7 Kasım 2008 Sayı: SİKB 2008/44

  Kızıl Bayrak'tan
   Kürt sorununda çözümsüzlük, Kürt halkında öfke büyüyor!
  Krizin faturası kapitalistlere!
İMF ile yeni anlaşma yolda...
İÜ’de faşist provokasyon ve saldırı…

Emek dünyası sahte tasarıyı onaylamıyor!

İşçi ve emekçi hareketinden…
  Krize karşı birleşme ve mücadele çağrısı
  TKİP’nin kitlesel ve coşkulu 10. Yıl etkinliği...
  “Parti, Sınıf, Devrim, Sosyalizm Gecesi”nde yapılan konuşma...
  TKİP İstanbul İl Komitesi’nin mesajı:
  TKİP 10. Yılında!
10. Yıl Bildirgesi
  İstanbul Parti örgütlerinden 10. Yıl etkinliğine:
  TKİP 10. Yıl etkinliğine öteki kentlerden gelen mesajlar....
  TKİP’nin 10. Yıl etkinliğine devrimci parti ve örgütlerden mesajlar...
  TKİP’nin 10. Yıl etkinliğine enternasyonal mesajlar...
  Genç Komünistlerden TKİP’nin 10. Yıl etkinliğine...
  Gençliğin faaliyetlerinden…
  “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü”...
  Hüseyin Üzmez buzdağının yalnızca görünen yüzüdür...
  Ekim’in Kasım 2008 tarihli 254. sayısı
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

TAYAD’lı Aileler’den panel...

“Hapishanelerde tecrit ve işkence sürüyor!”

TAYAD 2 Kasım günü,“Hapishanelerde Tecrit ve İşkence Sürüyor. Sohbet Hakkı Uygulanmıyor!” konulu bir panel düzenledi.

Panele, Bilgesu Erenus, DİSK Genel Başkan Yardımcısı İsmail Yurtseven, KESK MYK Üyesi Akman Şimşek, Ahmet Kulaksız, Av. Behiç Aşçı, Av. Selçuk Kozağaçlı ve Tecrite Karşı Avukatlar adına Av. Güray Dağ konuşmacı olarak katıldılar.

Konuşmacılar, devlet yetkililerinden hapishanelerde tecritin durdurulmasına yönelik bir beklentilerinin olmadığını, hapishanelerde süren tecrit ve işkencenin ancak ve ancak mücadeleyle son bulacağını vurguladılar.

Bilgesu Erenus konuşmasında “Genelgeyi uygulayanlar gerekçelerinde haklıdırlar. Çünkü onlar hapishanelerde geyik muhabbeti istiyorlar. Hak, adalet ve devrim muhabbeti istemiyorlar” dedi.

Av. Behiç Aşçı,“Biz mücadele etmezsek sohbet hakkını bize vermeyecekler. TAYAD’ın 10 saatlik sohbet hakkı uygulanması için kampanyası sürüyor. Mücadelenin yükselmesi gerekli” dedi.

Av. Selçuk Kozağaçlı,“Devlet yetkililerinin tecridi durdurması beklenemez. İş bize düşüyor. Bu mesele çözülecek, çözüleceğine de inanıyorum. Tecrit işkencedir. Sohbet hakkı değil, işkencenin sonlanmasını istemeliyiz. Kimseden kredi ve sadaka istemiyoruz. İstediğimiz şey anayasal hakkımız olan tecridin, işkencenin kaldırılmasıdır.” dedi.

İsmail Yurtseven, tecritin kaldırılması konusunda sendikalara ve meslek örgütlerine çok iş düştüğünü vurguladı.

KESK MYK üyesi Akman Şimşek, hapishanelerin tarihsel rolünden bahsetti ve bu durumun mücadeleyle tersine çevrilebileceğini belirtti.

Av. Güray Dağ, daha fazla ölümlerin yaşanmaması için mücadeleyi yükseltmenin gerekliliğine işaret etti.

Ahmet Kulaksız, devletin katletmeye devam ettiğini belirterek mücadeleyi sürdüreceklerini vurguladı.

Panel, F Tipi hapishanelerde tecrit süreci ile ilgili sinevizyon gösterimi ile sona erdi.

Panele yaklaşık 200 kişi katıldı.

Kızıl Bayrak / İstanbul

 

“Sohbet hakkı uygulansın!”

TAYAD’lı Aileler, hapishanelerde sohbet hakkının uygulanması için 2 Ekim’de Bursa Orhangazi Parkı’nda bir basın açıklaması gerçekleştirdi. F Tipi Cezaevleri’ndeki tecrit koşullarına dikkat çekilen basın açıklamasında şunlar söylendi: “F tipleri teslim alma, kişiliksizleştirme, insanın insan olmaktan çıkarılma politikasıdır. 45/1 sayılı genelgeyle alınan sohbet hakkı 122 can bedeli kazanıldı. Bu hakkın gaspedilmesine yönelik her türlü saldırıya karşı bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da mücadele edeceğiz, takipçisi olacağız.”

Eylemde “Engin’in katilleri tutuklansın!”, “Ölüm orucu şehitleri ölümsüzdür!”, “Sohbet hakkı uygulansın!”, “Yaşasın devrimci dayanışma!” sloganları atıldı.

25 kişinin katıldığı basın açıklamasına BDSP de destek verdi.

Kızıl Bayrak / Bursa


Halk Cephesi: “Yasak hükümsüzdür!”

Halk Cephesi, Metris Cezaevi’nde gördüğü işkenceler nedeniyle yaşamını yitiren Engin Çeber soruşturmasına ilişkin konulan yayın yasağını 30 Ekim günü Mecidiyeköy Metro Çıkışı’nda gerçekleştirdiği basın açıklamasıyla protesto etti.

Eylemde, “Engin’i yazmak yasak, bu yasak hükümsüzdür. Adalet istiyoruz!” pankartı ve Engin Çeber’in fotoğrafının bulunduğu, “Polis dövdü, hapishane öldürdü!” dövizleri açıldı. Yapılan açıklamada Engin Çeber’in gözaltında ve hapishanede yaşadığı işkencelere değinildi.

Engin’in avukatlarının bile dosyayı görmesini engelleyen hukuksuzluk zincirine yeni bir halka daha eklenerek, ortada daha açılmış bir dava bile yokken Engin Çeber’in katledilmesiyle ilgili soruşturma dosyasına “yayın yasağı” konulduğu ifade edildi.

Açıklama şu sözlerle sona erdi: “İşkence gibi tüm kamuoyuna mal olmuş bir konuda olayın alenen ortaya konulması yerine gözlerden kaçırılmaya çalışılması AKP özrünün kabahatinden büyüklüğüdür. Ayrıca hukuki bir karar da değildir. Halkın bilgilenme hakkı evrensel bir hak olup keyfi bir şekilde sınırlandırılamaz. ‘Yayın yasağı’ hükümsüzdür! Yasal bir dayanağı bile olmayan bu yasaklama gerçeklerin üstünü örtemez. Engin’i, gerçekleri anlatmaya devam edeceğiz!”

Basın açıklamasının ardından bildiri dağıtımı gerçekleştirildi.

Kızıl Bayrak / İstanbul

 

Tecrit işkencesi sürüyor!

İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi, Ankara Sincan F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan Ali Gülmez’in gerekçe gösterilmeden Kırıkkale Cezaevi’ne sevkedilmesine ilişkin 30 Ekim’de basın toplantısı düzenledi.

İHD Cezaevi Komisyonu adına basın açıklamasını okuyan Selin Yıldırım hapishanede ve karakolda gördüğü işkence sonucu katledilen Engin Çeber’in ölümüne gösterilen ilginin göstermelik olduğunu, bakanın dilediği özrün problemleri ortadan kaldırmadığını ifade etti.

“Son 15 gün içinde ülkenin farklı hapishanelerinde saldırılar olmuş, tutuklular darp edilmiş, sürgünler ve sevkler yaşanmıştır. Bu saldırıların son örneği geçtiğimiz Cuma günü Sincan F tipinde hapishanesinden hiçbir gerekçe gösterilmeden yapılan sevk esnasında meydana gelmiştir.” diyen Yıldırım, Gülmez’in sevkinden sonra Kırıkkale F tipine götürülen Ali Gülmez’in cezaevi girişinde zorla çırılçıplak soyularak üstünün arandığını, kollarının arkadan bükülerek yerde sürüklendiğini, saçının ve sakalının çekilerek yolunduğunu belirtti. Yıldırım, Gülmez’in hücreye götürüldükten sonra eşyalarına el konulduğunu ve ayakkabılarının çıkartıldığını söyledi. Gülmez’in hücresinin ve havalandırmasının izlendiğini dile getirdi.

Basın açıklamasının ardından Ali Gülmez’in teyzesi, Gülmez’in karşı karşıya kaldığı tecrit işkencesini anlattı. Doktorların Gülmez’in darp edildiğine dair rapor vermediklerini sözlerine ekledi. 

Kızıl Bayrak / İstanbul


6 gardiyan tutuklandı...

Çeber’in katledilmesinin asıl sorumlusu devlettir!

Sarıyer’de Yürüyüş dergisinin satışı sırasında gözaltına alınan, önce İstinye Karakolu’nda, ardından Metris Cezaevi’nde gördüğü işkence sonucu yaşamını yitiren Engin Çeber’in ölümünün üzerinden açılan soruşturmada yeni bir gelişme yaşandı.

Yürütülen soruşturma kapsamında 6 infaz koruma memuru hakkında tutuklama kararı verildi. Bakırköy Adliyesi’ne ifade vermeye gelen infaz koruma memurları tutuklanarak Paşakapısı Cezaevi’ne gönderildiler.

Engin Çeber’le beraber Sarıyer’de gözaltına alınan, Çeber’in ölümünün ardından gelen kamuoyu baskısı sonucu serbest bırakılan Aysu Baykal, Özgür Karakaya ve Cihan Gün’ün 24 Ekim’de yaptıkları teşhis sonucunda tutuklanan infaz koruma memurları, “Ölüme sebebiyet verecek şekilde kasten yaralama”, “Yaralanmaya sebebiyet verecek şekilde kişiye eziyet etme”, “Görevi ihmalden ölüme sebebiyet verme” gerekçeleriyle tutuklandılar.

Birçok hapishanede, sokak ortasında ve polis karakollarında dizginlerinden boşalırcasına yaşanan işkence olaylarına dönük tepkiler, bir kısım polis memuru veya gardiyanın tutuklanmasıyla kesilmek isteniyor. Çeber’in işkence sonucu öldürülmesinin ana sorumlusu işkenceyi kurumsallaştıran ve işkencecileri aklayan devletin kendisidir.


“Faşist devlet terörüne geçit vermeyelim!”

İktisadi kriz içerisinde debelenen sermaye düzeni, işçilere, emekçilere ve Kürt halkına yönelik yeni saldırılara hazırlanıyor. Yine bu hazırlık kapsamında ilerici ve devrimci güçlere yönelik baskı ve terörünü arttırıyor. Kürt emekçilerinin eylemlerinde sergilediği terör, devrimci kurumlara gerçekleştirilen baskınlar, gözaltında ya da sokak ortasında gerçekleşen infazlarla kanlı yüzünü bir kez daha işçi ve emekçilere gösteriyor. Bu saldılar kapsamında bölgemizde de baskınlar, tutuklamalar yaşanıyor.

Gaziosmanpaşa BDSP olarak sermaye devletinin faşist uygulamalarına karşı bir ozalit çalışması gerçekleştirdik. Üzerinde “Kürt halkına yönelik yeni saldırılara hazırlanan sermaye düzeni baskı ve teröre hız veriyor, işkence ile katletmeyi sürdürüyor. Faşist devlet terörüne geçit vermeyelim!/BDSP” yazılı ozalitleri Gazi Mahallesi’ne yaygın olarak yaptık. Bundan sonra da devletin faşizan uygulamalarına karşı çalışmalarımızı ve mücadelemizi sürdüreceğiz.

GOP BDSP


İşçi Köylü’ye yayın yasağı!

Demokratik Halk İktidarı için İşçi Köylü gazetesinin 31 Ekim-13 Kasım tarihli 29. Sayısı hakkında bir ay süreyle yayın yasağı getirildi. İşçi Köylü Gazetesi ve Partizan Dergisi yayın yasağına ilişkin yazılı bir açıklama yaparak saldırıyı kınadı.

Muhalif ve devrimci basın üzerinde baskıların sürekli olarak arttırıldığının belirtildiği açıklamada, İşçi Köylü gazetesinin de “terör örgütü propagandası yaptığı” ve “suçluları övdüğü” iddiasıyla bir ay süre ile kapatıldığı duyuruldu.

Açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Basın özgürlüğünü ağzından düşürmeyen egemenlerin, bundan ne anladığı bir kez daha ortaya çıkmış oldu. Sosyalist, yurtsever, devrimci basının yaratılmak istenen bu karanlık tablonun içinde gerçeklerin ışığını emekçilere taşıması engellenemeyecektir.

Kurulduğu günden bu yana birçok engelleme ile karşı karşıya kalan gazetemiz, bedeller ödeyerek ve çizgisinden taviz vermeden yayın hayatını bugüne taşımıştır.

Baskılar, engellemeler, ezilen emekçi milyonların sesi olmamızı, onlara ulaşmamızı engelleyemeyecektir.

Baskılar bizi yıldıramaz!

Devrimci basın susturulmaz!”


Türk Metal çetesi iş başında!

Samandıra bölgesinde bulunan FORD yedek parça dağıtım deposunda 2 Ekim günü Metal İşçileri Bülteni’nin 2. sayısının dağıtımı yapıldı.

Taşeron ve sendikalı işçilerin birarada çalıştığı işyerine 08.00 -16.00 vardiyası çıkışında bülten dağıtılmaya başlandı. İşçilerle sohbet edilerek dağıtım sürdürüldü. Çıkış saatinin sonuna gelindiği sırada iki kişi gelerek, “bunları burada dağıtamazsınız, dağıttırmayız” diyerek dağıtımı engellemeye çalıştı. İşyeri temsilcisi olduklarını söyleyen bu kişiler, işçilerin kafasının karıştırılmasına izin vermeyecekleri, burada bir sorun olmadığı vb. sözler söylemeye başladılar.

Dağıtımın sürdürülmesi üzerine tehditler ve yanlarına aldıkları 5-6 kişilik bir grupla, dağıtımı yapan iki arkadaşımızın üzerine yürüdüler. Arkadaşlarımızın dağıtım yapmada ısrarı üzerine, çaresizlikle işçilerin ellerinden bültenleri almaya kalktılar. Ancak işçilerin hemen hepsinin servislerde olması ve dışarıda az sayıda işçi kalması nedeniyle yapamadılar, sadece kendi çevrelerinde bulunan 3-4 işçinin elinden bültenleri alabildiler.

Yürüttüğümüz çalışmayı daha çok yaygınlaştırmalı ve mücadele ateşini her yere yaymalıyız. İşçi sınıfının içinde sermayenin taşeronluğunu yapan Türk Metal çetesinin gerçek yüzünü açığa çıkartmalı ve bu hain çeteyi fabrikalarımızından söküp atmalıyız.

Samandıra’dan BDSP’li metal işçileri