16 Temmuz 2010
Sayı: SİKB 2010/28

 Kızıl Bayrak'tan
Anayasa değişikliği referandumu tartışmaları
Referandum oyununa karşı devrimci tutum!
Sendika ağalarının referanduma ilişkin tutumları ve devrimci sorumluluk!
Kürt halkına saldırganlık sermayenin ‘ortak aklı’
ABD-Türkiye ilişkilerinde son perde
Ankara'da iki BDSP'li serbest bırakıldı
DİSK’in sermaye ile
uzlaşma arayışı...
İşçiler, burjuvaziye mezar hazırlamaktadır!
Meslek örgütlerinden’iş cinayeti’ açıklamaları
Kontra sendikaların “başarı” kaynağı sınıf sendikacılığı çizgisinin silikleşmesidir!
İşçi ve emekçi hareketinden..
Taleplerimiz, mücadele ve örgütlenme hattımız…
ÇEL-MER işçileri kazandı!
MİB’ten Yunus Dönmez’le dayanışma çağrısı!
Zafer direnen UPS işçisinin olacak!
ABD emperyalizmi her koşulda ırkçı-siyonist canilerin hamisidir!...
Katil İsrail kendi soruşturup kendi aklıyor!
İran’da kadınlar üzerindeki baskılar sürüyor…
Samandağ Geleneksel Evvel Temmuz Festivali gerçekleştirildi...
Topyekûn bastırma ve teslim alma kampanyası - M.Can Yüce.
İnternette sansür ve denetim yeni düzenlemeler ile tırmandırılıyor.
Direnişçi bir Çel-Mer işçisinden mektup…
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Katil İsrail kendi soruşturup kendi aklıyor!


31 Mayıs tarihinde Gazze’ye yardım götüren gemilere İsrail güvenlik güçlerince yapılan saldırıda 9 kişinin katledilmesiyle ilgili İsrail, yaptığı soruşturmanın sonucunda kendini aklayıp pakladı! İsrail ordusu içinde kurulan komisyonun raporunun açıklanan kısmında, inandırıcılığı artırmak için istihbarat toplanmasında kusurlu hareket edildiği, gemideki direniş potansiyelinin bu nedenle hafife alındığı ve planlamada hatalı davranıldığı belirtiliyor.

İsrail ordusu içinde kurulan soruşturma komisyonunun raporunda, temel konularda bir hatanın olmadığı ifade edilerek katliamı bilfiil gerçekleştiren komandolarda da kusur bulunmadı. Deniz kuvvetlerinin gemilere saldırısıyla ilgili soruşturmayı yürütmekten sorumlu yedek General Giora Eiland, “Özellikle İsrail komandolarının cesaretli ve çok profesyonel hareketiyle ilgili çok olumlu sonuçlara da vardık. Sadece hayatları tehlikede olduğunda güç kullandılar” diye konuştu.

Yasa ve kural tanımamak siyonist rejimin resmi politikasıdır!

İsrail’in son saldırısı siyonist rejimin tipik katliamlarından biridir, yani yeni bir durum söz konusu değildir. Siyonist devletin tarihi iğrenç katliamlar tarihidir. 1948’den beri BM Güvenlik Konseyi kararlarını bir paçavra gibi çöpe atan siyonist rejim, 62 yıllık tarihi boyunca her tür kural, yasa ve hukuku çiğnemiştir. Sayısız sivil katliam gerçekleştiren İsrail, hiçbir zaman “uluslararası toplum” tarafından kayda değer bir yaptırıma maruz kalmamışır.

“Uluslararası toplum” diye adlandırılan riyakarlar, barbarlıkta sınır tanımayan İsrail’e yaptırım uygulamak bir yana, bu ırkçı-siyonist rejime “ayrıcalıklı” muamelesi yapmaya devam etmişlerdir. Başta ABD olmak üzere tüm Batılı emperyalistler, İsrail’e mali, askeri, siyasi, diplomatik ve diğer alanlarda destek sunmuşlardır. Siyonist işgale karşı direnen Filistin halkına ise “terörist” muamelesi yapmaktadırlar.



 

İsrail’den ablukaya “yeni liste” makyajı

Siyonist İsrail devleti, bir yandan Gazze’ye yönelik “ablukayı hafifletme” görüntüsü altında daha da ağırlaştırma manevrasına girerken, öte yandan da işgali protesto eden anti-siyonist Yahudi aydınları sindirme peşine düştü.

İsrail’in Gazze’ye girmesini yasakladığı ürünlerin listesinde yaptığı yeni düzenleme, sanıldığının aksine işgali daha da ağırlaştırmış bulunuyor. “Yeni liste”de 3 binden fazla temel insan ihtiyacını karşılamaya yönelik ürünün Gazze’ye girmesi de hala yasak. İsrail, “ablukayı hafifletme” görüntüsü altında daha da ağırlaştırdı. Yasaklar listesinde temel gıdadan tarımsal ürünlere, tıbbi malzemeden endüstriyel üretim malzemelerine kadar yüzlerce ürün yer alıyor.

Siyonist İsrail devleti, işgali protesto eden kendi aydınlarını da sindirme peşine düştü. İsrailli akademisyenlerin “Boykot, Yoksun Bırakma ve Yaptırım” adlı kampanya katılımını engellemek için kolları sıvayan siyonist İsrail devleti buna destek verenlerin ortaya çıkacak “eğitsel zararları” ödemesini de içeren bir yasa tasarısı hazırlamış bulunuyor.

İsrailli akademisyenler ise, Eğitim Bakanı Gordon Saar’ın meclise sunduğu yasaya karşı çıkmak üzere harekete geçti. 500 akademisyenin imzaladığı bildiriyle yasa protesto edilirken, Tarih Profosörü Daniel Gutwein de Saar’ın akademisyenleri korkutup sindirmeye çalıştığını ifade etti. Boykotun fikir babalarından Neve Gordon da ülkede faşizan eğilimlerin artmasının sağlıklı tartışma ortamını engellediğini vurguladı.

Bir yandan da Gazze kuşatması insanlık dışı sonuçlarını üretmeyi sürdürüyor. Kuşatma, söylendiği gibi askeri kontrolü değil, tüm Filistin halkını açlığa mahkum ederek teslim almayı amaçlıyor. Emperyalistlerin desteğiyle siyonist İsrail, un dahil olmak üzere hiçbir gıdanın, ilacın bölgeye girişine izin vermiyor. Un yokluğundan fırınlar ekmek çıkaramıyor, çocuklar için süt, şeker ve pirinç gibi en temel gıda maddeleri tükenmiş durumda. Yine hastanelerde tıbbi malzeme kıtlığından dolayı ameliyatlar yapılamıyor.

Öte yandan İsrail, Filistin’e yönelik bütün operasyonlarda zeytinlikleri, alt yapıyı, tarım arazilerini tahrip ediyor. Dünyaya meydan okurcasına yapılan ırkçı duvar ise, sadece Filistin’in 1100 hektardan fazla toprağını ilhak etmekle kalmıyor, su kaynaklarını da kontrol altına almayı, dolayısıyla Filistin halkını çöle mahkum etmeyi amaçlıyor.

İsrail, Filistinliler’i açlığa mahkum etme planı ile, bir kez daha bir “ortaçağ devleti” olduğunu gösteriyor. Ama şunu rahatça söyleyebiliriz ki, ne siyonistler ne de onların hamisi emperyalistler, Filistin’i terörleriyle, ortaçağ yöntemleriyle, açlıkla teslim alamazlar.




Avrupa’daki banka hesapları ABD’ye açılıyor!

Sermaye devletlerinin, “anti-terör” yasaları olarak adlandırılan anti-demokratik, militarist ve polis devleti uygulamalarının son örneği Avrupa’da yaşandı. Avrupa Parlamentosu’nun aldığı karar sonucu artık ABD’nin “anti-terör birimleri”nin Avrupa’da yaşayan insanların banka hesaplarını kontrol etme hakkına sahip olacak. Karara göre ABD hergün milyonlarca hesap hareketini izleyen Swift adlı kuruluştan bilgi alabilecek.

Benzer bir anlaşma daha önce AP’ye gelmiş ancak reddedilmişti. Washington’un bu karar için uzun süredir lobi faaliyeti yürütmesi kararın geçmesinde etkili oldu. ABD’li yetlililer söz konusu kararın “terörizmle savaşa önemli bir katkı sunacağını” demogojisine başvuruyorlar. Söz konusu bilgi alışverişini AB polis birimi Europol’un izleme yetkisi olsa da birçok kesim ABD’nin kişisel hesap bilgilerine ulaşıyor olmasından kaygılı.

“Terörle mücadele” demogojisi, burjuvazinin elinde işçi ve emekçi kitlelere karşı sihirli bir silaha dönüşmüş bulunuyor! Dünya burjuvazisi, önümüzdeki dönemde yükselecek devrimci mücadeleyi, başka şeylerin yanısıra, bu aracı kullanarak bastırma amacını güdüyor.

Zira, burjuvazi için eskinin göreli istikrarlı günleri geride kalmış bulunuyor. Kapitalizm büyük bir bunalıma girmiş durumda, nüfuz alanlarını yeniden paylaşmak amacıyla sürdürülen emperyalist hegemonya kavgası şiddetlenerek sürüyor. Genel düzlemde siyasi istikrarsızlık derinleşiyor. Buna karşın, dünyanın pek çok bölgesinde işçi ve yoksul yığınların ortaya koyduğu tepki, önümüzdeki süreçte sınıf mücadelesinin şiddetlenme olasılığına işaret ediyor.

Nasıl bir döneme girildiğinin gayet farkında olan dünya burjuvazisi, günün koşullarına uygun önlemler alıyor. Devlet aygıtı yeniden yapılandırılıyor, ordular savaş düzenine sokuluyor. Demokrasinin sınırlarını daraltan, devlet aygıtının gücünü kitlelerin üzerinde daha şiddetli hissettirmesi amacına yönelik düzenlemeler, dünya ölçeğinde yaşanan siyasal gericiliğin yoğunlaşmasının dolaysız bir ifadesidir.