12 Şubat 2005
Sayı: 2005/06 (06)


  Kızıl Bayrak'tan
  Rice’in ziyaretiyle netleşen uşaklık tablosu
  Rice suç ortaklığının çerçevesini çizdi
  Emek Platformu mücadele kaçkınlığı
yapıyor
  Emek Platformu’nun İstanbul toplantıları
  Yüzünüzü tepedekilere değil tabandakilere çevirin!
  Emek Platformu İzmir toplantısı.
  CHP’nin imaj yenileme manevraları
  Hakkari'ye gaz bombası Asya’ya “yardım”
  Devrimci bir 8 Mart için
  Ankara’da KESK şube genel kurulları
  Ravelli'de saldırılar ve mücadele
  Gençlik hareketi engellerini aşarak
yoluna devam edecektir!
   Ulusal sorun ve Kürt hareketi/2 (Orta sayfa)
  “Jingo Kürtler”in gözüyle ABD, İsrail ve Kürtler...
  OSB-İMES İşçileri Derneği Başkanı ile
röportaj
  GOP BDSP kampanya faaliyetinden
  Tuzla’da sempozyuma hazırlık çalışmaları
  ABD-İngiliz emperyalist ittifakında çatırdama belirtileri
  Emp. barbarlığın
“demokratikleştirme misyonu”
  CİA: İşkenceci yetiştirme merkezi!
  Davos’un gündemi
 Fransa’da eylem dalgası
 Kapitalizmde usta–çırak ilişkisi
 “Hakkımı istiyorum!
O zaman suçluyum!”
  ZKÜ Rektörlüğü “tatil” yapmıyor!
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 

ABD Dışişleri Bakanı Rice suç ortaklığının çerçevesini çizdi...

Emperyalist saldırganlık ve savaş politikalarına göre yeniden konumlanma

Ankara yeni yılla birlikte Bush liderliğindeki savaş kundakçısı ekibin ‘yol geçen hanı'na döndü. Kırk günden daha az bir süre içinde, ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Richard Armitage, Irak'taki işgal ordularının komutanı John Abizaid, Savunma Bakanlığı Müsteşarı Douglas Feith, son olarak Bush'un yeni kabinesinin Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice...
Irak'ın viraneye çevrilmesinin, bu ülkenin ölümün kol gezdiği bir cehennem haline getirilmesinin, 100 bini aşkın Iraklı'nın katledilmesinin baş sorumlularının peşpeşe ağırlanması bu toprakları kirletmiştir. Halkların cellatlarıyla yakın işbirliği yapan Ankara'daki her türden Amerikan uşaklarının, Irak halkları şahsında insanlığa karşı işlenen yıkım ve katliamların dolaysız suç ortakları olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir.

Pek çok ülke ‘özgürleştirilmek' için sırada bekliyor

Neo-faşist çetenin Türkiye'ye gösterdiği ‘özel' ilgi, artık geleneksel uşaklıktan çok öte şeyler istendiğini gösteriyor. Başka bir ifadeyle, halklara karşı girişilen geniş kapsamlı emperyalist saldırıda fiili suç ortaklığı dayatılıyor. Zira Türk devletinin, 40 yıl boyunca savaş ve terör örgütü NATO'nun ileri karakolu işlevi gördüğü zaten biliniyor. Gelinen aşamada ise savaş çetesi, Türkiye'yi, ABD emperyalizminin saldırganlık ve savaş konseptinin bölgedeki ‘merkez üssü' yapmak ve askeri gücünü bu amaç için seferber etmek istiyor.
Göründüğü kadarıyla ABD emperyalizmi böyle bir merkezi üsse acil ihtiyaç duymaya başladı. Haydut başı Bush'un yaptığı ‘ulusa sesleniş' konuşmasında, birçok ülkenin ‘özgürleştirilmek' için sırada beklediği defalarca vurgulandı. Ancak 150 bin kişilik işgal ordusuyla Irak'ı ‘özgürleştirmeyi' hala da başaramadı ABD emperyalizmi. Dolayısıyla başka işgal denemeleri için yeni üslere ve aktif suç ortaklarına ihtiyaç duyması kaçınılmazdır. Savaş kundakçıları, Ankara'daki işbirlikçilerini bu kirli iş için en uygun ‘stratejik ortak' olarak gördüklerini tekrarlayıp duruyorlar.

‘İki dost' arasındaki anlaşmazlık ‘stratejik ilişkileri' etkilemez

Halkların cellatları peşpeşe Ankara'ya gelirken, Amerikancılığıyla öne çıkan Tayyip Erdoğan, efendisine ‘ateş püsküren' açıklamalar yapıyordu. Davos'ta söyleme ‘cüreti'nde bulunduğu sözleri ertesi günü yutmak zorunda kaldığı halde, Ankara'ya dönüşünden sonra da efendisine dönük benzer eleştirileri yineledi. Tayyip'in açıklamaları üzerine bir kez daha ‘yer yerinden oynadı'. Ancak savaş kundakçıları ile işbirlikçileri döne döne; iki dost arasında sorunlar çıkabileceğini, ancak varolan sorunların kısmi olduğunu, bunun da stratejik ilişkileri etkilemesinin sözkonusu olmadığını vurgulayan açıklamalar yaptılar. Fakat asıl tehlikeli olan ‘ilişkilerimizin güçlü bir geleceği var' açıklamasının iki tarafın da ortak fikri olmasıdır.
İşbirlikçi takımının efendisine neden kızgın olduğu ise malum. Barzani-Talabani ikilisinin Kerkük kentinin statüsü ve Kürt devletinin kurulacağına dair açıklamaları ve Güney Kürtleri'nin federasyon yönünde attığı kimi fiili adımların yarattığı rahatsızlık. Efendi, bu sorunların ‘Iraklılar'ın iç meseleleri olduğu'nu söyleyerek, uşağını teskin etmekle yetiniyor. Tayyip'in ‘efelenmeleri'nin gerisinde ise, Washington dayatmalarının kabul edilmesine rağmen ‘kırmızı çizgilerin' hiçe sayılması var. Ancak her iki taraf da bu çıkışların suç ortaklığına engel olmadığını biliyor, bu nedenle Tayyip'in sözleri sorun yaratmıyor. Yine de efendi üslup konusunda daha dikkatli olunmasını istiyor.

Rice: ‘kamuoyunu ikna edin', Genişletilmiş Ortadoğu Projesi'nde etkin rol oynayın

Neo-faşist çete, Ankara'daki işbirlikçilerinden üslerini sınırsız açmanın yanı sıra ‘özgürleştirme' saldırısında ‘öncü rol' oynamasını talep ediyor. Rice'den hemen önce varlığıyla Türkiye'yi kirleten Douglas Feith bu konuya açıklık getirmişti. Feith, ‘Bu çoğu zaman yanlış bir şekilde sadece yeni bazı üslere ilişkin talepler şeklinde anlaşılıyor. Oysa ki, yeni küresel savunma konumlandırması sadece üsleri değil askeri yetenekleri ve aktiviteleri de içeriyor. Güncel tehditlerin özelliği ne zaman nereden geleceklerinin önceden bilinememesi. Bu nedenle hızlı hareket edebilmek ve esneklik yeni stratejinin önemli unsurları. Bu yeni yasal düzenlemeleri gerektirebilir' diyor.
Egemenlerin aksine, Türkiye halkları ABD emperyalizminin saldırganlığına karşı çıkıyor. Bunu dile getiren takıyyeci Tayyip'e Rice, ‘kamuoyunu ikna et, GOP'ta etkin rol oyna' diyor. Başbakan, Dışişleri Bakanı ve Cumhurbaşkanı ile görüşen Rice; Türkiye'de ABD karşıtlığının önüne geçilmesi, stratejik ilişkilerin güçlendirilmesi, Genişletilmiş Ortadoğu Projesi, Ortadoğu barışı, Irak ve Kıbrıs konularında etkin işbirliği istedi.
Savaş çetesinin üzerinden önemle durduğu bir diğer mesele ise, ‘özgürleştirilecek' ülkeler sıralamasında başı çektiği söylenen İran'a dönük olası bir saldırıda fiili işbirliği. Tabii bir de, ‘İslam ile demokrasiyi' bağdaştırma başarısını nasıl oluyorsa gösteren Türkiye'deki rejimin komşu ülkelere ‘model'lik yapması...

Efendi ister de uşak boş durur mu?

Bu talepleri dile getiren Rice yanıt veren Dışişleri Bakanı Abdullah Gül; ‘Ben, siz bu girişimi ortaya atmadan daha önce, Tahran'daki İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) zirvesinden başlayarak bu mesajları vermeye başladım. Bu konuda somut katkılarda bulunuyoruz' dedi.
Efendileri için ‘takdire şayan' bir çaba harcayan Gül, Tayyip'in sözlerinin ‘yanlış' anlaşılmaması için de üstüne düşeni yaptı. ABD'nin dost ve müttefik olduğuna işaret ederek, ziyaretin her iki ülke için de yararlı olduğunun altını çizen Gül, ABD ile bundan sonra daha sıkı bir işbirliği ve istişare içinde olunacağına inandığını belirtti. Böylece iki dost arasında yaşanan sorunların abartılacak cinsten olmadığını da vurgulamış oldu.
Savaş kundakçıları ile işbirlikçileri arasında yapılan çok yönlü görüşmelerde ‘güçlü bir geçmişe dayanan Türk-Amerikan ilişkilerinin, güçlü bir geleceği olduğu'nu her iki taraf teyit etti.
Bu kirli işbirliğinin vardığı boyut, ilerici-devrimci güçlerin, işçi sınıfının, emekçiler ile ezilen halkların zaman yitirmeden buna karşı harekete geçmesini zorunlu kılmaktadır.