12 Kasım 2005 Sayı: 2005/44 (44)

  Kızıl Bayrak'tan
  Sınırlı bir isyanın egemenlerin yüreğine saldığı korku..
  Sermaye devletinin fiili anayasasının özü...
  EKS iş başında!
  Çocuk yurtlarındaki şiddet burjuva devletinin aynasıdır
  Bu düzenin özü ve ruhu şiddettir!
TEKEL'de özelleştirmeye karşı mücadelenin kaderi işçilerin elinde
Özelleştirme gündeminden...
  Fransa banliyölerinde "öteki"lerin isyanı
  Paris'te isyan ama Komün'ü hatırlamadan /Yüksel Akkaya
  AB Komisyonu Türkiye İlerleme Raporu açıklandı
  TMY Tasarısı Karşıtı Birlik Kuruldu
  Devrimci Demokratik Yapılar Arası Diyalog ve Çözüm Platformu kuruldu
  Güne yükleniyor, geleceğe hazırlanıyoruz; "İşçi sınıfı savaşacak sosyalizm kazanacak!"/ Orta sayfa
  "İşçi sınıfı savaşacak, sosyalizm kazanacak!" gecesi yapıldı
  Geceye gelen mesajlardan...
  Geceye gelen dayanışma mesajlarından
  Büyük Ekim Devrimi'ni doğru anlamak /Sosyalist Şoreşger
  Beyaz Saray'dan yükselen pis kokular; Savaş kundakçıları birbirine düştü
  Bush "Amerika Devletleri Zirvesi"nde hüsrana uğradı
  Emperyalist-siyonist gericiliğin "İran kompleksi" derinleşiyor
  Suriye; Gerici saldırganlığı durdurmanın yolu anti-emperyalist direniştir
  Ümraniye İşçi Kurultayı hazırlıklarımız güçlenerek sürüyor!
  Pendik, Kartal, Maltepe İşçi Kurultayı çalışmaları
  Ümraniye İşçi Kurultayı çalışmaları devam ediyor
  Basından/ "Vagon raydan çıkıyor"mu?
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

TEKEL'de özelleştirmeye karşı mücadelenin kaderi işçilerin elinde

Nisan ayından bu yana devrede olan TEKEL'i bitirme operasyonu birbirini tamamlayan farklı politikalarla derinleştiriliyor. Bir taraftan TEKEL'e bağlı sigara fabrikalarında üretim kapasitesi düşürülerek, üretim iki vardiyadan tek vardiyaya düşürülmek isteniyor. Diğer yandan ise TEKEL'in temel parçalarından dağıtım ve pazarlama bölümü kurumdan ayrılarak özelleştirilmeye çalışılıyor. Bu iki temel politika TEKEL'e bağlı irili-ufaklı kimi işletmelerle, mal varlıklarının birer birer özelleştirilmesiyle tamamlanıyor.

Dağıtım ve pazarlamanın özelleştirilmesi

TEKEL hem yatay hem de dikey entegrasyona sahip bir kurum. Hatırlanacağı gibi alkollü içkiler bölümünün özelleştirilmesiyle kurumun yatay entegrasyonu önemli ölçüde parçalanmıştı. Bundan iki yıl önce, sigara fabrikalarında üretilen TEKEL ürünlerinin perakende satıcılara ulaştırılması işinde devreye özel dağıtım şirketlerinin sokulmasıyla dikey entegrasyonda da nispi bir parçalanmaya yol açılmıştı. TEKEL'in dağıtım-pazarlama biriminin perakende satıcılara mal satma işlevi ortadan kaldırılmış ve illerdeki TEKEL dağıtım müdürlüklerinin görevi perakendeciye mal dağıtan şirketlere “toptan satış” ile sınırlanmıştı.

Şimdi bu alanda yeni bir adım atılmaya ve dağıtım-pazarlama bölümü bütünüyle özelleştirilmeye çalışılıyor. Bundan birkaç hafta önce Özelleştirme İdaresi tarafından dağıtım-pazarlama bölümünün yağmaya açılmasıyla ilgili hazırlıkların son aşamaya geldiği ve büyük ihtimalle Ekim ayı içerisinde ihaleye çıkılacağı duyurulmuştu. İhaleye belirtilen zamanda çıkılamasa da bununla ilgili çalışmalar tamamlanmak üzere sürdürülüyor.

TEKEL'de örgütlü bulunan Tek Gıda-İş Sendikası yakın zaman önceye kadar kurumun özelleştirilmesiyle ilgili sürecin bütünüyle dışında kalmıştı. Sendika genel merkez yöneticilerinin bu sıralarda işçilerden toplanan paralarla at yarışı oynamakla meşgul oldukları yakın zaman önce ortaya çıkmıştı. Bunun üzerine sendika olağanüstü genel kurula gitmiş ve yönetim yenilenmişti.

Yeni yönetim geçtiğimiz günlerde TEKEL'deki özelleştirme saldırısıyla ilgili bir açıklama yaptı. Açıklama, dağıtım ve pazarlama biriminin özelleştirilmesine yönelik çalışmaların TEKEL'i piyasadan silmeyi amaçladığı, bunun TEKEL için yeni bir tasfiye planından başka bir şey olmadığı belirtiliyor.

Sendikanın açıklamasında TEKEL'in üretim ve satış birimlerinin ortak konsolide bütçeye sahip olduğu vurgulanıyor ve sigara fabrikalarında üretilen ürünlerin iç satış fiyatları üzerinden pazarlama birimine devredildiği, dolayısıyla TEKEL'in asıl kârının pazarlama ve dağıtım şirketinin faaliyeti sonucu ortaya çıktığı belirtiliyor. Açıklamada bundan iki yıl önce uygulamaya sokulan “toptan satıcılık” sisteminin TEKEL'e verdiği zararlara da değiniliyor ve kuruma ait pazarlama ve dağıtım birimlerinin tek işinin mal stoklamak ve ana bayilere mal sevkiyatı yapmakla sınırlı olduğu ifade ediliyor.

Tek Gıda-İş'in açıklamasında buraya kadar söylenenler doğru. Fakat yeni söylenmiş doğrular değil. Sendika sadece bunları bir kez daha tekrarlamış oluyor. Peki bu tasfiye planına karşı sendikanın önerisi ne? Bu saldırıya karşı nasıl bir mücadele öneriyor?

Açıklamada bu sorulara yanıt verilmiyor. Bir mücadele ve eylem planı açıklamak yerine, tasfiye planını uygulayan TEKEL Genel Müdürlüğü ve Özelleştirme İdaresi, toptan satıcılık sisteminin işletmenin çıkarlarına aykırı olduğunu saptayan Yüksek Denetleme Kurulu'nun raporlarına uygun davranmamakla suçlanıyor ve bu raporların gereğini yerine getirmeye çağrılıyor. Yani “ben memleketi pazarlamakla mükellefim” diyen başbakana bağlı bir kurum olan Yüksek Denetleme Kurulu'nun yazdığı raporlara uygun davranıldığı takdirde TEKEL'in ve TEKEL işçisinin sorunlarının çözüleceğini söyleyerek boş hayaller yayıyor.

Sigara fabrikalarında tek vardiya saldırısı devrede

TEKEL Genel Müdürlüğü, Yönetim Kurulu'nun 12 Ekim tarihli bir kararına dayanarak kuruma bağlı Adana, Bitlis ve Malatya sigara fabrikalarına bir talimat gönderdi. Gönderilen talimatta sigara tüketicilerinin taleplerinde son yıllarda değişmeler olduğu, TEKEL'in ürettiği oriental sigara tüketiminin azaldığı, buna bağlı olarak üretimin düştüğü belirtiliyor ve oriental sigara üreten fabrikalarda 1 Kasım tarihinden itibaren iki vardiyalı çalışma sisteminden tek vardiya sistemine geçilmesi isteniyordu.

Bu sistem değişikliği TEKEL işçisi için yabancı değildi. Aynı uygulama daha önce İzmir ve Samsun sigara fabrikalarında da gündeme gelmiş, çift vardiya sisteminden tek vardiya sistemine geçildikten bir süre sonra bu iki fabrikanın kapısına kilit vurularak üretime son verilmişti. Dolayısıyla işçiler çift vardiyadan tek vardiyaya geçişin fabrikaların kapanmasının bir ön aşaması olduğunun bilincindeydiler.

Oyunun bilincinde olan işçilerin bu karara olan yoğun tepkisi kurumda örgütlü Tek Gıda-İş'in yönetimini konuyla ilgili tutum almaya zorladı. Tek Gıda-İş Sendikası Genel Yönetim Kurulu tarafından yapılan açıklamada “Türkiye'de ‘80'li yılların başlangıcından bu yana KİT'ler üzerinde oynanan ve bilinen yoketme stratejisinin son halkası, TEKEL örneğinde de karşımıza çıkmıştır. TEKEL işçisi, kapatmanın, imha etmenin ön adımı olan bu karara boyun eğmeyecek ve artık görmekten bıktığımız bu oyunun bir parçası olmayacaktır” denildi. Açıklamada ayrıca çift vardiyadan tek vardiyaya geçilmek istenen fabrikalarda TEKEL yönetiminin kararına uyulmayacağı ve TEKEL işçisinin işyerlerini terketmeme eylemi başlatarak çalışma düzeninin değişmesine izin vermeyeceği ilan edildi.

Sendikanın açıkladığı işyerlerini terketmede eylemi, tek vardiya uygulamasının başlayacağı 1 Kasım'dan bir gün önce her üç fabrikada da hayata geçirildi. Adana, Bitlis ve Malatya fabrikalarında işçiler mesai bitiminde işyerlerini terketmeyerek çift vardiya sistemini sürdürdüler.

Adana Sigara Fabrikası içinde eylem dolayısıyla düzenlenen basın açıklamasında konuşan Tek Gıda-İş Bölge Başkanı Gürsel Diliçıkık, bu uygulamanın TEKEL'i kapatma sürecinin bir ön adımı olduğunu, işçilerin bu oyunun bir parçası olmayacağını, fabrikanın tek vardiya düzenine geçerek küçülmeye ve yok olmaya gitmesini kabul etmeyeceklerini, bu konuda kararlı olduklarını vurguladı.

Fakat sermaye iktidarı en azından şimdilik daha kararlı ve daha hazırlıklıydı. Adana fabrikasında ortaya konulan kararlılık mesajlarına rağmen işlerin o kadar da kolay yürümeyeceği eylemin daha ilk gününde ilerleyen saatlerde anlaşıldı. Sermaye, fabrikalarına sahip çıkmak için eyleme yönelen işçilerin direncini kırmak için dört koldan harekete geçmişti. Fabrika yönetimleri üretim yaptırmamak için her türlü zorluğu çıkartırken iktidar partisi AKP de boş durmuyordu. Başarı için eylemin gücüne ve meşruluğuna güvenmeyen, çözümü iktidardaki sermaye partisinin temsilcileriyle kurulan ilişkilerde ve onların vaatlerinde arayan sendikacılar sayesinde AKP'liler, özellikle Bitlis ve Malatya'da işçileri abluka altına aldılar. AKP milletvekillerinin girişimleri sayesinde Malatya ve Bitlis'teki eylemler birinci günün sonunda kırıldı. AKP milletvekillerinin verdikleri sözlere göre Bitlis için çift vardiya uygulaması geçici olarak askıya alınmıştı. Malatya fabrikasında ise eylem başka sorunların çözümü karşılığında sendika şube yöneticileri tarafından bitirilmişti.

Malatya ve Bitlis'ten eylemin bitirildiği yönünde haberler gelmesi üzerine Adana Tekel Fabrikası'nda sendikacıların ve işçilerin katıldığı bir toplantı yapıldı. Şube Başkanı Gürsel Diliçıkık burada yaptığı konuşmada sendika genel merkezini aldığı kararın arkasında durmamakla eleştirerek “Genel Merkez yanımızda değil, Bitlis ve Malatya eylem yapmıyor. Yalnız kaldık. Bugün burada doğru düşünmeli karar vermeliyiz. Ya eylemi devam ettireceğiz ya da evimize geri döneceğiz. Onu buradaki işçiler belirleyecek” diye konuştu. Toplantıda işçilerin eğiliminin eyleme devam yönünde olduğu ortaya çıktı. Buna rağmen eylem sendika şube yönetimi tarafından bitirildi. Böylece her üç fabrikada da eylem sona ermiş oldu.

Mücadelenin kaderi işçilerin elinde

Gelinen yerde Tek Gıda-İş merkezi ve bağlı şube yönetimleri birbirine düşmüş durumda. Şubeler genel merkezi eylem kararına sahip çıkmamakla suçladılar. Genel merkez ise şubelerin eleştirilerine çok daha sert şekilde karşılık verdi. Tek Gıda-İş Genel Başkanı Mustafa Türkel, şube yöneticilerinin AKP'lilerle görüşerek kendilerine rağmen eylemi bitirdiklerini, bu yöneticilerin bayramdan sonra hesap vereceklerini, kesinlikle affedilmeyeceklerini söyledi. Mustafa Türkel yaptığı açıklamada, bunların yanısıra bayram sonrası eyleme devam edileceğini, eyleme Adana, Bitlis ve Malatya haricindeki sigara fabrikalarının da katılacaklarını açıkladı.

Bu tartışmada kimin haklı kimin haksız olduğunun şu andan sonra çok bir anlamı yok. Anlaşılan o ki, genel merkez şubelere, şubeler de genel merkeze güvenmiyor. Birbirlerine güvenmedikleri gibi tabandaki işçilere ve mücadelenin gücüne de inanmıyorlar. Bu yüzden de bir taraftan mücadele ve eylem nutukları atarken, kapalı kapılar arkasında hükümetle ve AKP yöneticileriyle görüşerek sorunları çözmeye çalışıyorlar.

Yanlış anlaşılmasın, çözüm aradıkları şey TEKEL'in yağmalanması ya da işçilerin uğrayacakları hak kayıpları değil. TEKEL'in özelleştirme sürecine şöyle bir dönülüp bakıldığında, sendikacıların asıl derdinin özelleştirme saldırısını engellemekten ziyade kendi konumlarını korumak olduğu rahatlıkla anlaşılıyor. Onlar sadece kendi konumlarını güvenceye almanın hesabını yapıyorlar. Göstermelik eylem nutuklarını da, AKP yönetimiyle gizli kapaklı görüşmeleri de bu amaçla gerçekleştiriyorlar.

Tek Gıda-İş yönetiminin ve belki kimi istisnalar dışında şube yönetimlerinin TEKEL'i bitirme planlarına karşı mücadele gibi bir sorununun olmadığı bu son gelişmelerle bir kez daha ortaya çıkmıştır. Mücadele görevleri TEKEL işçisinin omuzlarındadır. TEKEL işçileri sendikacıların ağzından çıkacak sözlerle oyalanmayı bir kenara bırakmalı ve kendi aralarındaki örgütlü birliği güçlendirip ileri taşımak için çaba sarfetmelidir.