29 Kasım 2013
Sayı: KB 2013/46

Dinci-gerici iktidarın rant dalaşı kızışırken…
Dış politikada iflas derinleşiyor!
CHP “hizmete” hazırlanıyor...
2014 Bütçesi açıklandı...
Devletin KDK makyajı çabuk döküldü!
ODTÜ yolu, rant ve yerel seçimler!
Sermaye düzenini sel aldı
Öğretmenler Günü hediyesi: Gaz, cop ve tazyikli su!
Petrol-İş Sendikası’nı sorumluluğa davet ediyoruz!
Korozo işçileri: Sendika sendikalığını yapmalı!
MİB MYK Aralık ayı toplantısı...

Kıdem tazminatı sermayenin sofrasında...

Mısır’da “gösteri yasası”na karşı gösteriler
Anlaşma sağlandı!
Baskıcı ve gerici ablukayı dağıtmak için...
Emekçi kadınlar mücadeleyi büyütmeye çağırdı
25 Kasım’da kadınlar şiddete son dedi!
“Polis terörünün emrini verenleri yargılayın!”
İzmir’de Gezi duruşmaları
82 yıl sonra gelen ‘adalet’! 
Çare direniş!
Devlet tutsakları öldürmeye çalışıyor!
“İşçi sınıfının onurlu birliği için...”
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

82 yıl sonra gelen ‘adalet’!

 

ABD’de adalet geliyor 82 yıl sonra. 82’lik bir yaşlı gibi, çürük bir elmanın içi gibi. Adalet geliyor bir siyahinin karşısına, Afrika güneşinin yaktığı yüze bakıp, geç kaldım diyor... Ve mezarına çiçek bıraktığı Scottsboro Çocukları’nın yanında ilk ölümünü hatırlıyor Adalet...

Adalet gecikmiyor. Zira yokken bir olgu ne gecikir ne azalır...

Çocukların oyunudur adalet, oyun oynarken eşitsindir. Açken eşitsindir. Yanındaki siyahi kardeşinden ne daha fazla ne daha az aç olabilirsin. Ölürken de adilsindir. Yaşamlarınız bir çift sözle alınırken elinizden, 9 genç ve tek adaletle birlikte idamınız infaz edilir. Ülkenin adı Amerika Birleşik Devletleri ise, siyahi olmak köleliğin kalktığı yıllarda da yine adaletsizliktir sana. Scottsboro Çocukları buna tanık, Scottsboro Çocukları böyle büyüdü. 82 yıl sonra Scottsboro Çocukları aynı adaletsizlikle öldürüldü.

9 gençtiler. ABD’nin Alabama Eyaleti’nde ürkek bir hayatın delikanlılarıydılar. Yaşamayı ne diğerlerinden fazla hak ettiler ama ölümü de diğer herhangi bir insandan daha fazla hak edecek bir adımları olmadı...

Scottsboro Çocukları dendi isimlerine. 9 siyahi gencin nam salmasının nedeni 1931’de tek bir şekilde mümkündü, suçlarıyla... Afrika kökenli 9 genç tecavüzle suçlandılar. Mahkeme denen düzen tiyatrosu adalet dağıttı eşitlik adına, hak adına ve hepsini suçlu buldu. Bir savaş tatbikatı gibiydi. ‘Beyaz jüri’ tarafından yargılanan ‘siyahi gençler’ suçlu ilan edildi. Renklerin ayrımı özgürlük Amerikası’nda 9 gence uğradı. Ne delil arandı ne de mantık. 5 genci davacı kadın mahkum ettirdi. Lakin biri çıktı, 6 yıl sonra 5 genci akladı! Bir sözle mahkum edilmek kolaydı ve yine beyaz bir kadının bir çift sözüyle aklanmaları da. Siyahilerden 5’i aklanmıştı işte. Ama adalet yine uğramadı Scottsboro Çocukları’na, zira geriye kaldı 4 genç. Ve geride kalanlar için başka hiçbir davacı ifadesini geri almadı.

Son bir ışıksa dokundu Clarence Norris’e. Ve ölmeden önce 1976’da “resmen” aklandı. Yaşamı biterken, onun bildiği resmi kayıtta düştü kağıda. Suçsuzun aklanması kadar zor bir adalet pratiği yoktur yaşamda. Ezen-ezilen çelişkisinin en temel yasasıyken adaletsizlik, bir bütün sınıf sömürü çarkında mahkumken nasıl özgürleşebilirdi ki Afrika kökenli siyahlar, Latin Amerika kökenli Meksikalılar. Ve bunun için 82 yıl sonra da gelmedi adalet. Adalet, hürriyet ve eşitlik bir bütün olarak insanlık değerleri ancak yeni bir dünyada bulunacak. O güne, yeni bir dünyayı ellerinde yaratıncaya kadar lanet okutan adaletsizlikle yoğrulacak insanlık.

Bu gelişme, ülke olarak, pişmanlık duyulan günlerimizden bu yana ne kadar yol aldığımızın göstergesidir.”

Kararın ardından sıralanıyor birbirine benzer cümleler. Konuşan konuşurken unutuyor zaten gençlerin masum olduğunu. Ya da biliyor düzenin kendisi için tek bir suç tanımı olduğunu, yine de bulduğu karara şükrediyor. Fakat her ikisi arasında da bir fark yok sonuçta. Ezen ve sömüren ayaktayken, adalet gelmedi hiçbir toprağa. Adalet derdine yaşam kıyıcıların özürlerine razı olanlarsa ancak cellatlar kadar ortaktır suça. Ve belki de en çok kendi infazlarında yer alır bu adalet tanıkları.

Alabama Valisi Robert Bentley, “Scottsboro Boys, sonunda adalete ulaştı” diyor. Bir asır sonra ulaştığı iddia edilen adalet iade-i itibarsa eğer bir hatırlatmada fayda var. Irkçı adaletsizliğin sembolü haline gelen Scottsboro Boys davası, o topraklarda “vatandaşlık hakları” hareketinin gücü oldu. Gelen bir adalet kırıntısından ötedir 9 gencin anlamı. İtibarları siyahi her gencin adalet özleminde vardır. Scottsboro Çocukları kavga adıdır sözün kısası. 9 genç, davalarıyla, ölümleriyle siyahilerin gelecek özlemi, eşitlik kavgasının adıdır. Bundandır 9 genç toprak altında olsa da davalarının aklanmasını sevinçle karşılayanların olması. Siyahi halkın özlemidir Scottsboro Çocukları’na verilecek gerçek adaletin umudu.

Bir sembol olarak Scottsboro Çocukları’ndan nicesi gelecek. 2012’te Trayvon Martin olacak adları. Ve onun için adalet arayacak siyahiler. Yol kesecekler, eylem yapacaklar. Martin, Scottsboro Çocuklarıyla aynı yaştaydı yada birkaç yaş fark vardı. Ama tenleri aynıydı. Bunun için hırsız olmasa da kapşonu kafasında olduğu için özel güvenlik tarafından vurulması makul neden sayıldı.

1931’de idama mahkum eden mahkeme ile 2013’te kapşonlu siyahiyi öldürmeyi makul sayan yargıcın aklı aynı mantıkla işlemiyor mu?

ABD’ye “Başkan” dahi olan siyahiler sömürü çarklarında en altta ezilmeye devam ediyor. Burjuvalar, renkleri dolar yeşilinden başka renkte görmezken, bindiğiniz otobüste hangi ten renginin oturacağını belirleyen ülkedesiniz işte.

Bugün “özgürlükler Amerikası” yeni bir ülke vaat ediyor siyahilere. Başkan bile olunan özgürlükler diyarı! Obama denen kukla, yüzü siyahi olsa da iplerini tutan sermayedarların aklı beyazdır. Bunun için sömürü çarkları işçileri ezerken, siyahiler her zaman suçlu sayılırken, Başkan’ın siyah olması ancak uyuşturucu etkisidir. Kanınıza girdiğinde bir hayal, bittiğindeyse yaşamınızı çalan bir zehir.

Bunun için Başkan Obama, dökerken gözyaşlarını sahnede yeni katiller sokaktaydı. Ama bitmiyor kavga. İşte yine adalet isteyen sözünü sokakta söylüyor siyahiler. Irkçılık karşıtı hareket bitmeyen kavgasında nice Scottsboro Çocukları’nı kurtarmak için yürüyor. “Adalet dağıtacak yalnız nasırlı ellerdir!” diye söyleniyor son kelimeler...

 

 

 

 

“33 yıl geçse de unutmadık, unutmayacağız!”

 

Cumartesi Anneleri eylemlerinin 452. haftasında 12 Eylül darbesi döneminde kaybedilen Hayrettin Eren için buluştular.

Hayrettin Eren faşist darbenin arkasından gözaltına alınmış, annesi Eren’i polis aracında görmesine rağmen gözaltına alındığı inkar edilmişti. Evlatlarının peşine düşen aile, Eren’in gözaltı listesindeki isminin bulunduğu sayfanın yırtıldığını da görmüş; dönemin Milli Güvenlik Kurulu ise Eren’in gözaltında olmadığını, arandığını söylemişti. Anne Elmas Eren hala oğlunu aramaya devam ediyor. Elmas Eren 2011’de Başbakan Erdoğan’la görüşmüş, “Senden oğlumun mezarını istiyorum” demişti.

Hayrettin Eren’in kardeşleri İkbal Eren ve Cemile Eren de eylemde yer aldılar. İkbal Eren yaptığı konuşmada Hayrettin Eren’in mücadele ettiği için ve devrimci kimliğinden dolayı kaybedildiğini dile getirdi.

Basın açıklamasını okuyan Mine Nazari de şunları ifade etti: “Evlatlarımızı en vahşi yöntemlerle hiçbir iz bırakmadan kaybedenler, onlar hiç yaşamamış gibi davransalar da hakikati unutturabileceklerini düşündüler. Ama bizim geçmişin hakikatini bugüne taşıyarak, toplumsal hafızada canlı tutma inadımızı hesaba katmadılar. Kemalettin Eren’in ‘Hayri’yi aramaktan vazgeçmeyin’ vasiyeti vicdanlarımıza emanettir.”

Kızıl Bayrak / İstanbul

 
§