21 Mart 2008 Sayı: SİKB 2008/21

  Kızıl Bayrak'tan
  Sermayenin yeni oyunlarına karşı sınıfın devrimci baharı için!
  Newroz ateşini devrim ateşiyle körükleyelim!
AKP’ye kapatma davası ve karartılan bilinçler!
İş bırakma eylemi İstanbul’da geniş yankı buldu!
Türkiye’nin dört bir yanında işçi ve emekçiler iş bıraktı alanlara aktı!
Sınıf dayanışmasını büyütelim!
  “Bürokrasi”nin İslami faşizm ile son cephe savaşları
Yüksel Akkaya
  14 Mart eylemleri üzerine...
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  Sosyal yıkım saldırılarına karşı işçi ve emekçi barikatı!
  Beyazıt ve Halepçe katliamları lanetlendi
  Genç-Sen faaliyetlerinden....
  Irak işgalinin beşinci yılı…
  İran’da milletvekili seçimleri…
  İslam Konferansı Örgütü “çağın ruhu”na uyum sağlıyor!
  İktidar çekişmesinde yeni bir aşama! M. Can Yüce
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Neofaşist şebekenin şefi Dick Cheney’in ziyareti...

Neofaşist şebekenin şefi Dick Cheney’in ziyareti...

Ertelenen Türkiye ziyaretini gerçekleştirecek ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney, Ankara’daki üst düzey devlet erkânıyla buluşuyor. Savaş kundakçısı neofaşist şebekenin en azılısı kabul edilen Dick Cheney Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt ile görüşmelerde bulunuyor.

“Başkan yardımcısı” sıfatı taşıyan, ancak Bush yönetiminin en etkili ismi olduğu konusunda şüphe bulunmayan bu azılı kan dökücü, Irak işgalinin baş mimarlarındandı. Aynı zamanda ABD emperyalizminin 1989-1993 yılları arasındaki Panama işgali, 1990-1991 yıllarında gerçekleşen 1. Körfez Savaşı gibi vahşi saldırıları da yönetenlerden biriydi. Yanısıra bu zat Amerikan petrol tekeli Halliburton’ı da yönetmektedir.

Bush yönetimindeki özel konumu gereği kritik dönemlerde yurtdışı seyahatlerine çıktığı bilinen Cheney’in bu gezisinin zamanlaması de dikkat çekicidir. Türkiye’den önceki dört durağı da -Umman, Suudi Arabistan, İsrail, Filistin- aynı şekilde dikkat çekici bulunmuştur. Genel kanı şudur: Bu gezinin temel gündemi İran’a olası bir askeri saldırıya hazırlıktır!

Tabii gezinin zamanlaması da dikkatlerden kaçmıyor. Cheney’in Ortadoğu’ya gelişi, İran’a askeri bir saldırı yapılmasına karşı olduğunu açıkça ifade eden ABD’nin Ortadoğu’daki işgalci güçlerinin Merkez Komutanlığı’nın başındaki Amiral William Fallon’un istifasının hemen ertesine denk düşüyor.

Bu göreve geleli ancak bir yıl olmasına rağmen istifa eden Amiral Fallon’un, haydutlar çetesi ve başındaki Bush’un Ortadoğu’daki kan denizini daha derinleştirme fikrini onaylamadığı için bu kararı aldığı konusunda herhangi bir şüphe bulunmuyor. Demek ki Dick Cheney, İran’a olası bir saldırının önündeki önemli bir engeli ortadan kaldırıp öyle gelmiştir Ortadoğu’ya. Amiral Fallon’u istifaya zorlayarak, Ortadoğu’daki işgalci güçlerin şefini bile harcamaktan kaçınmayacağı mesajını veren neofaşist şebeke, İran’a saldırı konusunda ne kadar gözü dönmüş olduğunu dünyaya göstermiştir.

Öte yandan, Ortadoğu’yu yakından bilen, ABD dış politikasının ise yıllardır izini süren Stephen Kinzer, Seymour Hersh gibi batılı gazeteciler de Amiral Fallon’un istifasını İran’a saldırının habercisi olarak değerlendiriyor.

Gezinin kapsadığı duraklara gelince…

Savaş kundakçısının uğradığı Umman, Amerikan savaş gemilerinin lojistik üssünün merkezidir. Petrol kuyuları üzerine dikilen bayrakların altında kurulan devletlerden biri olan Umman, aynı zamanda olası bir saldırıda petrol akışını durdurmak isteyecek olan İran’ın kapatabileceği Hürmüz Boğazı’nın karşı tarafında bulunuyor. Suudi Arabistan ise, Pentagon komutasındaki emperyalist saldırılarda hem savaşın mali finansmanı hem petrol tedarikinin aksamaması açısından ABD için kritik bir rol oynamaktadır. İsrail ise, bilindiği üzere İran’a saldırının bir an önce yapılmasını isteyen siyonist caniler sürüsünün üssüdür. Dahası olası bir saldırıya ABD ile birlikte fiilen katılmasına kesin gözüyle bakılan İsrail, bu arada Ortadoğu’nun kitle imha silahları deposu olan tek devlettir. Cheney’in Filistin’e gitmesi ise, iğrenç bir mizansen olmakla birlikte, İran’a olası saldırı öncesinde Filistin sorununa “çözüm” ürettik görüntüsü yayarak ABD uşağı Arap devletlerini rahatlatmayı amaçlıyor.

Ankara, neofaşist şefin Ortadoğu gezisinin kritik durağı sayılıyor. Savaş aygıtı NATO’nun ikinci büyük ordusunu besleyen Türk sermaye devleti, Kürt halkına karşı giriştiği saldırının vizesini veren savaş kundakçılarına “diyet borcu”nu ödemekle mükellef olduğuna göre, gangsterler şebekesinin elinde güçlü kozlar bulunmaktadır. Ankara’daki işbirlikçilere karşı efendi olmanın rahatlığıyla da hareket eden Bush ve şebekesi, Türkiye topraklarında İran sınırına yakın bölgede “füze kalkanı” yerleştirmek istediğini bir süreden beri dillendiriyor. Bu arada savaş aygıtı NATO şefleri de, Türkiye’yi kapsayan bir proje üzerinde çalıştıklarını açıkladılar.

Türk gazetecilere bilgi veren NATO Genel Sekreteri Jaap de Hoop Scheffer, ittifakın kısa menzilli bir savunma sistemi üzerinde çalıştığını söyledi. NATO’nun planladığı kısa menzilli füze sisteminin Türkiye, Yunanistan, Bulgaristan ve Romanya’yı kapsayacağını kaydeden Scheffer, sözkonusu sistemin ABD’nin füze savunma sistemiyle birleştirilebileceğini de ifade etti.

Bu açıklama Türkiye’nin NATO daimi temsilcisi Tacan İldem tarafından da doğrulandı. Türkiye’nin NATO’nun kısa menzilli füze savunma sistemini desteklediğini belirten Brüksel’deki Türk görevli, ancak şu aşamada bu konuda herhangi bir karar alınmadığını öne sürdü.

Bilindiği gibi Bush liderliğindeki savaş çetesinin bir diğer talebi, Afganistan’a daha fazla Türk askeri, başkent Kabil’de bulunan bin 500 Türk askerinin ise çatışmalı bölgeye kaydırılmasıdır. Daha önce NATO şeflerinin dile getirdiği talebin Dick Cheney tarafından da gündeme getirileceği ifade ediliyor.

Efendilerini Ankara’da ağırlayacak olan Amerikan işbirlikçileri her zamanki gibi görüşmeleri kapalı kapılar ardında gerçekleştiriyorlar. Buna karşın hem Ankara hem Washington kulislerinden bilgi devşiren görevli “gazeteci”ler, Ankara’daki görüşmelerde öne çıkacak başlıkları yazmaktadırlar.

Görünen o ki, Ankara’da yüksek devlet erkânıyla görüşen neofaşist şebekenin şefi Dick Cheney, işbirlikçi Türk burjuvazisi ve onun devletini emperyalist-siyonist güçlerin komşu haklara karşı işlediği ağır suçlara daha aktif şekilde katılmaları için dayatmalarda bulunuyor.

Dışa dönük bu saldırganlığın faturasının işçi sınıfına, emekçilere ve ezilen Kürt halkına ödetilmek isteneceğine kuşku yoktur. Hem hazırlanan faturaları ödemeyi reddetmek hem komşu haklarla enternasyonal dayanışmayı yükseltmek için emperyalizme ve gerici işbirlikçilerine karşı mücadelenin kararlılıkla yükseltilmesi gerekiyor.


Irak işgali 5. yılında, direnişi de!

ABD emperyalizminin Irak topraklarını işgali 5. yılını doldurdu. İşgalin 5. yılında İstanbul Meslek Odaları Koordinasyonu 15 Mart’ta Kadıköy’de işgal karşıtı bir miting düzenledi.

Miting, yürüyüş kolunun Tepe Nautilius önünde toplanmasıyla başladı. Yürüyüş boyunca  “Savaşa değil eğitime bütçe!”, “Katil ABD Ortadoğu’dan defol!”, “Susma haykır savaşa hayır!”, “Yaşasın devrimci dayanışma!”, “Yaşasın halkların kardeşliği!” sloganları atıldı. Kortejlerde ayrıca işgal karşıtı sloganlar ve direnen halklarla dayanışma mesajları verildi.

ABD Irak’ı terket!

Miting alanında yapılan ortak açıklamada ABD’nin Irak’ı derhal terketmesi istendi. Halkların kardeşliği vurgulandı. Mitingte emperyalist işgalin özünü karartan politik bakışların yanısıra emperyalist işgale karşı direniş sloganları ve halkların kardeşliği vurgusu yer aldı.


Dick Cheney kimdir!

Ortadoğu üzerine kanlı satranç bir şekilde sürerken, Türkiye de geç kaldığı kaldığı sürece “sınır ötesi” tiyatrosuyla bir şekilde yeniden müdahil olmayı başardı. ABD’nin izniyle başlayan sınırötesi operasyon yine ABD’nin “tamam bittisiyle” sonlanmış, sermaye devleti Kürt halkının özgürlük mücadelesine yine bombalarla cevap vermişti. Ancak operasyon tiyatrosundan geriye kalan, Kürt halkının her şeye rağmen sesinin boğulamayacağı gerçeği ve sermaye devleti ve ABD arasındaki pazarlık konusunda açığa çıkmayan gerçekler oldu.

Süreç 5 Kasım’da sermayenin yeşil gömlekli prensinin ABD’de huzura çıkmasıyla başladı. Ardından askerlerle yapılan görüşmeler ve ordunun ABD ziyareti sonucu zor bela birkaç sorti jet uçuşu ve dünyanın gözünü diktiği bir coğrafyaya birkaç kilometre sokulma hakkı kazanan sermaye devleti, yakın zamanda operasyondan devreden borçlarını kapatmak zorunda kalacak. Ancak o zaman biz bu pazarlığın sonuçlarını öğrenebileceğiz. Yine de işin bir şekilde İran’a uzanacağını kestirmek zor değil. İşte bu pazarlık için belki de Bush’tan daha kilit bir adam, Dick Cheney, Ortadoğu turunun son durağı olarak Türkiye’yi seçti.

Bu turun tüm Ortadoğu halkları için anlamını göstermek için Dick Cheney’nin yaptıklarını anlatmak yeterli olacaktır. Elbette bu kan ve gözyaşının ortasında Türkiye payına düşenler, düşecekler için de yeterli olacaktır.

Vietnam savaşından kaçan bu zatın Amerikan savaş makinesinin dünyayı kasıp kavurmasında başrol oynadığı, bu işten çok büyük paralar kazandığı biliniyor. ABD’nin derin devletinin başı olarak kabul edilen Cheney, işe Mart 1989-Ocak 1993 tarihleri arasında George H. W. Bush hükümetinde Savunma Bakanlığı yaparak başladı. Tüm görevlerinde mutlak bir savaşın yaşanması “rastlantısı” Panama müdahalesini ve 1. Körfez Savaşı’nı yönettiği sırada da yakasını bırakmadı. 1995-2000 yılları arasında özel sektöre dönen Cheney Halliburton firmasının genel müdürlüğünü yaptıktan sonra, 2000 yılı seçimlerinde başkanlığı kazanan Bush, Cheney’i tekrar Savunma Bakanı yaptı. Ancak her şey bir yana, Halliburton şirketinde yaşananlar, bu şirketin yaptıkları, kapitalizm ve savaş gerçeğini açıklamak için fazlasıyla yeterlidir.

Halliburton Energy Services (Halliburton Enerji Hizmetleri), merkezi Houston Teksas’ta bulunan çokuluslu bir şirkettir. 95 binden fazla çalışanı var ve gelirleri 20 milyar doları aşan şirket, teknik ürünler, petrol ve gaz bulunması, çıkarılması ve üretiminin sağlandığı Enerji Hizmet Grubu ve rafineriler, petrol tesisleri, boru hatları ve kimyasal tesislerin kurulmasıyla uğraşan KBR Grubu olarak iki alanda etkinlik gösteriyor.

Kısaca şu an ABD’nin “demokrasi” savaşlarının tüm “yan” sonuçları bir şekilde bu şirketin çalışma sahası. Şirketin, Amerikan ordusu ve devletiyle olan ilişkileri Vietnam Savaşı sırasında, Vietnam’da askeri üs, hava alanları, yol vb. inşaatına dayanmaktadır. Halliburton aleyhinde hiçbir soruşturma başlatılamıyor. Çünkü Amerikan Başkanı Bush, bu konuda Halliburton’a arka çıkıyor. Baba Bush’un ardından siyasete ara veren Cheney 2000 yılında tekrar George W. Bush’un başkan yardımcısı olarak siyaset perdesine geri döndü. 5 yıl kadar Halliburton’un yönetim kurulu başkanlığını yapan Dick Cheney’in Halliburton’da çalıştığı bu 5 yıl içerisinde 100 milyon dolara yakın maaş ve bonus aldığı ortaya çıkartıldı. 2001 yılında Dick Cheney hala Halliburton’dan maaş alıyordu. 2001, 2002 ve 2003 yıllarında Cheney şirkette yönetici konumunda gözükmemesine rağmen, kendisinin, eşinin ve çocuklarının hesaplarına milyonlarca dolarlık para transferi yaptığı Irak savaşının üçüncü ayında ortaya çıktı. Tepkilere rağmen gidişat değişmedi, bu vesile ile demokratların Başkan’ı yargılama önerisi Amerikan Supreme Court’u (ABD hukukundaki en yüksek mahkeme, üyeleri çok büyük yetkilerle donatılmıştır) tarafından reddedildi. (Supreme Court’daki üyelerin büyük bir çoğunluğu baba Bush ve oğul Bush döneminde bu mevkiye getirildiler)

Özetle yargılanamaz bu şirket bir yandan savaşlarda kasasını doldurmaya, bir yandan da siyasetle kurduğu sıkı bağlarla siyasetin bizzat kendisi olarak kendini var etmeye devam ediyor.

Newsweek dergisinde yayımlanan “The United States of Halliburton” (Halliburton Birleşik Devletleri) başlıklı bir yazı, Halliburton’un Vietnam Savaşı’ndan bugüne kadar yaptıklarının sadece Irak’daki petrol savaşı ile sınırlı kalmadığına, Muhafazakar Parti’nin yönetiminden tutun, eyalet valilerini yönetmeye kadar birçok alanda Amerika Birleşik Devletleri’ni yönettiğine dair çok önemli kanıtlar sundu.

Cheney yatırımlarını kontrol etmeye gelirken, duraklarından birisi de sadık uşağı Türk burjuvazisinin evi oldu. Amerikan yönetiminin bir yetkilisi Cheney’in Türkiye’ye yapacağı bu ziyarette mesajının, ABD’nin “PKK’nın bertaraf edilmesi gereken terörist bir örgüt olduğu” konusunda hemfikir olduğu ve bu sorunla baş etmesi için Türkiye’yi desteklemeye devam edeceği olacağını söyledi. Yani hesaplar ve pazarlıklar yine bir şekilde Kürt halkı üzerinden yapılıyor. Ancak son hedefin İran olduğu zaten Cheney’in gezisi sırasında müttefiklere, “bu ülkenin bölgede artan etkisinin sınırlandırılması gerektiği” yönündeki ABD’nin görüşünü ileteceği yönündeki açıklamalarla yeterince net bir şekilde ortaya konuluyor.

 

Ümraniye katliamı lanetlendi!

15 Mart’ta 1 Mayıs Mahallesi’nde yapılan eylemle Gazi ve 1 Mayıs katliamları lanetlendi.

Saat 12:00’de PSAKD Ümraniye Şubesi’nde verilen yemeğin ardından saat 14:00’e doğru eylemin başlangıç noktası olan Cennet Düğün Salonu’na doğru yürüyüşe geçildi. Yaklaşık 400 kişi “Gazi ve Ümraniye şehitleri ölümsüzdür!”, “1 Mayıs şehitlerini unutmadık, unutmayacağız!”, “Gazi ve 1 Mayıs şehitleri ölümsüzdür!”, “16 Mart Halepçe Beyazıt katliamlarını unutmadık, unutturmayacağız!” pankartları şehit fotoğrafları ve dövizlerle Cennet Düğün Salonu önüne geldi.

Burada tekrar düzenli kortejler oluşturularak basın açıklamasının gerçekleştirileceği son durağa doğru yürüyüşe geçildi. Yürüyüş boyunca katılımlarla sayısı 600’e yaklaşan kitle eylem boyunca “Devrim şehitleri ölümsüzdür!”, “Gazi’de/1 Mayıs’ta düşenler kavgamızda yaşıyor!”, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz!”, “Katil polis 1 Mayıs’tan defol!”, “1 Mayıs faşizme mezar olacak!”, “Yaşasın devrimci dayanışma!” sloganlarını gür bir şekilde haykırdı.

Coşkulu geçen yürüyüşün ardından 15 Mart 1995’te katliamın gerçekleştiği 30 Ağustos İlköğretim Okulu’nun önüne gelindiğinde önce Gazi ve 1 Mayıs şehitleri ile tüm devrim şehitleri adına 1 dakikalık saygı duruşu gerçekleşti.

Saygı duruşunun ardından katliamda hayatını kaybedenlerden Genco Demir’in kızı Berrak Demir bir şiir okudu. Kitle adına basın açıklamasını ise yine Genco Demir’in kızı olan Berivan Demir okudu.

Açıklamada 16 Mart Beyazıt ve Halepçe katliamları da anılarak son dönemde gerçekleştirilen sınır ötesi operasyonda kınandı.

Basın açıklamasının okunmasının ardından DTP İstanbul milletvekili Sebahat Tuncel kısa bir konuşma yaparak dün olduğu gibi bugünde katliamların lanetlendiği alanlarda olacağını ifade etti.

Her sene 15 Mart anmalarında yapıldığı gibi katliam noktasına kırmızı karanfillerin bırakılması ile eylem sona erdi.

Kızıl Bayrak/Ümraniye