17 Aralık 2005 Sayı: 2005/49 (49)
  Kızıl Bayrak'tan
  "Kırmızı çizgiler"ini terkeden sermaye devleti ABD'nin tam hizmetinde
  Türkiye ABD’nin saldırı ve savaş üssü olarak hazırlanıyor!
  Hesabı işçi ve emekçiler soracak!
  Yeni niyet mektubu, yeni saldırı planları!
Sosyal güvenliğin tasfiyesinde yeni adım
Asgari ücret ve davete icabet: Kavgaysa kavga!..
/ Yüksel Akkaya
  Asgari ücret
  Küçükçekmece-Yenibosna-Güneşli-Topkapı İşçi Kurultayı gerçekleşti...
  Ümraniye İşçi Kurultayı gerçekleşti...
  Ümraniye İşçi Kurultayı yeni bir başlangıç oldu...
  Büyükçekmece İşçi Kurultayı Hazırlık Komitesi temsilcisi ile konuştuk...
  19 Aralık katliamı ve
yoğunlaşan saldırılar
  Düzen cephesinde it dalaşı devam ediyor
  7. yılında Parti her açıdan daha ileride!../ Güne yüklenmek ve geleceğe hazırlanmak /Orta sayfa
  Kürt uyanışı ve hareketinin
çelişik etkisi
  AB şefleri Amerikalı işkencecilerin suç ortağı!
  Hariri suikastıyla ilgili ikinci rapor BM’ye sunuldu...
  Irak’ta emperyalist orduların namluları gölgesinde seçimler
  Köln İşçi-Gençlik Kültür Evi açıldı
  İÜ Merkez Kampüsü; Faşist saldırılar sürüyor... Polis-idare-sivil faşist işbirliğine karşı birleşik devrimci mücadele!
  Ekim Gençliği çalışmalarından...
  Tuzla Deri-İş Şube Sekreteri ve işçilerle konuştuk... “Bu saldırılar bizi yıldıramaz!”
  Güney Kürdistan, Irak ve TC / SOSYALİST-ŞOREŞGER
  Bültenlerden / Ankara İşçi Bülteni
  Bültenlerden / Çiğli İşçi Bülteni
  Kamu Personel Rejimi Kanun Taslağı
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

AB şefleri Amerikalı işkencecilerin suç ortağı!

CİA’nın kontrolündeki işkence uçaklarının Avrupa’da yıllardır cirit attığı ortaya çıkınca, Uluslararası Af Örgütü de sorunu gündemine aldı. Örgüt, CİA uçaklarının 2001-05 yılları arasında “terörizm zanlısı” mahkumları taşımak için Avrupa havaalanları üzerinden 800 uçuş yaptığını açıkladı. Af Örgütü belgelerin doğrudan ABD Federal Havacılık İdaresinden elde edildiğini belirtti.

Ortada her uçakta kaç tutsağın taşındığına dair bir rakam yok, ancak uçuş sayısına bakıldığında, Avrupa’da bulunan gizli işkence merkezlerine yüzlerce esirin taşındığını anlamak güç değil. Kendilerine “demokrasi”, “insan hakları”, “özgürlük” gibi değerlerin güvencesi misyonu biçen AB ülkelerinin maskeleri paramparça olmuştur.

Vahşi işkence organizasyonunun destekçisi olduğu anlaşıldığında, AB’nin bazı “mağrur” şeflerinin izzet-i nefisleri pek incinmiş görünüyordu. Beyaz Saray’dan “hesap soran” öfkeli açıklamalar yapan AB şefleri, gerçekte ikiyüzlü birer işkence destekçisidir. Bunun anlaşılması için, ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın Avrupa turuna çıkması yeterli oldu. Neo-faşist çetenin etkin isimlerinden Rice, Avrupa başkentlerine gitmeden önce, “terör zanlıları”nı taşımak için Avrupa ülkelerinden izin alındığını birkaç defa tekrarlamıştı. Belli ki Rice’ın sağlam dayanakları vardı. Nitekim NATO ile Avrupa Birliği dışişleri bakanları, Amerikalı meslektaşlarıyla yaptıkları toplantıda Rice’ın ”biz uluslararası hukuku sizden daha farklı yorumlamıyoruz’” güvencesi verdiğini söylediler. Almanya Dışişleri Bakanı “toplantının herkes için çok tatmin edici olduğu”nu söylerken, iddialar konusunda “en kaygılı” görünen Hollanda Dışişleri Bakanı da “çok tatmin olduğu”nu öne sürdü. “Uygar batılı” bakanları tatmin eden şeyin ne olduğuna dair ise bir açıklama yapılmadı.

İfşa edilen AB gizli belgelerinden, Birliğin 2003’te ABD uçaklarına “hava sahası serbest geçiş ve hava geçiş bölgelerini kullanma izni” verdiği anlaşıldı. Tabii AB iznin “CİA uçakları için verilmediğini” iddia etmekte gecikmedi. Fakat bu iddiayı ciddiye alan olmadı. İfşaatı yapan Amerikan Washington Times gazetesi, Avrupa Birliği’nin 2 yıl önce ABD’ye suçluları taşıması için Avrupa topraklarını kullanmasına izin verdiğini, bu yöndeki anlaşmaya Atina’da 22 Ocak 2003’te Avrupa Birliği ve ABD’li yetkililer arasında yapılan görüşmelerle varıldığını yazdı.

İşkence ve CİA’nın gizli üslerini kınayan ve konunun araştırılması için “düğmeye basan” AB’nin, Atina’daki toplantılarda, ABD ile “geçiş bölgelerini kullanma izni” konusunda anlaştığı ama konunun kamuoyundan saklanması için kayıtların yokedildiği ortaya çıktı. Yunanistan’da “Yeni Transatlantik Gündemi-Adalet ve İçişleri Toplantıları” adı altında yapılan zirvenin sonunda da, “Toplantıda bulunan 31 ülke temsilcisi, geçiş bölgelerinin kullanılması konusunda hemfikir olmuştur. Sözkonusu karar doğrultusunda, hava geçiş bölgeleri teröre karşı savaş, uyuşturucu kaçakçılığı ve mahkum iadesi gibi konularda kullanılacaktır” şeklinde bir karar çıktığı öğrenildi.

İşkence uçaklarıyla ilgili yaptıkları incelemelerde herhangi bir “delil”e ulaşamadıklarını iddia eden İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw, Atina toplantılarının ifşa edilmesinden sonra CİA ile işbirliği yaptıklarını kabul etmek zorunda kaldı. Öte yandan Alman eski İçişleri Bakanı Otto Schily de, Alman vatandaşı Halid el Masri’nin CİA tarafından kaçırılmasından haberdar olduğunu kabul etti.

Görüldüğü üzere işkence organizasyonu ABD-AB emperyalistlerinin işbirliğine dayanıyor. İşledikleri ağır suçların açığa çıkması karşısında sergiledikleri arsızlık, bu ”demokrasi havarileri”nin işkenceyi “sıradanlaştırmak” için her yola başvuracakları konusunda kuşkuya yer bırakmamıştır.

------------------------------------------------------------------------------------------

ABD ordusu nükleer silahlarla saldırı hazırlığında!

Kapitalist-emperyalist saldırganlığın dünya halklarını tehdit ettiği, bu tehdidin tarihte hiçbir zaman olmadığı kadar yaygınlaştığı biliniyor. Son teknoloji ürünü yıkıcı silahların halklar üzerinde nasıl denendiğini Irak’taki gelişmeleri izleyen herkes görmüştür. Yeniden paylaşım, sömürgeleştirme, halkları köleleştirme savaşının başını çeken ABD emperyalizmi, yeni cepheler açabilmek için de hazırlık yapıyor. Yarım trilyon doları aşan savaş bütçesinin bir kısmını bu ölümcül hazırlıklar için harcıyor.

Savaş hazırlıklarının karargahı olan ABD Stratejik Komutanlığı (STRATCOM), dünya çapında belirlenebilecek hedeflere nükleer veya konvansiyonel silahlarla “hızla saldırı düzenleme” kapasitesine ulaştığını ilan etti. STRATCOM tarafından yapılan basın açıklamasında, yeni kurulan “Uzay ve Küresel Saldırı İçin Ortak İşlevsel Bileşik Komutanlığı”nın, “operasyon kapasitesine ulaştığı” duyuruldu. Bu yeni askeri yetenek, “Küresel şimşek” adlı bir tatbikatla sınanmış. Geçen ay yapılan bu tatbikatla, “küresel saldırı” öngören “CONPLAN-8022 kod” isimli görev de ilk kez denenmiş. Yani Amerikan ordusu, nükleer silahlar eşliğinde dünyanın herhangi bir ülkesine saldırabilmek için son hazırlıklarını tamamlamış.

Doğal Kaynaklar Savunma Konseyi danışmanı , CONPLAN-8022’nin “dünyanın herhangi bir noktasındaki kitle imha silahı tesislerine yönelik ön saldırıyı içeren yeni bir plan” olduğunu belirtti. Askeri analist William Arkin ise, Ekim ayında Washington Post’a yazdığı makalesinde, gizli tutulan tatbikatın, Alabama eyaletine radyolojik bir “kirli bomba” saldırısına verilecek yanıtla ilişkili olduğunu; tatbikatta elektronik savaştan bilgisayar ağlarına sızılmasına, örtülü operasyonlardan nükleer saldırıya kadar birçok unsurun denendiğini vurguladı. S özkonusu hayali saldırıyı düzenleyen “Kuzeydoğu Asya ülkesi”nin Kuzey Kore’yi temsil ettiğini yazan Arkin’e göre hedef alınan bir diğer ülke ise İran.

Nükleer silah kullanımının sınandığı tatbikatın, “Alabama eyaletine radyolojik bir ‘kirli bomba’ saldırısına karşı verilecek yanıt”la bir ilgisinin olmadığı açıktır. Kuzey Kore ya da İran’ın ABD’ye nükleer silahlarla saldırı yapabileceği iddiası ise iğrenç bir uydurmadır. Amerikan ordusunun nükleer silahlar eşliğinde yeni kıyımlar yapmak için hazırlanması, vahşi işgalleri yayma hevesindeki neo-faşist şebekenin kanlı planlarıyla ilgili olabilir ancak.

Tam bugünlerde İran’a hava saldırısı düzenleneceği, Amerikan emperyalizminin vurucu gücü siyonist İsrail’in İran’ı bombalamak için hazırlık yaptığı haberlerinin yayılması, nükleer saldırı kapasitesinin ne amaçla genişletildiğini ortaya koyuyor. Her yeni gelişme, işçiler, emekçiler, ezilen halklar önünde emperyalist-kapitalist barbarlığa karşı direnmekten başka bir yol olmadığını gösteriyor.

----------------------------------------------------------------------------------------

Filistinli örgütler silahlı direnişi sürdürecek!

 Geçen Şubat ayında yapılan Mahmut Abbas-kasap Şaron görüşmesinde varılan ateşkes 31 Aralık’ta sona eriyor. Filistin yönetimiyle yapılan görüşmeler sonucunda ateşkese uyma kararı alan Filistinli örgütler, ateşkesi uzatmayı düşünmediklerini açıkladılar.

Filistin lideri Abbas Filistinli gruplardan ateşkesi uzatmalarını istedi ve “Ateşkesi bozanlar kendi halklarına zarar veriyor” iddiasında bulundu. Abbas’ın çağrısı üzerine açıklama yapan İslami Cihad örgütü lideri Ramazan Şallah, “Ateşkesten elde edilen sonuçların kendilerini, ateşkesi bir gün bile uzatmaya teşvik edeceğini sanmadığını” söyledi. Ateşkes geçerliyken de İsrail ordusunun saldırılarına maruz kalan İslami Cihad, 31 Aralık’tan sonra ateşkese son verecek.

Hamas örgütünün Şam’da bulunan Politbüro temsilcisi Halid Meşal de, İsrail’le 9 aydır sürdürdükleri ateşkese son vereceklerini duyurdu. Geçen Şubat’ta İsrail’in Filistinliler’e yönelik saldırılarını durdurmasının ardından, ateşkes yapmayı kabul eden Hamas, askeri kanattan bir liderinin İsrail ordusu tarafından öldürülmesi üzerine geçen ay ateşkesi fiilen sona erdirme kararı almıştı.

Ateşkes devam ettiği sürece Filistinliler’i hedef alan saldırılara ara vermeyen İsrail ordusu onlarca Filistinli’yi katlederek cinayet işlemeye devam etmiştir. Bu vahşi saldırganlığa ırkçı duvar inşaatı, Batı şeria ile Doğu Kudüs topraklarının gaspı, keyfi tutuklamalar eşlik etmiştir. Dolayısıyla, siyonist işgale karşı yükselen direnişin son bulması için ortada bir neden bulunmamaktadır.