04 Haziran 2010
Sayı: SİKB 2010/22

 Kızıl Bayrak'tan
Emperyalist-siyonist saldırganlık dizginlemenin tek yolu halkların birleşik militan direnişidir!
İsrail’in kanlı katliamı, tepkiler ve tuzaklar
İsrail’e selam, Heronlara devam!
İsrail vahşeti çeşitli illerde eylemlerle protesto edildi
Emek ve meslek örgütlerinden siyonist vahşete ilişkin açıklamalar
Gibbs: “ABD ve İsrail arasındaki ilişki değişmez”
Siyonist rejimin şeflerinden
arsızlık döküldü
Kürt hareketini tasfiye saldırısı sürüyor...
IMF ve asalak patronlar kıdem tazminatına göz dikti
İşçi ve emekçi hareketinden..
TÜMTİS Genel Başkanı
Kenan Öztürk ile konuştuk...
TÜMTİS Genel Başkanı Kenan Öztürk ile UPS'deki direniş süreci üzerine konuştuk...
TMMOB Genel Kurulu gerçekleşti..
SOKAK Üniversitesi’nde
gelecek sorunu tartışıldı
Rektörlük-sivil faşit-polis işbirliğine son!
Siyonist barbarlar katliamlara
devam ediyor!
Avrupa’da mücadele yayılıyor!
Parti ve devrim şehitleri
Essen’de anıldı
İzmir’de Şerzan Kurt
için kitlesel eylem
İnciraltı Katliamı
örtbas edilmeye çalışılıyor!
AKP’den şimdi de sahte “kadın istihdamı” açılımı!
CHP’yi yeniden
düzenleme operasyonu
Haluk Kırcı tahliye edildi
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

TMMOB Genel Kurulu gerçekleşti...

“Cansız, dağınık ve üretimsiz bir
genel kurul!”

27-28-29 Mayıs’ta Ankara’da yapılan, TMMOB 41. Genel Kurulu “tamamlanamadan” bitti. Çok az sayıda somut kararın alınabildiği ve oldukça renksiz geçen TMMOB Genel Kurulu, son gün olan üçüncü gün saat 21.00’de halen görüşmeye dahi açılamamış … önerge bulunduğu için “olağanüstü genel kurul” kararı alarak dağıldı. Oldukça cansız ve tartışmasız geçen genel kurulda salonun bu sessiz hali TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı’nın konuşması sırasında yükselen homurtularla ve kadın mühendis, mimar ve şehir plancılarına dönük yapılan seviyesiz eleştirilerin yarattığı ve kavga noktasına kadar gelen tartışmalar dışında neredeyse hiç bozulmadı.

Genel kurul TMMŞP olarak bizim önceden söylediğimiz her şeyi doğrular şekilde geçti. Önden sıkı tutulan delege seçimi ile kendini sağlama alan mevcut anlayışı temsilen kürsüye birkaç kez çıkan Mehmet Soğancı her şeyi açık ve net olarak ortaya koydu. Soğancı, ücretli ve işsiz mühendislere dönük hiçbir şey yapılmayacağını ve bu konuda adresin sendikalar olduğunu söylerken apolitiklik eleştirisi yapanlara da “siyasal faaliyet için” siyasal partilere gidilmesini buyurdu. Ayrıca genel kurulda tekrar aday olan bir TMMOB yönetim kurulu üyesinin eleştirilerine de çok sert tepki gösterirken genel kurula da oy vermeme çağrısı yaptı. Geçtiğimiz yıl İMO’daki yaşanan kavgaya ilişkin, yönetimlerce “iç düşman” ilan edilen +İvme dergisi okurlarını bir kez daha hedef gösteren Mehmet Soğancı, Bartın İKK’nın feshedilmesini de savundu. Böylece TMMOB’nin liberal cenahının efsaneden saydığı başkan Soğancı, geçmişin liberal politikalarını katbekat aşacağının sinyallerini verirken, örgütün yönünün de “mesleğe” doğru çevrileceğini/çevrilmesi gerektiğine dair açık bir de söz verdi. Ayrıca Soğancı, Kürt sorununa dair takınılan geri tutuma ilişkin eleştirileri de kaçamak cevaplarla geçiştirmeye çalıştı. Yani alışık olduğumuz üzere oda beyleri işlerine gelmediği yerde meslek örgütü, işlerine geldiği yerde “emek örgütü” yaptıkları TMMOB’nin bir-iki yılını daha ipotek altına almış oldu.

Mehmet Soğancı’ya ve onun temsil ettiği düşünsel “zenginliğe” dair daha önceden pek çok kez eleştirilerimizi sunduk, aynı şeyleri yinelemek niyetinde değiliz. Ancak başkanın üstten herkesi azarlayan, öğüt veren bir tarzda delegelere, “nasıl politika” yapılacağını anlatmaya kalkması, akıl(lar) vermesi kabul edilebilir bir şey değildir. Her şeyin ötesinde hiç kimsenin bu liberal algıdan öğrenecek bir şeyi de bulunmamaktadır.

Genel kurulun en çok tartışılan başlıklarından biri de İKK’lar (İl Koordinasyon Kurulları) oldu. İKK üyelerinin genel kurullara direkt delege (doğal delege) olabilmesi, İKK’ların bütçe sorunları, İKK’larda karar almayı kolaylaştırmak adına oybirliği yerine nitelikli çoğunluk aranabilmesi gibi başlıklar tartışıldı. Hemen tüm öneriler reddedildi. Her ne kadar İKK gibi bir kurumun işletilebilmesi yönünde olumlu bir çaba gibi görünse de ve tüm bu önergeler TMMOB’de ilerici bilenen oda yönetimlerince savunulmuş olsa da İKK’ya ilişkin tartışmalar örgüt içinde ufkun nasıl daraldığını açıkça ortaya koymuştur. İKK’lar “atanma” yoluyla indirilen temsilcilerin katıldığı toplantılardır ve bu kurulların hiçbir şubenin üstünde en ufak bir yaptırım şansı bulunmamaktadır. Pratik uygulaması içinde İKK’lar oldukça işlevsiz, karar alamayan, alsa da uygulayamayan yapılar durumundadır. Yönetim kurullarınca atanmış üyelerle oluşturulan ve pratikte oldukça hantal ve işlevsiz olan bu yapıları hele de demokrasi adına ön plana çıkartmak olsa olsa talihsizlik olur. Zaten delege seçiminin fiilen atama yoluyla yapıldığı bir genel kurula sayısı belki de iki yüzleri bulacak resmen atanmış delegeyi sokmak iyi bir tercih olmayacaktır. Burada yapılması gereken tartışma TMMOB’nin il bazında da örgütlenmesini, birliğin meslek ayrımlarına takılmadan taban örgütlenmesini tamamlamasını savunmak olabilir.

Genel kurulda dikkat çeken ise kadın kurultayının yarattığı havanın bir dizi çok temel eksiklikle de olsa salona taşınma çabası oldu. Kim zaman önü kesilen hatta aşağılanmaya çalışan kadın mühendis, mimar ve şehir plancılarının tartışmaları genel kurula damgasını vurmuş oldu. Örgütlü bir şekilde hareket eden kadın delegeler ve delege yapılmayanlar, birçok kez örgütün “nasıl çalıştığı anlaşılamayan bürokrasisinin” görünmez barikatlarına takılırken, her şeye karşın kadın üyelerin bağımsız tutumlarını genel kurula taşımak için büyük bir mücadele gösterildi. Ancak, ne yazık ki aynı şeyleri ücretli ve işsiz mühendis, mimar ve şehir plancıları çalışması ve onun bileşenleri için dillendirmek mümkün değil. Kurultayda gösterilen ortak irade, ertesinde gerçekleşen seçim sürecinde büyük bir yara aldığından “ücretli ve işsiz” mimar mühendis şehir plancıları çalışması da fiilen zayıflamış durumda. Her ne kadar farklı oda şubelerinde de bir dizi yeni çalışma başlamış olsa da yaratılan “koltuk kavgası” ortamı, seçimin ardından yaşanan hesaplaşmalar ve “intikam almalar” yüzünden çalışma kurultay öncesinin çok gerisine düşerken tabandan gelen bağımsız bir tutum da geliştirilememiş oldu.

TMMOB Genel Kurulu’nun en canlı anı 29 Mayıs günü öğlen verilen arada gerçekleştirilen yürüyüş ve basın açıklaması oldu. Öğlen verilen ara ile birlikte 3 odanın (Gıda MO, Kimya MO, Ziraat MO) ortak olarak hazırladığı ve genel kurul katılımcılarının da destek verdiği “Halk Sağlığı tehdit altında, işsizlik artıyor; iktidar çözüm değil sorun yaratıyor!..” başlıklı basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklamada mecliste görüşülecek “Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanun Tasarısı’nın” hem halk sağlığını hem de mühendislerin iş güvenliğini tehdit ettiğine dikkat çekildi. Bu açıklamanın ardından Olgunlar Sokak’taki Madenci Anıtı’na yapılan yürüyüşe yaklaşık bin kişi katılırken, kortej de oldukça canlıydı.

TMMOB Genel Kurulu bitmeden sonlandırılırken, tartışmaların büyük ve önemli kısmı, ücretli ve işsiz mühendis, mimar ve şehir plancıları ve kadın mimar mühendis şehir planlamacılara ilişkin önergeler en geç altı ay içinde yapılacak olağanüstü genel kurula taşınmış oldu. Özetle cansız, dağınık ve üretimsiz bir genel kurul olurken TMMOB’nin geleceği açısından değişen tek şey örgütün rotasının açıktan sermayeye döndüğünün ilan edilmesi oldu.

TMMŞP’de Genel Kurul’un üçüncü günü olan 29 Mayıs günü Mühendislik, Mimarlık ve Planlamada Toplumcu Eksen dergisinin standı açıldı.

Toplumcu Mühendis, Mimar & Şehir Plancıları



 

ATO: Hekimlik esnaflığa dönüştürülüyor!

29 Mayıs günü Ankara Tabip Odası’nda gerçekleştirilen basın açıklaması ile Ankara’da uygulanmaya başlayacak Aile Hekimliği uygulaması ve bu uygulamada doktorların konumunu belirleyen puanlar eleştirildi. “Hekimlik esnaflığa dönüştürülmeye çalışılıyor!” başlığıyla gerçekleştirilen açıklamada hekimlerin geleceksizleştirildiği söylendi.

Açıklamada, Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın birinci basamak ayağı olan Aile Hekimliği’nin Ankara’da da uygulanmaya başlanacağı ifade edilirken, ilgili yönetmeliğin bu süre içinde 4 kere değişikliğe uğradığı ve 25 Mayıs’ta çıkan “Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği” nin ise bu uygulamanın nasıl sonuçlar doğuracağına dair fikir verdiği belirtildi.

Ankara Tabip Odası’nın, Ankara’da başlatılan aile hekimliği uygulamasını ve özellikle yerleştirmeye esas son listenin belirlenmesinde yaşanan keyfi tutumları yargıya taşıdığı ifade edilerek çok sayıda hekimin listenin oluşmasını sağlayan puanlara itiraz ettiği söylendi.

Açıklamanın devamında, yetkililer hekimlerin geleceklerini karartmaktan, halkın sağlık hakkına saldırmaktan vazgeçmeye davet edildi.