27 Şubat 2009
Sayı: SİKB 2009/08

  Kızıl Bayrak'tan
  Devrim ve sosyalizm mücadelesini büyüten bir faaliyet!
  Yolsuzlukların temeli kapitalist sistemdir!
Reformist solun seçim bataklığı - U. Taner
ATV-Sabah greviyle dayanışma büyüyor…
İşçi ve emekçi hareketinden…
BDSP’nin bağımsız sosyalist belediye başkan adayları ile konuştuk...
“Çözüm devrimde, kurtuluş sosyalizmde!”
  BDSP’nin seçim çalışmalarından…
  Grevdeki Asil Çelik işçileriyle konuştuk...
  Metal işçileri toplantısı…
  Kapitalizm, kent ve insan
  Mamak’ta coşkulu etkinlik…
  Ludizm ve sabotaj üzerine...
  Türkiye siyonist İsrail’den istihbarat sistemi alıyor...
  Dünyadan...
  Bültenlerden...
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

İşçi ve emekçi hareketinden…

Sözleşmeli değil kadrolu eleman!”

SES Şişli Şubesi üyesi Şişli Etfal Hastanesi sağlık çalışanları, 24 Şubat günü gerçekleştirdikleri eylemle, sağlık emekçilerinin farklı statülerde çalıştırılmasına son verilmesini, sözleşmeli olarak çalıştırılan 4/B’lilerin kadroya geçirilmesini talep ettiler.

Şişli Etfal Hastanesi Konferans Salonu önünde gerçekleşen eylemde sağlık çalışanları, harflerden oluşturdukları, “K-A-D-R-O  İ-S-T-İ-Y-O-R-U-M”,  “Sözleşmeli değil kadrolu eleman!”, “Sözleşmeli 4/B’li personel kadroya alınsın!” dövizleri açtılar.

Eylemde ilk olarak SES Şişli Şubesi Başkanı konuşma yaptı. Ardından Şişli Etfal Hastanesi işyeri temsilciliği adına yapılan açıklamada, AKP hükümeti eliyle yürütülen “sağlıkta dönüşüm” programı çerçevesinde kamu sağlık hizmetlerinden uzaklaşan bir dizi uygulamanın hayata geçirildiği belirtilerek şunlar söylendi:

Bizler sağlık emekçilerinin farklı statülerde çalıştırılmasına son verilmesini, 4/B’lilerin kadroya geçirilmesini, kadroya geçirilinceye kadar, becaiş hakkının tanınmasını, eş ve özür durumu tayini yaptırılmasını, ücretsiz iş kıyafeti verilmesini, isteyen anneye ücretsiz doğum sonrası izin verilmesini, askerden ve doğum sonrası dönenlerin, koşulsuz işe başlamasını talep ediyoruz.”

Açıklama, herkese sağlık-güvenli gelecek, iş güvenceli-kadrolu çalışma, insanca çalışabilecek ve yaşayabilecek koşulların oluşturulması taleplerinin dile getirilmesiyle son buldu.

Kızıl Bayrak / İstanbul


Dok Gemi-İş’ten Tuzla’da eylem...

Dok Gemi-İş Sendikası 25 Şubat günü Tuzla’da öğlen paydos saatinde kriz gündemiyle eylem gerçekleştirdi. Çeşitli tersanelerden işçiler yürüyerek Sedef Tersanesi önünde toplandılar. Burada Dok Gemi-İş pankartı açıldı. Ayrıca Türk Metal Sendikası Anadolu Yakası ve Yol-İş Sendikası da pankartlarıyla basın açıklamasına destek verdiler.

Eylemde “Kriz sebebiyle işimi kaybetmek istemiyorum!”, “Kriz sebebiyle işten çıkarılmak istemiyorum!”, “Devlet baba sektöre sahip çık!” sloganlarının yazılı olduğu Dok Gemi-İş dövizleri ve küçük Türk bayrakları taşındı.

Kürsüden ara ara “İşsiz kalmak istemiyoruz!”, “İş, aş, ekmek istiyoruz!”, “Dok Gemi-İş nerede biz oradayız!”, “Türk-İş nerede biz oradayız!” sloganları attırıldı. İşçiler “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganını da zaman zaman haykırdılar.

Eylemde Türk-İş Bölge Başkanı bir konuşma yaptı. Ardından Dok Gemi-İş Genel Başkanı konuştu. Tuzla’da yaşanan ölümlere çok üzüldüğünü söyledi. 12 bin işçinin işten atıldığını, bu sayının daha da artacağını ifade etti. Büyük sıkıntılar yaşayan sektörün önünün açılması gerektiğini belirtti ve istekleri yerine getirilmezse yetkilileri baretleri havaya kaldırmakla tehdit etti.

Yarım saat süren eylem sonrasında işçiler işlerine döndüler. Eyleme dört bine yakın kişi katılırken, çoğunluğunu beyaz baretli kesim oluşturuyordu.

Açıklama SEDEF Tersanesi önünde ve tersanenin teşvikiyle gerçekleşmesi rastlantı değil. Katılan işçilerin çoğunluğu SEDEF Tersanesi’nde çalışıyordu. Metin Kalkavan’ın açıklamalarıyla sendika başkanının konuşmasının örtüşmesinden de anlaşılacağı gibi, Dok Gemi-İş Sendikası tersane patronları tarafından yönlendiriliyor. İş cinayetlerine, kitlesel işten atılmalara seyirci kalan sendika, tersane patronlarının taşeronluğuna soyunmakta sakınca görmüyor.

Kızıl Bayrak / Tuzla


Şoförler vazgeçmiyor!

Bursa Büyükşehir Belediyesi bünyesinde faaliyet gösteren Burulaş’tan sendikalı oldukları için işten çıkarılan TÜMTİS üyesi sarı otobüs şoförleri direnişlerinin 268. gününe geldiler. Her Pazartesi günü gerçekleştirilen eylemler 23 Şubat günü de devam etti.

Orhangazi Parkı’nda yapılan basın açıklamasını TÜMTİS Bursa Şube Mali Sekreteri Yaşar Dündar yaptı. Yaklaşık 50 kişinin katıldığı basın açıklamasında konuşan Dündar yaşanan süreci aktardı.

Yapılan açıklamada, “Aylardır işe dönme mücadelesi veriyoruz. Sorun çözülene dek de devam edeceğiz. Burada yapılan haksızlığı mahalle mahalle, sokak sokak anlatacağız. Sayın Başkan’ın aday olduğu Demokrat Parti’nin önünde de basın açıklamaları yapacağız” denildi.

Yerel seçimlerin yaklaşması nedeniyle şoförlerin direnişleri, oy avcılığına çıkan düzen partileri tarafından da ilgi görmeye başladı. Geçen hafta Saadet Partisi yapılan basın açıklamasına katılırken bu hafta da CHP Yıldırım İlçe Belediye Başkan Adayı açıklamada yer aldı.   

Kızıl Bayrak / Bursa


Sinter’de “işe iade” davasında ilk duruşma...

Birleşik Metal-İş Sendikası üyesi Sinter Metal işçilerinin 22 Aralık 2008 tarihinde karşı karşıya kaldıkları toplu işten atmaların ardından açtığı dava, 20 Şubat günü Üsküdar 3. İş Mahkemesi’nde görülen ilk duruşmayla başladı.

Birleşik Metal-İş Sendikası üyesi 380 işçi adına görülen “işe iade davası”nın ilk duruşmasına Sinter işçileri, BMİS Avukatı ve Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Örgütlenme Sekreteri katıldı. Duruşmanın ardından adliye önünde gerçekleştirilen basın açıklamasında sendika avukatı bilgilendirmede bulundu.

İlk duruşmada Sinter Metal patronunun avukatı kamera kayıtlarının incelenmesi talebinde bulundu. BMİS avukatı ise toplu iş akdi feshi yapılan işçilerin Sinter Metal A.Ş. çatısı altındaki firmalarda çalıştığını ve işten atmaların sendikal nedenlerle gerçekleştirildiğini bir kez daha vurguladı. Sinter Metal’in “kamera kayıtlarının incelenmesi” yönündeki talebinin anlamsızlığına dikkat çekerek, kendilerini ilgilendiren şeyin toplu iş akdi feshi olduğunu dile getirdi.

Duruşmanın ardından mahkeme önünde direniş önlükleri ve pankartlarıyla bekleyen Sinter işçilerine seslenen Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Örgütlenme Sekreteri Özkan Atar, 60 gündür fabrika önünde sürdürdükleri mücadelenin bir ayağı olan hukuki süreci duruşmaya toplu katılarak takip ettiklerini belirtti ve bundan sonraki mahkeme süreçlerinde de hep birlikte olacaklarını söyledi. Sinter işçileri açıklama sırasında “Direne direne kazanacağız!”, “Atılan işçiler geri alınsın!” sloganlarını attılar.

Kızıl Bayrak / İstanbul


Adana’da kriz eylemi

Krizin faturasını ödemeyi reddetmek ve işten çıkarmalara karşı direnişte olan işçilerle sınıf dayanışmasını yükseltmek için 22 Şubat günü Adana’da bir eylem gerçekleştirildi.

DİSK, KESK, TMMOB, TTB, İHD, PSAKD, ‘78’liler, Halkevleri, AKADER, ÇHKM, TÖP, SEH, SFK, Halk Cephesi, Türkiye gerçeği, DİP, SP, SDP, ÖDP, DTP, EMEP ve TKP’nin örgütlediği eylem 5 Ocak Meydanı’nda başladı. Sloganlarla Çakmak Caddesi boyunca yürüyen kitle buradan AKP il binası önüne yöneldi.

AKP il binası önünde okunan basın açıklamasında, işsizlik oranındaki büyük artışa değinilerek, krizin işçi sınıfını “teğet geçmek” bir yana işçi sınıfını göbekten vurduğu söylendi.

Yonca Market’in devrinden sonra işten atılan 700 işçiden, iki yıl önce Güney Sanayi fabrikasındaki tazminatları verilmeden atılan işçilerden, ATV ve Sabah gazetesi çalışanlarının grevinden bahsedildi. AKP’nin İMF ile yapılacak yeni anlaşmayı aklından çıkarması gerektiği söylenerek bir dizi talep sıralandı. Eyleme yaklaşık 150 kişi katıldı.

Kızıl Bayrak / Adana


Desa direnişiyle dayanışma eylemi

DESA Direnişiyle Dayanışma Kadın Platformu’nun Desa Deri’de sendikalı oldukları için işten atılan Emine Arslan ve Düzce Desa Deri işçileriyle dayanışma eylemleri 21 Şubat günü de devam etti.

İstiklal Caddesi’ndeki Desa Deri mağazası önünde toplanan platform bileşeni kadınlar eylemde, “Desa patronu sendika düşmanı!”, “Emine, Meltem, Esra sendikalı olarak işe dönene kadar boykota devam!”, “Emine Arslan 234 gündür direniyor!”, “Desa Düzce’de direniş 299 gündür sürüyor!” dövizleri açtılar.

Platform adına yapılan açıklamada, Düzce ve Sefaköy’deki direnişlerin sürdüğü, Desa işvereninin mahkemenin aldığı işe iade kararına itiraz ettiği vurgulandı. Krizi bahane eden Desa patronunun özellikle sendikalı işçileri, en başta da kadınları sömürdüğüne dikkat çekildi.

Açıklama şöyle devam etti: “Sendikalaşma önündeki engellerin kaldırılması için, gerekli iş sağlığı ve güvenliği koşullarının sağlanması için, zorunlu mesailerin kaldırılması için, Desa ürünlerini boykot ediyoruz. Hem Desa yönetimi hem de uluslararası markalar, imzaladıkları uluslararası sözleşmelere uymalı ve işçilerin haklarını garanti altına almalıdır.”

Basın açıklamasının ardından Desa Deri mağazası önüne fırlatılan ayakkabılarla işverenin tutumu protesto edildi.

Eylemde, “Yaşasın kadın dayanışması!”, “Desa patronu sendika düşmanı!” sloganları atıldı.

Kızıl Bayrak / İstanbul


Ebelerden kadro talebi

Adana’da görev yapmakta olan 160 vekil ebe ve hemşirenin “Aile hekimliği uygulamasında yeri yok” gerekçesi ile işten atılmasına karşı SES Adana Şubesi 22 Şubat günü basın açıklaması ve oturma eylemi gerçekleştirdi. İnönü Parkı’nda gerçekleşen eylemde “Kadrolu çalışmak istiyoruz!”, “Vekillere verilen sözler tutulsun!”, “Kadro dediniz inandık, vekil bile kalamadık!”, “Sözleşmeli köle olmayacağız!”, “Ne vekil ne 4-C ne 4-B, herkese güvence!”, “Kadrolu istihdam, herkese güvence!” dövizleri taşıdı.

Adana SES Şube Başkanı Mehmet Antmen’in okuduğu basın metninde şunlar söylendi: “Biz SES olarak vekillik statüsünün bir an önce kaldırılması ve Adana’da 160, Türkiye genelinde 3500 civarında olduğu bilinen vekil ebe ve hemşirelerin bir an önce kadroya alınmaları, iş güvenceli bir çalışma ortamının yaratılması, çalışanlar arasındaki statü farklılıklarının kaldırılması, eşit işe eşit ücret ve insanca yaşanacak bir ücret uygulamasının bir an önce başlatılması gerektiğine inanıyoruz.”

Basın açıklamasının ardından oturma eylemine geçildi. Oturma eylemi sırasında SES Genel Merkezi’nin destek amaçlı gönderdiği metin okundu. Eyleme yaklaşık 90 kişi katıldı.

Kızıl Bayrak / Adana


Hekimler: “İşte bordrom!”

Hükümetin hekim maaşlarının yüksek olduğuna dair yanıltıcı propagandasına karşı İstanbul Tabip Odası (İTO) üyesi hekimler 20 Şubat günü basın açıklaması gerçekleştirdiler.

“İşte bordrom!” etkinliğinin son gününde “İşte bordrom: Temel ücretlerimiz artırılsın!” başlığıyla gerçekleştirilen basın açıklaması Haydarpaşa Numune Hastanesi Acil Servisi önünde yapıldı. Açıklamada, hekimlerin emekliliğe yansıyan ücretlerinin son derece düşük olduğu belgeleriyle ortaya kondu.

Açıklama öncesinde kısa bir konuşma yapan İTO Genel Sekreteri Hüseyin Demirdizen, başbakan ve sağlık bakanı başta olmak üzere hükümet yetkililerinin, hekim maaşları ve sağlık ortamına ilişkin kamuoyunu yanıltan beyanlar verdiklerine, yaptıkları açıklamalarla hekimleri vatandaşın öfke ve kızgınlığının hedefi haline getirdiklerine dikkat çekti.

Hasta yakınlarının da destek verdiği basın açıklamasında, açlık sınırının 900 TL, yoksulluk sınırının ise 2000 TL olduğu günümüzde, başta emekliler olmak üzere çoğu hekimin yoksulluk sınırının altında yaşadığı dile getirildi. “Sağlıkta Dönüşüm Programı”nın hekimleri gelecek güvencesinden yoksun bırakan, piyasa ortamının insafına terk eden uygulamaları beraberinde getirdiği vurgulandı. Açıklamanın sonunda hekimlerin talepleri sıralandı.

Kızıl Bayrak / İstanbul


Lastikte işten çıkarmalar

Kocaeli ve Adapazarı’nda bulunan üç büyük lastik firması tekrar işçi çıkarmaya, ücretsiz izinlere ve üretime ara vermeye başladı.

Goodyear’ın Kocaeli’deki fabrikasından 110, Adapazarı’ndaki fabrikasından ise 160 işçinin çıkarılması kararı alındı. 21 Şubat günü Lastik-İş Sendikası’na tebliğ edilen işten çıkartma kararlarına dair Lastik-İş Sendikası Genel Başkanı Abdullah Karacan, Goodyear patronu ile bir görüşme gerçekleştirdi. Kurumun dünya genelinde 5 bin işçiyi işten çıkartacağını söyleyen Karacan şunları söyledi:

Dün yaptığımız toplantıda işverenle, işçi çıkartılması dışında neler yapabileceğimizi konuştuk. Ancak dünya genelinde alınan karardan vazgeçmeyeceklerini söyleyen işveren ile genç işçiler yerine emekliliğini hak etmiş arkadaşların ihbar hakları da verilerek çıkartılması konusunda anlaştık. Goodyear’da üretim ayda 2 bin 500 lastik civarındayken, şimdi bine düşmüş. Daralan üretim karşısında yapacak bir şey yok. Yaşanan krizin, işveren de işçi de farkında.‘’

Brisa ve Pirelli’deki üretime ara vermeleri de “sektörde %40 daralma var” diye açıklayan Karacan, işten çıkartmaların gerçekleşmemesi için “çaba harcayacağını’’ söyledi.

Sendika ağaları bir kez daha faturayı işçilere ödetme girişimlerinde patronlarla kol kola girmiş bulunuyorlar.

Kızıl Bayrak / Kocaeli


Ege Çelik’te kıyıma onay

İzmir’in Aliağa ilçesinde kurulu bulunan Ege Çelik’te kriz bahane edilerek işçi kıyımı yaşandı. Kuralsız ve ağır çalışma koşullarının hüküm sürdüğü fabrikada işten atmalara karşı seslerini çıkaranlar kapı önüne konuldu. Patronla işbirliği içinde olan Türk Metal yöneticileri bir kez daha işçi kıyımında üstlerine düşeni yerine getirdiler.

2002 yılında gaspedilen hakları için dava açan işçiler ücretsiz izin dayatmasına karşı seslerini yükseltince 100’ü aşkın işçinin işine son verildi.

Kriz nedeniyle işten çıkarmaları kabul etmeleri için işçilere, “Dünyada ve ülkemizde yaşanan ekonomik kriz fabrikamızı da etkilemiştir, ben de bu yüzden bu sıkıntıyı aşana kadar ücretsiz izin ve diğer uygulamaları kabul ediyorum” yazılı dilekçeleri imzalatmaya çalışan Ege Çelik patronu, dilekçelerin imzalanmaması durumunda işten atma tehdidi savurdu.

İşbirlikçi Türk Metal çetesinin Ege Çelik’teki tutumu, mücadeleci işçilerin kıyıma uğradığı son örneklerden biri oldu.


Yapı-Yol Sen’de dayanışma yemeği

KESK’e bağlı Yapı-Yol Sen İstanbul Şubesi geleneksel dayanışma yemeklerinden birini 21 Şubat akşamı gerçekleştirdi. Yapı-Yol Sen üyeleri, işyeri temsilcileri ve yöneticilerinin biraraya geldiği yemek, Yapı Yol-Sen’in önümüzdeki dönem yürüteceği çalışmalar için birlik ve beraberliği güçlendirme amacıyla yapıldı.

Yemekte, Yapı-Yol Sen Genel Başkanı Haydar Arslan, geçtiğimiz hafta sonu gerçekleştirilen olağanüstü genel kurulla göreve gelen Yol-İş Sendikası İstanbul 1 No’lu Şube yönetim kurulu, Eğitim-Sen 6 No’lu Üniversiteler Şubesi, BES 3 No’lu Şube, Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, Enerji Yapı-Yol Sen sürecinden gelen yöneticiler ve Yapı-Yol Sen Eski Genel Başkanı Bedri Tekin’in de yer aldı.

Gecenin açılış konuşmasını yapan Yapı-Yol Sen İstanbul Şube Başkanı Çetin Dinçer, yaşanan ekonomik krizin sermayenin krizi olduğunu vurgulayarak, faturanın bir kez daha emeğiyle geçinen işçi ve emekçilerin sırtına yüklenmek istendiğini belirtti. Sinter’de, Gürsaş’ta ve daha birçok yerde devam eden grev ve direnişleri selamladı. Yeni dönemde mücadelenin, Yol-İş’le beraber karayollarının özelleştirilmesine karşı ortak verileceği de dile getirildi.

Yol-İş Şube Başkanı da yaptığı konuşmada, Yapı-Yol Sen’le beraber ortak mücadeleye hazır olduklarını duyurdu. Gece, çekilen halaylarla son buldu.

Kızıl Bayrak / İstanbul

 

Grammer’de yaşananlar üzerine

BMİS gerçekleştirdiği son kongreyle birlikte, uzlaşmacı sendikal anlayışı saflarından temizlediğini ve sınıf sendikacılığı iddiasını sendikaya hakim kıldığını açıklamıştı.

BMİS Bursa Şube Kongresi de, metal işçilerinin mücadele arayışlarına cevap vermekten uzaklaşmış sendika yönetiminin seçimi kaybettiği bir kongre olmuştu. Gergin geçen kongrede iki liste yarışmış, Mehmet Kılıç’ın yönetimindeki uzlaşmacı anlayış az farkla Ayhan Ekinci’nin listesi karşısında seçimi kaybetmişti. Kongre sonrasında, Mehmet Kılıç’ı destekleyen, çoğunluğunu Grammer işçilerinin oluşturduğu işçiler ile yeni yönetim arasında bugüne kadar süren bir uyuşmazlık yaşanmıştı.

Eski şube başkanının yönlendirdiği iddia edilen ve başını dört işyeri temsilcisinin çektiği grup, sendikayla işçiler arasına giderek artan bir mesafe koymaya başlamışlardı. Sendikal sürecin hiçbirine dahil olmayan, sendika yönetimiyle işçilerin görüşmesini çeşitli oyunlarla engelleyen, 2008-2010 Metal Sözleşmeleri döneminde BMİS’in bu fabrika üzerinden hiçbir eylem yapmasına izin vermeyen bir tutum içinde olmuşlardı.

Bu tutumun artık tahammül edilemeyecek noktaya gelmesi üzerine, işyeri temsilcileri şube yönetimi tarafından görevden alınarak yerlerine başka temsilcilerin ataması yapılmıştı.

Bunun ardından, metal sözleşmesi döneminde Çelik-İş ve Türk Metal’le görüştükleri öğrenilen grubun, toplantı bahanesiyle bir düğün salonunda topladıkları 400 Grammer işçisini baskıyla BMİS’ten istifa ettirerek Türk Metal’e üye yaptırdıkları açığa çıktı.

Sorunu “iyiniyetli” davranarak çözümler bulmaya çalışan BMİS Bursa Şubesi’nin sürecin bu noktaya gelmesinde payı olduğunu da belirtmeliyiz. Olay Türk Metal çetesine propaganda malzemesi olmuş ve BMİS’ten umut bağlayan metal işçileri arasında hayal kırıklığı yaratmıştır.

Ama halen süreç kaybedilmiş değildir. Eylül 2010’a kadar Grammer’de yetkili sendika BMİS’tir. İşçiler tekrar BMİS’in çabalarıyla birer-ikişer sendikaya dönmeye başlamışlardır. Bundan sonrasını BMİS ve öncü metal işçilerinin çabası belirleyecektir.

Kızıl Bayrak / Bursa

İS-KA’da sendikal ihanette son perde!

İstanbul Kablo fabrikasında ücret alacakları ve toplu işten çıkarmalar karşısında işçilerin mücadele çabalarını ihanetle yanıtlayan Çelik-İş Sendikası, 21 Şubat günü, işten çıkartılan işçileri sendika binasında bir araya getirerek, işçiler arasında çıkan “çatlak” sesleri gidermeye çalıştı. 19 Şubat günü tazminatlarını almak için fabrikaya çağrılan işçilerin bir kısmı ibranamede tazminatların senet olarak alındığının belirtilmesini istemiş ancak sendikadan hiçbir muhatap bulamadıkları için ibranameyi imzalamayı reddetmişlerdi. Toplantı, bu yaşananlardan sonra kararlaştırılmıştı.

Toplantıya işten çıkartılan yaklaşık 40 kişi katıldı. Topkapı İşçi Derneği adına bir arkadaşımız da sendikanın toplantı salonunda hazır bulundu. Şube Başkanı Salih Banker arkadaşımızı, İS-KA işçisi olmadığı gerekçesiyle toplantı salonundan çıkartmak istedi. Önce salondan çıkmak durumunda kalan arkadaşımız, “Bunları dinlemeyin, bunların niyetleri farklı” gibi sözlerin edildiğini duyması üzerine tekrar salona girerek işçilerden izin istedi. Sendika yöneticileri arkadaşımızı toplantıya almamaya çalışsalar da işçilerden tepki alınca seslerini çıkartamadılar. Toplantıya katılan arkadaşımız sendikacılara gereken cevabı verdi.

Şube başkanı, bir işçinin “Alacaklarımız ne olacak?” sorusu üzerine lafı dolandırarak, “Patron ne diyorsa kabul edin, doğrusu da böyledir” demeye getirdi. İşçilerin sıkıştırmaları üzerine demagojiye başvurarak bize saldırmaya çabaladı. Arkadaşımızı işaret ederek, “Bunlar provokatör. Bizden bilgi almadan, işi öğrenmeden bizim hakkımızda yazı yazıyorlar” gibi sözler sarf etmesinin üzerine yanıtı salondaki işçiler verdi. Bir işçinin “Bu arkadaşların yazdıkları yazıların, dağıttıkları bildirilerin altına imzamı atarım” sözleri salondan destek görünce, sözü bu sefer de kriz demagojisi yaparak dolandırmaya çabaladılar.

Banker, kriz nedeniyle özellikle otomotiv sektöründe üretimin durma noktasına geldiğini, otomotiv yan sanayisi olan İS-KA’nın da bundan etkilendiğini, hiçbir şey yapılamayacağını, ellerinden gelenin en iyisini yaptıklarını söyledi. İşçiler bu sözleri tepkiyle karşıladı. Bir işçi söz alarak, “Siz elimizden gelenin en iyisini yaptık diyorsunuz ama biz de hiçbir şey yapmadınız diyoruz. Patronun isteklerini bize iletmekle yetindiniz diyoruz” dedi.

Ardından dernek temsilcisi arkadaşımız söz aldı. Yakın dönemde yaşanan direnişleri örnek göstererek, hak kazanmanın tek yolunun direnmekten geçtiğini vurguladı. Çelik-İş’in işçileri sattığını, yapılanın tam anlamıyla bir ihanet olduğunu söylemesi üzerine sendika çalışanları arkadaşımızı salondan çıkartmak istediler. İşçilerin arkadaşımıza sahip çıkmasıyla geri adım atmak zorunda kaldılar ve “Mahkemeye gidin, ne yaparsanız yapın” diyerek toplantı salonunu terk ettiler.

Sendikacıların toplantıyı terk etmeleri üzerine arkadaşımız işçilerle görüşerek sendikadan ayrıldı. İşçiler, sendikacıların üzerinde baskı kurarak, 23 Şubat günü toplu halde fabrikanın önüne gidilmesini kararlaştırdılar.

Akşam mesai saati bitiminde patron, işçilere tek tek telefon ederek, “ya bugün gelin senetlerinizi alın ya da ne yapıyorsanız yapın” diyerek, işçileri parça parça fabrikaya çağırdı. İşçiler birlikte davranma iradesi sergileyemediler. Büyük çoğunluğu senetlerini aldı.

Topkapı’dan sınıf devrimcileri