25 Haziran 2010
Sayı: SİKB 2010/25

 Kızıl Bayrak'tan
Kürt halkını, ilerici ve devrimci güçleri, işçi ve emekçileri hedef alan saldırılara karşı birleşik militan direniş!
Faşist baskı, terör ve
operasyonlarla Kürt hareketi
tasfiye edilmek isteniyor
Kürt halkına yönelik dizginsiz saldırı ve şoven kudurganlık tırmandırılıyor
Kürt halkına yönelik devlet terörü tırmandırılıyor.../ BİR-KAR
AKP temsilcileri ile TÜSİAD şefleri
Washington’da huzura çıktı!
Sivas’ın katili sermaye devletinden hesap sormak için alanlara!
Hesap sormak için 2 Temmuz’da mücadele alanlarına! / BDSP
UPS işçileri patron-polis işbirliğine
geçit vermiyor!
Esenyurt’ta “sendika” gerginliği
Tersanede iş cinayetleri
hasıraltı ediliyor
15-16 Haziran Direnişi selamlandı
İşçi ve emekçi hareketinden.
Gençliği devrime kazanmak için eksikliklerimizi aşarak, yeni imkanlar yaratarak ileri yürüyelim!
27 Haziran’da Toplu Sözleşme Sempozyumu’na!
Sendikal ihanet çeteleri rant kavgasında!
Haziran bültenlerinden.
Petrol-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın ile konuştuk
Milyarderler çoğalıyor,
yoksulluk büyüyor.
Emekçiler krizin faturasını
kabul etmiyor
Vatikan’ın Saramago
tahammülsüzlüğü
Kentsel yağmaya düzenleme
Politik irade ve savaş - M.Can Yüce
2 BDSP’linin tutukluluğu
devam ediyor
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kentleri ranta açacak düzenleme onaylandı

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, maden ve belediye kanunlarında yapılan değişiklikleri onaylayarak Başbakanlığa gönderdi.  

5393 Sayılı Belediyeler Kanunu’nun, “Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı” başlıklı 73. maddesi değiştirilirken, sözkonusu düzenleme sonrası da “kentsel dönüşüm” makyajıyla kentin pek çok değerli alanı ranta açılacak. Bugüne kadar belediyeler tarafından yağmacılara peşkeş çekilen pek çok proje, ilgili meslek odalarının açtığı davalar sonucu durdurulmuştu. Bu yasayla ilerici kurumların verdiği hukuksal mücadelenin de önü kesilecek.  

TMMOB bünyesindeki ilgili odalar, bu yasa değişikliği ile büyükşehir belediye başkanlarının kent içinde istedikleri her alanda tek söz sahibi haline getirileceğini vurguluyorlar. Böylece, kentin sermayeye peşkeş çekilmesinde bir basamak daha atlanırken, ‘kentsel dönüşüm alanı’ ilan edilen yerlerde yaşayanların barınma hakkı yine ellerinden alınıyor. Bununla beraber, “kentsel dönüşüm” mağdurlarının yargıya başvurma hakları da ilgili yasayla birlikte sınırlandırılıyor.

Düzenlemedeki bazı hükümler söz konusu yasa değişikliğinin kamu ve toplum yararından uzak olduğunu gösteriyor. Düzenlemede kentsel dönüşüm alanlarının kapsamı tanımlanırken; "yapısız ve plansız" alanlarda, diğer bir anlatımla henüz bir yapılaşmanın olmadığı ve planlama çalışmalarının henüz yapılmadığı, boş bulunan alanlarda dönüşüm projesinden bahsedildiği Harita Kadastro Mühendisleri Odası tarafından dile getirilirken, yapılaşmanın olmadığı ve planı bulunmayan alanlarda dönüşüm projesinden söz etmenin teknik ve sosyal yönden hiçbir bilimsel açıklaması olmadığı belirtiliyor.. Bu alanlarda zaten farklı nitelikte "çevre düzeni", "nazım" ve "imar" planları yapılmaktadır. Böyle bir düzenleme keyfi uygulamaların sınırsızca gerçekleştirileceğini gözler önüne sermektedir.

Mimarlar Odası ise konuyla ilgili yaptığı açıklamada, söz konusu düzenlemenin getireceği olumsuzlukları şöyle sıralıyor.

- Düzenleme, yargı yolunun önüne engeller getirilmesi ve yol gösterme suretiyle yargı bağımsızlığının ihlal edilmesi, ilçe belediyelerine tanınan yetkileri büyükşehir belediyelerine devrederek “yerelliğin” yok sayılması, acele kamulaştırma ile kamulaştırmada esas olan “kamu yararı” yerine “ayrıcalıklı el koyma” hakkı verilmesi, mülkiyet haklarına müdahale edilmesi gibi, başta içinde bulunduğu 5393 Sayılı Kanun’a aykırı olmak üzere ilgili yasalarla çelişmekte ve Anayasa ile bağdaşmamaktadır.

  • Yasa değişikliği ile kentin genel planlama hedeflerini olumsuz etkileyecek parçacı “Kentsel Dönüşüm ve Gelişme Bölgesi” anlayışı benimsenerek bütünlükçü bir planlama anlayışı dışlanmıştır. Düzenleme kapsamına “imarlı-imarsız, yapılı-yapısız tüm alanlar” ve belediye sınırları içerisinde kalan mücavir alanlar “dönüşüm” kapsamı içerisine alınmıştır. Uygulamada tam bir keyfilik getirilmiş ve bununla da yetinilmeyip, ortalama bir kentin tamamına yakın 500 hektara kadar alanlar dönüşüm alanı ilan edilebilecektir.

 

 

 

 

 

Rüzgar tribünlerine karşı
direniş büyüyor!

Geçtiğimiz haftalarda Hatay’ın Samandağ ilçesine bağlı Tekebaşı beldesinde hiçbir ön araştırma yapmadan rüzgar tribünlerini rasgele, tarım arazileri üzerine yerleştirmek isteyen sermaye, köylülerin direnişi ile karşılaşmış; bu durum üzerine iş makineleri ve işçiler köyden çıkartılmak zorunda kalınmıştı.

17 Haziran rüzgar tribünlerini kurmak için bir kere daha girişimde bulunan sermayenin enerji alanındaki önemli kollarından biri olan AKSA enerji temsilcileri bu sefer daha büyük bir direnişle karşılaştı. Rüzgar tribünleri için gerekli malzemeleri taşıyan tırın köye doğru yaklaştığını duyan yaklaşık 2000 köylü köyün girişine barikat kurarak bekleyişe başladı.

Halkın köyün girişinde toplandığını öğrenen şirket görevlileri ve devletin kolluk kuvvetleri bu sefer tırı Yayladağı ilçesinin Meydan Köyü’nden geçirmeyi denedi. Fakat bölgede oturanların malzeme taşıyan tırın güzergahının değiştirildiğini öğrenmeleri üzerine yolda lastik yakılıp barikatlar kuruldu.

Tırın, köyden zorla geçirilmek istenmesine tepki gösteren köylüler tırı ve iş makinelerini işgal etti. Bunun üzerine jandarma ve Antakya’dan getirilen çevik kuvvet ile halk arasında arbede yaşandı. Halkın geri adım atmaması üzerine tırlar ve iş makineleri köyden çıkartılmak zorunda kalındı. Böylece bir kez daha rüzgar tribünü kurma girişimleri önlenmiş oldu.

Kızıl Bayrak / Antakya




Geleceksizlik intihara sürükledi

3 fakülte bitiren 29 yaşındaki öğretmen Adem Sarıusta, ataması yapılmadığı için intihar etti. Geleceksizlik, ataması yapılmayan bir öğretmeni daha intihara sürükledi.

Ataması yapılmayan yüz binlerce öğretmenden biri olan Adem Sarıusta, kaldığı dairenin penceresinden caddeye atladı. Bir çocuk babası Sarıusta’nın ataması yapılmadığı için bir çay ocağında çalışmak için yaptığı başvurunun da reddedildiği öğrenildi.

“Daha çabuk atanırım” diyerek 3 fakülte bitiren ve yüksek lisans yapan Sarıusta’nın ölümüne ilişkin açıklama yapan Ataması Yapılmayan Öğretmen Platformu Genel Sekreteri Osman Şahin atanamadığı için intihar eden öğretmenlerin sayısının 14’e ulaştığını bildirdi. AYÖP kurucularından Şafak Bay isimli öğretmenin yaşadığı stresten kaynaklı kanser olduğunu hatırlatan Şahin, 327 bin kişinin atama beklediğini söyledi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Gün geçmiyor ki bir intihar haberi vermeyelim. Oku, emek ver, yıllarca bekle. Bu intiharların bedelini ödeyeceksiniz Binlerce öğretmen Temmuz’da direnişte olacak. Başka intiharlar olmasın. Başka acılar yaşanmasın diye.”