25 Kasım 2011
Sayı: SİKB 2011/44

 Kızıl Bayrak'tan
Emperyalizme ve gericiliğe karşı
direnen halklar kazanacak!
Faşist kudurganlığa karşı omuz omuza!
Ülke çapında haydutluk
Gözaltı terörü protesto edildi
“İmamın ordusu” palazlanıyor!
Türk-İş’te genel kurul: Hedefler ve hesaplar
Güç Birliği Ankara’da toplandı
Art Aksesuar’da direniş kazandı
“Razı değiliz, köle olmayacağız!”
İki büyük hastanede GöREV…
DİSK İSİG Uzmanı Tevfik Güneş: “Kapitalist sistem işçi sağlığının düşmanıdır”
Kürt sorununun tarihsel temelleri ve toplumsal içeriği
Alaattin Karadağ yoldaş katledildiği yerde anıldı
Alaattin yoldaş mezarı başında anıldı…..
“Parti ve devrim” etkinlikleri
Mısır’da isyan yeniden!..
“Tek gücümüz eylem yapmak”
AB’nin periferisinde pro-faşist ve teknokrat hükümetlere…
Neo-Nazi karşıtı gösteri
Petrol-İş Kadın Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Necla Akgökçe ile 25 Kasım ve üzerine...
Burjuvazinin deprem
fırsatçılığı
Güvencesiz öğretmenler Ankara'da buluştu
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

"Razı değiliz, köle olmaycağız!"

İstanbul’un iki dev hastanesinde ‘GöREV’ etkinliği yapan hekimler, sağlık emekçileri, öğrenciler ve onlara destek veren hasta yakınlarıyla konuştuk.

SES Aksaray Şube YK Üyesi Sakine Yücetaş: Öncelikle halkımızın sağlık hakkı için grevdeyiz. Tıp eğitiminin daha kaliteli bir biçimde verilmesi, sağlık hizmetinin eşit, nitelikli ve ücretsiz olarak halkımıza verilmesi, güvenceli çalışma için grevdeyiz. Sağlık örgütleriyle yapılan bütün toplantılarda ortak görüş şu: Bir günlük grevlerle artık bir şey çözülemeyecek. Tıp hekimlerinin yapmış olduğu meclislerde, diğer sağlık çalışanlarının kurduğu meclislerde ortak talep artık şu olacak. Kanun Hükmünde Kararnameye karşı, sağlık hizmetleri iyileşene kadar süresiz grevdeyiz. Bunun için ön çalışmalarımız sürüyor. Bütün hastanelere ulaşıp, çalışanları ve halkımızı bilgilendirme çalışmalarına devam ediyoruz. Tüm örgütlerin ortak alacağı bir tarih ile süresiz greve hazırız.

Ceren Civcik (Öğrenci): Tam gün yasasıyla birlikte hocalarımızın birçoğu okuldan ayrıldı. Çapa ve Cerrahpaşa’dan toplam 450 profesör izne ayrıldı. Derslerimizin birçoğu boş geçiyor. Sınavımızda hocalar soru vermiyor. Her şey baştan savma olmaya başladı. Asistanlar hocalarımızdan eğitim alamıyor. Stajlarda, 4. ve 5. sınıflarda asistanlar bizi eğitmeye çalışıyorlar. Bu işe yıllarını vermiş hocalarımızın deneyimlerinden faydalanamıyoruz. Bu bizim için çok büyük bir kayıp. Ben 2. sınıf öğrencisiyim. Seneye stajlar başlayacak. Şimdiden derslerimiz boş geçerken stajlar nasıl olacak bilmiyoruz. Her zaman hocalarımızın arkasında olacağız. Çünkü mesleğimizi elimize aldığımız zaman bu sorunları fazlasıyla yaşayacağımızı biliyoruz.

Nazmiye Akgün (Hasta yakını): Kızım JRA hastası. 8 senedir burada tedavi görüyor. Fakat epeyden beri muayene olamıyoruz ve benim çocuğum hakkını kaybetti. Şu an tedavi durdu. Çocuğumun ağrıları çoğaldı. Biz doktorumuzu kaybetmek istemiyoruz. Çünkü kemiğine kadar biliyor. O yüzden bu yasaya hayır diyoruz.

Ayşenur Akgün: Benim ağrılarım çoğaldı. Özgür Hoca benim her şeyimi biliyor. Tedavim yarım kaldı. Tutuk vaziyetlerde kalkıyorum. Liseye başladım ama okuluma gidemiyorum. Lise benim için çok önemli.


Bahtiyar Kaymak (SES üyesi): Ülkemizde uzun zamadan beri sürdürülen sağlıkta özelleştirmeye karşı olduğumuz için buradayız. Sağlıkta ticaret olmayacağını söyleyerek özelleştirme karşıtı bir ses veriyoruz. Doktorlar, öğrenciler sağlık emekçileri böyle bir eylemde ilk defa buluştu. Sanırım artık bıçak kemiğe dayandı.

Gamze Güleç (Öğrenci): Cerrahpaşa öğrencileri olarak başta hocalarımıza sahip çıkmak için buradayız. Derslerimiz boş geçiyor. Eğitim göremiyoruz. Bu şartlar altında kaliteli doktor gibi bir kavramın oluşması mümkün değil. Ortaya klinikle eğitimin ayrılması gibi bir durum çıkıyor. Klinik olmadan tıp eğitimi sağlanamaz. Bunun dışında kendi geleceğimiz için de endişeliyiz. Ne şartlar altında çalışacağız? Performans sistemi altında çalıştırılmak istemiyoruz. Biz tüccar değiliz; ne kadar hasta bakarsak o kadar çok para alalım. Öğrenciler doktorların gerçekleştireceği süresiz greve destek verecektir.

Ümmü Dalkılıç (İntern hekim): Ben seneye asistan olduğumda muhtemelen öğretim üyesinden eğitim alamayacağımı ve mesleğimde yeterli beceriye ulaşamayacağımı düşünüyorum. Ayrıca uzman olduğumda sözleşmeli ve iş güvencesiz çalışmak istemiyorum. Bunun, mesleğimi uygularken büyük bir engel olacağını düşünüyorum. Bunun için buradayım. Süresiz greve çıkılmasını destekliyorum çünkü bu konuda ses verilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Osman Öztürk (TTB Merkez Konsey Üyesi): Tıp fakültelerine yönelik hükümetin el koyma ve çökertme operasyonu var. Buna karşı bugün Cerrahpaşa ve Çapa’da grevdeyiz. Haftasonunda Ankara’daki hastanelerde grev olacak. Sağlık Bakanlığı Tıp Fakültelerini kendisine bağlayıp tamamen tıp fakültesi olmaktan çıkaracak. Kalite düşüklüğüne yol açacak. Bu da hastalarımıza yansıyacak. Sağlıkta dönüşüm programı denilen sağlıktaki neoliberal programın da bir parçası bu uygulamalar. Ona karşı bir etkinlik yapıyoruz.

Son çıkan KHK’ya karşı sağlık çalışanları çok tepkili. Önceki hafta Türkiye Büyük Hekim Meclisi’ni, geçtiğimiz hafta da Türkiye Büyük Sağlıkçılar Meclisi’ni topladık. Bu program durdurulmadığı sürece süresiz grev de dahil eylemlerimiz durmayacak.

Mihriban Dalkıran (Asistan hekim): Hekimlik onurumuzun geri verilmesini istiyoruz. Hekimler üzerinde ciddi bir yıpranma var. Öğretim üyelerimiz aktif olamıyor. Eğitim hakkımızı geri istiyoruz.

Dursun Karaaslan (SES üyesi): Hasta hakları için grevdeyiz. Üniversitenin satılması, özelleştirilmesi ve Sağlık Bakanlığı’na devredilmeye çalışılmasına karşı buradayız. Sosyal haklarımız, demokratik haklarımız için, emeğimizin karşılığını alabilmek için grevdeyiz.

Özkan Büyük (SES üyesi): Sağlıkta yıkıma karşı durmak için grevdeyiz. Hocalarımızı kaybetmek istemiyoruz. Şu anda hastanede hoca kalmadı. Hepsi ya senelik izinlerine çıktılar ya da bırakıp gittiler. Bugün nitelikli sağlık hizmeti verilemiyor.

Ercüment Yantürk (Öğretim üyesi): Üniversitelede eğitim ve sağlık hizmetlerinin insan haklarına yaraşır bir biçimde sürmesi için grevdeyiz. Uluslararası sermayenin sağlığı satın almaması için grevdeyiz. Hastane dışında da çalışıyorum, şu an üniversitede teorik ders vermek dışında bir şey yapamıyorum.

Rukiye Erdoğan (Hasta yakını): Çocuğum hiç yürüyemiyordu. Özgür Bey’in sayesinde şimdi hiçbir şeyi kalmadı. Ama şimdi tedavi göremiyor. Tedavisi geri kaldı.

Kaya Sarıboyalı (Hekim): Üniversite hastanelerinin kapatılması için yapılan aşamalı hamleleri protesto etmek için öğretim üyeleri, hemşireler, öğrenciler ve asistanlar var. Bütün sağlık çalışanları bugün burada. Binlerce kişi var. Üniversite hastanelerinin sorunlarını çözmek yerine kapatmak yönlü hamleler yapan zihniyete karşı çıkıyoruz. Üniversite hastaneleri ile devlet karşı karşıya gelmemeli. Buraları devlet kurumları; devleti yönetenler bunun farkına varmalı. Üniversite hastaneleri halk için; halk da bunun farkına varmalı.

İTO Yönetim Kurulu Üyesi Lale Tırtıl: Bir gece ansızın çıkartılan Kanun Hükmünde Kararname üniversitelerimizin, hastanelerimizin tamamını CEO’lara satıyor. Özelleştirmeyeceğiz. Sözleşmeli yapmak istiyorlar, razı değiliz! Köle olmayacağız! O sadece CEO’ların bakanı. Ona sağlık çalışanları olarak gücümüzü göstermek için buradayız. Bu Kanun Hükmünde Kararname bizim için yok hükmünde. Bizsiz yapabiliyorsa yapsın.

Öner Doğan (Hekim): Sağlık sistemindeki uygulamaların halkımıza yararı olmadığını anlatmak için buradayız. Hastanelerde yaşanacak sorunlar önümüzdeki günlerde kendini gösterecek. Ciddi hastalar ve ciddi hastalıklar sözkonusu olduğunda sorun yaşanıyor fakat ufak tefek hastalıklarda halkımızın gözü boyandığı için sorunları farketmiyor. Hafif rahatsızlıklarda halkımızın istedikleri süratle yerine getiriliyor. Bu bir devrim gibi gösteiyor. Ama hastalarla konuştuğunuz zaman size dertlerini anlatabileceklerdir. Bu uzun zaman sonra durumlarından memnun hastalara da yansıyacak. O zaman görecekler, ama iş işten geçmiş olacak.

Nebal Dişli: Biz öğretim üyeleri olarak eğitimde oluşacak sorunları dile getirmek, gelecekte doktorların yetişmesinde sıkıntıya girileceğini anlatmak için burdayız. Hastanelerden 150’ye yakın öğretim üyesinin ayrılmasıyla birlikte İstanbul Tıp Fakültesi gibi bir fakültede eğitim kalitesinde belirgin bir düşme olacağı gözlenmekte. Öğrenci sayısı kontrolsüz bir biçimde giderek arttırılmakta. Bunun dışında öretim üyesi sayısının azalmasıyla birlikte eğitimdeki hekimlerin pratik yapmaları, hasta başında eğitim görmeleri konusunda sıkıntılar oluşacaktır.

Fikret Ertek (Asistan hekim): Sağlıkta temel haklarımız, bütün toplum için grevdeyiz. Sağlıkta özelleştirme programına karşı çıkmak için ve bundan etkilenecek halkımız için buradayız. Performans sistemi var. Açıkcası ben performanstan kaynaklı diğer asistanlara göre daha fazla ücret alıyorum. Bazıları çok çalıştığı halde çok ücret alıyorlar. Bu doktorlar arasında yarış süreci başlatıyor. Bu da hastalara yansıyor. Çünkü bir kazanç üzerine sistem kurulmuş oluyor. Biz bunu istemiyoruz. Bu yarış ortamını ortadan kaldıracak düzenlemeler istiyoruz. Emeğimizin hakkı olan sabit ücret istiyoruz. Sağlık ücretsizmiş gibi gözüküyor. Ancak eczanelerden bu ücret kesiliyor. Hastalara yansıtılıyor. Biz bunu hinlik olaraka görüyoruz. Ücretsiz sağlık sistemi istiyoruz. Hekimliğimizi daha iyi yapabileceğimiz bir sistem istiyoruz. Doktorların çalışma şartları da çok kötü. Bunların da düzenlenmesini istiyoruz. Savaşlara daha fazla para harcanacağına sağlık ve eğitime harcanmasını istiyoruz. Sağlığa daha fazla bütçe ayrılmalı.

Ece (Öğrenci): İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi 5. sınıf öğrencisiyim. Sağlıkta dönüşüm politikalarını protesto etmek için buradayız. Genel olarak halkımız bu protestoları, grevleri hekimlerin kendi kendilerini kurtarmak için yaptığı eylemler olarak düşünüyor. Ücretsiz olarak aldıkları bütün bu sağlık hizmetlerini bir süre sonra ücretli olarak alacaklar. Kalitesiz sağlık hizmeti aldıklarında, ben muayene oluyorum ama bir türlü tedavi olamıyorum dediklerinde anlayacaklar. Ama kamu hizmetleri özelleştirildikten sonra tekrar kamulaştırılması çok zor bir şey. Umarım o zaman iş işten geçmez.

Ben bir öğrenci olarak harç veriyorum, okulda hasta bakıyorum. Baktığım hastaların ücretini döner sermayeden fakülte alıyor. Ben baktığım hastaların malzemelerini kendi cebimden alıyorum.

Gençay Gürsoy (TTB Eski Başkanı): Sağlığın piyasalaştırılması konusunda yıllardır devam eden hekim tepkisini dile getirmek için buradayım. Sağlık özelleştiriliyor. Hastaneler şirket haline getiriliyor. Özellikle üniversite hastanelerinde eğitim aksamaya başladı. Hekimlerin özlük hakları çiğneniyor. Bütün bunların çözümü Türkiye’de eşitlikçi ve kamusal bir sağlık sisteminin getirilmesindedir. Türkiye böyle bir geleneğe de sahiptir. Nusret Fişek’in başlattığı sosyalizasyon süreci günün koşullarına uydurularak uygulanabilir.

Şemsi ve Şinaz hemşireler (Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Acil - Kalp ve Damar Cerrahisi Polikliniği): Performans sistemine geçtik. Çalıştıklarımızı gösteremiyoruz, fiyatlanamıyor. Fakat aldığımız ücretler düşüyor.

Öğretim üyelerinin bu yasadan etkilenmesi sebebiyle hasta takibi olmuyor. Artık hocalar yok. Uzmanlar kaldı. Uzmanlara danışılabiliyor. Bazı klinikler boşaldı. Bazıları çalışamaz duruma geldi. Riskli gebelikler bölümü hasta takip edemiyor. Hastalar çok mağdur. Aslında devlet her şeyi ödüyor gibi görülüyor ama inanılmaz sayıda işlem ücretli. Ya biz idare ediyoruz yapılıyor ya da ödenmiyor gerçekten. Hastalar bazı işlemler için kendi malzemelerini kendi alıyor.

Yıldıray Savaş (Hekim): Şu anki sağlık politikaları popülist sağlık politikaları. Emeği ucuzlatıp özelleştirmeye zemin yaratacak politikalar. Performans sistemi hastayı para ve puan olarak gören bir sistem. Mesleki özgürlüğümüz muayenehanelerimizin kapatılmasıyla elimizden alınıyor. Hekimlik seçilemeyecek, yapılamayacak bir meslek haline geliyor.

Nurcan Birtaş (İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstütüsü - SES üyesi): Üniversite hastanelerinde uzun dönemdir yaşanan en büyük sorun hastanelerin elinin kolunun bağlanması. İlaç alımından tutun malzeme alımına kadar üniversite hastaneleri atıl duruma getirilerek Sağlık Bakanlığı bünyesine alınmaya çalışılıyor. “Siz hizmet üretemiyorsunuz, karlı değilsiniz, sizi Bakanlığa bağlıyoruz” denilerek gerekçe yaratılmaya çalışılıyor. Ben 24 yıldır çalışıyorum. Üniversite hastanelerinin bu kadar aciz duruma düştüğünü görmemiştim. Üniversite hastanelerinin özerk kimliğini ortadan kaldırmak istiyorlar.

Kızıl Bayrak / İstanbul