19 Temmuz 2013
Sayı: KB 2013/29

 Kızıl Bayrak'tan
Haziran direnişinde yeni safha
Zorbalara karşı isyan haktır!
AKP iktidarının
“hayat suyu”
yabancı sermaye
çekilmeye başladı
Sermaye devleti
tam bir cinayet şebekesidir!
İzmir’den baskınlara yanıt...
Devlet yine
katilleri koruyor!
Onbinler Ali için sokaklara indi!
Binler TMMOB yasasına karşı sokağa çıktı
14. Evvel Temmuz Festivali tamamlandı
Kamu TİS’leri görüşme süreci devam ediyor…
“Sendika hakkımız engellenemez!”
“Sonuna kadar mücadele!”
Para basanlar hakları için grevde!
“Bu grev onur grevidir!”
Mısır’da halk hareketi ve yeni gelişmeler
Gezi Parkı Direnişi’nden ayaklanmaya... - 2 V. Yaraşır
Gençlik yol ayrımında… K. Ali

Dünyada işçi ve emekçi eylemleri sürüyor!

Toplumcu Eksen’den...
Ekim Gençliği temsilcisi ile Yaz Kampı üzerine konuştuk...
Forumlar taleplerin kürsüsü oluyor
ABD’de Trayvon Martin davası... T. Kor
Gezi tutsağından mektup…
Kavga bitmedi direnişe devam!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 


Para basanlar hakları için grevde!

 

Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı’na bağlı Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü’nde çalışan, Basın-İş Sendikası’na üye 257 işçi, 8 Temmuz’da beri grevdeler. Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinin tıkanması nedeni ile greve çıkan işçiler, çalışma koşulları ve ücretlerinin insanca yaşanabilir düzeye getirilmelerini istiyor.

Greve çıkan işçiler, ücret adaletsizliği yaşandığını, işçilerin ortalama kıdeminin 15 yıl olduğunu belirtiyor. Yüzde 99’u evli, ortalama çocuk sayısı 2-3 ve yüzde 65’inin kirada oturduğunu, fakat ücretlerin ise ortalama 1524 lira olduğunu vurguluyorlar.

Bunun yanında işçilerin, 2013 yılının ilk altı ayında, 2012 yılının toplam üretimine yakın üretim yaptığını, son altı ayda 40 ton altın, 22 milyona yakın kıymetli evrak bastığını ve Darphane ve Damga Matbaası’nın 2012 yılı kârının 68 milyon TL olduğunu hatırlatıyorlar. İşçiler bu çalışma verimliliğine rağmen, her gün artan hayat pahalılığı karşısında artık geçimlerini sağlamakta zorlandıklarını ve istediklerinin sadece ücret ortalamasının 2 bin TL seviyesine çekilmesi olduğunu ifade ediyorlar.

İşçiler, ayrıca sözleşme maddelerinin keyfiyete göre işlediğini, son yıllarda meslek hastalıklarında artışların olduğunu, gereksiz ve aşırı güvenlik önlemlerine maruz bırakılmakta, hırsız muamaelesine tabi tutulduklarını, ceza mahiyetinde, esas işlerinden dışında başka işlerde çalıştırıldıklarını vurguladılar.

İşçiler, kamuoyundan destek beklediklerini de dile getirerek, kendilerinin başlattığı “Bozuk Paralar Kumbaraya” kampanyasına da destek olmaya çağırıyor. Grevleri ve grevci işçiler hakkında karalama yapanları da kınadıklarını belirtiyorlar.

Grevci Darphane işçilerinin görüşlerini aktarıyoruz:

İsteklerimiz karşılana kadar biz kapıdayız!”

Çetin Akyayla (Basın İş Sendikası İstanbul Şubesi Mali Sekreteri, Darphane işçisi): Bizim iki yılda bir yapılan bir sözleşmemiz var. Kamu İşverenleri Sendikası ile Ankara’da. Bu kamuyu bağlayan bir toplu sözleşme. 2013 Ocak itibari ile yasal olarak toplu sözleşme görüşme süremiz başladı. 60 günlük yasal süremizden sonra arabulucu atandı. Bu aşamalarda da hiçbir şekilde anlaşamadık. Ve artı idari maddelerden hiçbirini geçiremedik. 8 Temmuz saat 14.00 itibari ile sendikamız grev kararını aldı. Greve çıkış tarihi bellidir de, bitiş tarihi belli değildir. Ne zaman anlaşırsak, uzlaşırsak, bizlerde işimizin başına döneceğiz.

Tabi bizi buralara getiren noktalar var. Önce ücret. Çünkü piyasada şöyle bir algı var, insanlarda da var bu algı; darphane dediğinizde bizi 5-10 bin lira maaş alıyoruz zannediyorlar. Ama baktığınızda Darphane işçisinin maaş ortalaması 1524 lira’dır. Geçen yılki Darphane’nin kârı 68 milyon. Geçen yıl toplam 40 ton piyasaya altın verdik. Bu yıl ise, bu aya kadar 60 ton altın verdik. Kâr eden bir kurum ama, çalışanları hiçbir şekilde mutlu değil. İçerdeki çalışma koşulları da çok uygun değil. Mesela şimdi yaz aylarındayız, fakat içeri girip bir bakın. Ne bir iklimleme ne bir klima, hiçbir şey yok. Çalışma koşulları içerde çok sağlıklı değil.

Taleplerimizin arasında ücretlerimizin 2-2,5 bin lira gibi bir rakama çekilmesi var. Çalışma koşulları için işverenimizin gerekleri yapmasını istiyoruz. Şuana kadar işverenle herhangi bir görüşmemiz yok, bize bir teklif gelmedi henüz. Ne zaman gelirse oturup değerlendireceğiz. Biz kapıdayız. Bir hafta, bir ay bekledik, bir şey olmadı içeri girelim diye bir mantığımız yok. Bizim isteklerimiz karşılana ve koşullarımız iyileştirilene kadar biz kapıdayız. Bununla ilgili bir tarih yok, bunun önü açık.

Kamuoyuna şunu söylemek istiyorum. “Darphane grevde çeyrek altın karaborsaya düştü” haberlerini görüyoruz. Altının fiyatını ne Darphane ne de çalışanları belirler. Darphane çalışanı sadece üretir, yapar, verir. Bunları karaborsaya düşürenler bizimle alakalı değiller. Vatandaşlar bunlara itibar etmesin. Greve destek anlamında, herkese kapımız açık. Burdayız, İstanbul’un göbeğindeyiz. Greve her türlü desteği bekleriz.

Hak ettiğimizi almak için burdayız”

Cemal Temir (Darphane işçisi) : Şuan grev sürecindeyiz. Hiçbir işçi grev görmek istemez. Bunun bir takım maliyetleri olduğunu herkes bilir. Ama geldiğimiz süreçte biz mecbur kaldık. Gerek ücret gerekse çalışma koşulları konusunda taleplerimiz karşılanmadığı için, en son çareyi biz burada gördük. Duruşumuzla, arkadaşlarımızın dayanışması ile grevi götüreceğiz. Fazla istediğimiz bir şey de yok. Üretiyoruz, kazandırıyoruz, nadide bir kurumda çalışıyoruz. Kâr eden bir kurumda çalışıyoruz. Kârı bize verin demiyoruz, hakkımızı verin diyoruz.

İstanbul gibi bir şehrin şartlarında, insanların nasıl geçineceği düşünülmeli. Yoksulluk sınırı, açlık sınırı belli, onun altında çalışan arkadaşlarımız var. 1524 gibi bir rakamlarla çalışıyor burdaki insanlar. Dışarıdan, Darphane işçisinin refah içinde çalıştığı sanılıyor, fakat dışardan göründüğü gibi değil. ‘Dışı seni yakar içi beni yakar’ misali. Burdaki insanların sosyal bir faaliyeti bile yok. İçerde çalışma koşulları olsun, dışarda ailevi yaşamın olsun zorlukları var. Şu mevsimde insanlar çoluk çocuğu ile denizdeyken, ben çocuğumla burada grev çadırındayım. Kim ister bunu?

İş ve çalışma maliyetleri hakkında abartılı rakamlar gösteriliyor devlet tarafından, hiç de öyle değil. Bir takım giderler giydiriyorlar, işçi maliyetlerini yüksek gösteriyorlar. Düşünün, iki çocuk okutuyorsun, kirada oturuyorsun, 5 nüfuslu bir ailesin. Bu maaşla İstanbul şartlarında geçinen varsa buyursun gelsin. “Bu para sizi refah içinde yaşatıyor, size bu para çok” desin biri, göreyim ben onu.

Bir de bizim müşteri diye tabir ettiğimiz arkadaşların bize söyledikleri var. “Darphane işçisi yatıyor” deniyor. Darphane işçisi yatmıyor. Geçen sene 40 ton, bu yıl altı ayda 65 ton altın üretti bu darphane işçisi. Bunu darphane işçisi yaptı, bunların taleplerini biz karşıladık. Bunlar bunu söylerken hiç düşünmüyorlar mı? “Geçen sene talebimizi karşıladılar, bu yıl üç dört kat arttı talebimiz, işçiler yine karşıladı” demiyor mu, “Darphane işçisine bunu nasıl diyebiliyoruz” diye düşünmeleri gerekiyor.

Darphane işçisi çalışıyor, hak ettiğini alamıyor. Bizde hak ettiğimizi almak için burdayız.

Diğer işçi arkadaşlarıma şunu söylemek istiyorum; her zaman birlik beraberlik, direniş. Yaptıklarının arkasında dururlarsa bir takım hakları alacaklarına inanıyorum. Yeter ki birlik beraberlik içinde olalım, sağlam duralım hak ettiğimizi alırız.

Kızıl Bayrak / İstanbul


 

 

İsdemir’de 4 bin işçi grevde

 

Hatay’ın İskenderun ilçesindeki İskenderun Demir Çelik Fabrikası’nda (İSDEMİR) 7 aydır süren toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine, Hak-İş’e bağlı Çelik-İş Sendikası grev başlattı. Üretimin tamamen durduğu fabrikada, Toplu İş Sözleşmesi 5 bin 300 işçiden 4 binini kapsıyor.

İSDEMİR İsmail Akçakmak Kapısı’nda saat 08.00’de, aileleriyle birlikte toplanan 4 bin işçi iş bıraktı. Türkiye’nin en büyük demir çelik fabrikası olan İSDEMİR’de, Çelik-İş Sendikası ile fabrika yönetimi arasında Ocak ayında başlayan Toplu İş Sözleşmesi görüşmeleri yürütülüyordu. Fabrika yöneticileri işçileri sendika dışında sözleşme imzalamaya zorluyorlardı.