Ekim Proleter Devriminin 83. yıldönümünde Esenyurt İşçievi çalışanı yoldaşları ve tüm işçi-emekçileri devrimci coşkumuzla kucaklıyoruz.
Onlarca yıl geçmesine rağmen Ekim Devriminin dünya çapında işçi sınıfı, emekçiler ve tüm ezilenlerin mücadelesinde hala paha biçilmez ve eşsiz bir tarihsel değere sahip bulunmasının ve henüz aşılmamamış bir devrim deneyimi olmasının başlıca özellikleri nelerdir?
Ekim Proleter Devrimi, işçi sınınfının tarihsel rolünü pratik olarak kanıtladı, burjuvazinin egemenliğine son verip işçi sınıfını egemen sınıf haline getirdi.
Ekim Proleter Devrimi, daha önceki devrimlerden farklı olarak sömürünün kaynağı olan üretim araçlarının özel mülkiyetini ortadan kaldırdı. Böylece insanın insanı sömürmesinin maddi koşullarını ortadan kaldırdı, kapitalizmin bağrında ölümcül bir yana açtı.
ll. Enternasyonal oportünizmine karşı Marksizm-Leninizmin zaferinin simgesi olan Ekim Proleter Devrimi, burjuvazinin egemenliğine ancak işçi sınıfı ve emekçi kitlelerin şiddete dayalı devrimi ile son verilebileceğini gösterdi.
Ekim Proleter Devrimi, emperyalist savaşa karşı proleter devrimin zorunluluğunu kanıtladı.
Ekim Proleter Devrimi, emperyalist zincirin en zayıf halkasından devrimle parçalanabileceğini kanıtladı.
Ekim Proleter Devrimi, ulusal sorunun çözümünün proleter dünya devrim sürecinin bir bileşeni haline geldiğini kanıtladı.
Ekim Proleter Devrimi, işçi sınıfının önderliği ve işçi-köylü ittifakının zorunluluğunu kanıtladı.
Ekim Proleter Devrimi, devrim/reform, devrim/demokrasi, sosyalizm/demokrasi, stateji/taktik ilişkilerinini ele alınışında Marksist-Leninist öğretinin doğruluğunu tarihsel pratik içinde kanıtladı.
Ekim Proleter Devrimi, işçi sınıfının devrime ancak bolşevik tipte bir parti ile önderlik edebileceğini kanıtladı.
Ekim Devrimi, bugün de güncelliğini koruyor. Devrimler çağı bitti, sosyalizm öldü diyenler bir kez daha yanılıyorlar. Komünizmin hayaleti, Ekimin saldığı korku dolaşmaya devam ediyor. Zira proletarya ve dünya halkları, Ekim Devriminden 83 yıl sonra bugün yine aynı sorunlarla karşı karşıyalar. Örneğin dün Sovyetler Birliğinde ve Yugoslavyada birarada kardeşçe yaşayan halklar bugün emperyalist kuşatma ile kanlı bir boğazlaşma içindeler.
Dünya proletaryası, sosyalizmin yenilgisinin ardından gerici burjuva propagandının pompaladığı sözde refaha ulaşmak bir yana, elindeki kazanımlarını da büyük ölçüde yitirdi. Bugün dünyanın dört bir yanında onmilyonlarca emekçi, emperyalist kapitalizmin yıkım programına karşı ayakta kalma mücadelesi yürütüyor. İşçi ve emekçiler yalnızca bugünlerini değil, geleceklerini de yitirdiler. Barbar kapitalizm insanlığa devasa bir tükenişi, yokolmayı dayatıyor. Yoksulluk büyüyor, sefalet büyüyor, çürüme ve yozlaşma büyüyor.
Ama yalnızca sefalet değil, proletaryanın kurtuluş özlemi ve öfkesi de yavaş da olsa büyüyor. Barış, kardeşlik, sınıfsız-sömürüsüz bir dünya özlemi de büyüyor. İşte bunun için Ekim Devrimini yaşıyor hala. Nesnel koşullar, yeniden ayağa kalkmak için dünkünden daha fazla olgunlaşmış durumda. Zaaf ve zayıflık öznel plandadır. Proletarya ve emekçi yığınlar yıkıma ve sefalete karşı mücadelede en büyük silahından, partiden yoksun hareket ediyorlar bugün. Proleter mücadelenin bir çok ülkedeki en büyük ortak zaafı, devrimci bir programdan, devrimci bir sınıf partisinden yoksun olmasıdır.
Bu topraklarda bu bilinç ve iddia ile yılları bulan bir deneyime yaslanılarak kurulan genç Partimiz, şu sıralar 2. mücadele yılına giriyor.
Partimiz genç bir partidir. Yenilginin, yılgınlığın ve kaçkınığın kol gezdiği bir dönemde, gerçeklere gözünü kapamadan, yenilgilerden gerekli dersleri ve sonuçları çıkaran bir avuç kararlı insanla yola çıktı. Bu topraklarda devrim iddiasını tazeledi.
Partimiz gençtir ama dünya proletaryasının 150 yıllık mücadele, deneyim ve derslerinden süzülmüş bir programa sahiptir. Partimiz, proletaryayı kurtuluşa götürecek tek ve yegane devrimci programa sahiptir.
Partimiz gençtir; ama davasını en zor koşullarda sürdürme kararlılığına, gerektiğinde tereddütsüzce ölmesini bilen kadrolara sahiptir bugün.
Partimiz gücünü proletaryadan almaktadır. Tüm emeği ve dikkati buraya vermiştir. Zafere proletarya ile yürünecek, sömürü düzeni proleter bir devrimle mezara gömülecektir.
Her bir işçinin bu program ve parti etrafında kenetlenerek mücadeleye atılması zaferi daha da yakınlaştıracaktır.
Partili mücadele, kurtuluşun biricik yoludur. Partimiz, 83 yıl önce Ekim Devrimiyle açılan bu yolu kararlılıkla takip etmeye ve daha da ileriye taşımaya kararlıdır.
83. yılında şan olsun Ekim Devrimine!
2. mücadele yılında şan olsun TKİPye!
İşçiler Partiye, partili mücadeleye, zafere!
Büyük sosyalist Ekim Devriminin 83. yıldönümü ile Partimizin kurluşunun 2. yılı 19 Kasımda düzenlediğimiz etkinlikle kutlandı.
Ekim Devrimi yolumuzu aydınlatıyor şiarının yazılı olduğu büyük boy pankart ile şehitlerimizin resimleriyle süslenen salonda yapılan etkinlikte baştan sona coşku hakimdi.
Kısa açılış konuşması ile devrim şehitleri için yapılan saygı duruşunun ardından, Ekim Devrimi ve Partinin tarihsel önemi üzerine bir konuşma yapıldı. Konuşmada; Ekim Devriminin teorik ve pratik yönden hala da aşılamayan tarihsel bir olay olduğu vurgulanarak, komünistlerin böyle bir devrimin yıldönümünde, herşeyden önce onun derslerinden, elde ettiği muazzam önemdeki tarihsel başarıdan öğrenmelerinin önemine değinildi. Sosyalist devrimin Sovyetler Birliğindeki sosyalist inşa döneminde kazanımları örneklenerek, tüm bunların Bolşevik Partisi önderliğinde proletarya iktidarı sayesinde olanaklı olduğu belirtildi. Devrimin başarısının Bolşevik Partisinin önderliğiyle olan bağı gösterilerek, Partinin devrimdeki rolü ortaya konuldu.
Konuşmanın ardından Ekim Devrimi öncesi ve sosyalist inşa dönemini içeren dia gösterimi yapıldı. Şiirlerle devam eden etkinliğimizde, yakın dönemde tahliye olan ve Süresiz Açlık Grevi eylemine katılmış bir yoldaş, zindanlardaki devrimci direniş geleneği ve bugünkü zindan direnişinin önemi üzerine bir konuşma yaptı.
Verilen kısa bir aranın ardından bir tutsak anası yaptığı konuşmada, zindan direnişine dışarıdan güçlü bir desteğin örülmesi gerektiğini vurguladı.
Etkinlik hep birlikte Enternasyonal Marşının söylenmesiyle bitirildi.
20 Ekim 2000 tarihinde tüm cezaevlerindeki DHKP-C, TKP(ML) ve TKİP davası tutsaklarının aşağıdaki taleplerle başlatmış oldukları Süresiz Açlık Grevi eylemi, 19 Kasım 2000 tarihinden itibaren Ümraniye, Buca, Çankırı, Aydın cezaevlerinde Ölüm Orucuna dönüştürülmüştür. (...)
Devrimci tutsaklar şahsında teslim alınmaya çalışılan, sömürülen işçinin, ezilen kadının, eğitim hakkı engellenen öğrencinin, inkar edilen bir ulusun mücadelesidir.
Teslim alınmaya çalışılan; eşit, sömürüsüz bir dünya mücadelesidir.
Teslim alınmaya çalışılan; emekçi halkın kurtuluş ümididir.
Devrimci tutsaklar diyorlar ki, ölürüz ama boyun eğmeyiz!
Çünkü biz işçilerin, emekçilerin, ezilenlerin mücadelesini temsil ediyoruz. Çünkü biz Türkiye halklarının mücadelesini temsil ediyoruz.
Zonguldaktaki tüm devrimci, demokrat, ilerici, yurtsever kamuoyunu devrimci tutsaklarla dayanışmaya, F tipi tabutlukların kapatılması için seslerini yükseltmeye çaağırıyoruz.
İM(F) tipi tabutluklar kapatılsın!
Yaşasın SAG ve Ölüm Orucu direnişimiz!
Devrimci tutsaklar onurumuzdur!
Hücreleri parçala, tutsaklara sahip çık!