17 Aralık 2005 Sayı: 2005/49 (49)
  Kızıl Bayrak'tan
  "Kırmızı çizgiler"ini terkeden sermaye devleti ABD'nin tam hizmetinde
  Türkiye ABD’nin saldırı ve savaş üssü olarak hazırlanıyor!
  Hesabı işçi ve emekçiler soracak!
  Yeni niyet mektubu, yeni saldırı planları!
Sosyal güvenliğin tasfiyesinde yeni adım
Asgari ücret ve davete icabet: Kavgaysa kavga!..
/ Yüksel Akkaya
  Asgari ücret
  Küçükçekmece-Yenibosna-Güneşli-Topkapı İşçi Kurultayı gerçekleşti...
  Ümraniye İşçi Kurultayı gerçekleşti...
  Ümraniye İşçi Kurultayı yeni bir başlangıç oldu...
  Büyükçekmece İşçi Kurultayı Hazırlık Komitesi temsilcisi ile konuştuk...
  19 Aralık katliamı ve
yoğunlaşan saldırılar
  Düzen cephesinde it dalaşı devam ediyor
  7. yılında Parti her açıdan daha ileride!../ Güne yüklenmek ve geleceğe hazırlanmak /Orta sayfa
  Kürt uyanışı ve hareketinin
çelişik etkisi
  AB şefleri Amerikalı işkencecilerin suç ortağı!
  Hariri suikastıyla ilgili ikinci rapor BM’ye sunuldu...
  Irak’ta emperyalist orduların namluları gölgesinde seçimler
  Köln İşçi-Gençlik Kültür Evi açıldı
  İÜ Merkez Kampüsü; Faşist saldırılar sürüyor... Polis-idare-sivil faşist işbirliğine karşı birleşik devrimci mücadele!
  Ekim Gençliği çalışmalarından...
  Tuzla Deri-İş Şube Sekreteri ve işçilerle konuştuk... “Bu saldırılar bizi yıldıramaz!”
  Güney Kürdistan, Irak ve TC / SOSYALİST-ŞOREŞGER
  Bültenlerden / Ankara İşçi Bülteni
  Bültenlerden / Çiğli İşçi Bülteni
  Kamu Personel Rejimi Kanun Taslağı
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Irak’ta emperyalist orduların namluları gölgesinde seçimler

İşgalin bininci gününü geride bırakmasından günler sonra, dört yıl boyunca görev yapması beklenen yeni bir kukla hükümetin kurulabilmesi için seçimler yapılacak. 183 bin işgalci askerin bulunduğu Irak’ta ölümün kol gezdiğini artık herkes kabul ediyor. Buna rağmen 15 Aralık’ta yapılacak seçime özel bir önem atfeden işgal orduları, sandığa giden yolları kan gölüne dönüştürmeye hazırlanıyorlar.

15 Aralık’tan önce seferber edilen işgal orduları yoğun “güvenlik” önlemleri aldı. Irak sınırları kapatıldı, sokağa çıkma yasağı saatleri uzatıldı, Iraklılar seyahat etmeleri kısıtlandı. Seçimlerin “demokratik” bir ortamda geçmesi için 183 bin işgalci askerle bir kısım Iraklı devşirme seferber edildi.

Geçen Ocak ayında yapılan seçimleri boykot eden Sünni Araplar’ın bu seçimlere katılma kararı alması, büyük bir gelişme olarak sunuluyor. Bu arada Ankara’daki Amerikancılar da bu yönde epey çaba sarfettiler. Yapılan resmi açıklamaya göre, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün biraraya getirdiği ABD’nin “Irak’ta yetkilendirilmiş temsilcisi” Zalmay Halilzad ile Sünniler’in sözcüsü diye tanıtılan Irak İslam Partisi Genel Sekreteri Tarık Haşimi seçimler üzerinde geniş bir mutabakata vardı. Açıklamada, “İki taraf, Sünniler’e ayrılacak sandalye sayısından seçim güvenliğine, uluslararası gözlemci şartı ve mevcut anayasanın revize edilmesine kadar her konuda anlaştı. Buna göre; 15 Aralık’taki seçimlerde İKÖ, BM ve Türkiye adına gözlemcilik yapılacak” ifadelerine yer verildi.

Seçime katılan partilerin etnik-mezhepsel temellere dayalı olması, istikrarın sağlanması bir yana, ortamın daha da gerilmesine yolaçıyor. Nitekim seçimler öncesinde farklı partilere mensup kişilerin öldürülmesinde büyük bir artış gözlendi. Seçim çalışması yapan, hatta afiş asanlar bile öldürülebiliyor. Bu etnik-mezhepsel ayrışmanın derinleştirilip iç çatışmaya dönüşmesi, halkların birbirini kırması noktasına varabilir, ki böylesi bir çatışmanın yaratacağı ağır faturanın her kesimden emekçilere kesileceği pek çok deneyimle sabittir.

Etnik-mezhepsel temelde örgütlenen partileri yönlendirenler, seçimi etkinlik alanlarını genişletmenin bir aracı olarak değerlendiriyorler. İşgal ordularının denetimi altında girişilen bu pay kapma kavgası utanç vericidir. Böylesi bir politika izleyenler farklı etnik-mezhepsel kesimlere mensup olsa da, tümünün ortak özelliği vardır. O da zengin sınıflar adına hareket etmeleridir. Burada etnik veya mezhepsel kimlik, kitle desteği için uygun bir araçtan ibarettir.

Irak halklarının tercihi, işgalin sona ermesi noktasındaki tavırda kendini gösteriyor. Etnik veya dinsel-mezhepsel kimliğinden bağımsız olarak, Iraklılar’ın yüzde 80’i aşkın bir kesimi, emperyalist orduların bir an önce çekilmesini istiyor.

Emekçiler adına hareket etme iddiasındaki siyasi oluşum veya oluşumların şu aşamada güçsüz olmaları, halkların en büyük açmazıdır. Fakat ne seçim oyunu, ne de halklarını suni bölünmelere maruz bırakılmaları işgalcileri rahatlatacak bir sonuç yaratabilir. Kurulacak kukla hükümetin bileşimi ne olursa olsun, emperyalist işgal devam ettiği sürece, direniş kaçınılmaz olarak devam edecektir.

----------------------------------------------------------------------------------------

Türkiye Afganistan’daki askeri birliklerini takviye etmeye hazırlanıyor...

NATO’nun Afganistan işgalindeki rolü genişliyor

 NATO üyesi ülkelerin dışişleri bakanları geçen hafta Brüksel’de yaptıkları toplantıda Afganistan’ı işgal altında tutan askeri birliklerin görev süresini uzatma kararı aldı. Dışişleri bakanlarının, askeri yetkililer tarafından hazırlanan plan çerçevesinde, işgali genişletmeye hazır oldukları toplantı öncesinden ilan edilmişti. Bazı üye ülkelerin güvenlik sorunları gerekçesiyle itiraz etmeleri, bakanların askeri yetkililerin tavsiyelerine uygun bir karar almasını önleyemedi.

Alınan kararla, Afganistan’ın başkenti Kabil ve çevresinde görev yapan NATO’ya bağlı Uluslararası Güvenlik ve Destek Gücü (ISAF) askerlerinin gelecek yıl ülkenin güneyinin kontrolünü Amerikan askerlerinden alması hedefleniyor. Yeni plan çerçevesinde başkent Kabil’de İngiliz emperyalizmi komutasında yeni bir NATO karargahı oluşturulacak. Ayrıca NATO, üçte biri İngiliz askerlerinden oluşacak 6 bin askeri Afganistan’ın güneyine konuşlandıracak. Emperyalist saldırganlığın merkez karargahı NATO, çoğu ülkenin kuzeyinde ve batısında olmak üzere halen Afganistan’da 11 bin asker bulunduruyor. Afganistan işgaline katılan Amerikalı asker sayısı ise 20 bin.

NATO üyesi ülkelerin “Afganistan operasyonu”nun genişletilmesine destek vermesiyle, ABD emperyalizminin “terörle savaş”ını sona ermeye başlayacağı öngörülüyordu. Bu hesaba göre Afganistan’da “istikrar” sağlanmış olacaktı. Oysa son dönemdeki olaylar, durumun tersi yönde seyrettiğini gösteriyor. NATO’nun sürece daha aktif katılımını öngören kararın kendisi bile, Afganistan’daki gelişmelerin Brüksel’deki şefleri giderek kaygılandırdığını ortaya koyuyor.

BBC’nin Kabil’deki muhabiri Andrew North’un Afganistan’da direniş hareketinin giderek güçlendiği yolundaki endişelerin artmakta olduğunu vurgulayan haberi, NATO şeflerinin neden kaygılandığını açıklıyor. Zira son bir ay içerisinde Amerikan askerlerini, ISAF birliklerini, NATO’ya bağlı güçleri, işgalciler güdümündeki Afgan polisini hedef alan çok sayıda saldırı gerçekleşmiştir. Bu saldırılar sonucunda onlarca işgalci asker veya polis ölmüş, daha fazlası da yaralanmıştır. Resmi açıklamalar dahi, son bir yılda gerçekleştirilen saldırılarda 1400’den fazla kişinin öldüğünü bildiriyor. Bunun, Taliban rejiminin 4 yıl önce devrilmesinin ardından kaydedilen en yüksek sayı olduğu belirtiliyor.

Brüksel’deki toplantının ardından basına yansıyan haberlere göre, ISAF komutasını ikinci kez üstlenerek Afganistan işgaline 1500’ü aşkın askerle katılan Türk ordusu, Brüksel’deki şeflerin isteğine uyarak, çatışmaların giderek şiddetlendiği Afganistan’a yeni asker göndermeye hazırlanıyor.

Türkiye’nin ABD ile ilişkilerinin Orta Asya, Balkanlar, Güney Kafkasya, Ortadoğu politikaları bakımından stratejik olduğu, devletin gerçek anayasası “Milli Siyaset Belgesi”nde ilan edildiğine göre, düzenin efendileri tamamen “yasal” bir karar almış oluyor.

------------------------------------------------------------------------------------------

200 bine yakın İrlandalı işçi-emekçi alanlara çıktı...

Direnişteki işçilerle kitlesel dayanışma eylemi

İrlanda’da onbinlerce işçi ve emekçi, haftalardır direnen gemi işçilerine alanlara çıkarak destek verdi. Ülke çapında yapılan yürüyüşlere 200 bine yakın işçi ve emekçinin katıldığı bildirildi. Sadece başkent Dublin’deki eyleme onbinlerin katıldığı, bu gösterinin 1979’daki vergi karşıtı eylemlerden bu yana en büyük emekçi eylemi olduğu ifade edildi. Protesto eylemi çağrısı yapan İrlanda İşçi Sendikaları Kongresi (ICTU), Dublin’deki eyleme katılımın 100 bine yaklaştığını açıkladı.

Ryanair Havayolları pilotlarının eyleme üniformalarıyla katıldığı gözlenirken, dünyanın çeşitli ülkelerinden sendikaların eylemlere dayanışma mesajları gönderdiği bildirildi.

ICTU, eylemin hem dayanışma amacını taşıdığını, hem de göçmen işçilere yönelik sömürüye ve işten atma politikalarına karşı çıkmayı hedeflediğini belirtti. Sendika, İrlanda halkının feribot çalışanlarının yanında olduğunu kanıtladığını, düzenlenen 9 ayrı dayanışma mitinginin, Irish Ferries üzerinde baskı kurulmasına da büyük katkı sağladığı vurguladı.

Kitlesel eylemlerin ardından, feribotları işleten Irish Ferries şirketi ile çalışanların örgütlü olduğu SIPTU Sendikası arasındaki gayrı resmi görüşmeler yeniden başladı. Sendika ile şirket arasındaki görüşmelerin resmi boyuta taşınması bekleniyor.

 Sermayenin küstahça saldırısına karşı direnen 543 işçiye destek vermek amacıyla 200 bine yakın işçi-emekçinin alanlara çıkması, sınıf dayanışması açısında son derece anlamlı gelişmedir.