05 Mart 2005
Sayı: 2005/09 (09)


  Kızıl Bayrak'tan
  SEKA kıvılcımını yangına çevirmek için
görev başına!
  SEKA kıvılcım, TEKEL ateş oldu, bürokratların etekleri tutuştu
  Türk-İş BK toplantısı...
Harekete geçiren direnişin gücüdür!
  SEKA işçilerini ziyaret ve destek eylemleri
  SEKA işçisi direnişin simgesi!
  SEKA röp.  “Burada bir ekmek mücadelesi var,
kızgınlık var, kin var, nefret var…”
  BES Ankara eylemi; “Genel grev, genel direniş!”
  Burjuvazinin yeni parti arayışında son perde
  SSK hastanelerinin devriyle sorunlar büyüdü!
Amaç özelleştirme
  Talabani’ye heyet gönderildi... Gerici rejimin şoven politikaları sarsılıyor
   Suriye’yi hedef alan emperyalist-siyonist
tehdit yoğunlaşıyor
  Bush Putin'le görüştü, eli boş döndü
  Ulusal sorun ve Kürt hareketi/4: Sisteme teslimiyetin ideolojisi
  Irak'lı petrol işçileri;  “İşgale karşı direniş Iraklılar’ın doğal
hakkıdır!”
 Küstah işgalcilerden itiraflar
8 Mart çalışmalarından; Hiçbir kuvvet faaliyetimizi engelleyemez!
 “Demokratik Kadın
Hareketi Kurultayı”na BDSP’nin sunduğu tebliğ
Kadın sorunu/ M. Can Yüce
Kadın işçilerin
sorunları ve talepleri
AB ve Kürdistan sorunu/2
İzmir’de KESK şube kurulları... Pazarlık ve hesaplar
Genç İşçi Bülteni'nden
Basından... ABD, AKP’yi gözden çıkardı mı?
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

SSK hastanelerinin devriyle sorunlar büyüdü!

Amaç sağlık hizmetlerini özelleştirmek!

SSK hastanelerinin devri, hastane ve eczanelerde yaşanan kuyruklar, hastaların yeterli sağlık hizmeti alamaması, yatak sayısının yetersizliği ve buna benzer nedenler üzerinden gerekçelendiriliyordu. Bu sorunları “çözmek” adına SSK hastaneleri Sağlık Bakanlığı'na devredildi. Böylelikle SSK'lı hastalar tüm devlet hastanelerinden yararlanabilecek, kuyruklar son bulacak, tüm eczanelerden ilaç temin edebilecekti. Ancak gerçekler tüm bunların ham hayal olduğunu gösterdi.

SSK'ya ait 573 sağlık tesisi ve 600'e aşkın sağlık birimi 19 Şubat'ta Sağlık Bakanlığı'na devredildi, SSK eczaneleri de kapatıldı. Bu tarihten itibaren sorunların çözümü şöyle dursun, varolanlara yenileri eklendi. Kuyruklar azalmak yerine uzadıkça uzadı, diyaliz ve yaşlılar dahil olmak üzere hastalar, saatlerce kuyrukta bekledikten sonra hiçbir sağlık hizmeti almadan geri dönmek zorunda kaldı, kanserli hastalar ilaçlarını alamadı.

Yaşanan bu sorunlar karşısında AKP hükümeti adına açıklama yapan Cemil Çiçek, sorunların bugün olmasa da altı ay içinde halledilebileceğini söyledi. Böylelikle sağlık emekçilerinin iş bırakma eylemini “etik değil, sağlığı önemsemiyorlar, onların düşündüğü ceplerine giren para, sağlıkta aksama olmaz” vb. söylemlerle karalamaya çalışanların, insan sağlığına hiçbir biçimde önem vermedikleri de ortaya çıkmış oldu.

Şurası bir gerçek ki, altı ay sonra sorunlar halledilmek şöyle dursun daha da artacaktır. Hatta sermayenin kendisi bu sorunları katmerleştirecektir. Yaşanan sorunlar karşısında yapacakları tek şey ise Sağlık Bakanlığı'nın tek başına bu işin üstesinden gelmeyi başaramadığı, bu nedenle verimliliği artırmak, yerinden yönetimi, şeffaflığı sağlamak adına bunların belediyelere aktarılması gerektiğini dillendirmek olacaktır. Çünkü, SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığı'na devrinin asıl amacı sağlık hizmetlerini özelleştirmektir. Sağlık hizmetlerini öncelikle belediyelere devretmek, sonra belediyeler aracılığıyla piyasaya açmaktır. Şu an mecliste bekleyen İl Özel İdaresi Yasası'na göre belediye meclisleri “belediyeler ve il özel idarelerine ait işletmelerin ve iştiraklerin özelleştirilmesine karar vermek” yetkisine sahiptir.

Sağlık Bakanı Akdağ uygulamaya ilişkin olarak, “Eşit bölüşümü sağlayacak bir uygulamadır. SSK, Bağ-Kur, Yeşil Kart, Emekli Sandığı, devlet memurları gibi farklı uygulamalar ortadan kalkacak... SSK-Sağlık Bakanlığı protokolü ile güzel hizmet verdik. SSK'lılar iyi hizmetten yararlanacak” açıklamasını yaptı. Halihazırda Bağ-Kur'lular tüm devlet hastanelerinden yararlanıyor; ancak kim Bağ-Kur'luların doğru dürüst sağlık hizmeti aldığını söyleyebilir. İkincisi, bilindiği gibi sağlık hizmetlerinin tek çatı altında toplanması kararlaştırılırken, bazı birimler bunların dışında bırakıldı. Yasayla TBMM, Cumhurbaşkanlığı, yüksek mahkemeler, Türk Silahlı Kuvvetleri, üniversitler, vakıflara ait özel sağlık birimleri, Gençlik ve Spor Bakanlığı'na bağlı sporcu eğitim ve sağlık merkezleri kapsam dışında tutuldu. Böylelikle sermayenin koruyucuları ordu mensupları, yargı üyeleri, ideolojik dayanak noktaları üniversiteler sağlık hizmetlerini özel olarak almaya devam edebilecekler. Sağlık Bakanlığı'nın deyimiyle “eşit ve güzel” sağlık hizmetinden yararlanamayacaklar.

Özel emeklilik fonlarına alan açılıyor

Belirtilmesi gereken bir diğer nokta SSK'nın tasfiyesiyle özel emekliliğin önünün açıldığıdır. Maliye Bakanı Unakıtan şu an mecliste olan Genel Sağlık Sigortası Yasa Taslağı'nı özel emeklilik şirketleri için çıkaracaklarını söyledi. Genel Sağlık Sigortası'nda prim ödeme oranı %12'dir. Ve prim ödeyenler ancak temel bazı sağlık hizmetlerinden yararlanabilecek. Temel sağlık hizmetleri dışındaki harcamalar için özel sigorta yaptırılması ya da ek bir ödeme yapılması gerekmektedir.

AKP hükümetinin artık gizleyip saklayacağı bir şey kalmamıştır. SSK'nın devriyle ilk adım atılmıştır, gerisi de gelecektir. Halihazırda 11 şirket hazineden özel emeklilik şirketine dönüşmek için izin almıştır. Bunlardan 5'i ise özel emeklilik fonlarını kurmak için Sermaye Piyasası Kurulu'na başvuruda bulunmuştur. Böylelikle emeklilik fonları piyasa kurallarına göre işletilecek, kâr-amaçlı şirketler gibi hisseleri borsadan alınıp satılır hale gelecektir.

Kendi gücümüze güvenmekten başka çıkar yolumuz yok

Bilinmelidir ki; sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesi, özel sağlık işletmelerinin ilgi duyduğu tedavi edici sağlık hizmetlerinin bedelinin artmasına yolaçacak, koruyucu sağlık hizmetleri yapılmayacak ve doğal olarak bundan işçi ve emekçiler ile yoksullar zarar görecektir. SSK hastenelerinin devrine karşı suskun kalanlar, emeklilik sisteminin tasfiye edilmesine ve özel emeklilik şirketlerinin kâr alanına dönüştürülmesine de ses çıkarmayacaklardır.

SSK'ların tasfiyesiyle sermaye önemli bir ilk adımı attı, ancak hiçbir şey için geç değil. Sağlık hakkımıza sahip çıkmak için yapılması gereken kendi gücümüze güvenmek ve birleşik mücadeleyi yükseltmektir.

------------------------------------------------------------------------------------

Edirne SES Şubesi'nden basın açıklaması...

“Herkese parasız sağlık hizmeti!”

25 Şubat günü, eski adıyla Edirne SSK, yeni adıyla Selimiye Devlet Hastanesi önünde Edirne SES Şubesi tarafından bir basın açıklaması yapıldı. Açıklamada; SSK'ların Sağlık Bakanlığı'na devrinin SSK'ların özelleştirilmesine katkıda bulunacağı, sağlık hizmetlerinin gitgide paralı hale geleceği, işçi ve emekçilerin sağlık hizmetinden yararlanamayacağı vurgulandı. Açıklamada sık sık “SSK'lar halkındır satılamaz!”, “Herkese parasız sağlık hizmeti!”, “Gün gelecek AKP halka hesap verecek!” sloganları gür bir şekilde atıldı. Eyleme Emek Platformu bileşenleri ve Ekim Gençliği de destek verdi.

Kızıl Bayrak/Edirne

----------------------------------------------------------------------------------------

İzmir'den kısa kısa...

* Halkların Uluslararası Mücadele Ligi (ILPS) Türkiye Seksiyonu İzmir Temsilciliği tarafından 26 Şubat günü Konak Eski Sümerbank önünde bir basın açıklaması yapıldı. Eylemde Ortadoğu ile tsunami felaketi sonrası Güneydoğu Asya'daki emperyalist işgal protesto edildi. Eylem bildiri dağıtımıyla bitirildi.

* 26 Şubat günü Kemeraltı girişinde İzmir Tecrit Karşıtı Birlik tarafından bir eylem yapıldı. F tiplerinde saldırı, işkence, tedavi yetersizliği vb. nedenler tutsaklarda ciddi sağlık problemlerinin yaşandığı açıklandı. Konak Meydanı'ndan alkış ve sloganlarla postane önüne yüründü. Eylem, Cumhurbaşkanlığı'na F tiplerindeki tutsakların sağlık durumlarını açıklayan bir dosyanın gönderilmesinin ardından sona erdi. (Kızıl Bayrak/İzmir)

--------------------------------------------------------------------------------------

Ulla Karşıtı Platform'dan protesto eylemi

Birkaç ay önce İskenderun Körfezi'nde batan İspanya bandıralı “Ulla3” adlı toksit atık yüklü gemin bugüne kadar denizden çıkarılmadı. Bunu protesto etmek amacıyla oluşturulan “Ulla Karşıtı Platformu” tarafından 26 Şubat Cumartesi günü bir miting düzenlendi. İstasyon alanında toplanan yaklaşık 750 kişi Cumhuriyet Alanı'na doğru yürüyüşe geçti. Alanda platform adına konuşmalar yapıldı. Devrimci çevrelerin katılımının az olduğu mitingte, kürsüden yapılan konuşmalara, attırılan sloganlara ve mitingin geneline liberal-reformist bir hava hakimdi.

Kızıl Bayrak/İskenderun