1 Temmuz 2011
Sayı: SİKB 2011/25

 Kızıl Bayrak'tan
Düzenin siyasal krizi ve olasılıklar
Emperyalist/siyonist güçlerin yanında saf tuttular!
Bir elinde anayasa
diğerinde polis copu
Dicle tepkisi sokakta
AKP hükümeti baskı ve terörü tırmandırıyor
“İşkence sokağa taşındı”
İşkenceciye ve katillere
yüksek tolerans!
Sivas Katliamı lanetlendi
Alaattin Karadağ cinayeti davasında 4. duruşma
Birleşik Metal’de gerilimli
genel kurul
Düzenin apolitizmine karşı devrimci politizasyon
“Ortak bir platform oluşturacağız”
Ontex önünde dayanışma etkinliği
Casper’da dayanışma etkinliği.
Sağlık emekçileri uyardı
Yunanistan’da emekçiler kararlı
Emekçiler IMF anlaşmasını
çöpe attı
ABD Afganistan’dan çekiliyor(!)...
I. Dünya Emekçi Kadın Konferansı’nın deneyimleri paylaşılıyor...
Burdur Cezaevi’ndeki katliam girişiminin 12. yıl dönümünde Veli Saçılık ile konuştuk.
İzmir’de 15-16 Haziran paneli
“Şirket Hikayeleri” adlı tiyatro oyununun oyuncuları ile konuştuk
Eti Gümüş'ten ÇMO'ya dava!
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“İşkence sokağa taşındı”

26 Haziran Uluslararası İşkence Mağdurları ile Dayanışma Günü’nde aralarında TİHV, İHD İstanbul Şubesi, İstanbul Tabip Odası, TOHAV, ÇHD İstanbul Şubesi’nin bulunduğu ilerici kurumlar tarafından yapılan basın toplantısı İHD İstanbul Şubesi’nde gerçekleştirildi.

Açıklamayı yapan TİHV Yönetim Kurulu üyesi Hürriyet Şener, Birleşmiş Milletler’in “İşkence ve diğer zalimane, insanlık dışı ya da onur kırıcı muamele ya da cezaya karşı sözleşme”yi 1984 yılında kabul ettiğini hatırlatarak Türkiye’nin bu sözleşmeyi 1988 yılında imzaladığını belirtti. Buna rağmen işkencenin kamu görevlileri tarafından sistematik olarak uygulandığını belirtti.

Şener, işkencenin önünü açacak yasal düzenlemelerin yapılmasının, psikiyatrinin olanaklarından yararlanılmasının ve işkence eğitiminin yanısıra, işkence aletlerinin üretiminin legal yasal gelmesinin kaygı verici olduğunu söyledi.

İşkence kavramı yeni bir boyut kazandı”

Genel seçimler öncesinde ve sonrasında işkence yasağının ve yaşam hakkının ihlal edildiğini söyleyen Şenel, YSK kararlarının protestoları sırasında, başta Diyarbakır olmak üzere, ülkenin pek çok yerinde, son olarak Hopa ve Ankara’da işkence uygulamalarının yoğunluk kazandığına dikkat çekti. Güvenlik güçlerinin sokak ve açık alanlarda toplumsal gösterilerde sık sık başvurduğu işkence uygulamalarının PVSK’da yapılan değişiklikten bu yana hep el altında tutulan ve yeri geldikçe kullanılan bir cezalandırma ve otoriteyi tesis etme aracı olduğunu vurguladı. Güvenlik güçlerinin başvurduğu yoğun biçimde gaz bombası ve sprey kullanımının üst seviyelere çıkarılmasının işkence kavramına yeni bir boyut kazandırdığına dikkat çekerek “Hopa’da gazdan etkilenerek kalp krizi geçiren öğretmen Metin Lokumcu işkence sonucu yaşamını yitirmiştir” dedi.

İşkencenin temel nedeni cezasızlık

Şener Türkiye’de işkencenin boyutlanmasının temel nedeni olarak cezasızlık olgusunu ortaya koydu. Şenel şunları söyledi: “İşkence yapan kamu görevlileri, işkence iddialarının resmen soruşturulmaması, yapılan soruşturmaların etkin ve bağımsız olmaması, işkence yapan kamu görevlilerinin yargılanması için izin sistemine başvurulması, savcı ve yargıçların subjektif ve tarafsızlıktan uzak zihniyet yapıları, zamanaşımı ve ceza erteleme gibi nedenlerle cezasız kalabilmektedir” dedi.

İşkence insanlık suçudur!” 

İHD İzmir Şubesi 26 Haziran günü Eski Sümerbank önünde yaptığı eylemde işkenceye uğrayanların resimleri taşındı.

Yeni Kapı Tiyatro Topluluğu’nun “Palto” adlı oyunu ile başlayan eylem F tipi hapishaneleri anlatan “Ayna” adlı pandomim gösterimi ile devam etti. Sonra basın açıklamasına geçildi. Basın açıklamasını İHD Şube Başkanı Mustafa Rollas okudu. Rollas işkenceye karşı mücadelede, işkence mağdurlarıyla dayanışma içinde olmanın öneminin altını çizdi. İşkencenin halen sürdüğünü ve İHD olarak işkence yapanları ve işkencecileri koruyanları teşhir etmeye devam edeceklerini ve işkenceye karşı mücadelelerini sürdüreceklerini vurguladı. Hükümetin işkenceye ‘sıfır tolerans’ demesine rağmen son yaşanan işkence olayları anlatılarak işkencenin sokakta, evde, hapishanelerde halen devam ettiğini söyledi.

Son olarak işkenceye karşı herkesin mücadele etmesi gerektiğini ve İHD olarak mücadelelerini sürdüreceklerini söyleyerek açıklamayı bitirdi.

Bazı istatistikler...

- 2010 yılında TİHV’in Tedavi ve Rehebilitasyon Merkezi’ne işkence gördüğü gerekçesiyle 319 kişi başvuru yaptı ve 2011 yılında ise 211 kişi işkence gördüğünü belirtmiştir.

- 2010 yılında 6 kişi gözaltında yaşamını yitirmiş, 2011 yılında ise gözaltında ölüm sayısı 2 kişi olarak kayıtlara geçti.

- 2010 yılında toplam 141 olayda 297 kişi işkence ve/ya da kötü muameleye maruz kaldı. 2011 yılında ise 41 olayda 103 kişi işkence ve/ya da kötü muameleye maruz kaldı.

- 2010 yılında güvenlik güçlerinin 68 toplantı ve gösteriye aşırı ve orantısız güç kullanarak müdahalesi sonucunda 1907 kişi gözaltına alındı ve 155 kişi yaralandı.

- TOHAV’ın verilerine göre seçim sürecinde güvenlik güçlerinin toplantı, gösteri ve protesto eylemlerine yönelik aşırı ve orantısız güç kullanarak müdahelesi sonrasında 3 kişi yaşamını yitirdi ve 347 yaralandı. 2019 kişi ise gözaltına alındı.

- 2010 Haziran’ından 2011 Haziran’ına kadar işkence ve kötü muamele gördüğü gerekçesiyle İHD İstanbul Şubesi’ne başvuranların sayısı ise 656. Bunlardan 86’sı gözaltında, 36’sı gözaltı yerleri dışında, 255 kişi cezaevinde, 111 kişi gösterilerde güvenlik güçleri tarafından işkence ve kötü muamele gördüklerini beyan etmişlerdir ve 3 kişi ise okulda kötü muameleye maruz kaldığını açıklamıştır.

- İstanbul Tabip Odası’na ise bu 1 yıl içinde 13 işkence ve cezaevinde sağlık problemi başvurusu yapılmıştır.

 

 

 

KESK’liler baskılara karşı yürüdü

KESK’e bağlı sendikaların üyeleri 28 Haziran Salı günü çeşitli illerde gerçekleştirdiği eylemlerle aralarında Van Eğitim Sen Şube Başkanı’nın da bulunduğu 4 Eğitim Sen’linin tutuklanmasını protesto etti.

İstanbul’da Galatasaray Lisesi önünde toplanan kitle “Baskılar tutuklamalar bizi yıldıramaz!” pankartı arkasında Taksim Meydanı’na yürüdü. Meydanda KESK üyeleri, Roman Çalıştayı’nda “Parasız eğitim istiyoruz!” diyen Ferhat ve Berna, seçimlerin ardından sokakları terk etmeyen Kürt halkı ve saldırıların karşısında mücadeleyi elden bırakmayanlar için oturma eylemi gerçekleştirileceği duyuruldu. “KESK’li tutsaklar serbest bırakılsın!” talebinin öne çıktığı eyleme katılanlar alkışları ve ıslıkları ile saldırıları protesto ettiler.

Eylem KESK İstanbul Şubeler Platformu adına dönem sözcüsü Eğitim Sen 5 No’lu Şube Başkanı Mehmet Aydoğan tarafından okunan basın açıklaması ile devam etti. Aydoğan bu saldırının örgütlenme ve düşünce özgürlüğüne bir tahammülsüzlüğün göstergesi olduğunu belirtti. Açıklama son dönemde artan baskılar ile “itaat ve sessizleştirme” hedefleyen iktidarın karşısında “KESK olarak esas duruşa geçmeyeceğimizi bir kez daha belirtiyoruz!” sözleriyle sona erdi.

Eyleme aralarında BDSP’nin de bulunduğu ilerici ve devrimci kurumlar da destek verdi.

Adana’da İnönü Parkı’nda gekleştirilen basın açıklamasıyla tutuklamalar protesto edildi. Basın metnini Adana Eğitim Sen Şube Başkanı Kamuran Karaca okudu.

Balkon konuşmasının şifresi çözülüyor: Hukuksuzluk, baskı, şiddet ve tutuklama” pankartının açıldığı eylemde, AKP ve yargının toplumda gerilim ve kaos uygulamalarını sürdürdüğü belirtildi.

Kızıl Bayrak / İstanbul - Adana

 

 

 

AB’den “meclise gidin” telkini

Burjuva meclisin “24. dönem” açılışına damga vuran ‘yemin krizi’ sonrası ortaya çıkan “siyasal belirsizlik” tablosu, sermaye düzeninin efendilerinin yanısıra emperyalist güç odaklarında da ciddi gerilim yarattı.

Burjuva meclisin işleyişinde oluşan aksama, AB’li emperyalistlerin de “kaygı” açıklamalarına neden oldu. Bu çerçevede, AB Komisyonu, genişlemeden sorumlu üyesi Stefan Füle aracılığıyla “Meclise gidin” çağrısında bulundu.

Tüm taraflardan “TBMM’nin bütünlüğü ve iyi işleyişine katkı yapmalarının” istendiği açıklamada, “Türkiye yakın gelecekte önemli zorluklarla başa çıkmak zorunda. Bu durum tüm demokratik güçlerin müdahil olmasını gerektiriyor’’ denildi. Burjuva meclisin tek çözüm adresi olduğuna vurgu yapılan açıklamada, AB emperyalistlerinin kaygıları şu sözlerle dile getirildi:

“TBMM, Türkiye’nin geleceğiyle ilgili tartışmalar ve kararların merkezinde olacaktır. Tüm taraflar TBMM’nin bütünlüğüne ve iyi işleyişine katkı yapmalıdır’’