29 Ağustos 2008 Sayı: SİKB 2008/35

  Kızıl Bayrak'tan
  Gerilim, militarizm ve silahlanma yarışı
   ABD ve NATO savaş gemileri Karadeniz’de…
Emperyalist saldırganlığa ve gerici çatışmalara karşı birleşik mücadeleyi yükseltelim!
Sağlık hakkı için örgütlü mücadeleye!

KESK eylemlerinden…

TİB-DER: Gemiler kara bir tabut olmaya devam ediyor!..
  Grevler, direnişler ve TİS süreçleri devam ediyor!
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  Metal TİS’leri ve görevlerimiz
  Mehmet Beşeli ile 2008-2010 Metal Grup Toplu Sözleşmeleri üzerine konuştuk…
  Çevresel bunalım bir aşırı-üretim bunalımıdır!
K. Ali
  GOP’ta tekstil ve kot taşlama işçileri buluştu!
  “Çevrecinin daniskası”na yanıt!
  Bolivya’da sınıf çatışmaları keskinleşiyor!
  Dünyadan…
  ABD emperyalizmi “güvenlik anlaşmasıyla” askerlerini yargıdan muaf tutabilecek...
  Gülsuyu’nda festival coşkusu…
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

İşçi ve emekçi hareketinden...

 

HABAŞ’ta iş cinayeti!

Filika katliamının ardından bir cinayet haberi de HABAŞ’tan geldi. Bakırçay havzasında kurulu bulunan ve binlerce işçinin çalıştığı HABAŞ Demir-Çelik, alanında Türkiye’nin en büyük işletmeleri arasında.

İş cinayeti 24 Ağustos günü, HABAŞ’ın haddehaneler bölümünün kangal sevkiyat sahasında meydana geldi. Üretim satışlarında 3. sıraya yükselen bir firmanın sevkiyatlarının ne hızda yapıldığını kestirmek zor olmasa gerek. Aliağa limanından kangal demir sevkiyatı yapılırken forkliftin aparatı yanında duran tır şoförünün kafasına çarptı. Tır şoförü feci bir şekilde yaşamını yitirdi.

Forklifçi ve tır şoförü taşeronlarda çalıştıkları için, HABAŞ patronu sorumluluğu taşerona  ve daha önemlisi işçilere yükleyecek, kendi sorumluluğunu örtbas etmeye çalışacaktır.

Bu ölümler ancak, başta Habaş olmak üzere Bakırçay havzasındaki demir çelik işçilerinin kuralsız, düzensiz, yoğun çalışma temposu ve taşeronlaştırmaya karşı mücadeleyi yükseltmesiyle engellenebilir.

Kızıl Bayrak / İzmir


Baydemirler’de ücret gaspı!

Kıraç’ta kurulu Baydemirler Tekstil Fabrikası’nda çalışan işçiler 22 Ağustos günü iş bıraktılar. Hak gasplarının ve sömürünün yoğun biçimde yaşandığı fabrikada işçiler uzun zamandır ücretlerini zamanında alamıyorlardı. Maaşler her ay 20-30 gün geciktiriliyor ve zorunlu mesailere bırakılıyorlardı. Mesai ücretleri de maaş bordrolarına yansıtılmıyordu.

Bu ayki maaşların zamanında verilmemesi üzerine işçiler iş durdurarak ücretlerini talep ettiler. 08.00-16.00 vardiyasında çalışan işçiler, işbaşı yapmak üzere gelen 16.00-24.00 vardiyasındaki işçilerle birleşerek eyleme geçtiler. İki vardiyada çalışan işçilerin eyleme katılması ile üretim durma noktasına geldi.

Patron, işçilerle toplantı yaparak ortamı yatıştırmaya çalıştı. İşçileri önce işbaşı yapmaları için ikna etmeye çalışan patron, ikna edemeyince tüm işçileri (yaklaşık 300 işçi) işten çıkardığını bildirdi. Bunun üzerine işçiler fabrika önünde direnişe geçerek çıkış belgelerini ve tazminatlarını talep ettiler. Patron işçilerle tekrar görüşerek, isteyenin işbaşı yapabileceğini, tüm işçileri ücretli izinli saydığını, isteyenin de işten çıkabileceğini belirtti. Ödenmeyen ücretleri ayın 26’sında verebileceğini, bundan sonrası için de ücretlerin ayın 20’sinde mutlaka verileceğini söyledi. İşçilerin büyük kısmı işten çıkışlarını almak istediklerini ifade ettiler.

Kızıl Bayrak / Esenyurt


ROTOPAK’ta grev hazırlığı…

Türk-İş’e bağlı Basın-İş Sendikası İstanbul Şubesi’nin örgütlü olduğu Rotopak fabrikasında toplusözleşme görüşmeleri devam ediyor. Rotopak patronu, 2007 yılının başında imzalanan toplusözleşmenin çok daha gerisinde bir sözleşme öneriyor.

Basın-İş Sendikası’na üye yaklaşık 370 işçiyi kapsayan görüşmelerin 20 Ağustos’ta gerçekleşen oturumunda kölelik dayatmalarını sürdüren Rotopak patronu ipleri koparttı. Patron, haftalık 40 saat olan çalışma süresini 45 saate çıkarmak isterken, %100 olarak ücretlendirilen fazla mesaileri %50’ye çekmeye çalışıyor. Yanısıra sosyal yardım paketini yarı yarıya indirmeyi ve yıllık 4 ikramiyeyi maaşlara dağıtmayı öneriyor.

Rotopak patronu Basın-İş Sendikası İstanbul Şube Başkanı Levent Dinçer aleyhinde yazı yazdırarak, bunu fabrikanın panosuna astırmak istemişti. Rotopak işçilerine şube başkanını kötüleyen patron, “Bu sizin daha fazla para almanızı istemiyor!” diyerek şube başkanı aleyhinde propaganda çalışması yürütmüştü. Panoya asılan yazıyı indirerek şube başkanlarına sahip çıkan işçiler ise sendikalarıyla beraber davranmaya devam edeceklerini ilan etmişlerdi.

Devam eden görüşmelerde 28 Ağustos’tan itibaren arabuluculuk süresi başlayacak. Eğer bu sürede de anlaşma sağlanamazsa 60 günlük greve çıkış dönemine girilecek. Sözleşmedeki kölelik dayatmaları işçiler arasında tepkiyle karşılanıyor ve grev isteğini güçlendiriyor. İşçiler patronun dayatmalarına karşı Cumartesi ve Pazar günleri mesaiye kalmama kararı aldılar.

Kızıl Bayrak / İstanbul


Nişantaşı’nda direniş sloganları...

DESA Deri’nin Sefaköy ve Düzce’deki fabrikalarında aylardır devam eden sendikal örgütlenme mücadelesi çeşitli eylemlerle sürüyor.

DESA’yla dayanışma amacıyla T. Deri-İş Sendikası tarafından 23 Ağustos günü Nişantaşı’ndaki DESA Mağazası önünde eylem gerçekleştirildi. “Yaşasın sınıf dayanışması!”, “Sendika yoksa üretim de yok!”, “Sendika hakkımız engellenemez!”, “Sendika anayasal haktır!”, “İşçiler birleşin, sömürüye son!” dövizlerini taşıyan işçiler alkış ve sloganlarla eylemi başlattılar.

Basın açıklamasını Tuzla Deri İş Sendikası Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Gürsel Menteşe gerçekleştirdi. Sefaköy’de 52, Düzce’de 116 gündür direnen Desa işçilerinin karşı karşıya kaldıkları saldırı ve gözaltı süreçlerinden bahsetti. Bu işin ancak sendikanın tanınması ve 42 işçinin işe geri alınması ile çözüleceğini vurguladı. Açıklama Desa ürünlerini tüketmeme çağrısıyla bitti. Yaklaşık 100 kişinin katıldığı basın açıklamasının ardından bildiri dağıtımı gerçekleştirildi.

Kızıl Bayrak / İstanbul


Kadınlardan DESA dayanışması...

DESA Direnişiyle Dayanışma Kadın Platformu, 23 Ağustos günü DESA işçilerine destek amacıyla İstiklal Caddesi Halep Pasajı girişinde bulunan DESA mağazası önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi.

Sefaköy DESA’da direnişini sürdüren Emine Arslan ve Düzce DESA’da direnişte bulunan kadın işçilerin de katıldığı eylemde, “Novamed’de kazandık! DESA’da da kazanacağız!” pankartı ve dövizler taşındı. DESA Direnişiyle Dayanışma Kadın Platformu’nun “DESA işçileri ve Emine Arslan yalnız değildir” yazılı önlükler ile katıldığı eylemde Emine Arslan şunları söyledi:

“8 senedir DESA’da kötü koşullarda çalışıyorum. Kötü çalışmalara karşı sendikalaştım. O güne kadar sabah akşam çalışan ben, kapıya konuldum. Sizlerin desteğiyle de direnişime sendikalı olarak işe dönene kadar devam edeceğim.”

Ardından Desa Direnişiyle Dayanışma Platformu adına okunan açıklamada, DESA fabrikalarında da Novamed’de olduğu gibi sendikalaşma çalışmasını kadınların başlattığı söylendi. DESA’da direnen kadınların yanında oldukları, işten çıkarılan işçilerin işe hemen geri alınmaları ve örgütlenme çalışmaları önündeki engellerin kaldırılması istendi.

Tüm baskılara rağmen kırılamayan Yörsan, Arçelik, TEGA, Kocaeli Üniversitesi, Unilever, E-Kart, Çapa Çağ ve Arkas Liman işçilerinin grev ve direnişlerini destekledikleri de belirtildi.

Yaklaşık 100 kişinin katıldığı eylemde, “DESA işçisi yalnız değildir!”, “Örgütlenme hakkımız engellenemez!”, “Emine Arslan yalnız değildir!” sloganları atıldı. Eyleme DTP İstanbul Milletvekili Sabahat Tuncel de destek verdi.

Kızıl Bayrak / İstanbul


Mervem Tekstil işçileri haklarını istiyor!

Avcılar Firuzköy Mustafa Kemal Paşa Cad. üzerinde kurulu bulunan Erse AŞ’ye fason üretim yapan Mervem Tekstil işçileri iki aydır ücretlerini alamıyor. Mervem Tekstil’ın üretim yaptığı Erse AŞ’ye borcundan dolayı bina sahibi tarafından kilit vurulmuş.

Mervem Tekstil’in simsar patronları bina sahibine olan borçlarını bahane göstererek, günde 13-14 saat çalıştırdığı, sigortalarını yapmadığı işçilerin iki aydır da ücretlerini ödemiyorlar. Yaklaşık 40 işçi 21 Ağustos’tan bu yana kapı önünde ücretlerinin ödenmesini bekliyor.

40 işçiden sadece 7-8 kişinin sigortalı olduğu, bu işçilerinin sigorta primlerinin ise eksik ödendiği ortaya çıktı. Kölece çalışma koşulları dayatılan, sigortasız çalıştırılan, yıllık izinleri olmayan, bir gün işe gelmediğinde üç yevmiyesi kesilen, aylık 300 ile 700 ytl. arası ücretle çalıştırılan işçiler, ayrıca patronların dayak ve kötü muamelelerine de maruz kalmışlar. 4 ay önce iki kadın işçi ödenmeyen ücretlerini almaya geldiklerinde, konfeksiyon sahibi Nihayet Dişçi tarafından tekme-tokat dövülerek hakarete maruz kalmış. Nihayet Dişçi bir sene önce de bir işçiyi bıçakla yaralamış.

25 Ağustos günü işyeri önünde bir basın açıklaması yapan Tekstil-Sen Genel Merkezi, bir an önce işçilerin haklarının ödenmesini istedi. Basın açıklamasında “8 saatlik işgünü, insanca yaşanacak ücret için Tekstil-Sen’e üye ol!” pankartı ile “Mervem Tekstil işçisi yalnız değildir!”, “Kayıt dışı işyerleri denetlensin!”, “İş güvenliği için Çalışma Bakanlığı göreve!”, “SSK’nın denetimi ve yönetimi biz işçilere verilsin!” dövizleri açıldı. “Susma, sustukça sıra sana gelecek!”, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!”, “Direne direne kazanacağız!” sloganları atıldı.

Kızıl Bayrak / İstanbul


Atık kağıt işçilerine saldırı!

Atık kâğıt işçileri yıllardır belediye-zabıta terörüne karşı mücadelelerini sürdürüyor. Son olarak Altındağ Belediyesi ekipleri Ankara İskitler bölgesinde bulunan dört atık kağıt deposunun boşaltılması için tebligat yolladı ve hukuksuz biçimde depoların önüne moloz yığdı. Atık kağıt emekçileri konuya dair yazılı bir açıklama yayınlayarak saldırıyı protesto etti ve demokratik kamuoyunu mücadelelerine destek vermeye çağırdı. Yapılan açıklamada, Ankara İskitler bölgesinde bulunan Ata ve Demir sanayi bölgelerindeki dört depoya 16 Ağustos’ta yapılan tebligatın hukuksuzluğu ifade edildi.

Belediyenin bu hukuksuz girişiminin ardından biraraya gelen depo temsilcileri bir toplantı yaparak, bu saldırıya karşı birlikte mücadele etme kararı aldılar.

Belediye ekipleri 21 Ağustos sabahı polis desteği ile birlikte depolara gelerek boşaltma talebini yinelediler. ÇHD’li avukatlar ile birlikte belediye ekiplerinden tutunak tutulmasının istenmesi üzerine, tutanak tutulmasına ve tutulacak tutanağı imzalamaya yanaşmadılar. ÇHD’li avukatlar bu tutum üzerine tutanak hazırlayarak uygulamayı fotoğrafladılar.

Tartışmaların ardından belediye ekipleri iş makineleri ile taşıdıkları hafriyatları depoların ve işçilerin barınaklarının önüne dökerek giriş-çıkışı engellediler. Yasal olarak böyle bir yetkisi olmayan belediyenin bu uygulaması atık kağıt işçileri tarafından “canından bezdirme” politikası olarak değerlendirildi.

Atık kağıt emekçileri, mücadelelerine verilecek desteğin önemini belirterek, kamuoyunu mücadelelerine sahip çıkmaya çağırdılar.


DİSK’ten 12 Eylül Mitingi çağrısı...

DİSK, 13 Eylül 2008 tarihinde İzmir merkezli düzenleyeceği “12 Eylül Mitingi”ne 22 Ağustos günü İzmir Valiliği önünde gerçekleştirdiği basın açıklamasıyla çağrı yaptı.

Açıklamaya DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün’ün yanısıra DİSK’e bağlı sendikaların üye ve yöneticileri de katıldılar.

Ekonominin uluslararası sermayenin tekeline terkedildiğini söyleyen Görgün, işçilerin çalışma ve yaşam koşullarının kötüleştiğini ifade etti. “Susma, sustukça sıra sana gelecek!”, “İnadına sendika, inadına DİSK!”, “AKP elini emeğimden çek!” sloganlarının atıldığı açıklamada, İzmir halkına 13 Eylül günü saat 14.30’da Gündoğdu Meydanı’nda toplanma çağrısı yapıldı.

DİSK üye ve yöneticileri, Tuzla’da yaşanan iş cinayetlerine de dikkat çekilen basın açıklamasının ardından 21 Ağustos’ta İzmir’de yaşanan bombalı saldırıda yaralanan Eğitim-Sen üyesine ziyaret gerçekleştirdiler.

Kızıl Bayrak / İzmir 


Grev ve direniş deneyimleri OSB-İMES işçileriyle buluştu!

“Tek seçenek örgütlü ve birleşik mücadele!”

OSB-İMES İşçileri Derneği, 23 Ağustos günü Dudullu’daki dernek binasında gerçekleştirdiği buluşmayla, E-Kart ve Unilever’de devam eden direniş ve grevlerin sesini Ümraniye’deki işçilere taşıdı.

“Unilever ve E-Kart işçileri direniş deneyimlerini paylaşıyor!” etkinliği grev ve direnişten işçi temsilcileri ve şube yöneticilerinin katılımıyla gerçekleşti.

İlk sözü alan Basın-İş Sendikası İstanbul Şube Başkanı Levent Dinçer, E-Kart’ta 16 Haziran 2008 tarihinden itibaren devam eden grev sürecinin öncesini ve güncel gelişmeleri aktardı. E-Kart işyerinde grev öncesinde girilen zorlu sendikal örgütlenme mücadelesini anlatan Dinçer, sadece E-Kart’ta değil birçok işletmede sermayenin hükümetlerle kolkola girerek işçi sınıfına dönük saldırıları arttırdığını belirtti. Türk-İş İstanbul Şubeler Platformu olarak grev ve direnişlerle dayanışma amacıyla yaptıkları mücadele çağrısının geliştirilmesi gerektiğini söyledi. Konuşma, örgütlenmek ve mücadele etmekten başka bir yolun olmadığı vurgusuyla son buldu.

Etkinliğin ikinci konuşmacısı ise TÜMTİS İstanbul Şube Başkanı Çayan Dursun’du. Dursun, Unilever depolarında başlattıkları sendikal örgütlenme mücadelesi hakkında bilgilendirme yaptı ve direnişin ilk günkü kararlılıkla devam ettiğini söyledi. Taşeronlaştırmanın sendikal örgütlenmeyi dağıtmanın bir aracı olduğunu vurguladı ve tekil direnişlerin birleştirilerek sınıf dayanışmasının güçlendirilmesi çağrısı yaptı. Türk-İş İstanbul Şubeler Platformu’nun önüne koyduğu “Direnişteki işçilerle 5 YTL’ni paylaş kampanyası”nın anlamlı bir araç olduğunu söyledi.

Sınıf hareketinin dibe vurmuş tablosunu dağıtmanın yolunun örgütlenmek ve mücadeleyi birleştirmekten geçtiğini belirten Dursun, grev ve direnişlerin kamuoyuna mal edilebilmesi için somut araçların geliştirilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

Ümraniye’den işçilerle deneyimler paylaşıldı

Konuşmaların ardından Ümraniyeli işçilerin grev ve direnişler üzerine soruları geldi.

Bu bölümde E-Kart grevcisi İbrahim Şen’e grev ve direniş sürecine dair sorular yöneltildi. Grev sürecinde E-Kart işçilerinin edindiği mücadele deneyimi, örgütlü mücadelenin anlamı ve önemi üzerine yoğunlaşan sorulara, Türk-İş bürokrarasinin grev ve direnişlerle olan ilişkisi, tabana dayalı mücadelenin önemi, grev ve direnişlerin kamuoyuna nasıl maledileceği başlıkları eklendi.

Dursun ve Dinçer, tek seçeneğin örgütlü mücadelede olduğu düşüncesini yinelediler. Grev ve direnişlerin sesinin sınıfın farklı bölüklerine taşınması fikrinin ortak olarak ifade edildiği konuşmalarda sendikal bürokrasiye karşı işçilerin tabandan yaratacağı birlik ve beraberliğin anahtar olduğunun altı çizildi.

Basın-İş Sendikası’nın örgütlü olduğu Rotopak işyerinden sendika baştemsilcisi ile bir Rotopak işçisi de söz aldı.

Türk-İş bürokrasisinin grev ve direnişlere sırtını dönmesi eleştirildi. Sendikal bürokrasinin işçi sınıfı mücadelesi önündeki uğursuz rolüne değinildi, bu anlayışın parçalanması gerektiği üzerine düşünceler dile getirildi.

OSİM-DER Başkanı yaptığı kapanış konuşmasında, süren grev ve direnişlere sınıf dayanışması göstermeye devam edeceklerini, direnen işçilerin yanında olduklarını vurguladı.

Etkinlik 40’a yakın kişinin katılımıyla gerçekleşti. Direnişteki bir Unilever işçisi, TÜMTİS İstanbul Şube Sekreteri Ali Rıza Atik ve Rotopak işçileri de katılımcılar arasında yer aldılar.

Kızıl Bayrak / İstanbul