önündeki alanda halay çekilerek eylem bitirildi.
|