Organize sanayi bölgesindeki bir fabrikada mutfak bölümünde çalışıyorum. Fabrika birkaç yıl önce yemek işini taşeron şirkete devretmiş. Biz mutfakta çalışanlar taşeron işçileriz. Fabrikanın vardiya programına göre bizler de vardiyalı çalışmaktayız. Çay ve yemek dağıtımı taşeron şirkete ait.
Mutfak bölümünde çalışanların çoğunluğunu biz kadın işçiler oluşturuyor. Her yerde olduğu gibi az sayıda işçiyle birçok işi bizler yükleniyoruz. Yemek dağıtımı, bulaşık, çay vb. Bütün bunlara personel bölümünün özel bulaşık işleri de dahil.
Aldığımız ücret ise asgari ücret. Mesailerimiz oldukça düşük hesaplanıyor. Yemekhane işçilerinin hergün muhatap olduğu yönetici dışında şirketle doğrudan muhatap olamıyoruz. Yöneticilerse talebe cevap veremiyor. Bazı sorunların (bunlar ekonomik sorunlardır) kendisini aştığını söylüyor. Bizleri ise, yüzünü bile hiçbir zaman göremeyeceğimiz, insanlara havale ediyor.
Yemek şirketi, bulunduğumuz fabrikada 10 ayrı hizmet veriyor. Fabrikayla bir yıllık sözleşmesi yakında sona erecek. Yemek fiyatlarında patronlar aralarında anlaşırlarsa devam edilecek, aksi durumda yemekhanenin ayrılması, çalışan arkadaşların da kendini kapıda bulması demektir.
Yemek şirketi bir ay önce işçi arkadaşlara bir takım belgeler imzalattı. Sözleşme olmadan olası bir anlaşmazlığa karşı yemek şirketi bize, kağıt üzerinde şirket değiştirtti. Böylece yemek şirketinin ayrılması durumunda bizlerin bütün hakları yanıyor. Hepimiz yeni işçi olarak hiçbir hak talep edemiyoruz. Yönetici hiçbir açıklama yapma gereği duymadı. İmzalanan kağıtlar öyle kurnazlıkla hazırlanmışki, birçok arkadaş, yeni sigorta girişi diye belgelerin en altına konulan bir kağıdı imzaladıkları için, çalışırken geçirilen iş kazasında hiçbir hak talep edemeyecek ve tazminat isteyemeyecektir. Bizim iki arkadaşla birlikte uyarmamızdan sonra şaşkınlık geçirdiler, ama yapacak bir şey yoktu. Bilseydik imzalamazdık dediler. Kimisi de işten çıkarılmayı göze alamadı.
Aynı fabrikada genel temizlik işleri de bir başka taşeron şirkete devredilmiş öğrendiğim kadarıyla (organize bölgesinde bu tür uygulamalar yaygın).
Onların durumları bizden beter. Gün boyu koca fabrikayı bir kişi temizliyor, akşamları 2 kişi. Hafta sonu da (pazar günü) personel bölümlerinin temizliği yapılıyor. Aylık alınan ücret 50-60 milyon, bunun içinde yemek ve yol parası yok. Bizler kendimizi onlara göre biraz şanslı görüp teselli oluyoruz. Yol problemini fabrikanın servisleriyle halletmeye çalışıyoruz.
Mutfak bölümü çalışanlarıyla idari kadroda çalışanlar arasında büyük bir uçurum var. Hatta herhangi bir eşyaları koybolsun ya mutfak elemanları ya da temizlik şirketi elamanları çalmıştır deniyor.
Temizlik şirketinden bir kişi idari bölümden birinin kaybolan cep telefonundan dolayı işten atılmış. Ama cep telefonu daha sonra bulunuyor. Kaybolan bir kalemin suçunu dahi üzerimize atabiliyorlar. Kaybolan bir kalemden bir arkadaş sorumlu tutuldu, bizler de personel bölümünün mutfak işlerini yapmayı reddettik, yöneticiyle tartıştık. O bu olayı alttan almaya çalıştı. İdare amiri daha sonra bir yanlışlık oldu demekle yetindi. Öğrendiğimize göre bu tür olaylar taşeron şirketlerin gitmesi için yapılıyormuş. Yapılan hizmette bir kusur bulamıyor, suçlamaya gidiliyor, ama bu fatura bizlere çıkartılıyor. Günah keçisi biz işçiler oluyoruz.
Fabrikalardaki taşeronlaştırma azgınca sömürünün ikinci bir halkasıdır. Genel hizmetler alanında bir şirkete bağlı taşeron işçilerin örgütlenmesi oldukça güç. Çünkü bir şirketin elamanları onlarca fabrikada çalışıyor. Kendi bölümümüz dışında hiçbirinin yüzünü göremiyoruz. Hangi fabrikalarda çalıştıklarını dahi bilmiyoruz.
Fabrikalarda taşeronlaştırmaya hayır!