02 Ekim 2009
Sayı: SİKB 2009/38

  Kızıl Bayrak'tan
  İMF-DB zirvesi ve emek örgütlerinin tutumu
  Keskinleşen emperyalist rekabet ve sonuçsuz kalan işbirliği arayışları
G-20 Zirvesi gerçekleşti...
Sermaye devleti “Alevi açılımı” adı altında Alevi işçi-emekçilerini aldatmaya çalışı
Emperyalist haydutlardan hesap sormak için sokağa, eyleme!
  Devlet emperyalist haydutları baskı ve terörle korumaya hazırlanıyor...
  Haydutlar zirvesine karşı sokaklar ısınıyor!
  Entes direniş güncesinden...
  İşçi ve emekçi hareketinden.
  Üniversitelerde devrimci faaliyetlerden....
  Demokrasi mücadelesi ve Kürt sorunu/4
  10. Ulaşım Şurası İstanbul’da toplandı...
  Güven Elektrik’teki sendikal örgütlenme deneyimi üzerine…
  Ulucanlar direnişinin 10. yılında 10 kızıl yıldızımızı selamladık!..
  “Zere ve hasta tutsaklara özgürlük!” eylemleri sürüyor...
  Barack Obama
siyonist şeflerle aynı safta!
  Honduras halkı askeri
diktatörlüğe meydan okuyor!
  Sermayenin saldırılarına karşı
her yerde eylem ve direniş!
  Şovenizm ve demokrasi kültürü
M. Can Yüce
  Habip yoldaş devrim ve sosyalizm davamızda yaşıyor!
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

 

10. Ulaşım Şurası İstanbul’da toplandı...

Gelecek ulaşılmaz olmasın!

 

6-7 Ekim tarihlerinde İstanbul’da gerçekleşecek İMF-Dünya Bankası toplantısına sayılı günler kaldı. Bu arada 27 Eylül-1 Ekim tarihleri arasında İstanbul’da 10. Ulaştırma Şurası toplandı. Şura uluslararası birçok katılımcının yer aldığı ve “Hedef 2023” şiarıyla Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleşti.

10. Ulaştırma Şurası’na dair oluşturulan internet sitesinde yer alan davet metninde şu ifadeler yeralmaktadır: “Ulaşım ve iletişim sektörlerinde Ülkemizin Avrupa Birliği ve uluslararası sistemlere ve platformlara entegrasyonun sağlanması, rekabet gücünün artırılması, iletişim sektöründeki, teknolojik gelişmeler, rekabet, kalite, fiyat gibi konular başta olmak üzere sektörlerin sorunlarının konunun uzmanları tarafından tartışılıp, her iki sektörde de geleceğe yönelik projeksiyonların daha sağlıklı yapılmasına imkan sağlanması amacıyla Bakanlığımızın koordinatörlüğünde 10’ncu Ulaştırma Şurası’nın yapılmasına karar verilmiştir.” Bu açıklama bu toplantının hangi amaca hizmet ettiğini ve nasıl sonuçlar elde etmeyi planladığını çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Açıklamada yer alan rekabet, kalite, fiyat, entegrasyon vb. kelimeler kapitalist sistem içerisinde çokça kullanılan iktisadi terimlerden sadece birkaçı. Elbette kullanılan bu kelimeler niyetten bağımsız değildir. Sermayenin ve onun resmi temsilcilerinin hayata geçirmek istediği tüm politikalar kapitalist sistemin işleyiş yasaları ile bir bütünlük oluşturmaktadır. 10.’su yapılan bu toplantıda “ulaşım sorununa insan temelli nasıl müdahale edilebilir?” sorusuna cevap için yapılmamaktadır. Kapitalist egemenlerin sorduğu sorular her zaman bizlerin sorduklarından farklı olmuştur. Bu toplantıyı da “21. yüzyıl kapitalizminde ulaşımın ve haberleşmenin kâr yüzdeleri nasıl artırılır?” sorusuna cevap arandığı bir organizasyon olarak değerlendirmek gerekir.

 

1923 İzmir İktisat Kongresi’nden,
2009 10. Ulaşım Şurası’na...

Şuraya dair hazırlanan programda Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın sözleri yalanın ve niyetin biraradalığı bakımından belirtilmeye değerdir. Binali Yıldırım şunları söylemektedir: “...Her zamandan daha eşitlikçi, daha yaşanabilir bir dünya tasavvuru söylem olmaktan çıkıp eyleme dönüşmek zorundadır.” Üstelik kitlelerin ulaşımda yaşadığı sorunlar, her an yeni bir zam gerçekliği taşıyan tarifeler, pıtrak gibi biten özel araçlar, otomobil, petrol, taşımacılık şirketleri gün gibi ortadayken bu ifade yalana dair oldukça net bir cümle olarak karşımızda duruyor. “...Türkiye’de son yedi yılda gerçekleştirdiğimiz yatırımlar, bir yandan İzmir İktisat Kongresi’nde alınan kararlar çerçevesinde Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki ulaşım politikasıyla örtüşürken, diğer yandan 1950 sonrası dengesiz ulaşım politikalarının ülkeye kaybettirdiklerini de telafi edecek boyutta olmuştur.” Bu cümleyle de niyete doğru bir açılım yapıyor. 1923 yılının 17 Şubat’ında alelacele toplanan İzmir İktisat Kongresi Türk burjuvazisinin iktisadi ve sosyal olarak emperyalist egemenliğe nasıl bir kapı araladığının göstergesiydi. Mustafa Kemal’in kongre açılış konuşmasındaki sözleri emperyalistlere ve onun yerli işbirlikçilerine karşı verilen bir güvenin tarihsel belgeleridir adeta. Mustafa Kemal Kongre’de şunları söylemişti: “...Kanunlarımıza uymak şartıyla yabancı sermayeye gereken güveni sağlamaya her zaman hazırız,” sözleri ile ekonomi bakanı Mahmut Esat Bozkurt’un; “...Yeni Türkiye Ekonomi Okulu’nun yabancı sermayeye karşı bir düşmanlığı olduğu sanılmasın. Türklerle aynı kanunlara ve şartlara bağlı olmak üzere yabancı sermayeye hatta başka memleketlerden fazla, kolaylık göstermeye hazırız.” 1923 yılından 2009 yılına kadar kapitalizme bağlılıkta hiçbir görevini eksik etmeyenler bir dizi yasanın, gizli-açık anlaşmanın mimarları olmuştur. Bu anlaşmalardan konumuzla bağlantılı olan GATS’a dair bir takım bilgiler verelim.

GATS-Hizmet Ticareti Genel Antlaşması ile elektrik, haberleşme, eğitim, sağlık, ulaşım vb. kullandığımız ve vazgeçemeyeceğimiz hizmetler metalaştırarak birer kâr alanı haline getirilecek ve piyasa koşullarına terkedilecek. Karayolu, havayolu, demiryolu, kent içi ulaşım hizmetleri de bu anlaşmanın maddeleri arasındadır. Anlaşmadaki tüm hükümlerin eksiksiz yerine getirilmesi imzalayan ülkeler için bir zorunluluktur. Bir yandan sermaye yaşam alanlarımız içerisinde dilediği gibi at koşturabileceği koşulları yaratırken diğer taraftan yaptığı toplantılar ve kongrelerle de bu durumu esnek ve her kesimin söz sahibi olduğu bir süreç olarak göstermeye çalışıyor. Zira, yine şuranın davet metninde kamu kurum ve kuruluşlarından, üniversitelerden ve sivil toplum örgütlerinden vb. uzmanların katılımının olacağını belirtmesi bunu göstermektedir.

 

3. Köprü tartışması...

Şuranın temel tartışma başlıklarının içerisinde olmasa da 3. Köprü yine gündemdeydi. 28 Eylül’de Haliç Kongre Merkezi’ndeki açılışa katılarak bir konuşma yapan Tayyip Erdoğan şunları söyledi: “...Bugün karşı çıkanlar birinci köprüye de karşı çıkmışlardı ama sonra utanmadan, sıkılmadan o birinci köprünün üzerinden seyahat ettiler. İkinci köprüye de karşı çıktılar, sonra utanmadan, sıkılmadan o köprünün üzerinden de geçtiler. Şimdi aynen 3. köprüye de karşı çıkıyorlar.” Bu sözler kapitalist ahmaklığın yeni bir örneğidir. Tayyip Erdoğan bu konuşmasında yeni karayolları ile çağ atlandığını ve kaza yollu ölümlerin azaldığını belirtti. Böylece son on yılda trafik kazalarındaki %95’lik artışın ve bu bayram tatilinde yaşanan trafik kazaları sonucu 100’ün üzerindeki ölümün üzerinden atlamaya çalıştı.

Şura boyunca yapılan tartışmalar ve sunulan çözümler, elbette ki biz işçi ve emekçilerin hayatlarını kolaylaştıracak cinsten olmayacak. İstanbul özelinde yaşanılanlar, seçim döneminde çığırtkanlığı yapmakla bitmeyen metrobüs deneyimi, kaldırılan seferler, ücretsizken yavaş yavaş ücreti artan aktarmalar, trafikte geçen muazzam zamanlar, tıklım tıklım otobüsler bizlerin gerçeği olarak karşımızda duruyor. Tüm bu tartışmalara kendi cephemizden yanıtımız şudur: “...her türden ulaşım hizmeti ücretsiz ya da mümkün olduğunca düşük ücretle sunulmalıdır. Özelleşmiş olan her türden araç tekrar kamulaştırılmalı, sunulan hizmetler iyileştirilmelidir. Araçların kalitesi artırılmalı, bakımları eksiksiz yapılmalı ve gerekli önlemler alınarak olası kazaların önüne geçilmelidir. Şehrin etütleri iyi yapılmalı, geliştirilen projeler tüm halkı kapsayacak bir biçimde hazırlanmalıdır. Toplu taşıma araçları artırılarak önemi vurgulanmalıdır. Yeraltı ulaşım sistemleri, şehrin ve çevresinin her türlü ihtiyacını gözetecek şekilde genişletilmelidir, vb…” (Kapitalist Sistem ve Ulaşım Sorunu, sayı: SİKB 2009/09, 6 Mart 2009 )
Bu vesileyle ulaşım hakkımız için mücadele etmenin gerekliliğini bir kez daha yineliyoruz.

 

 

Kapitalizm mağduru
Gültepe halkına sus payı...  

Sel felaketinin acı faturasıyla karşı karşıya kalan aileler yaralarını sarmaya çalışıyorlar.

İstanbul Küçükçekmece ilçe sınırları içerisinde yeralan Gültepe Mahallesi halkı da mağduriyeti yaşayanlar arasındaydı. Yaklaşık 5 yıldır her yağmur sonrasında evlerini yağmur suyu ve kanalizasyon suyu basan Gültepe Mahallesi halkı 17 Eylül günü eylem gerçekleştirmişti.

Sermayenin yerel temsilcisi Yeniay, ellerinden birşey gelmediğini ve bunun üzerine sadece kısıtlı işlemler başlatabileceklerini söylemişti.

İSKİ Müdürlüğü’nden Küçükçekmece Belediyesi’ne bağlı Beyaz Masa’ya kadar şikayetlerine cevap alamayan Gültepe Mahallesi halkına 25 Eylül günü Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’ndan gelen yetkililerce 750 TL ile bin TL arasında bir “sus payı” verildi.

Gelen yetkililerin sözlerini aktaran Gültepe halkı, belediyenin afet bölgesi içerisinde yer almayan Gültepe Mahallesi’ne gelmesinin tek sebebinin belediye önünde yapılan eylem olduğunu söyledi.

Meşru-fiili eylem hattında ise kararlılığını dile getirmekte olan Gültepe halkı, sadaka değil, hizmet istediğini gelen yetkililere aktarmış oldu. Tüm altyapı çalışmalarının tamamlanana kadar bu eylem hattında direteceklerini söyleyen mahalle sakinleri, yetkililere “bizleri yine beklesinler, geleceğiz!” mesajını verdiler.

Küçükçekmece İşçi Platformu