29 Kasım 2013
Sayı: KB 2013/46

Dinci-gerici iktidarın rant dalaşı kızışırken…
Dış politikada iflas derinleşiyor!
CHP “hizmete” hazırlanıyor...
2014 Bütçesi açıklandı...
Devletin KDK makyajı çabuk döküldü!
ODTÜ yolu, rant ve yerel seçimler!
Sermaye düzenini sel aldı
Öğretmenler Günü hediyesi: Gaz, cop ve tazyikli su!
Petrol-İş Sendikası’nı sorumluluğa davet ediyoruz!
Korozo işçileri: Sendika sendikalığını yapmalı!
MİB MYK Aralık ayı toplantısı...

Kıdem tazminatı sermayenin sofrasında...

Mısır’da “gösteri yasası”na karşı gösteriler
Anlaşma sağlandı!
Baskıcı ve gerici ablukayı dağıtmak için...
Emekçi kadınlar mücadeleyi büyütmeye çağırdı
25 Kasım’da kadınlar şiddete son dedi!
“Polis terörünün emrini verenleri yargılayın!”
İzmir’de Gezi duruşmaları
82 yıl sonra gelen ‘adalet’! 
Çare direniş!
Devlet tutsakları öldürmeye çalışıyor!
“İşçi sınıfının onurlu birliği için...”
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

MİB MYK Aralık ayı toplantısı...

Değerlendirme ve kararlar


Metal İşçileri Birliği Merkezi Yürütme Kurulu (MİB MYK) Aralık ayı toplantısını gerçekleştirdi. MİB MYK toplantısında gündemler şu şekilde oluşturuldu:

- Kıdem tazminatı ve haklarımıza saldırılar

- Asgari ücret ve Ocak zamları

- İşkolundaki gelişmeler

- Yayınlar

Bu başlıklar üzerinde yapılan tartışma ve değerlendirmelerin sonuçları aşağıdadır.

- Kıdem tazminatı ve haklarımıza saldırılar

1. Bir süredir sermaye, hükümet ve sendika bürokratlarınca masaya yatırılan kıdem hakkımızı gasp etmek için girişimler sürüyor. Ancak ortada sınıfımız cephesinden bu pazarlık masasını devirebilecek çapta yoğun bir mücadele olmasa da, sermaye ve uşakları amaçlarına ulaşabilmekte büyük güçlük yaşıyorlar. Bunun böyle olmasının iki nedeni var. Birincisi varlığını güçlü bir şekilde gösteremese de sınıfımızdan duydukları korkudur. Korkuları yersiz de değildir. Çünkü dipteki homurdanmaların sesi onların kulaklarına kadar gelmektedir. Bunun için de bu zehri bize yutturmak için bir yem bulmaya çalışıyorlar. İkincisi ise sendika ağalarımız böylesine ağır bir suça imza atarken en azından bunun karşılığında kendilerine bir takım kırıntılar koparmanın hesabını yapıyorlar. Bu kırıntılardan biri olarak, en azından kamudaki taşeronlara sendikalarına üye yapmanın yolunun açılmasını istiyorlar.

2. Öte yandan, sonu büyük bir tuzağa dönüşecek bir pazarlık oyunuyla da yüz yüze olduğumuz her geçen günü daha açık görülüyor. Öyle ki, daha önce üzerinde herhangi bir pazarlık yapmayacaklarını, kıdemin masaya getirilmesini “genel grev” nedeni saydıklarını söyleyen Türk-İş yöneticileri, şimdilerde fona devir konusunu es geçip 30 gün pazarlığı yapıyorlar. Kırmızı çizgisini buradan çekmeye çalışıyor, böylelikle işçileri aptal yerine koyuyorlar. Bu, gerçekte büyük bir geri adım, kıdemi kuşa çevirip bireysel sigorta haline getirmenin yolunu açmak demektir. MYK, bu büyük tuzak konusunda işçi sınıfını uyarmakta ve her türlü kıdem pazarlığına karşı çıkmaya, pazarlık masasını devirmeye çağırmaktadır.

3. Toplantıda ağırlıklı olarak mevcut mücadelenin durumu değerlendirilmiştir. Ortadaki tabloda halen Türk-İş cephesinden işçileri mevcut saldırı konusunda uyarmak ve aydınlatmak da dahil mücadele adına hiçbir şey yapılmamaktadır. Bu saldırıya açıktan ortaklık eden Hak-İş cephesi gerici faaliyetlerini sürdürürken, DİSK, bu ikisinden ayrılarak sokağa çıkmaktadır.

Diğer ikisinin utanç verici durumu karşısında DİSK’in bu eylemlerinin, pazarlık masası dışında başka bir yolun olduğunu göstermesi bakımından değeri büyüktür. Fakat yine de belirtmeden geçmemek gerekir ki, DİSK cephesinden bu sürecin enerjik biçimde fabrika ve işyerleri zemininde örgütlendiğini söyleyemiyoruz. Örgütlü olduğu işyerlerinde bunu yapamayan DİSK haliyle kendi sınırları dışına taşarak sınıfı genel bir direnişe çekecek bir sorumluluk bilinciyle davranamıyor. Bu da dolayısıyla anlamlı ve son derece işlevsel olan bu eylemlerin etkisini ve gücünü sınırlıyor.

4. Bu tablo da bir kez daha gösteriyor ki, asıl sorumluluk ileri ve öncü sınıf güçlerine düşüyor. Bunun en dolaysız sonucu ise her türlü beklemeciliğe acilen son vermek olmalıdır. Bu da demektir ki, eğer herhangi bir sendikanın üyesiyseniz derhal harekete geçmelisiniz. Bağlı bulunduğunuz sendikanın yönetim kademelerini, fabrika temsilciliklerinden başlayarak eyleme zorlamalısınız. Sorumluluk mevkiindeyseniz eylem kararı almalı, karar için bulunduğunuz zeminleri zorlamalısınız. İsteklerinize uymayanlarla hesaplaşmalı, hesaplaşmanın yollarını aramalısınız. Bunu yaparken yine de beklememeli, elinizden ne geliyorsa ve nasıl yapabiliyorsanız tutumunuzu eylemli bir tarzda göstermelisiniz. Bu yeri gelir bir söz söylemek olur, yeri gelir sokağa çıkmak olur, yeri gelir yapılan eylemlere katılmak olur, yeri gelir arkadaşınızı eyleme katmak olur. Ama ne olursa olsun kendiniz, geleceğiniz ve sınıfınız için sorumluluk almalısınız. MYK, bu düşüncelerle sendikal uyuşukluğu, bürokratik yozlaşma ve beklemeciliği yıkıp geçmeye çağırmaktadır.

5. Öte yandan, mücadelenin örgütlenmesini sendikal zeminler ve kademelere havale eden yaklaşımları sınıfımız içerisinde kesin olarak yenmeliyiz. Elbette sendikalar işçi sınıfının kitlesel mücadele örgütleridir, ancak bu sınıf mücadelesinin sendikal zeminlerden ibaret olduğu anlamına gelmez. Dahası bürokrasi tarafından felç edilmiş olan bugünkü sendikalar gerçeği düşünüldüğünde bu özellikle böyledir. Bunun için mücadeleyi sendikal kademelerin yukarıdan aşağıya kendisini kuran dar ve boğucu çerçevesini aşacak bir kapsamda, aşağıdan sendikalı-sendikasız işçileri kapsayan esnek zeminler üzerinden inşa etmeliyiz. Bu da demektir ki, fabrikalarda, havzalarda, semtlerde sendikalı-sendikasız ayrımı yapmadan işçileri yan yana getirmeli ve mücadele içerisine sokmalıyız. Bu ise işçi birlikleri, komiteler, platformlar türünde inisiyatifleri kurmak konusunda enerjik bir çaba göstermek anlamına gelecektir. Beklemeciliği yıkıp geçmek de bu ölçüde mümkün olacaktır.

MYK, bu düşüncelerle, birlik bileşenlerini ve öncü sınıf güçlerini, izleyen-eleştiren-katılan bir tutumla yetinmemeye, mücadeleyi örgütleme sorumluluğunu yüklenmeye çağırmaktadır.

6. MYK, son olarak bu kapsamda somut işler üzerinde durmuş, planlamalar yapmıştır.

- Asgari ücret ve Ocak zamları

1. Asgari ücret ve Ocak zamları önümüzdeki dönemin en önemli gündemlerindendir. Zira milyonlarca işçinin hayatı söz konusudur. Fakat her ikisinde de işçiler devre dışı bırakılmıştır. Bunun için bu gündemlere esaslı bir müdahale her şeyden önce bu sorunu çözecek adımlar atmak anlamına gelecektir.

2. Asgari ücretin belirlenmesinde rol alan “Asgari Ücret Tespit Komisyonu” tümüyle göstermelik bir kurumdur. Zaten daha bu komisyon toplanmadan hükümet de asgari ücret konusundaki kararını açıklamıştır. Bunun için bir yandan Türk-İş’in bu göstermelik komisyondan çıkması istenmeli, ama asıl olarak da asgari ücretin milyonların katıldığı bir toplu iş sözleşmesi sürecine dönüştürülmesi hedefiyle sokaklara çıkılmalıdır. MYK, bu doğrultuda etkin bir çalışma ve mücadelenin örgütlenmesine dikkat çekmektedir.

3. Asgari ücretin resmen açıklanmasının ardından sendikasız fabrikalarda yapılacak zamlar da, genel olarak asgari ücret zammı ölçüsünde kapitalistlerin keyfine kalmıştır. Aksi için örgütlü hazırlık şarttır. Bunun için işçilerin tutması gereken yol, hızla iç örgütlenmelerini kurmak, taleplerini belirlemek ve kapitalistin karşısına örgütlü bir güç olarak çıkmaktır. MYK, bu anlayışla tüm bileşenlerini bulundukları alanlarda bu yönde davranmaya, işçileri aydınlatmaya, mücadelede ve örgütlenmede önde yürümeye çağırmaktadır.

4. Öte yandan Ocak zamlarının ardından hemen her dönem canı yanan işçilerin güçlü bir sendikalaşma eğilimi gösterdikleri bilinmektedir. Özellikle e-devlet uygulamasıyla bu eğilimin her zamankinden daha güçlü biçimde yaşanacağı öngörüsünde bulunabiliriz. Birlik bileşenleri mücadele ve örgütlenmede bu gerçekleri göz önünde tutmalı, bunun için gerekli teknik ve politik hazırlıkları yapmalıdırlar.

5. Bu gündemle ilgili olarak merkezi bazı araçlar üzerinde durulmuş ve planlama yapılmıştır.

- İşkolundaki gelişmeler

Yukarıdaki başlıklar işkoluyla ilişkisi içerisinde ele alındıktan sonra, yerellerden gelen bilgiler ışığında işkolunun tablosu ele alınmıştır.

1. Bu tabloda sermaye cephesinden MESS, büyük ölçüde kıdem ve diğer hak gaspları için mesai harcamaktadır. Tek tek fabrikalarda genel olarak azgın sömürü koşulları sürmektedir. Metal patronları sömürüde hiçbir esneklik göstermemektedirler.

2. MESS’in ortağı Türk Metal ise bu arayı yeni mevziler kazanmak için değerlendirmektedir. Halihazırda İSDEMİR başta olmak üzere birçok fabrikada örgütlenmeye çalışmaktadır. İşçilerin sendikal işbirlikçiliğe karşı duyduğu öfke, sicili bozuk bu çete tarafından istismar edilmektedir.

3. Türk Metal tarafından baskı altına alınan Çelik-İş ayakta kalma savaşı verirken, Birleşik Metal-İş de aynı şekilde baskı altına alınmaya çalışılmaktadır. Fakat Türk Metal cephesinin bu atakları onun gücü konusunda bir yanılsama yaratmamalıdır. Zira Türk Metal’in örgütlü olduğu fabrikalar kaynamaktadır. Önümüzdeki aylarda yeni MESS Grup TİS sürecinin başlayacağı düşünülürse Türk Metal saltanatının tehlikede olduğunu söyleyebiliriz.

4. MYK, bu tabloda özellikle Grup TİS süreci için şimdiden hazırlıklara başlamak ihtiyacına vurgu yapmaktadır.

Metal işçisinin başarmak için en büyük silahı fabrikalarda kuracağı komiteler olacaktır. Bunun için MYK bütün bileşenlerini ve öncü işçileri, olabildiğince çok sayıda, ama sağlam komiteler kurmaya çağırmaktadır.

5. Toplantıda Feniş direnişi de gündeme gelmiştir. Halihazırda Çelik-İş ve onun direniş içerisindeki uzantılarının etkisiyle tıkanma aşamasına gelen direnişin yeniden canlandırılması gerekmektedir. Bunun için ise, sorumluluk alacak işçilerle aşağıdan yukarıya etkin bir inisiyatifin örgütlenmesi ihtiyacı üzerinde durulmuştur.

- Yayınlar

Bu başlık altında ilk olarak sosyal medyanın daha etkin kullanılması konusu ele alınmıştır. Daha etkin kullanım için mevcut yayının yerellerden katkılarla güçlendirilmesi ve fabrikaların nabzının yayınımızda atar hale getirilmesi gerektiği hatırlatılmıştır.

İkinci bir başlık olarak ise bülten tartışılmış, çıkan yayın üzerinde eleştiri ve öneriler paylaşılmıştır. Son olarak da bültenin Aralık sayısı planlanmıştır. Yapılan planlamaya göre katkıların 1 Aralık tarihine kadar gönderilmesi gerekmektedir.

Metal İşçileri Birliği
Merkezi Yürütme Kurulu

27 Kasım 2013

 

 

 

 

Bursa ve İzmir’de
“#Direnİşçi” eylemleri...

 

Bursa

DİSK üyesi metal ve tekstil işçileri ile taşeron işçileri 21 Kasım’da kitlesel bir yürüyüş gerçekleştirdi.

Kent Meydanı’nda toplanan yüzlerce işçi en önde DİSK’in “Kıdem tazminatımız iş güvencemizdir yok edilemez! Köleliğe karşı #direnişçi!” pankartı arkasında yürüyüşe başladı. Bu pankartın arkasında Birleşik Metal-İş ve DİSK Tekstil üyeleri yürüdü. Metal işçilerinin eyleme katılımı yoğundu. Dev Sağlık-İş üyesi taşeron işçileri ise “İnsan ihale ile çalıştırılmaz sağlıkta taşeron olmaz!” pankartı arkasında yürüdü. Emekli Sen’liler de kendi pankartları ile yürüdüler.

Fomara Meydanı’na yapılan yürüyüş boyunca konuşmalar yapılarak bu saldırının hangi hak gasplarına yol açacağı anlatıldı. Yol boyunca bildiri dağıtımı da yapıldı.

Hava karardıktan sonra meşalelerin de yakıldığı yürüyüşte işçiler coşkulu ve kararlıydı.

Fomara Meydanı’nda basın açıklamasını DİSK Genel Başkanı Kani Beko okudu. Beko, kıdem tazminatının fona devredilmesinin yağma demek olduğunu belirterek çeşitli örneklerle bundan önceki fonların başına gelenleri anlattı.

Eyleme Metal İşçileri Birliği, Partizan, DHF, Halkevleri, TKP, BAMİS-BATİS, HDK destek verdi.

İzmir

DİSK’in “#Direnişçi” kampanyasının eylemlerine 27 Kasım’da İzmir’de devam edildi. DİSK üyesi işçiler, eylem için Basmane Meydanı’nda toplandılar. Buradan İzmir Büyükşehir Belediyesi (İBB) önüne yüründü.

Yürüyüş boyunca kıdem tazminatının işçi için önemine vurgu yapan konuşmalar yapıldı. Yürüyüşte önde “DİSK” pankartı ardından sırasıyla “Kıdem tazminatımız iş güvencemizdir, yok edilemez. Kıdem gaspına karşı Direnişçi!”, “Emek Platformu”, “Gediz Edaş’ta insanca yaşamak ücreti alacağız. Kıdem tazminatını yağmalatmayacağız!/Enerji Sen”, “DİSK Genel-İş 5 No’lu Şube”, “Kıdem tazminatıma dokunma!/Birleşik Metal-İş” pankartları açıldı.

Flamalar ve meşalelerle İBB önüne gelindiğinde DİSK Genel Başkanı Kani Beko konuşma yaptı. Beko konuşmasında, kıdem tazminatının fona devri adı altında gasp edilmesine karşı eylemlerini sürdürdüklerini ifade ederek DİSK üyelerinin bu hakka sahip çıkması çağrısını yineledi.

Kızıl Bayrak / Bursa-İzmir

 

 

 

 

Sincan İşçi Birliği mücadeleye çağırıyor!

 

Geçtiğimiz ay “Haklarımızı biliyor muyuz?” başlıklı etkinlik gerçekleştiren ve Sincanlı işçileri örgütlü mücadeleye çağıran Sincan İşçi Birliği, bu etkinliğin ardından çalışmalarını güçlendirerek sürdürüyor.

Etkinliğin ardından biraraya gelen Birlik yürütmesi bu çerçevede yeni dönem planlarını da çıkartmış bulunuyor.

Sincan İşçi Birliği, kıdem tazminatının gaspı saldırısına karşı Sincanlı işçileri hakkına sahip çıkmaya çağırdı. Sincan İşçi Birliği, bu çerçevede bir broşür hazırladı. Ayrıca “Gücümüz birliğimizde!” ve “Kıdem tazminatı hakkımızın gasp edilmesini REDDEDİYORUZ!” şiarlı pullarla da Sincanlı işçilere mücadele çağrısı taşınmaya devam ediliyor.

Aralık ayı etkinlik programını da çıkaran Sincan İşçi Birliği, 15 Aralık’ta ücret sorununun tartışılacağı bir etkinlik için hazırlıklarına başlamış bulunuyor. Sincan İşçi Birliği bu etkinlik öncesinde ise bir imza kampanyası düzenleyecek ve Sincan merkezde açacağı standla Sincanlı işçilere mücadele çağrısını taşımaya devam edecek.

Kızıl Bayrak / Ankara

 

 

 

 

Aliağa-Çiğli İşçi Birliği’nden kahvaltı

 

Aliağa-Çiğli İşçi Birliği çalışmalarına düzenlediği kahvaltı ile devam etti.

10 Kasım’da alınan kararlardan biri de kahvaltılı toplantı düzenlenmesiydi. 24 Kasım’da biraraya gelen işçiler, yapılan kolektif kahvaltının ardından bir toplantı daha gerçekleştirdi. Bir önceki toplantının kararlarının değerlendirilmesi yapılırken sınıfa yönelik saldırılar tartışıldı.

Kıdem tazminatının fona devrinin ertelenmesi değerlendirilerek, saldırıların topyekûn mücadele konusu olması gerektiği ve paket yasanın bir bütün olarak karşısında durulması gerektiği vurgulandı.

Toplantıda, Aliağa-Çiğli İşçi Birliği’nin deklarasyonu değerlendirilerek, genişletildi. Ayrıca pratik olarak neler yapılacağı planlandı. Çiğli İşçi Bülteni’nin yeni sayısı için gündem oluşturuldu.

15 Aralık Pazar günü, Aliağa-Çiğli İşçi Birliği olarak işçi forumu gerçekleştirilmesi kararı alındı.

Toplantı alınan kararların ardından söyleşiyle sona erdi.

Kızıl Bayrak / İzmir

 
§