21 Ağustos 2009
Sayı: SİKB 2009/32

  Kızıl Bayrak'tan
  “Kürt Açılımı”nda son gelişmeler ve devrimci tutum üzerine
  Ümit Pamir’in referandum önerisi üzerin
  TKP-SİP, İP’leşmeye doğru..
Hacıbektaş Şenlikleri ve müdahalemiz
Birleşik Metal ve
bürokratik yozlaşma
“Dünya markası” ETİ Gıda’da 2 bin işçi grevde!
  İşçi ve emekçi hareketinden .
  KESK’in içinde bulunduğu durum ve
sosyalist kamu emekçilerinin
görevleri
  Direniş 100. gününde!
  Direnişlerle dayanışmayı yükseltelim!
  Seyhan Belediyesi’nde yaşanan işten atmaların gösterdikleri
  Gençlik eylemlerinden..
  Hasta tutsaklara özgürlük!
  Britanya emperyalizmi Afganistan bataklığında çırpınıyor!
  Latin Amerika’dan...
  ABD emperyalizmi Güney Amerika’yı
kana bulamaya çalışıyor!
  Gazze’de Hamas-Cünd-ü Ensarullah çatışması
  Sacco ve Vanzetti
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Seyhan Belediyesi’nde yaşanan işten atmaların gösterdikleri

İşçi sınıfı örgütlüyse her şey, örgütsüzse hiçbir şeydir!

Adana’da Seyhan belediyesinde Miray Temizlik bünyesindeki temizlik ve sinekle mücadele işkolunda çalışan 1.050 işçi ve Parla Peyzaj bünyesindeki Seyhan Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü’nde çalışan 150 işçi 31 Temmuz günü işten çıkartıldılar. İşten çıkartmaların gerekçesi olarak da Seyhan Belediyesi’nin küçülmesi gösterildi. Alınan karara göre işten çıkarmaların ardından belediye işleri 438 kişilik bir kadro tarafından gerçekleştirilecekti.

İşten atılmaların yaklaşık bir buçuk ay önceden bilinmesine rağmen bu konuda güçlü bir hazırlık yapılamamış olması, işçilerin var olan örgütsüzlükleri, işçilere öncülük yapabilecek ileri işçilerin tam da bugün işten atılan işçilere dayanılarak 2006’da tasfiye edilmeleri, sendikanın bu konuda tamamen işçilerden uzak durması,  bu güne gelen yolu düzlemiş oldu.

Bugünü önceleyen süreç 2006 yılında haklarını alamayan belediye işçilerinin örgütlenme ve direnişe geçmeleriyle başladı. O dönemde oldukça kötü koşullarda çalışan belediye işçileri buna karşı örgütlenme arayışına girmiş ancak TİS döneminde belediye yönetimiyle arasını bozmak istemeyen sendika tarafından ortada bırakılmışlardı. Bunun sonucu olarak direnişin başını çeken ve bu direnişte yer alan yüzlerce işçi kapı önüne konuldular. Bu aynı zamanda saldırılar karşısında bir duruş sergileyecek ileri unsurların da belediye bünyesinden tasfiye edilmesi demek oldu. Bugün işten atılan işçilerin bir kısmı da o dönem işten atılan işçilerin yerine işe alınmış ya da atılmalar karşısında sessizce beklemişlerdi. Hatta bir kısmı AKP kontenjanından işe alınmanın, seçimlerde AKP çalışması yürütmüş olmalarının ve AKP’li olmanın kendilerini koruyacağını sanmanın getirdiği çarpık anlayışla direnen işçilere saldırmıştı.  Ancak dün direnen işçiler karşısında tam bir umursamazlıkla hareket eden işçiler bugün kapı önüne konulmuş oldular. Bu yaşananlar bir kez daha işçilerin sınıf kardeşleriyle birleşmek yerine kendi düşmanlarına hizmet ettikleri ölçüde, aslında kendilerini vurmuş olacaklarının da somut bir göstergesi oldu. Nitekim kendileri işten atıldıklarında yaşadıkları hayal kırıklığını defalarca ifade etmiş AKP’li belediye başkanının kendilerini aldattığını iddia etmişlerdir.

İşçilerin direnişe geçmesini engellemek isteyen taşeron firmalar ve belediye yönetimi son ana kadar çıkarılacakların listesini açıklamayarak işçileri bir bekleme havasına sokmayı başardı. Birçok işçi kendisinin atılmayacağı umudu ve harekete geçerse de işten atılacağının kesinleşeceği korkusuyla harekete geçmekten uzak durdu. Bu durum aynı zamanda önden gerçekleştirilecek bir çalışmayla saldırının boşa düşürülmesi ihtimalini de ortadan kaldırmış oldu. Bu süreç içinde işçiler burjuva partiler ya da belediye içindeki kişiler üzerinden kendilerine torpil bularak işte kalmanın yollarını aramışlar ve kendi kurtuluşlarını bir kez daha sınıf düşmanlarına sığınmakta aramışlardı. Bunun doğal sonucu da işçilerin bu boş hayallerinin 31 Temmuz gecesi işten çıkartılmaları oldu. Zira belediye meclisinde temsil edilen tüm partiler bu saldırının bir parçası ve suç ortağı olmuşlardır. Seyhan Belediye Başkanı Azim Öztürk’ün tüm meclis üyelerine 5’er adet kontenjan işçi alma sözü vermesi, geri kalan sayının ise başkan yardımcılarına AKP, MHP ve CHP  il ve ilçe teşkilatlarına dağıtılması işçilerin nasıl bir oyunla karşı karşıya kaldığını da gösteriyor. Düzen partileri tam da kendi konumlarına uygun davranmış ve işçiler karşısında tek vücut olmuşlardır. Bu nedenle de işçilerin harekete geçtikleri süreç içinde normal koşullarda sürekli dalaşan bu partilerden göstermelik de olsa bir ses çıkmamıştır. Seyhan Belediyesi’nde belediye meclis üyeleri bulunan DTP’de işten atma saldırısına sessiz kalarak ,diğer partilerle aynı konuma düşmüştür.

Tüm sıkıntılara rağmen bazı işçiler bir araya gelmiş ve yapılabilecekler konusunda ortak hareket etmeye çalışmışlardır. Bu işçilerin önemli bir kısmı avukatlara gidip dava açmaya hazırlanırken bir kısmı da sendikaya başvurarak destek istemişlerdir. Ancak Genel- İş 2006’da olduğu gibi işçilere üye ve kadrolu olmadıkları gerekçesiyle sahip çıkmamıştır. Bu durum zaten örgütlülükleri olmayan işçileri daha da zor durumda bırakmış ve yenilgiyle sonuçlanacak yolu ören taşlardan biri olmuştur. Zaten 2006’daki süreçten kaynaklı olarak sendikaya karşı güvensizlik taşıyan işçiler sendikanın bu tutumu üzerine mücadele azimlerini de önemli ölçüde kaybetmişlerdir.

Ön sürecine bu şekilde gelinen işten atma saldırısı  karşısında ilk tepkiler daha çok refleks biçiminde gelişmiştir. Seyhan Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü’nde çalışan işçilerin 2006’daki saldırıdan etkilenmemiş olması ve burada çalışan işçilerin nispeten daha hazırlıklı olmaları nedeniyle burada ilk elden bir eylem yapılabilmiş hatta birlikteliğin sağlanabilmesi amacıyla temizlik işçilerine temsilci dahi gönderilebilmiştir. İlk eylemin ardından yine burada çalışan işçilerin inisiyatifiyle çarşı merkezinde geniş katılımlı bir eylem yapılması kararı alınabilmiştir. Bunun karşısında temizlikte ise hareketlilik işten atılacakların listelerinin asılmasından sonra başlamıştır. Atılan işçiler şantiyede toplanmış, giriş çıkışları kapatmışlar, ancak ne yapacaklarını bilmedikleri, herhangi bir örgütlülükten yoksun oldukları için kendiliğinden başlayan eylem aynı şekilde kendiliğinden sönümlenmiştir.

Sonrasında şehir merkezinde ve belediye önünde gerçekleştirilen eylemlere de bu örgütsüzlük damgasını vurmuş yaşanan dağınıklık daha ileri adımların atılmasını engellediği gibi var olan durumun korunmasını da imkansız hale getirmiştir. Yapılan eylemler hak alma bilinciyle değil daha çok bir ölçüde belediye yönetimini sıkıştırarak rica minnet işe dönme ekseninde şekillendi. Bunun doğal sonucu olarak da işçiler belediye yönetimi tarafından muhatap dahi alınmamıştır. Her geçen gün eyleme katılım daha da azalmış henüz sürecin 6. gününde alınan tüm kararlara rağmen eyleme 6 işçi gelmiş ve bunun sonucu olarak da direniş sona ermiştir. 

Bütün bu sıkıntılı sürece ek olarak ilde, çalışma yürüten politik güçler işten atmaların uzun zaman önce biliniyor olmasına rağmen sürecin dışında beklemesidir. Bir iki istisna dışında işçilere dönük herhangi bir seslenme dahi yürütülmemiştir. Ancak işten atmalar yaşandıktan ve işçiler eyleme geçtikten sonra bu güçler sürece destekçi olarak dahil olmuş ancak bu da yetersiz kalmıştır.

Sınıf devrimcileri sürece erken bir dönemde müdahil olmuş, henüz işten atmaların tartışıldığı bir dönemde buna karşı bir süreci örgütlemeye çalışmışlardır. Sanayi İşçileri Bülteni’nin Haziran sayısında konuyu işlemeye başlayan sınıf devrimcileri bülten üzerinden işçilere ulaşmaya çalışmış, gerek işçilerin bulunduğu şantiyede gerekse de çalışma alanlarında işçilere ulaşmış ve bir örgütlülüğün yaratılması noktasında çaba harcamışlardır. İşten atılmaların yaklaştığı bir süreçte hazırladıkları bildiriyle işçilere seslenmişlerdir. Bildiri güvenliğin engelleme çalışmalarına rağmen şantiye içinde ajitasyon konuşmaları eşliğinde dağıtılmış, işçi servislerinin yolu kesilerek araçlarda bildiri dağıtımları gerçekleştirilmiştir. Bunun yanında çalışma alanı dışında işçilere ulaşılmış bir direniş komitesi kurulması noktasında çaba harcanmıştır. Bu durum belli yerlerde işçilerle ilişkilerin güçlenmesini sağlamış ancak yetersiz kalmıştır. Nitekim kurulan bağ sayesinde Seyhan Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü’nde yapılan eylemde işçiler bildirilerimizi diğer işçilere ulaştırmış ve çalışanlarımıza sahip çıkmışlardır. İşten atılmaların kesinleşmesinden sonra sınıf devrimcileri yaşanan örgütsüzlük üzerinden bir kez daha yeni bir bildiriyle işçilere seslenmiş ve işyeri komitesi kurulması konusunda çaba harcamaya devam etmişlerdir.

Ancak varolan örgütsüzlüğün aşılamamış olması, işçilerin geri bilinci ve bunun hak alıcı eylemlerden ziyade “tanıdık, torpil, rica minnet” ilişkileri üzerinden işe dönüş ekseninde şekillenmesi ve bu konuda dışarıdan yapılan müdahalelerin yetersizliği gibi bir dizi nedenle süreç yenilgiyle sonuçlanmış, direniş sona ermiştir.

Yaşanan süreç bir kez daha göstermiştir ki; işçi sınıfının kurtuluşu ancak kendi elindedir. Ancak bunu gerçekleştirebilmesi buna uygun bir örgütlülük içinde kararlı bir mücadeleyle mümkün olacaktır. İşçi sınıfı kendi kurtuluşunu kendi dışındaki güçlerden destek bekleyerek aradığı sürece, kendi gücüne güvenip örgütlenerek mücadele etmediği sürece kaçınılmaz olarak yenilecektir. Seyhan belediye işçilerinin yaşadığı süreç bu gerçeği bir kez daha doğrulamıştır.

Adana BDSP