09 Eylül 2011
Sayı: SİKB 2011/34

 Kızıl Bayrak'tan
Siyasal gelişmeler ve anti-emperyalist mücadelenin artan önemi...
Mazlum halkların savunucusu değil, emperyalizmin tetikçisidirler!
Emperyalizme ve siyonizme tarihi hizmet!
12 Eylül faşist darbesi 31. yılında
Kıdem tazimatı yalanları ve gerçekler!
19. Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi
Tek Gıda-İş direnişçisi
Uğur Doğan’la konuştuk
Liman direnişinin bayram güncesi.
Sömürü ve ihanet çemberini
mutlaka kıracağız!
TTB Merkez Konsey üyesi Hüseyin Demirdizen ile konuştuk
Savaş, anti-emperyalist mücadele
ve Partimizin programı - H. Fırat
1 Eylül’de onbinler alanlardaydı!
12 Eylül: Karşı-devrim devam ediyor
- Volkan Yaraşır
6-7 Eylül olayları
‘Libya’yı paylaşım’ zirvesi
İsrail’de yüzbinler alanlarda!
Onbinlerin festival coşkusu
Mustafa Suphi önderliğinde 10 Eylül 1920’de kurulan TKP’nin 91. yılı
Yılmaz Güney partili
mücadelemizde yaşıyor!
Kadına yönelik şiddet ve “çözümler”.
“Yargı piyasanın
hizmetine sunuluyor”
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Tek Gıda-İş direnişçisi Uğur Doğan’la konuştuk...

Bu işin peşini bırakmayacağız”

- Bugüne kadar neler yaşadın?

- Sendika yönetimi, 2009 yılının Mayıs ayında sendikanın mali durumunun bozuk olduğunu benim de emekliliğimin geldiğini söyleyerek iş aktimi feshetti. Ben de İstanbul 9. İş Mahkemesi’ne işe iade davası açtım. Dava Yargıtay süreciyle beraber 2 yıl sürdü, 2011 Nisan ayının sonunda lehime sonuçlandı. Yargıtay işe iade ve 10 aylık ücret ödenmesi kararını verdi. Sendika da bana Mayıs ayında “Yargıtay’ın verdiği karar gereği 3 gün içerisinde eski işiniz olan santral memurluğu görevine başlayın” yazılı bir kağıt gönderdi. Sendikanın avukatıyla 9 Mayıs’ta işbaşı yapacağıma dair bir tutanak düzenledik. 9 Mayıs’ta sendikaya geldiğimde bana yöneticilerin olmadığını ve aşağıda beklememi söylediler.

Tek Gıda-İş Genel Başkanı
‘Buna sandalye bile vermeyin’ dedi”

Mustafa Türkel geldiğinde içeri girer girmez bana doğru yönelerek hakaret ve küfür etti. Önüme 8 kişi duvar ördü, Mustafa Türkel de arkasında durarak “Çıkartın bunu buradan, bu tuvalete bile giremez, sandalye bile vermeyin buna” diyerek bağırdı; ki ben yüzde 70 özürlüyüm ve kendisi bunu biliyor. Daha sonra Ender Karakoç (Doğan, Karakoç’un sendikanın idari amiri ve eski genel başkanın oğlu olduğunu, Mustafa Türkel’in şoförüyle beraber pis işlerini yaptığını söylüyor) bana telefon açtı ve sendikanın genel sekreteri Mecit Amaç’ın beni çağırdığını söyledi. “Otomasyon ve santral bölümümüz kapalıdır. Sizi danışmaya veriyoruz” ibareli bir kağıdı imzalatmaya çalıştılar. Ama danışma görevlisinin yanına parantez açarak bunun dış görev olduğunu belirtmişler. Yani binanın dışında bir görev. Ben kağıtları imzalamadım.

Avukatım da 10 Mayıs’ta bunlara kağıt gönderdi. Yargıtay işe iade davalarında “işçi çalışmakta, işveren de çalıştırmakta samimi olmalıdır” der. Biz de buna dayanarak “siz çalıştırmakta samimi değilsiniz, bizim ücretlerimizi ödeyin” dedik. 11 Mayıs’ta Mustafa Türkel’in şoförü Erkan beni kendi cep telefonundan arayarak tehdit etti. Suç duyurusunda bulunduk.

12 Mayıs’ta bu tutumu protesto etmek için sendika önünde basın açıklaması gerçekleştirdim. Burada Beşiktaş Emniyeti’nden polisler vardı. Bana onlarla haber gönderdiler, “sendika yönetimi seni işe alacak, noter de var, gel” dediler. Avukatların görüşmesi üzerine bana 16 Mayıs günü gelmemi söylediler. Gittiğimde sendikanın Genel Eğitim Sekreteri Mustafa Akyürek bana güvenlik kulübesinde oturmamı başkan gelince görüşeceğimizi söyledi. Ben otururken Türkel arabadan iner inmez yine bağırmaya başladı. Aynı tutumunu devam ettirdi ve bahçenin içini kastederek atın bunu dışarıya diye bağırdı. ‘Rüzgarda sürüklenen çalı misali burada bekle, ne yaparsan yap, ama sendikanın tuvaletini kullanamazsın’ vb dedi. Birkaç saat ben burada bekledim ve sonra avukatımla görüştüm. Orayı terkettim çünkü orada beklemek onurlu insanların yapabileceği bir şey değil. Sonra haklarımızı kaybetmemek adına alacak davası açtık.

Bunlarda oyun çok”

Bunlar bana basın açıklaması yaptığım 12 Mayıs günü, “16 Mayıs günü işe başla” derken, aynı gün bana “sen şu kadar gün işe gelmedin” diyerek altında Mustafa Türkel’in imzasının olduğu iş akti fesih belgesi gönderdiler. Bu nasıl bir tezgahtır! Bunların oyunlarına oyun dayanmıyor. İşçiyi nasıl altedeceklerini çok iyi öğrenmişler.

İşçi lideri olarak geçinen bu bürokratların teşhir edilmesi gerekiyordu. Holding binası gibi binalarda, lüks makam arabalarında, holding patronları, CEO’lar gibi dolaşanlar işçi liderliği yapabilir mi? Mustafa Türkel, özel şoförlerle, Audi arabalara binerek, Etiler Arnavutköy’de oturarak işçi lideri olabilir mi? Bu çok onuruma dokundu. Bunların teşhir olması gerektiğini düşündüm.

20 Haziran’dan bayram tatiline kadar haftasonları hariç -çünkü haftasonları bunlar burada olmuyorlar-, her gün buraya işe gelir gibi geldim gittim. Pankartlarımı astım, seyyar bir sandalyem var, ona oturarak bekledim. Gün aşırı mahkeme kararlarına uyma çağrısı yapan seslenişlerde bulundum.

Bize çadır kurdurmadılar. Sendika CHP’li Beşiktaş Belediyesi’ne baskı uyguladı. Belediye çadır kurdurmuyor, Başkan İsmail Ünal ise telefonlarımıza çıkmıyor. İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Beşiktaş Belediyesi ve sendikanın bir engelli işçiden ödleri kopuyor. Bu mevzi işçi sınıfının mevzisidir. Onlar da bu mevziyi düşürmeye çalışıyor.

Hiçbir sendika destek vermedi!”

- Direnişinize desteği yeterli görüyor musunuz?

- Gökkuşağı Hareketi destek veriyor. Tez Koop-İş 2 Nolu Şube geldi. Onun dışında herhangi bir sendika destek vermedi.

Konfederasyonlarla görüşmeler yaptım, Türk-İş’i aradım Türk-İş’e bağlı sendikaların çoğunu aradım. Şu an bu Güçbirliği içinde bulunan sendikaların hepsini tek tek aradım. Hiçbirinin genel başkanı benimle görüşmedi. Türk-İş Başkanı da dahil.

DİSK’i aradım. DİSK’e bağlı sendikardan Dev Sağlık-İş, Enerji-Sen vb. sendikaların şubeleriyle görüştüm. “Sen bize bir mail at biz seni destekleriz” dediler. Ama böyle bir destek görmedim. DİSK Genel Merkezi’nden Tayfun Görgün ile görüştüm. O da bana “Bizim genel kurul kararımız var, bizim sendikamıza bağlı olmasa bile bir işçi direniyorsa biz ona gider destek atarız. Ama sen bir sendikanın önünde direniyorsun herkes geliriz der ama kimse gelmez. Ben sana açık söylüyorum biz de sana destek veremeyiz” dedi.

- Direnişinizin ileriki süreçlerinde neler yapmayı planlıyorsunuz?

- Direnişteki diğer işçilerle de görüşüyoruz. 5 Eylül günü yaptığımız basın açıklamasına Fıratpen direnişçisi Cafer Timtik geldi. Mersin Limanı’ndan Uğursan işçileriyle konuştuk, Casper işçileri gelmişlerdi, görüşmelerimiz devam ediyor. Eylem programımız daha netleşmedi ama bu işin peşini bırakmayacağım.

Kızıl Bayrak / İstanbul

 

 

Direnişlerden...

Astaş’ta yeniden direniş

Tekirdağ Çorlu’da kurulu Astaş Alüminyum’da çalışan Birleşik Metal-İş üyesi işçiler, hız kazanan işten atma saldırılarına karşı fabrika önünde tekrar direnişe başladı.

Ramazan Bayramı öncesi işten atılan işçiler bayram tatilinin ardından fabrika önünde direnişe geçtiler. Sözleşme sürelerinin dolduğu bahanesiyle işçileri işten atmakla tehdit eden ve sendikadan istifaya zorlayan Astaş patronu baskılarını direnişle birlikte daha da arttırdı. Servisler içeri çekilerek işçilerin direnişteki işçilerle bağ kurması engellenmeye çalışılıyor. İşçilere el sallayarak ya da alkışlayarak işe giren işçiler işten atılmakla tehdit ediliyor. Direnişlerinin 4. gününe giren Birleşik Metal-İş üyesi işçiler sendikal haklarının tanınması ve atılan işçilerin geri alınması için mücadelelerini sürdüreceklerini ifade ediyor.

Astaş’taki ilk örgütlenme sürecinde yaşanan işten atmaların ardından fabrika önünde direniş yaşanmış, atılan işçilerden bir kısmının işe iadesinin ardından direniş sona erdirilmişti.


G.E.A.’da direniş sürüyor

Gebze’de kurulu G.E.A. Klima’da, patronun lokavt saldırısına karşı direnişle cevap veren DİSK / Birleşik Metal-İş üyesi işçilerin fabrika önündeki bekleyişi sürüyor. Patron saldırısının yanı sıra, kolluk güçleri ve GOSB Yönetim Merkezi’nin keyfi baskı ve tehditleri altında devam eden direniş, 100. gününü geride bıraktı.

Baskılar artıyor

İşçiler, patronunun asılsız ihbar ve şikâyetleri doğrultusunda hareket eden Gebze ve Çayırova polisleri ile GOSB Özel Güvenlik Birimleri’nin bayram öncesi direnişlerine yönelik baskı ve tehditleri arttırdığını, gece direniş alanında kalmadıkları için dönem dönem direniş çadırı, pankart ve dövizlerinin yerinden söküldüğünü söylediler.

Patronun bugüne kadar başvurduğu tüm uygulamaların hukuk dışı olduğunu belirten direnişçi işçiler, “Bilirkişi raporlarıyla kanıtlandığı halde yeni işçiler alarak içerideki üretimi devam ettirmeye çalışan, üretemediği koşullarda ise dışarıda üretme yoluna başvuran patronun asıl hedefi, fabrikada hayata geçirmeye çalıştığı kuralsız ve esnek çalışmaya karşı verilen mücadeledir” dediler.

Kızıl Bayrak / Çorlu - Gebze