15 Mart 2013
Sayı: KB 2013/11

 Kızıl Bayrak'tan
Devrimci baharın yüklediği güncel sorumluluklar
PYD gerici muhalefetle anlaştı
Newroz piroz be!
4. Yargı Paketi açıklandı!
18. yılında Gazi Katliamı lanetlendi
DİSK Olağanüstü Genel Kurula gidiyor
Demiryolları özelleştirme kıskacında
Özelleştirme yasasını püskürtebilecek gücümüz var!
Sınıf hareketinden
Daiyang-SK grevi üzerine
İşçilerin birliği halkların kardeşliği için Sınıfa Karşı Sınıf Kurultayları’na hazırlanıyoruz!

Kürt Sorunu Üzerine
Konferanslar... / 2
Kürt açılımının sınırları - H. Fırat

Newroz’da
mücadele alanlarına!
25 yıldan bu yana
Halepçe’nin anıları taze
Devrimci Kadın Kurultayı tebliğlerinden... / 5
8 Mart’ın ardından
8 Mart eylemlerinden
Üçlü gerici cephe
Irak’ta da işbaşında!
Dünyanın sokaklarında grev ve direnişler
Sınav gündemli çalışma ve görevlerimiz
Ankara Üniversitesi’nde
ücretsiz yemek
Seyit, Necati ve Ethem’i saygıyla anıyoruz
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

İşçilerin birliği halkların kardeşliği” şiarıyla

Newroz’da mücadele alanlarına!


İşçiler, emekçiler, kardeşler!

Başında AKP’nin bulunduğu sermaye devleti bir kez daha “Kürt sorununda çözüm” iddiasıyla sahnede. 2013 yılının ilk günlerinden bu yana gerçekte Kürt hareketini tasfiyeyi hedefleyen bir “açılım” gösterisi sergileniyor. Kürt halkıyla birlikte tüm işçi ve emekçilerden bu oyunu desteklemeleri isteniyor. Bu yılın Newroz kutlamalarına da bu desteğin yansıtılması bekleniyor.

Oysa son on yıl içinde gündeme gelen “demokratikleşmeler”in, “açılımlar”ın, “müzakereler”in kime ve neye hizmet ettiğini hep birlikte gördük. İşçilere, emekçilere, Kürt halkına defalarca çözüm vadeden dinci-gerici iktidar, her defasında kirli savaşı şiddetlendirdi. Silahlı Kürt direnişçilerine yönelik imha saldırılarına KCK tutuklamaları, Roboski katliamları, sınırötesi bombalamalar, yurtdışı suikastleri eşlik etti.

Çözüm diye koparılan yaygaraya rağmen, Kürt düşmanlığında en ufak bir gerileme yoktur. Çocuk, kadın, genç, yaşlı demeden tutuklanan binlerce Kürt hala F tiplerinde tutulmaktadır. Kürt halkının Güney’den sonra Batı Kürdistan’daki kazanımları büyük bir hazımsızlıkla ve saldırganlıkla karşılanmaktır. 

Bu saldırılar Türkiyeli tüm işçi ve emekçilere yönelik ekonomik, sosyal, siyasal hak gasplarıyla içiçe yürütülüyor. Son on yıl içindeki yasal düzenlemelerle çalışma ve yaşam koşulları iyice ağırlaştırıldı. Çalışma saatleri uzatıldı, taşeronlaştırma ve esnek çalıştırma yaygınlaştırıldı. Özelleştirme “açılımlarıyla” eğitim, sağlık ve diğer kamusal hizmetlerin paralı hale getirilmesinin son vuruşları yapıldı. “Demokratikleştirme” adı altında polis devleti uygulamaları olağanlaştırıldı. Polis kurşunlarının, keyfi gözaltıların, işkencelerin ve kitle gösterilerine vahşi saldırıların yolu sonuna dek açıldı. Tümüyle dinci-gerici AKP-cemaat iktidarının kontrolüne geçen burjuva mahkemeleri, her türlü muhalefete ceza yağdıran, burjuva hukukunu dahi ayaklar altına alan birer engizisyona dönüştüler.

Yine bu dönemde Türkiye’nin kan emici burjuvazisi batılı emperyalistler hesabına Ortadoğu’nun mazlum halklarına karşı yeni bir savaş cephesi açtı. “Komşularla sıfır sorun” söyleminin yerini, başta Suriye ve İran olmak üzere komşu halklara yönelik düşmanca bir siyaset aldı. Türkiye, emperyalizm hesabına Suriye’de sürekli yeni vahşetlere imza atan tetikçi çetelerin karargahına dönüştürüldü. Diğer yandan, yeni radar üsleriyle, NATO’nun patriot yığınağıyla siyonist İsrail’in kalkanı ve emperyalizmin savaş üssü haline getirildi.

Tüm bunlara rağmen Tayyip Erdoğan ve öteki dinci-gerici zorbalar sözde siyonizm karşıtı ikiyüzlü şovlarını arsızca sürdürüyorlar. Filistin davasını ve kardeş komşu halkları düşündüklerini iddia edebiliyorlar.

 

İşçiler, emekçiler!

Din taciri AKP bir yandan işçilere, emekçilere, Kürt halkına ve komşu halklara karşı sinsi ve saldırgan politikalar yürütürken, diğer yandan başta kendi yandaşları olmak üzere tekelci Türk burjuvazisinin iyice palazlanıp semirmesini sağladı. Karşısındaki tepkilerin cılızlığı ve sahip olduğu oy desteği sayesinde iktidar mevzilerini sürekli büyüttü. Yeri geldi geçmiş yıkımların korkularına oynadı, yeri geldi ilkel etnik ve mezhepsel düşmanlıkları kaşıdı. Emperyalist-kapitalizmin çok boyutlu krizi koşullarında dahi işçi sınıfı ve emekçi kitleleri denetim altında tutmayı başardıkça, üstüne bir de düzen cephesindeki rakiplerini alt ettikçe, aldatmaca, hile ve zorbalıkta tüm sınırları aştı.

Yalan ve zorbalıkla süren onbir yıllık saltanat bugünün Dehaklar’ına yetmiyor. Daha fazlasını istiyorlar. Bunun için iktidar mevzilerini pekiştirmeleri, kendi anayasalarını yapmaları, despotik başkanlık sistemine geçmeleri, ardından 2014 seçimlerini kazanmaları gerekiyor. İşçi ve emekçileri bu süreçte uyutabilmeleri ise, Kürt sorununu bir parça kontrol altına almalarına, Suriye’deki kirli politikanın başarısına, Güney ve Batı Kürdistan’a dair şoven kaygıları yatıştırabilmelerine vb.’ne bağlıdır. Zaten bu başta ABD olmak üzere tüm emperyalist efendilerin de isteğidir.

Dinci-gerici iktidar “demokratikleşme”, “açılım”, “müzakere”, “çözüm” aldatmacası ile işçileri, emekçileri ve Kürt halkını bir yıl boyunca oyalayabilmeyi umuyor. Reformist Kürt hareketi ve Türkiye solunun kuyrukçu kesiminin yeni “çözüm” oyununa kapılmaları, bu umudun çok da temelsiz olmadığını gösteriyor.

 

Kardeşler!

Bugüne kadar hak ve özgürlüklerin hiçbiri masalarda kazanılmadı. Kürt halkının varlığının tanınması dahi devrimci mücadele sayesinde mümkün olabildi. Sermaye devletinin budayarak “açılım” diye yutturmaya kalktığı tüm öteki kazanımlar da devrimci mücadele döneminin ürünleridir. Kürt halkının başta eşitlik ve özgürlük olmak üzere haklı ve meşru tüm taleplerini elde etmesinin yolu da, tasfiyeci pazarlık masalarından değil, devrimci militan mücadeleden geçmektedir. Egemenlerin ehlileştirme çabalarına rağmen özünde isyan ve özgürlük çağrısı olan Newroz, her bahar döne döne bu gerçeği hatırlatmaya devam edecektir.

TKİP, tüm işçi ve emekçileri Newroz’un devrimci çağrısını sahiplenmeye, 2013 Newroz’unda sermaye devletinin tasfiyeci aldatmacalarına gereken yanıtı vermeye, halklarımızın özgürlük ve eşitliğe dayalı kardeşliğinin biricik yolu olan devrim ve sosyalizm mücadelesine omuz vermeye çağırıyor.

Newroza we pîroz be!

Yaşasın işçilerin birliği halkların kardeşliği!

Özgürlük, eşitlik, gönüllü birlik!

Yaşasın devrim, yaşasın sosyalizm!

Türkiye Komünist İşçi Partisi

Mart 2013