11 Eylül 2009
Sayı: SİKB 2009/35

  Kızıl Bayrak'tan
  Çözümsüzlük batağındaki
sermaye düzeninin çok
yönlü iflas tablosu
  Sol içi zorbalıkla bir yere varılamaz!
Kürt hareketini
saldırganlaştıran nedir?!
Katleden sel değil kapitalizmdir!
Düzenin yarattığı felaketin tablosu
  Kentler kapitalist yıkımın,
sömürünün ve sefaletin aynasıdır!
  Entes direnişinden.
  Türkiye eğitimde sınıfta kaldı!
  İşçi ve emekçi hareketinden.
  Demokrasi mücadelesi ve
Kürt sorunu-1
  Halkalı kağıt grevi üzerine..
  Etkinliklerden
  Bıraktığınız mirası
yarınlara taşıyacağız!
  Güler Zere ve hasta tutsaklar için eylemlerden...
  Obama yönetimi “barış süreci”ni canlandırmaya çalışıyor
  ABD savaş makinesi Afganistan fiyaskosunu itiraf etti!
  Almanya’da seçimler...
  ABD emperyalizmi Chavez karşıtı tetikçilerini sokaklara saldı…..
  6-7 Eylül olayları... Kontr-gerillanın kirli savaş tarihinden karanlık bir sayfa!....
  Diyarbakır zindanı üzerine yapılan tartışmalar hakkında
birkaç söz - M. Can Yüce
  ESP'ye yönelik
devlet terörü protesto edildi
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Almanya’da seçimler...

Düzen partilerine güvensizlik!

Almanya’nın Saarland, Thüringen ve Saksonya eyaletlerinde yapılan parlamento ve yerel seçimlerin üzerinden 5 gün geçtikten ve Thüringen’deki CDU’lu eyalet başkanı Althaus’un istifasından sonra, şimdi dikkatler üç eyalette oluşturulacak koalisyon hükümetlerine çevrildi. Bu eyaletlerde kurulacak koalisyonların genel seçimlerden sonra Almanya için model teşkil etmesi ve seçmenin tercihini etkileyebileceği yönlü tahminler yapılıyor..

Seçimler, 27 Eylül’de gerçekleşecek genel seçimlerin bir provası niteliğindeydi.

Eyalet seçimlerinde Hristiyan Demokratlar Birliği (CDU), Thüringen ve Saarland’da birinci olmasına karşın ciddi oy kaybetti. CDU Saarland’da yüzde 13, Thüringen’de yüzde 12, Sachsen’da yüzde 1 ve Nordrhein-Westfalen’da yüzde 5 civarında oy kaybına uğradı.

Sosyal Demokrat Parti (SPD) ise arzu edilen başarıyı sergileyemedi ama Thüringen ve Sachsen’da oylarını arttırdı. Nordrhein-Westfalen yerel seçimlerinde ise oy kaybına rağmen Köln ve Essen belediyelerini CDU’dan geri aldı. Dortmund, Bochum, Gelsenkirchen ve Duisburg gibi büyük kentlerde de tekrar kazandı.

Yeşiller Partisi ise seçimler sonrasında oldukça etkili bir konuma geldi. SPD-Sol Parti ve Yeşiller Saarland’da oyların yüzde 51,7’sini, Thüringen’de ise yüzde 52,1’ini alarak hükümeti kurmaya yetecek çoğunluğa sahip durumda.

Sosyal kısıtlamalara ve savaşa karşı çıkan şiarları ve istemleri ile Sol Parti seçimlerden en güçlü çıkan parti oldu. Doğu Almanya’da bulunan Thüringen ve Saksonya eyaletlerinde yapılan seçimlerde de yüzde 20’nin üzerinde oy alarak ikinci parti oldu.

Sol Parti, en büyük çıkışını partinin Genel Başkanı Oskar Lafontaine’nin memleketi olan Saarland Eyaleti’nde yaptı ve oyların 21.3’ünü aldı. Burada beş yıl önce sadece yüzde 2.3 oy almışlardı. Böylece Batı Almanya’da bir eyalette en yüksek oy alınmış oldu. Sol Parti 6 doğu eyaletinde güçlü bir tabana sahip. Batı eyaletlerinde ise eski Doğu Alman sistemini geri getirmeye çalıştığı propagandalarının kitleler üzerinde etkili olması nedeniyle gerekli desteği görmüyor.

Sol Parti elde edilen sonuçlarla hem koalisyon hükümetinde yer almayı umuyor hem de genel seçimlere moral üstünlükle gidiyor.

Saksonya Eyaleti’nde geçen seçimlerde yüzde 9.2 oya sahip ırkçı faşist parti NPD’nin oyları düşse de, yüzde 5 barajını geçerek eyalet parlamentosuna girdi.

Eyalet seçimlerinde Liberal Demokrat Parti FDP de oy artışı sağladı. Her üç eyalette de oylarını yüzde 4 arttırmayı başaran FDP’nin bu yükselişini genel seçimlerde de sürdürmesi bekleniyor.

CDU, eyaletlerde FDP haricinde SPD veya Yeşiller ile ortaklık kurarak hükümeti oluşturamaması durumunda, ülkenin en üst düzey yasama organı olan Federal Konsey’de (Bundesrat) azınlık durumuna düşecek. Bu da CDU ve FDP’nin genel seçimleri kazansalar dahi kuracakları koalisyonda istedikleri gibi icraat yapmalarını engelleyecek.

NRW’deki yerel seçimlerde ırkçı faşist örgüt Pro Köln özellikle cami karşıtlığını öne çıkardığı propagandasıyla oylarını yüzde 5.4’e çıkararak, belediye meclisine 5 temsilci gönderdi. Leverkusen’de ise Pro NRW adlı örgüt yüzde 4 oy ile meclise 3 kişi gönderdi. Bonn’da da Pro NRW meclise bir kişi gönderdi.

NRW’deki birçok kentte Türkiyeliler de başta Sol Parti’den olmak üzere belediye meclisine girmeyi başardılar.

43 bin nüfuslu Monheim kentinde yapılan belediye başkanlığını ise 27 yaşındaki üniversite öğrencisi kazandı. 5 öğrenci tarafından kurulan “PETO” (Talep Ediyorum) adlı öğrenci inisiyatifinin adayı 27 yaşındaki bir öğrenci oyların yüzde 30.4’ünü alarak kazandı.

Eyalet seçimleri ve yerel seçimlerin sonuçları işçi ve emekçi kitlelerin düzen partilerine, özellikle 4 yıldır iktidarda olan CDU ve SPD büyük koalisyonuna güvensizliklerinin göstergesi oldu. Ne Sol Parti ile SPD ve Yeşiller’in Kırmızı-Kırmızı-Yeşil koalisyonu, ne de Yeşiller, CDU ve FDP’nin “Jamaika koalisyonu”nun işçi ve emekçi kitlelerin sorunlarını çözmeyecekleri ortada. Bunun içindir ki, seçimlere katılım oranı oldukça düşük kaldı.


 

 Dortmund’ta ırkçı-faşist
çetelere karşı yürüyüş

Sermaye devleti tarafından, gelişen sınıf mücadelesine karşı kullanılan ırkçı-faşist çeteler, 5 Eylül tarihinde Almanya’nın Dortmund kentinde bir gösteri düzenlemek istediler.

Uzun zamandır bu kent, ırkçı-faşist çetelerin hızla örgütlendiği ve ilerici devrimci kişi ve kurumlara karşı saldırılarını arttırdığı bir merkez haline geldi. Bunun gerisinde faşist çetelerin cinayet dahil her türlü saldırısının görmezden gelinmesi, hatta desteklenmesi var.

1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle faşist çeteler tarafından düzenlenmek istenen gösteriye, şehir belediyesi ve polis teşkilatı tarafından izin verildi. İlerici, devrimci ve anti-faşistler tarafından mahkeme yolu ile bu izin durduruldu.

İçinde birçok grup ve partinin yer aldığı inisiyatifler, güçlü kitle gösterileri yolu ile bu çetelerin, hem yürüyüşlerini engellemek, hem de kitlelerde duyarlılık yaratabilmek için 5 Eylül tarihinde Savaşa ve faşizme karşı bir yürüyüş düzenlediler. Bizim de BİR-KAR olarak içinde yeraldığımız bu çalışma, Türkiyeli ve Kürdistanlı devrimci gruplar tarafından desteklendi. Üç dilde (Almanca, Türkçe ve Kürtçe) “Bir daha savaşa ve faşizme hayır!” sloganının yer aldığı binlerce afiş ve üç dilde yazılmış el ilanı bastırıldı.

Aynı dönemde BİR-KAR’ın “Tüm faşist örgütler kapatılsın!” sloganıyla başlatmış olduğu kampanyaya ait binlerce afiş ve el ilanı yaygın bir biçimde kullanıldı.

Toplumun her kesiminden kurum ve kişiler faşistlerin yürüyüşünü engelleyebilmek amacıyla kentteki bütün alan ve caddelerde değişik etkinlikler düzenleme kararı aldılar. 5 Eylül günü Dortmund şehri, önemli bütün merkezlerinde ırkçılığa ve faşizme karşı gerçekleştirilen irili ufaklı onlarca gösteriye ve etkinliğe ev sahipliği yaptı. Bizim de içinde olduğumuz yürüyüş, sabah saat 10.00’da ana istasyon önünde başladı. Beş bini aşkın polis, yürüyüş alanında ve şehir istasyonunda etten bir duvar örerek faşist çeteler için güvenli bir ortam yaratırken, aynı zamanda terör havası estirerek insanların yürüyüşe katılımını engellemek için bilinçli bir çaba sarfetti. Öncesinde korku ortamı yaratarak yürüyüşe katılımı engellemeye çalıştı. Buna rağmen binlerce insan yürüyüş için alanlara indi.

BİR-KAR olarak iyi bir ön çalışma ile yürüyüşe hazırlandık. Hem ortak çıkartılan hem de BİR-KAR materyallerini yaygın bir biçimde kullandık. Yürüyüşe çağrı bildirilerini Türkiyeliler’in yoğun olarak bulunduğu kahvelerde, işyerlerinde yaygın olarak dağıttık. Yürüyüşten bir hafta önce dostlarımızla yaptığımız ortak kahvaltıda, hem gelişen faşist tehlike üzerine hem de yürüyüşe en güçlü katılım için nasıl bir çalışma yapılması gerektiği üzerine sohbet ettik. Kahvaltıya katılan emekçiler bildiri ve bültenlerimizden alıp çevrelerinde dağıtım yapabileceklerini ve insanları yürüyüşe davet edeceklerini söylediler. Bunların da etkisiyle 70’e yakın katılımla iyi bir kortej oluşturduk. Yürüyüşte BİR-KAR imzalı “Bütün faşist örgütler kapatılsın!” pankartıyla birlikte BİR-KAR Gençliği imzalı “Krizler, ırkçılık, faşizm ve savaşlar kapitalizmin ürünüdür, kurtuluş sosyalizmdedir!” sloganının yazılı olduğu iki pankart taşıdık.

Yürüyüş boyunca provokasyon yaratmaya çalışan polis ile otonom gruplar arasında arbede yaşandı. BİR-KAR Gençliği de bu grupla beraber polise karşı tutum aldı. Yürüyüş için izin alan Alman reformist solu saat 12.00’de yürüyüşü bitirdiklerini ilan etti ve alanı terketti. Orada bulunan 2 bine yakın insan ise eylemi son ana kadar devam ettirdi.

Alman polisi ırkçı-faşist çetelerin korunması ve eylemlerini gerçekleştirebilmesi için yoğun bir çaba harcadı. İstasyona gelen çete taraftarları polis araçları ile miting yapacakları alana taşındılar ve miting bitiminde tekrar istasyona geri getirildiler. Alınan bilgilere göre Avrupa’nın her tarafından bine yakın faşist katılım sağladı.

BİR-KAR çalışanları olarak bu süreçte yerli güçlerle anlamlı politik ilişkiler kurduk, sermaye devleti eliyle beslenen faşist çetelere karşı göçmen işçi ve emekçilerle birlikte ortak mücadelenin ilk olanaklarını yaratmış olduk.

BİR-KAR