27 Mart 2009
Sayı: SİKB 2009/12

  Kızıl Bayrak'tan
  Bahar döneminin birikim, deneyim ve
enerjisiyle devrimci bir 1 Mayıs’a!
  Haramilerin saltanatını yıkacağız, sosyalizmi kuracağız!
Newroz ve Kürt sorununda yeni dönem
Newroz ateşleri ülkenin dört bir yanında harlandı!
İşçi ve emekçi hareketinden…
  TİB-DER 2. Olağan Genel Kurulu gerçekleştirildi…
  İzmir’de “seçimler ve kriz” gündemli toplantılar
  BDSP’nin seçim faaliyetlerinden…
  Devrimci seçim çalışmasından
devrimci 1 Mayıs’a!
  G-U’da yaşananlar üzerine…
  Ekim Gençliği’nin faaliyetlerinden...
  Hüseyin yoldaşın ardından…
  Tetikçi İsrail askerleri suçlarını itiraf ettiler!
  Barack Obama’dan İran’a Newroz mesajı…
  “Kürt Konferansı...”
M. Can Yüce
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Bahar döneminin birikim, deneyim ve enerjisiyle devrimci bir 1 Mayıs’a!

Bahar dönemiyle çakışan yerel seçimler sürecinin tamamlanmasına az bir süre kaldı. Bu süreç 29 Mart’ta fiilen sonra erecek, ancak 30 Mart sonrasında politik yaşamda gözlenebilecek pek çok iz de bırakacaktır. Zira yerel seçimlerde izlenen taktik politika, her hareketin düzen karşısındaki duruşunun daha net bir şekilde görülmesine olanak sağlamış bulunuyor. Komünistlerin pek çok vesileyle ifade ettiği gibi, seçimlerde alınan tutum, sol hareket açısından turnusol kâğıdı işlevi görmüştür.

Bazı istisnalar dışında -ki bunlar da devrimci bir seçim çalışması yürütme gücü ya da iddiası ortaya koyamayanlardır- liberal, reformist ve kuyrukçu devrimci-demokrat güçler “Birlikte Başarabiliriz” platformunda buluştu. İşçilere, emekçilere, ezilen Kürt halkına düzenin temsili kurumlarını çözüm yeri olarak gösteren bu platform, seçim atmosferini devrimci siyasal çalışmaya konu etme olanağını heba etmekle kalmadı, kullandığı söylemle temsili düzen kurumlarını meşrulaştıran bir rol de oynadı. DTP bayrağının dalgalandığı vagona doluşan sol güçler, ilkeden yoksun birliklerini de uzun süre koruyamadılar. Platform açıklamasının altına tezcanlılıkla imza atan bazı çevreler, liste pazarlıkları tıkanır tıkanmaz vagonu terkettiler.

İşçi sınıfının bağımsız devrimci bayrağını sadece komünistler dalgalandırdı!

Kapitalizmin küresel krizi ve bahar süreciyle çakışan yerel seçimler sürecini yoğunlaşmış, birleşik bir devrimci çalışmanın olanağına çevirmeyi hedefleyen komünistler, yazık ki geleneksel sol güçler içinde bu çalışmayı birlikte yürütebilecek muhatap bulamadılar. Bu durumda düzen karşısında devrim ve sosyalizm bayrağını kendi başlarına yükseltmekte bir an bile tereddüt etmeyen komünistler, Amerikancı sermaye düzenini cepheden hedef alan bir devrimci seçim çalışmasını yürüten tek güç oldular.

Sınıf devrimcileri, süreç başladığında seçim taktiğini şu özlü ifadelerle ortaya koymuşlardı:

“Komünistler için seçim çalışmaları tümüyle devrimci sınıf mücadelesine ilişkin genel hedef ve görevlere tabidir; onlar seçim atmosferinden, kitleleri devrimci hedeflere kazanmanın, onların bilincini, örgütlenmesini ve mücadelesini bu doğrultuda geliştirmenin bir olanağı olarak yararlanmaya bakarlar. Bu çerçevede, kitlelerin karşısına düzenin yasallık cenderesine ve seçimlere uyarlanmış güdük seçim platformları ve bildirgeleriyle değil, kendi bağımsız devrimci sınıf programıyla, bunun döneme uyarlanmış ve güncel devrimci görevlere bağlanmış popüler açıklamalarıyla çıkarlar.” (EKİM, Sayı:256, Ocak 2009)

8 Mart, 1 Mayıs gibi gündemlerde sağlanan devrimci güç birliğinin yerel seçimler sürecinde heba edilmesine takılmayan komünistler, devrimci seçim taktiğine sadık kalarak, bağımsız sosyalist aday gösterdikleri 7 büyük kentte yoğun bir seçim faaliyeti yürüttüler. Düzenin seçim oyununu ve temelden yoksun reformist hayalleri teşhir eden komünistler, demokratik ve sosyal kazanımlar için olduğu kadar sömürü ve kölelikten arınmış sosyalist bir dünya kurmanın tek yolunun da devrimci sınıf mücadelesini yükseltmek olduğunu vurguladılar.

Düzeni ve seçim oyununu teşhir etmenin yansıra işçi sınıfı ve emekçileri devrimci sınıf mücadelesini yükseltmeye çağıran komünistler, hem merkezi hem yerel araçlarını yaygın bir şekilde emekçilere ulaştırdılar. Halen devam eden mevzi direnişlere müdahale ederek, devrimci seçim çalışmasını direnen işçilerin gündemine taşımak için de özel bir çaba harcadılar. Acil demokratik talepler uğruna mücadelenin önemini gözardı etmeyen komünistler, “Yaşanabilir kentler ve insanca bir yaşam için sosyalizm!” şiarını yükselterek, gerçek çözümü işçi sınıfına, emekçilere, ezilen Kürt halkına gösteren taraf oldular.

Seçim çalışmasının deneyimleriyle bahar sürecini güçlendirelim!

Yerel seçimler muhakkak ki farklı yönleriyle değerlendirmelere konu edilecektir. Bununla birlikte yerel çalışmaları örgütleyen güçler, seçimlerin hemen ertesinde kendi değerlendirmelerini yapmalıdırlar. Bu çerçevede bahar süreciyle birlikte yürütülen faaliyetin hem güçlü hem zayıf yönleri saptanmalı, sorunlara yol açan nedenleri tanımlayabilmek için çaba harcanmalıdır. Eksik bırakılan ya da yetersiz kalınan alanlar devam eden bahar sürecinde müdahaleye konu edilmelidir.

Çalışmada yaratılan kazanımlar süzülerek somut olarak tanımlanmalı, ulaşılan birikim, devam eden bahar sürecinin daha güçlü örülmesi yönünde seferber edilmelidir. Kapitalizmin yapısal krizinin giderek derinleştiği, dolayısıyla işçi sınıfı ile emekçileri hedef alan saldırıların daha pervasız bir hal almasının kaçınılmaz olduğu dikkate alınarak, tempo düşürülmeden baharı kazanma mücadelesi kararlılıkla sürdürülmelidir.  

Kapitalizmin yapısal krizine karşı Devrimci 1 Mayıs hazırlığına yüklenelim!

Kapitalizmin küresel krizi hem dünyada hem ülkemizde derinleşmeye devam ediyor. İşsizlik, yoksulluk, sefalet hızla artarken, işçi sınıfı, emekçiler ve gençler alanlara çıkarak seslerini yükseltiyor.

Kriz ve yarattığı yıkıcı sonuçlar açısından ülkemizde de durum farklı değil.

Amerikancı sermaye iktidarı, saldırılara hız vermek için yerel seçimlerin geçmesini bekliyor. Sabırsızlanan kapitalistler ile yerel seçimlere odaklanan AKP hükümeti arasında sürtüşmelere yolaçan kriz, düzen cephesinin pervasız bir saldırı hazırlandığında olduğunu gösteriyor. Asalak kapitalistler için “kurtarma paketleri” hazırlayan sermaye iktidarı, işçi ve emekçileri ise devlet terörü sopasıyla dizginlemeye hazırlanıyor. Son günlerde kolluk kuvvetlerinin zorbalıkta sınır tanımayan tutumlar sergilemesi, bu uğursuz hazırlığın göstergesidir.

Saldırının ilk dalgasına yaygın olmasa da grev, direniş ve işgalle karşılık veren işçi sınıfı, sermaye düzeninin dayattığı işsizlik, sefalet ve onursuzluğa karşı da yeni çıkışlarla yanıt vermeye çalışacaktır. Gündemi işgal eden seçimlerin geride kalması ile işçi sınıfı, en azından ileri bölükleri şahsında krize ve yıkıcı sonuçlarına daha özel bir ilgi göstermeye başlayacaktır.

Kısacası, dünyada olduğu gibi ülkemizde de sınıf çatışmalarının sertleşme eğilimi güçlenmektedir. 

Bu koşullarda gündemimize giren 1 Mayıs’a hazırlık süreci, kapitalizme ve onun küresel krizine karşı mücadeleyi yükseltme eksenli bir çalışmaya konu edilmelidir. Krizin yıkıcı sonuçlarına karşı meşru zeminde gelişen grev, direniş, işgal gibi militan eylemler desteklenmeli, bu tür eylemlere müdahaleye öncelik tanınmalıdır. Sınıfın direnen bölüklerini de hedef alan devlet terörü teşhir edilmeli, işçi sınıfı, krizin yıkıcı etkilerinin dolaysız sonucu olan bu zorbalığa karşı da direnişe çağrılmalıdır. 

Krizin faturasını kapitalistlere ödetmek, acil demokratik talepler uğruna mücadeleyi anti-kapitalist/anti-emperyalist mücadele ile birleştirmek… Kızıl 1 Mayıs sürecine hazırlığın temel ekseni bu olmalıdır. Bu ise 1 Mayıs’a hazırlık sürecinin, sınıf eksenli yoğunlaşmış bir çalışma olarak planlanmak zorunluluğu anlamına gelir.

Komünistler, bahar sürecinin birikim, deneyim ve enerjisini bu yönde seferber ederek sürece çok yönlü olarak yüklenmelidirler!