Faşist saldırı İstanbul Büyükşehir Belediyesi önünde protesto edildi...
Polis-zabıta-sivil faşist terörüne son!
Kızıl Bayrak gazetesi okurlarının 13 ve 20 Ekim tarihlerinde Cevizlibağ Metrobüs-Tramvay üstgeçidinde gerçekleştirdikleri gazete satışı sırasında maruz kaldıkları polis-zabıta ve sivil faşist terörü 21 Ekim günü İstanbul Büyükşehir Belediyesi önünde BDSP tarafından protesto edildi.
BDSP flamaları ve “Polis-zabıta-sivil faşist terörüne son... Faşist saldırılar ve baskılar bizi yıldıramaz! / BDSP” pankartının açıldığı eylem sloganlarla başladı.
Esenyurt Belediyesi’nde direnişlerini sürdüren Belediye-İş üyesi işçilerin, DİSK / Genel-İş Sendikası Anadolu Yakası Bölge Başkanı Veysel Demir’in, Tüm Bel-Sen İstanbul 1 No’lu Şube Başkanı Kadri Kılıcı’nın da destek verdiği eylemde okunan açıklamada sermaye sınıfının kendi çıkarları ve ihtiyaçları doğrultusunda ülkeyi yönettiği ve sermayeye uşaklıkta sınır tanımayan AKP hükümetinin kendi bürokrasisini, polis teşkilatını, ordusunu ve medyasını oluşturmaya başladığı ifade edildi.
Son dönemde medyaya yansıyan örneklerden görüldüğü üzere zabıtaların polis timi olarak kullanıldıkları da belirtildi.
Açıklamanın devamında 13 ve 20 Ekim günleri gerçekleştirilen saldırılar özetlendi. 20 Ekim akşamı gerçekleştirilen saldırının sivil faşistlerle irtibat kuran zabıtaların yönlendirmesiyle örgütlendiği ifade edildi.
Basın açıklamasının son bölümünde ise son birkaç ayda medyaya yansıyan zabıta terörü haberleri aktarıldı.
BDSP’nin açıklaması şu ifadelerle son buldu:
“AKP tarafından beslenen bu faşist çetelerin önemli bir kısmı ise bizzat AKP’li belediyelerde zabıta olarak istihdam edilmektedir. Polis terörünün ardından şimdi de zabıta terörü devreye sokulmuştur.
Ancak bilinmelidir ki sermaye devletinin her türden baskı ve zoru, faşist saldırısı ve terörü fayda etmeyecektir. Devrimci faaliyetimizi hiçbir zor engelleyemez. Sınıf devrimcileri işçi ve emekçilerin haklı davasından aldığı güçle, devrime ve sosyalizme duyduğu inançla mücadelesini büyütmeye devam edecektir, her saldırının ardından daha kararlı biçimde sınıfın öfkesini haykıracaktır.”
Açıklamanın ardından söz alan DİSK / Genel-İş Anadolu Yakası Bölge Başkanı Veysel Demir, açılım tartışmalarının olduğu bir dönemde sosyalist basının susturulmaya çalışıldığını söyledi. AKP hükümetinin uyguladığı baskıların işçi ve emekçiler tarafından nefretle karşılandığını ifade etti.
Demir, işten atılan Esenyurt Belediye işçileri ve Kent AŞ işçilerinin sürdürdüğü mücadeleyi selamladı. Konuşma, “Kızıl Bayrak’a kalkan elleri kıracağız!” sözüyle son buldu.
Demir’in ardından söz alan direnişteki Esenyurt Belediye işçilerinden Alişan Abalay da direnişleri hakkında bilgi verdi. Kızıl Bayrak çalışanlarına yönelik saldırıyı kınadı.
13 Ekim günü zabıta teröründen nasibini alan Kızıl Bayrak İstanbul muhabirlerinden Yılmaz Yaşar da olay gününe ilişkin yaşadıklarını aktardı. Yaşanan saldırının işçi, emekçilere ve Kürt halkına dönük saldırılardan bağımsız olmadığını dile getirdi.
Esenyurt Belediye işçileriyle beraber direnişlerini sürdüren pazarcılardan Ali Doğan da AKP hükümetinin kendine açtığı rant alanlarına dikkat çekti, direnişlerine destek olan kurumlara teşekkür etti.
Eylem mücadelenin süreceğinin belirtilmesiyle sona erdi.
Kızıl Bayrak / İstanbul
Kızıl Bayrak satışına faşist saldırı!
Kızıl Bayrak’ı işçi ve emekçilere ulaştırmayı sürdüren sınıf devrimcileri 20 Ekim akşamı Cevizlibağ üstgeçidinde zabıta-sivil faşist işbirliği ile saldırıya uğradı.
Gazete satışına başlayan sınıf devrimcilerinin yanına yaklaşan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı resmi bir zabıta şefi “burada gazete satamazsınız” diyerek gazete satışını engellemeye çalıştı. “Burada başka ürün satanların da olduğunu, gazete satışı gerçekleştirmenin meşru hakları” olduğunu zabıta şefine ileten sınıf devrimcileri, ajitasyon konuşmalarıyla satışa devam ettiler.
Gazete satışı yapan sınıf devrimcilerinin yanından ayrılarak telefonuna sarılan zabıta “Abi onlar yine geldi. Gazete satıyorlar. Ne diyorsun?... Tamam” ifadelerini kullandı. Ardından gazete satışı yapan sınıf devrimcilerinin yanına gelen resmi zabıta “Tamam çok fazla trafiği engellemeden satış yapabilirsiniz” dedi.
Gazete satışını sürdüren sınıf devrimcilerine yaklaşık 15-20 sivil faşist ellerinde bulunan sopalarla tekbir getirerek arkadan saldırdı. Sınıf devrimcileri çeşitli yerlerine aldıkları darbelerle yaralandılar.
Saldırı öncesinde, faşist güruhun kendi aralarında geçen “saldıralım mı abi!” ve “gidelim gazetelerini isteyelim vermezlerse saldırırız” vb. konuşmalar duyuldu.
“Ya Allah bismillah Allahuekber!”, “Allahsızlar!” diyerek sınıf devrimcilerine sopalarla saldıran ağzı salyalı faşist güruha anladığı dilden yanıt verildi. Sınıf devrimcilerinin müdahalesi sonrasında faşistler kaçarak uzaklaştılar.
Faşist saldırının ardından saldırının iç yüzü işçi ve emekçilere anlatıldı. Yapılan saldırının sadece devrimcilere değil, işçilere, emekçilere ve ezilen halklara karşı yapılan bir saldırı olduğu ifade edildi. Hiçbir faşist baskı ve saldırının devrimci faaliyeti engelleyemeyeceği ilan edildi.
Teşhir konuşmaları etrafta bulunan bazı emekçiler tarafından da desteklendi. Bir süre daha devam gazete satışı, ajitasyon konuşmaları ve “Baskılar bizi yıldıramaz!”, “Faşizme karşı omuz omuza!” sloganlarıyla sona erdi.
Kızıl Bayrak / İstanbul
Ajanlaştırma tehdidine protesto
Ankara’da BDSP’lilere yönelik baskın, gözaltı ve tutuklama terörünü devreye sokan sermaye devleti şimdi de “ajanlaştırma tehditleri” ile devrimci sınıf faaliyetini engellemeyi, BDSP çalışanlarına gözdağı vermeyi amaçlıyor.
Yakın zamanda Sincan İşçi Derneği üyelerine yönelik “ajanlaştırma girişimi”ni 1 Ekim akşamı Mamak İşçi Kültür Evi çalışanı Erhan Erikli’ye yönelik “ajanlaştırma tehdidi” izledi.
Ankara BDSP ve İHD Ankara Şubesi, 20 Ekim günü konuyla ilgili basın toplantısı gerçekleştirdi.
Toplantıda İHD adına açıklama yapan Şube Başkanı Gökçe Otlu, sistemin kendisi gibi düşünmeyen herkesi çeşitli baskı yöntemleri ile sindirmeye çalıştığını söyledi. Son süreçte de ajanlık dayatması ile toplumsal muhalefetin baskı altına alınmaya çalışıldığını ifade etti.
Ajanlaştırma tehdidine maruz kalan Mamak İşçi Kültür Evi çalışanı Erhan Erikli ise 1 Ekim akşamı yaşanan olayı şöyle anlattı:
“1 Ekim akşamı saat 21.45’te eve giderken 2 sivil polis tarafından durduruldum. İsmimi söyleyerek canımı acıtmayacaklarını söylediler. Konuşacak bir şey yok dedim. Bunun üzerine elimi silahına dokundurdu. Benim bir yerlere gidip gitmediğimi sordular. İşçi Kültür Evi’ne gittiğimi söyledim. Benden oradaki kişiler hakkında bilgi vermemi istediler. Gittiğin örgüt bombalı bir pankart astı haberin var mı diye sordular. Olmadığını söyledim. Daha sonra seni de bu tür eylemlerde kullanacaklar diyerek beni korkutmaya çalıştılar. Polislere güvenip güvenmediğimi sordular. Güvenmiyorum dedim. Ardından eve gittim ve sabaha kadar evin etrafında arabayla tur attılar. Daha sonra okula gelerek kapının önünde beklediler ve beni arkadaşlarıma sordular. Benimle konuşmak istediler konuşulacak bir şeyimin olmadığını söyledim ve ayrıldım.”
Erikli, baskıların kendisini yıldıramayacağını söyledi.
BDSP’nin açıklamasında ise, Ankara’da son dönemde sınıf devrimcilerine yönelik saldırılar dile getirildi. Bu tarz saldırıların arkasında yatan nedenin sosyal mücadelelerin önünün kesilmesi olduğu söylendi.
Kızıl Bayrak / Ankara |