5 Ekim 2012
Sayı: SİKB 2012/07 (40)

 Kızıl Bayrak'tan
Yeni Ekimler için
devrime hazırlanıyoruz
Sermaye devleti savaşa hazırlanıyor!
Sayfalarından kan damlıyor!
AKP’nin 4. Kongresi
Bozuk düzende sağlam çark olmaz
Oslo tartışmaları yerini yine
imha planlarına bıraktı
Ulucanlar şehidi Habip Gül mezarı başında anıldı!
Baraj mizanseni ve tasfiye operasyonu
Elit Çikolata’da işten atma saldırısı
Eylül ayında iş cinayetlerinde 83 ölüm
“Direnmek yaşamaktır!”
GOP’ta işçilerin yeni mevzisi kuruldu!
Alevilik sorunu
4+4+4 sisteminde
özel gereksinimli çocukların durumu
Eğitimin gericileştirilmesine karşı mücadeleye!
Avrupa işçi ve emekçilerin
eylemleriyle çalkalanıyor
Kıtalarda grevler, protestolar...
Alman devletinin “4. zenginlik ve yoksulluk raporu’’ ve yakıcı gerçek
Kapitalizm, işçinin sermayeye
çevrilmiş kanıdır!
Birleşik, kitlesel, devrimci bir
6 Kasım için!
4+4+4, harçlar, dershaneler, sınav sistemi, yeni YÖK Yasası…
Cam fanus içinde metamorfoz
Neşet Ertaş’ın ardından…
Bahçelievler Katliamı
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Ulucanlar şehidi Habip Gül mezarı başında anıldı!

“Devrim şehitleri ölümsüzdür!”

 

Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu, Ulucanlar Katliamı’nda şehit düşen TKİP Merkez Komite Üyesi Habip Gül’ün Helvacı Köyü’ndeki mezarı başında gerçekleştirdiği etkinlikle Habip Gül şahsında devrim şehitlerini andı, Ulucanlar direnişini selamladı.

30 Eylül Pazar günü gerçekleştirilen anma etkinliği öncesinde Aliağa/Helvacı Köyü’ne geçilip kapı kapı dolaşılarak anmaya çağrı yapan el ilanları dağıtıldı. Yine çağrı amaçlı hazırlanan afişler sokaklara yapılarak, Kızıl Bayrak gazetesinin satışı gerçekleştirildi.

Habip Gül mezarı başında anıldı

Helvacı Köyü girişinde toplanan BDSP’liler Habip Gül’ün ailesiyle buluşarak yürüyüşe geçti. Yürüyüşte, üzerinde Habip, Ümit ve Hatice’nin resimlerinin bulunduğu “Devrimciler ölmez, devrim davası yenilmezdir” şiarlı pankart açıldı. Yürüyüş kortejinin en önünde Habip ve Ümit’in fotoğraflarının olduğu kızıl sancaklar ve orak-çekiçli kızıl sancak taşındı.

Kortejde ayrıca, Ulucanlar şehitlerinin resimleri ile Alaattin ve Hatice’nin resimleri ve BDSP flamaları taşındı.

Habip Gül’ün mezarına gelindiğinde anma programı başlatıldı. Programda ilk önce açılış konuşması yapıldı. Konuşmada, Ulucanlar Cezaevi’nde yaşanan katliam ve devrimci tutsakların gösterdiği görkemli direniş dile getirildi. Ulucanlar katliamının 13. yılında olunduğu ve katliamın hesabının sorulacağı ifade edildi. Yapılan konuşma ile beraber Habip Gül şahsında tüm devrim şehitleri anısına saygı duruşnda bulunuldu.

BDSP: Sınıf partisinin tohumlarını Habipler, Ümitler attı

Anmada BDSP adına yapılan konuşmada, devletin Ulucanlar katliamını gerçekleştirme amacından bahsedildi. Katliamın amacına ulaşmadığı, devrimci tutsakların ölümü göze alarak büyük bir direniş gösterdiği vurgulandı. Katliamların, baskıların devrimci tutsakları yenemediği ve yenemeyeceği söylendi. BDSP temsilcisi konuşmasına sınıf mücadelesinin sertleştiği bir dönemden geçildiğini, milyonlarca işçi ve emekçinin hayatlarının daha da yoksullaştığını ve cehenneme çevrildiğini söyleyerek devam etti. Kürt ve Alevi emekçilere dönük asimilasyon, inkar ve imha saldırılarının arttığı belirtildi. Emperyalist savaşa ve Suriye halklarına karşı yapılacak müdahaleye değinilen konuşmada, tarihsel bir dönemden geçildiği, dünyada emekçi isyanlarının yaygınlaştığı, halkların sokaklara çıktığı bir sürecin yaşanmakta olduğu ifade edildi. Bu tarihsel süreci yakalayan bir sınıf partisi olduğuna işaret edilen konuşmada bunun tohumlarını Habiplerin, Ümitlerin attığı söylendi. Konuşma, şu sözlerle sona erdi: “Bizler Türkiye devriminin öncüsüyüz. Marks’tan, Lenin’den aldığımız öğretiyle, Ekim Devrimi’nin deneyimiyle Türkiye devrimine hazırlanıyoruz.”

Muharrem Kurşun: Şimdi Habip olunmalı!

BDSP adına yapılan konuşmanın ardından Ölüm Orucu gazisi Muharrem Kurşun söz aldı. Kurşun konuşmasında Habip Gül’ün söz ve eylem birlikteliği olan, sorunlarla mücadele eden bir kimlik olduğunu söyledi. Habip’in devrime olan inancından bahseden Kurşun konuşmasını “Şimdi Habip olunmalı” sözleriyle bitirdi. Daha sonra, genç bir komünist Ulucanlar katliamı ve direnişi üzerine duygularını ifade ederek devrim mücadelesini yükseltme sözü verdi.

Konuşmaların ardından şiirler okundu. Devrimci marşlarla devam eden anma “Çav Bella” marşının okunması ve mücadele alanlarında olma çağrısıyla bitirildi.

Anma etkinliğinin ardından, Habip Gül’ün kardeşi ve annesinin mezarına çiçekler bırakıldı.

Kızıl Bayrak / İzmir

 

 

 

 

BDSP: “Sabra davasının takipçisi olacağız!”

 

Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu, 3 Ekim günü Büyükçekmece Adliyesi önünde gerçekleştirdiği eylemle Sabra davasının takipçisi olacağını ilan etti. 2009 yılında fabrika önünde bildiri dağıtan devrimci işçilere kurşun saçanlarla, vurulan işçilerin aynı iddianamede sanık olarak gösterildiği iddianamenin teşhir edildiği eylemde, hesabın işçi ve emekçiler tarafından sorulacağı haykırıldı.

Basın açıklaması “Dün; işçilerin üzerine ateş açtığını kabul eden Zeki Tekin’i serbest bırakan mahkeme, saldırıyı protesto eden işçileri tutuklamıştı... Bugün; yaralanan işçiler, saldırgan Zeki Tekin ile birlikte aynı suçtan yargılanıyor... İşte Sabra davası, işte burjuva hukukun adaleti!” sözleriyle başladı.

Basın açıklamasında mahkemenin üç yıl boyunca davayı açmayıp dosyayı bekletmesine rağmen herhangi bir delil toplamadığı, bugün ise üç satırlık iddianame ile silahla yaralanan işçilerin de davaya eklendiği ifade edildi. Yaşananın burjuva hukukuna dahi sığmadığı belirtilerek yaşananın “hukuk terörü” olduğu vurgulandı. Açıklamada ayrıca, silahla yaralanan Tahsin Alıcı’nın hala sağlık sorunları yaşadığı da hatırlatıldı.

Basın açıklamasının ardından Çağdaş Hukukçular Derneği’nden Avukat Gökmen Şahin söz aldı. Şahin davanın önemini vurguladıktan sonra, davanın takipçisi olacaklarını ifade etti. Geçtiğimiz aylarda Esenyurt’ta şantiye çadırında yanarak ölen işçileri hatırlatarak işçilerin tersanelerde fabrikalarda katledildiğini, hak ve adalet isteyen işçilerin ise yargılandığını söyleyen Şahin, ÇHD olarak işçi sınıfının, işçilerin, emekçilerin haklarını korumaya ve savunmaya devam edecekleri vurgusuyla konuşmasını tamamladı.

2009 yılında Sabra Tekstil önündeki eylemde gözaltına alınıp tutuklanan Melek Can ise, o dönem yaşananları anlattı. Can konuşmasına gözaltı sürecini aktararak başlarken ve mahkemede tutuklanmaları sırasında polislerin savcı ve hakimlerle kurduğu diyalogları teşhir etti. Can, adliye önündeki polisleri göstererek “Polisler, mahkemeler bizim dostumuz değildir. Bizim dostumuz işçi sınıfıdır” dedi. Can sözlerini “Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!” sloganıyla bitirdi.

Eylem boyunca “İşte burjuva hukukun adaleti!”, “Kahrolsun burjuva mahkemeleri!”, “Patron vuruyor, mahkeme koruyor!” sloganları sık sık atıldı.

Eylem, BDSP adına davanın takipçisi olunacağı, polis ve hukuk terörünü teşhir etmeye devam edileceği belirtilerek 22 Ocak 2013 günü görülmeye başlanacak Sabra davasına çağrı yapılarak bitirildi.

Kızıl Bayrak / İstanbul