05 Şubat 2010
Sayı: SİKB 2010/06

 Kızıl Bayrak'tan
4 Şubat dayanışma grevinin gösterdikleri...
Tayyip Erdoğan
sömürücü sınıfların temsilcisidir!
Genel grev-genel direnişi
örgütleyelim!
İstanbul ve Ankara’da 4 Şubat
İzmir’de hayat
TEKEL işçileri için durdu!
TEKEL direnişine Adana, Bursa ve Eskişehir’den destek
On binler TEKEL için alanlara çıktı
TEKEL direnişiyle
dayanışma eylemleri
Entes direnişiyle dayanışma gecesi mücadele kürsüsü oldu
Entes direnişi güncesi
İşçi ve emekçi hareketinden...
Sol hareket üzerine
değerlendirmeler
Kampanya sona erdi,
mücadele sürecek!
Emeğimiz, onurumuz, haklarımız ve geleceğimiz için mücadeleye!
Selam olsun TEKEL’in
direnen işçi kadınlarına!
Kadına yönelik şiddet yasalarla da
teşvik ediliyor
Davos ve kapitalist sistemin iflası
Honduras’ta askeri cuntaya
“sivil” kılıf
Savaş aygıtının başaramadığını
rüşvet de başaramayacak!
TEKEL direnişinin ateşi yurtdışında
Dünyadan işçi ve emekçi eylemleri
TEKEL işçilerinin direnişi - M. Can Yüce
Düzen cephesi zindanlarda
her yönden saldırıyor!
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

ABD Taliban’la işbirliğinin yollarını arıyor...

Savaş aygıtının başaramadığını
rüşvet de başaramayacak!

11 Eylül 2001’de Beyaz Saray ve Pentagon’u hedef alan saldırıları gerekçe göstererek Afganistan’ı işgal eden ABD emperyalizmi ile suç ortakları, “teröre karşı savaş” adı altında hem bu ülkeyi yakıp yıktı, hem on binlerce sivili katletti. Uzun süren bir iç savaşın ardından gerçekleştirilen emperyalist işgal, üretici güçlerini tahrip ederek Afganistan’ı ortaçağ karanlığına sürükledi.

Savaş aygıtı NATO komutasındaki işgal, Afganistan’ı enkaza çevirmeyi başarsa da, bu ülkede hakimiyet kuramadı. Kabil’in özel korunan bölgesine düzenlenen saldırı, işgalcilerle işbirlikçilerinin başkenti bile denetleyemediğini gözler önüne serdi.

Halkların celladı NATO komutasındaki işgalci güçlerin bataklığa saplandığı konusunda fikir birliğine varan savaş baronları, soruna çözüm üretebilmek için geçen hafta Londra’da konferans düzenledi. Aralarında Ahmet Davutoğlu’nun da bulunduğu 60 kadar ülkenin dışişleri bakanının katıldığı konferansta, “Yeni Afgan Stratejisi”nin saptandığı bildirildi.

Yeni plana göre, işgal güçlerinin silah zoruyla kurmayı başaramadığı egemenliğe rüşvet yoluyla ulaşılmaya çalışılacak. Silah bırakan Taliban üyelerinin maddi olanaklar karşılığında “topluma kazandırılması”nı hedefleyen plana göre, Taliban içindeki “ılımlı kesimler”, rüşvet karşılığında işbirlikçi haline getirilecek.

Plana göre, silahlarını bırakan Taliban üyeleri affedilecek. Sonrasında bu kişilere iş verilecek, eğitim imkanı sunulacak; ya da işleyecekleri topraklar dağıtılacak. Taliban üyelerine köylerini korumaları (köy korucusu olmaları) için maaş bağlanması da planlanıyor.

Savaş devam ederken önerilen bu rüşvetler karşılığında, 25 bin civarındaki Taliban militanın en azından yarısının kukla yönetim safına geçip, emperyalist işgali kabul edeceği varsayılıyor.

Taliban militanlarına önerilen rüşvetten daha fazlası, hareketin lider kadrolarına vaat ediliyor. Altında, kukla Devlet Başkanı Hamid Karzai’nin imzasının bulunduğu planda, Taliban liderlerine siyasi bir rol verilmesi de öngörülüyor.

Bu plana göre, şu anda “terörist” kategorisinde yer alan işgal karşıtı Taliban lider veya militanları, rüşveti kabul edip kukla yönetimle uzlaşınca, emperyalist işgalcilerin “dostu” oluverecekler. Demek ki, işgalci güçler için sorun, Taliban güçlerinin “terörist” olup olmaması değil, kukla yönetim ve ABD emperyalizmi ile iyi geçinip geçinmemeleriyle ilgilidir. Bu denkleme göre ABD’nin işbirlikçisi olan “iyi”dir, emperyalist işgale karşı çıkan ise, “teröristtir.”

Planın altında düşkünlük abidesi Hamid Karzai’nin imzası bulunsa da, patentin Pentagon’a ait olduğundan şüphe eden yoktur. Nitekim ABD medyasında yayınlanan haberler, Barack Obama yönetiminin tövbe etmeyi kabul eden Taliban güçlerine rüşvet vermekle yetinmediğini, rüşvet dağıtarak kabileleri Taliban güçlerine karşı savaştırmayı da hedeflediği belirtiliyor.

Hatta New York Times gazetesinin iddiasına göre, bu yönde somut adımlar da atıldı. Gazetede çıkan bir haberde, Afganistan’ın doğusundaki en büyük Peştun aşiretinin, 1 milyon dolarlık Amerikan “yardımı” karşılığında Taliban güçlerine karşı savaşmayı kabul ettiği iddia edildi.

Her emperyalist işgal, özünde halkları köleleştirme girişimidir aynı zamanda. Dolayısıyla onurunu koruyan hiçbir halk, emperyalist işgalcilerin işbirlikçisi olmayı kabul etmez. Ağır yıkım ve katliamlara rağmen, NATO komutasındaki işgalci orduların bataklığa saplanması, Afganistan halklarının emperyalist tahakküme karşı direnme kararlılığından bağımsız ele alınamaz.

Taliban hareketi, işgale karşı direnmekle birlikte siyasi çizgisi gericidir. Dolayısıyla koşullar elverdiğinde emperyalist işgalcilerle anlaşma yoluna gidebilir. Ancak böyle olacağı varsayılsa bile, bu, Afganistan halklarının işgalci emperyalistlerle işbirliğini kabul edeceği anlamına gelmez. Tersine, her onurlu halk gibi, Afganistan halkları da ancak işgalci emperyalistlerle işbirlikçilerini ülkelerinden def ettikleri zaman özgürlüğün kapısını açabilecekler.


 

Fiat işçileri iş bıraktı

Fiat işçileri, Fiat tekelinin “yüksek maliyetleri” gerekçe göstererek önümüzdeki yıl Sicilya’daki fabrikasında otomobil üretimini sona erdirmek istemesini ve kısa çalışma dayatmasını protesto ederek iş bırakma eylemi başlattı.

3 Şubat günü sabah vardiyasında başlayan grev 2004 yılından bu yana ülke çapında ilk iş durdurma eylemi olma özelliği taşıyor. Sendikalar, greve 80 bin Fiat işçisinin katılmasını bekliyor.

İtalyan toplumunda Fiat tekeline karşı öfkeli protesto sesleri yükseliyor. Çünkü Fiat İtalya için herhangi bir tekel değil, aksine tüm İtalya’nın gözlerinin üzerinde olduğu bir işletme. Fiat’ta durum iyi değilse Fiat’a parça üreten firmalarda çalışanlar da dahil yüzbinlerce kişinin durumu iyi değil demektir.

Fiat’ın kapanması ile en geç iki yıl içinde Sicilya’da halkın sosyal bir felaketle karşı karşıya kalacağı ifade ediliyor.

İtalya’da işsizlik son 5 yılın en yüksek düzeyinde seyrediyor. Yüzde 8,5 olan işsizlik 25 yaşın altındakilerde yüzde 26 oranında. İtalya’nın en zengin bölgesi Lombardei’de geçtiğimiz yıl 100 bin kişi işini kaybetti. Sadece süresiz iş sözleşmesi olanlar işsizlik kasasından yardım alabilmekte. İşini kaybeden sözleşmeli işçiler ise beş kuruşsuz ortada kalıyorlar.

Aylardır maaşlarını bekleyen işçilere ve emekçilere birçok yerde kısa çalışma dayatılıyor. Her yerde yaşanan aynı senaryo: Umutsuzluk ve öfke....

Mailand’da bir callcenter çalışanları taleplerini kabul ettirmek için şeflerini kendi bürosunda saatlerce rehin tuttu. Venetien’de bir çorap fabrikasında işten atılan işçiler geçtiğimiz hafta otobana barikat kurarak kendi sektörlerinde yaşanan duruma dikkat çektiler. Yine Mailand’da kapatılacağı açıklanan fabrikayı çatıdan girerek işgal eden işçiler makinaların işyerinden çıkarılmasını engellemek için fabrikayı işgal ettiler.