23 Ocak 2009
Sayı: SİKB 2009/03

  Kızıl Bayrak'tan
  Metal işkolunda durum ve görevlerimiz
  Ergenekon sermaye devletinin gerçek yüzüdür…
İsrail’den tek taraflı ateşkes...
Krizin faturasını kapitalistlere ödetme mücadelesini kapitalizmi yıkma mücadelesiyle birleştirelim!
2008 sermayenin yoğun saldırılarına konu oldu…
TORGEM direnişi 10. gününde zaferle sonuçlandı!
  Tersane İşçileri Birliği Derneği Başkanı Zeynel Nihadioğlu ile krizin tersanelerdeki etkisi ve TORGEM direnişinin kazanımları üzerine konuştuk...
  DESA direnişinde kazanma kararlılığı ve devrimci sorumluluk!
  Sinter ve Gürsaş direnişleriyle dayanışma büyüyor…
  Yerel seçimler ve komünistler
  İşçi ve emekçi hareketinden…
  Kriz ve tersaneler
  Yerel işçi bültenlerinden...
  Emekçi Kadın Komisyonları’ndan çağrı…
  Hrant Dink kitlesel eylemlerle anıldı!
  İşgal, direniş, grev ve sabotaj / 2 Volkan Yaraşır
  Obama illüzyonu… M. Can Yüce
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Metal işkolunda durum ve görevlerimiz

Metal işkolunda işçi kıyımları, ücretsiz izinler, hak gaspları oldukça yaygınlaşmış durumda. Sadece küçük ve orta ölçekli işletmelerde değil, büyük işletmelerde de bu uygulamalar rutin hale gelmiş bulunuyor. Tofaş, Renault, Beko, BOSCH, Vestel, Mercedes, Borusan vb. fabrikalarda saldırılar dizginsiz devam ediyor. Bu fabrikalardaki uygulamalar orta ve küçük ölçekli fabrikalara da yayılıyor.

Bugün bu saldırı dalgasına karşı direnişler daha çok orta ölçekli fabrikalarda görülürken, büyük fabrikalarda gözle görünür bir direniş gerçekleşmiş değil. Fakat bu, buralarda ciddi bir hoşnutsuzluk ve mücadele arayışının olmadığı anlamına gelmiyor. Tersine, alttan alta biriktiği giderek görülmeye başlanan bir tepki birikimi sözkonusu. Fakat derin güvensizlikler ve özellikle de Türk Metal çetesinin her türlü direnme eğilimini sistematik olarak kırması yaşanabilecek bir patlamayı önlüyor.

Bugün metal işkolunun bütününde yaygın bir hoşnutsuzluk, öfke ve mücadele arayışı söz konusudur. Önemli olan bu birikimlerin mevcut tüm engelleri aşarak nasıl açığa çıkarılacağıdır. Halihazırda ortaya çıkan direniş örnekleri bu bakımdan yol açıcı olabilecektir. Öte yandan ise, sarsıcı ve ilerletici gücü tartışılmaz olan büyük fabrikalardaki işçi bölüklerinin harekete geçmesi halinde süreç apayrı bir seyir izleyebilecektir.

Dolayısıyla, yoğunlaşan öfkeye kanal açmak ve ortaya çıkacak imkanları en iyi şekilde değerlendirmek sorumluluğu bizleri bekliyor. Bu sorumluluğun gereklerini en iyi biçimde yerine getirmek için mevcut tabloya, mücadele imkanlarına ve sorunlarına daha yakından bakmak gerekiyor.


TİS ihaneti kritik bir eşik oldu

TİS’ler işkolundaki saldırı dalgasının büyümesinde kritik bir eşik oldu. TİS’in sonuçlanmasıyla birlikte MESS ve metal patronları saldırılarını pervasızlaştırdılar. Türk Metal çetesi güya ücret talebinden geri adım atması karşılığında işgüvencesi taahhüdü aldığını açıklamıştı. Oysa bugün bakıldığında, bunun ne kadar büyük bir yalan olduğu daha iyi görülüyor. Metal patronları keyfince işçi kıyımı yapıyorlar. Yanısıra ücretsiz izinler genel bir uygulama halini almış durumda. Ücretsiz izin uygulamayan fabrika yok gibi. Diğer taraftan Türk Metal’in BOSCH’taki eylemin ardından altına imza attığı, ücretlerin yüzde 76’sını ödemek karşılığında izne ayırma uygulaması bile artık kaybedilen bir hak haline geldi.

Sözleşmenin kazanımı olarak sunulan esnek çalışma ve diğer dayatmaların geri çektirilmesi de kağıt üzerinde kaldı. Esnek çalışma zaten fiilen uygulanmaktaydı. TİS sonrasında MESS ve diğer metal patronları artık esneklik uygulamalarında sınır tanımıyorlar. Türk Metal çetesinin buna karşı en küçük bir itirazı duyulmuyor. Tam bir teslimiyet ve ihanet içerisindeler. Ayrıca, sözleşmenin en önemli taleplerinden biri olan ve esnek çalışma dayatmasından vazgeçildiği gerekçesiyle geri adım atılan ücret makasının varlığı özellikle eski işçiler için büyük bir tasfiye gerekçesi haline gelmiştir. Bugün metal patronları öncelikle eski işçileri işten atıyorlar.

Bu tablo BMİS’in nasıl bir sürece ortak olduğunu ayrıca gösteriyor. Sonucun böyle olacağı bilindiği halde, sanki metal işçilerinin sorunları MESS dayatmalarıyla sınırlıymış gibi, tutulup Türk Metal’in sözleşmesinin altına imza atılmıştır. Oysa krizin faturasının kim tarafından ödetileceği sorunu TİS sürecinin esas sorunu haline gelmişti. Bu sorunu gündemine almayan ve işçi sınıfı lehine çözmek üzere hareket etmeyenler, imzaladıkları sözleşmenin bir kağıt parçasından öte anlam taşımadığını pekala biliyorlardı.

Bir bütün olarak işçi sınıfının izlediği bir öncü cephe savaşı sözkonusu iken, mücadeleyi sonuna kadar sürdürmek yerine bitirmenin sonu bir felaket olmuştur. Eğer BMİS iddialarının arkasında durup bedeller pahasına mücadeleyi sürdürmüş olsaydı, ne MESS patronları bugünkü kapsamda bir saldırıya cesaret edebilirler, ne örgütlü metal işçileri bu saldırılar karşısında bu denli suskun kalırlardı. Ne de işçi sınıfı krizin faturasına karşı mücadeleyi örgütlemekte bu kadar geri bir noktadan başlamaya mahkum olurdu.

Sınıf hareketliliğinin odağında yine metal işçileri var

TİS süreci sınıf mücadelesinin bugünkü seyrinde kritik bir eşik olmuştur, ancak mücadele devam ediyor. Metal işçileri mücadele çizgisini sürdürürlerse, kaybedilenler fazlasıyla telafi edilebilir. Sınıf mücadelesinin seyri içerisinde kayıplar olabilir, mevziler kaybedilebilir, yenilgiler yaşanabilir. Önemli olan bu yenilgilerin üzerine cesaretle gitmek, eksiklik ve yetersizliklerle acımasızca hesaplaşmaktır. Bu yapılabilirse, dağılan mücadele cephesi yeniden oluşturulur, geriye çekilişler büyük sıçramaların dayanağı olur. Tersi bir durumda ise, yenilgiler genel bir bozguna dönüşür ve uzun süre telafi edilemeyecek sonuçlara yol açabilir. Bugünkü durumda bir sıçrama yapmanın imkanları bir hayli fazladır.

Öyle ki, bugün her şeye rağmen krizin faturası karşısında yoğunlaşan işçi hareketliliğinin merkezinde metal işçileri, sendikal planda ise BMİS duruyor. Özellikle fabrika işgalleri biçimine varan direnişlere imza atan metal işçileri, sınıf hareketinin direnme eğilimlerini güçlendiren bir rol oynuyor. Bu mevzi direnişlerin sınıf hareketi üzerinde yarattığı ve yaratabileceği etkiler, metal TİS’lerinin etkilerine çok benziyor. Metal TİS’leri, oldukça dağınık ve geri şartlarda bulunan sınıf hareketi için uyarıcı, yol gösterici ve ön açıcı bir rol oynamıştı. Sürecin eylemli bir hatta ilerletilmesi ve özellikle BMİS şahsında ortaya konulan mücadele kararlılığı sınıfı ileri kesimlerinden başlayarak etkilemişti. Sözleşmenin imzalanması bu etkiyi boşa çıkarsa da, fabrika işgalleri gözlerin yeniden metal işçilerine dönmesine yol açtı.

Ortaya çıkan imkanlar, TİS sürecinde yapılmayan, yarım bırakılan ve sonuçta işçilerin aleyhine dönen sürecin tersine çevrilebileceğini göstermektedir. Çünkü metal işçilerinin kararlı ve militan direnişleri yoğun bir saldırı dalgasıyla yüzyüze bulunan işçi sınıfı için örnek olmakta, direnme eğilimini güçlendirmektedir. Kaldı ki Türk Metal’in sultası altındaki işçi bölükleri de bu direnişleri izlemektedirler. Eğer bu direnişler kararlı bir biçimde sürdürülür ve birleşik direniş yönünde geliştirilebilirse, bu etki somut sonuçlara dönüşebilir. Bugün saldırılara karşı kendilerinde direnme gücü ve inancı bulamayan metal işçileri mücadele yönünde harekete geçebilir, böylece Türk Metal çetesiyle de hesaplaşmak kaçınılmaz hale gelir. Bugün somut gözleme dayalı birçok veri bu yargıyı doğrulamaktadır.

Fakat bugünkü koşullarda en büyük engel yine titrek, ufuksuz, sınıf mücadelesinin ihtiyaçlarına yanıt verme iradesinden yoksun sendikal çizgidir. Bu çizgi ve anlayış aşılamadığı, onunla hesaplaşılamadığı sürece, metal işçilerinin süreci kazanmaları mümkün olamaz. Bu çizgi kendini, direnişleri geri biçimlere çekerek, tabandaki söz söyleme-inisiyatif kullanma eğilimindeki işçileri bastırarak, devrimci müdahaleyi engelleyerek ortaya koymaktadır.

Sürecin seyrini metal işçisinin bilinç ve örgütlülük düzeyi tayin edecek

Mevcut durumun nasıl bir seyir izleyeceğini, başta direniş halindeki metal işçileri olmak üzere metal işçilerinin ileri ve öncü kesimlerinin tutumu belirleyecektir. Sendika yönetimlerinin neyi ne kadar yaptıklarından ve yapacaklarından bağımsız olarak, ileri-öncü işçilerin bilinç ve örgütlenme düzeyi sürecin seyrini tayin edecektir. Bugün mevcut direnişler şahsında yeniden doğrulanmakta olan bu olgu, TİS sürecinde de belirleyici olmuştur. Zira, en azından BMİS bünyesindeki ileri ve öncü metal işçileri sürecin seyrini belirleyebilecek bir bilinç ve örgütlenme düzeyine sahip olmuş olsalardı, hiç kuşkusuz süreç başka türlü gelişirdi. Böyle bir durumda, hem çizgi hem de irade planında sınırlarını göstermiş bulunan sendika yönetimi daha ileri bir tutum almak zorunda kalırdı.

Mevcut haliyle bağımsız taban örgütlenmelerinden yoksun ve bilinç planında geri, fakat bu düzeye aday metal işçilerinin bilinçlendirilmesi ve örgütlenmesi sorunu, bugünün çözülmesi gereken acil sorunudur. Özellikle direniş halindeki işçilerden başlayarak ileriye çıkmaya aday işçilerin bu doğrultuda kazanılması önemlidir. Bu süreç esasında metal işçilerinin devrimci sınıf çizgisine kazanılma süreci olacaktır. Başka bir ifadeyle, devrimci sınıf çalışmasının, metal işçilerinin ileri ve öncü potansiyellerini açığa çıkarma, aradaki mesafeyi kapatma ve onunla buluşma süreci olacaktır.

BDSP’li Metal İşçileri, TİS sürecindeki devrimci inisiyatif ve yönelimleriyle bu yönde önemli bir mesafeyi geride bırakmışlardır. Bugün artık, bu dönemin derslerinden sonuçlar çıkararak ve imkanlarını değerlendirerek ileri bir önderlik gücü ve kapasitesi sergileme sorumluluğuyla hareket edeceklerdir.

Bu çerçevede BDSP’li Metal İşçileri, bir yandan mevcut direnişleri güçlendirmek üzere etkili müdahalelerde bulunacak, diğer yandan yeni direniş örnekleri ortaya çıkarma hedefiyle bulundukları alanlarda yoğunlaşacaklardır. Bununla birlikte, tüm çabalarının odağında ortaya çıkan direniş örneklerini birleşik bir direniş yönünde geliştirmek olacaktır. Elbette bu çaba Türk Metal çetesine ve uzlaşmacı sendikal anlayışa karşı mücadeleyi de kapsayacaktır. Tüm bunlar ise, metal işçisinin bilinç ve örgütlenme düzeyinin yükseltilmesi hedefine bağlı olarak ele alınacaktır.