08 Ocak 2010
Sayı: SİKB 2010/02

 Kızıl Bayrak'tan
TEKEL direnişi kritik bir döneme giriyor
2009’da sınıf hareketi...
Zamlara ve sosyal yıkım saldırılarına
karşı mücadeleye!
Polis terörü ve cinayetleri protesto ediliyor.
“Polis cinayetlerine ve terörüne son!”.
TEKEL işçisinden
“direnişe devam” kararı.
TEKEL Direnişiyle Dayanışma Komitesi kuruldu!.
4 / C mağduru bir TEKEL işçisiyle konuştuk.
Esenyurt’ta işçiler mücadele ve örgütlenmeyi tartıştı
Sınıf hareketinden.
TKİP III. Kongresi
Açılış Konuşması…
Kapitalizmin küresel krizinin dalgaları 2010’da da yayılmaya
devam edecek.
Gençlik 2010’da düzen karşıtı
mücadeleyi büyütmelidir!
Ekim Gençliği’nden
polis terörü karşıtı çalışmalar.
Emekçi Kadın Komisyonları’ndan çağrı
2009 yılında emekçi kadınlar için yoksulluk, yıkım ve şiddet vardı
Toplumcu Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları’nın TMMOB’daki seçim sürecine dair açıklaması
Emperyalist savaş makinesi namluları Yemen halkına çevirdi!
Kitle hareketi İran’daki Mollalar rejimini sarsıyor..
2010’a girerken - M. Can Yüce
Edirne’de polis terörü ve linç girişimi
Silahı tutan bilek değil yürektir!..
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Edirne’de polis terörü ve linç girişimi

Kürt halkına yönelik inkar ve imha politikalarına hız veren sermaye devleti bir süre önce düğmeye basarak şoven-ırkçı kışkırtmalar eşliğinde faşist provokasyonlar ve linç saldırılarını devreye sokmuştu.

Bir süredir Edirne’de yaşanan linç girişimleri ve faşist provokasyonlar ırkçı-şoven dalganın geldiği boyutu gözler önüne serdi. Edirne’nin yanısıra, eşzamanlı olarak Erzincan ve Kars’ta basın açıklaması yapmak isteyen devrimciler polis destekli ülkücü-faşist saldırıların hedefi oldu.

27 Aralık günü ise, 16 Aralık günü “terör örgütü DHKP-C’nin propagandası yapmak” iddiası ile tutuklanan Gençlik Derneği üyelerinin serbest bırakılması talebiyle gerçekleştirilen basın açıklamasının ardından, dernek üyeleri linç girişimi ile karşı karşıya kaldı. Eylemin ardından saldırıyı gerçekleştiren faşistlere dokunulmazken polis tarafından yaka paça Edirne Emniyet Müdürlüğü’ne götürülen gruptan 2 kişi tutuklandı.

Edirne’de devam eden ırkçı-şoven dalga 3 Ocak günü tekrar hortladı. Tutuklanan Edirne Gençlik Derneği üyeleriyle dayanışma için İstanbul ve çevre illerden Edirne’ye giden Halk Cepheliler polis terörüne ve ülkücü-faşist güruhun linç girişimine maruz kaldılar.

Edirne girişinde durdurularak şehre girişleri engellenen Halk Cepheliler polis ve faşistlerin birlikte gerçekleştirdiği saldırıya karşı yolu trafiğe kapattılar.

Her koşulda şehre girip eylemlerini yapacaklarını söyleyen Halk Cephelilere gaz bombaları ve coplarla saldıran polis birçok kişiyi yaraladı. Cumhuriyet Savcılığı’ndan devrimciler için arama izni alan jandarma ekipleri, bölgeye basınını yaklaştırmazken, görüntü ve fotoğraf alınmasının önüne geçmek için gazeteciler park alanından 500 metre uzaklaştırdı.  

Kars ve Erzincan’da polis terörü

Yine 3 Ocak günü, Edirne’de yaşanan polis destekli faşist saldırıları protesto etmek isteyen Kars Gençlik Derneği Girişimi öğrencilerine azgınca saldıran polis 16 kişiyi gözaltına aldı. Gözaltına alınanlar daha sonra serbest bırakıldı.

Erzincan’da 3 Ocak günü Edirne’deki tutuklanan arkadaşlarına destek için yapılan basın açıklamasında Gençlik Derneği’nden 11 öğrenci gözaltına alındı. İmza masası açılmasıyla polisin önceden provoke ettiği sivil faşistler saldırıya geçti. Gözaltına alınan öğrencilere arabada da polis saldırdı. Sivil faşistler de arabaya taş ve sopalarla saldırmaya başladı.

Bekleyişi süren devrimcilere destek

Edirne’ye gitmek isteyen Halk Cephesi üyelerinin Edirne girişindeki bekleyişleri sürerken, Edirne valisinin ‘makul sayı’ pazarlıklarını kabul etmeyen devrimciler için bir eylem de İstanbul’da başlatıldı.

5 Ocak günü Galatasaray Lisesi önünde gerçekleştirilen basın açıklamasıyla Edirne girişinde bekleyen devrimcilerle dayanışma eylemi başlatıldı. Bekleyişlerini sürdüren ve kente girip basın açıklaması yapmakta kararlı olduklarını bildiren grup eylemlerini gerçekleştirene kadar Galatasaray Lisesi önünde de Halk Cephesi üyeleri oturma eylemi gerçekleştirecek. Yapılan açıklamada en demokratik hak olan basın açıklaması ve seyahat haklarının engellendiği belirtilirken, Edirne’nin faşistlere terk edilmeyeceği söylendi.

Eyleme BDSP de destek verdi.

Bursa Halk Cephesi de, Kent Meydanı’nda gerçekleştirdiği bir eylem ile Edirne, Erzincan ve Kars’ta gerçekleşen polis ve sivil faşist saldırılarını protesto etti. Halk Cepheliler tutuklanan arkadaşlarının serbest bırakılmasını istedi. 

Eyleme BDSP, SODAP ve DBH de destek verdi.


Mersin’de linç girişimi

Mersin’in merkez Akdeniz İlçesi’nde 2 lise öğrencisi arasında çıkan kavga kısa sürede Kürtlere yönelik linç girişimine dönüştü. Kavga sonrası Arap ve Türk kökenli yüzlerce kişi Kürtlere linç girişiminde bulundu.

Kazanlı Mahallesi’ndeki bir lisede biri Mersinli, diğeri Kürt öğrenciler arasında çıkan tartışmanın ardından okula gelen Türk aileler lise öğrencilerini linç etmeye kalkıştı. Çevrede “Kürt çocuklar Türk çocukları dövmüş” dedikodusu dolaşırken aynı biçimde Kürt ailelerin de okula gelmesinin ardından gerginlik büyüdü.

“Kahrolsun PKK!”, “Kürtler dışarı!” sloganları atılırken, taş ve sopaların kullanıldığı kavgada 6 kişi yaralandı. Yaralılardan durumları ağır olan 4 kişi Mersin ve Toros Devlet Hastaneleri’ne kaldırıldı.

Okulda mahsur kalan çok sayıdaki Kürt öğrenci ise polis araçlarına bindirilerek bölgeden uzaklaştırıldı. Son günlerde yeniden tırmanan linçlerin sermaye devletinin geleneksel imha, inkâr ve asimilasyon politikalarından beslendiği bir gerçektir.

Kısa zaman dilimleri arasında İzmir, Çanakkale, Edirne ve Mersin’de gerçekleşen linç girişimleri ise ne medyada lanse edildiği gibi “vatandaş tepkisi”dir ne de bunların kaynağı tek başına ülkücü faşistlerin kışkırtmasıdır.

Kürdistandan’daki kirli savaşı meşrulaştırmak adına topluma pompalanan şovenist histerinin toplumda saflaşmalar yarattığı doğrudur. Mersin’deki Kürt öğrencilere yönelik linç girişimine de buradan bakılabilir. Fakat gerek son örnek olarak Mersin’den gerekse Edirne’deki linç girişiminden en başta imha, inkâr ve asimilasyona dayalı Kürt politikası iflas eden Türk sermaye devleti sorumludur. Keza birçok linç girişimi de polis tarafından yönlendirilmekte, linçlere göz yumulmaktadır.



İnkar ve imhaya devam

Türk sermaye devletinin Kürt halkının özgürlük mücadelesine azgınca saldırdığı bir süreçte, devlet, her söylemi ve her pratiği ile inkar ve imhaya dayanan özünü bir kez daha gösteriyor.

5 çocuk için 305 yıl hapis cezası isteniyorDiyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı, Şırnak’ın Beytüşşebap İlçesi’nde katıldıkları cenaze töreninde polise taş attıkları iddiasıyla tutuklanan 5 çocuk hakkında toplam 115 yıldan 305 yıla kadar değişen hapis cezası istemiyle dava açtı.

Cenaze töreninde kitleye saldıran polislerden üçü, M.Ç., Y.B., E.T., E.Ç .ve N.Ç.’nin kendilerine taş attığını öne sürerek, çocuklardan şikayetçi oldu. Savcı, Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nde 2 aydır tutuklu bulunan 5 çocuk hakkında “Örgüt propagandası yapmak”, “Örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek”, “Kamu malına zarar vermek”, “İzinsiz patlayıcı madde bulundurmak” ve “Toplu gösteri ve yürüyüş Kanunu”na muhalefet etmek iddiasıyla iddianame hazırladı. Her çocuk için 23 yıldan 61 yıla kadar toplam 115 yıldan 305 yıla kadar hapis cezası istedi.

Muş valisi infazı, “gösterici” argümanıyla meşrulaştırıyor

Muş Valisi Erdoğan Bektaş, Bulanık’ta katledilen Ağcan’ın olaylara karıştığını açıklayarak şunları söyledi: “Yapılan incelemelerde kameralar, ölen Muhtar Kemal Ağcan’ın da olaylara katıldığını tespit etmiştir. Kameralar yalan söylemiyor. Yapılan incelemede Muhtar da olaylarda görünüyor. Son taş atanı buluncaya kadar soruşturma devam edecek. Eline taş alan adamın mazereti yoktur. O taş o ele alınmayacak. Hiç kimsenin bir başkasının dükkanını kırmaya, taşlamaya, yakmaya hakkı yoktur.”

“Kimsenin başkasının dükkanını taşlamaya hakkı yoktur” söylemini ve Ağcan’ın gösterilere katılmış olduğunu öne çıkararak, Aygan’ın katledilmesini meşrulaştırmaya çalışan vali, “ölmeyi hak etti” demeye getiriyor. Kitlenin üstüne pervasızca ateş açanlar hakkında yorum yapılmazken, kamera kayıtlarının incelenmesinin sürdüğü, taş atan herkesin bulunacağı da konuşmada belirtiliyor.

Bu iki örnekte de görüldüğü gibi Türk sermaye devletinin her icraatı Kürt halkına dönük inkar ve imha politikalarının bir izini taşıyor.