10 Ocak 2014
Sayi: KB 2014/02

Yıkalım bu köhne düzeni!
Çürümüş düzende iktidar ve rant savaşı
Korkularınızı büyüteceğiz!
Gerici kapışma ve TIR olayı
Zam furyası başladı
Hrant Dink davasında 3. duruşma
“Devrim ve sosyalizm mücadelesine dört elle sarılacağız!”
“Yasa geçti, ama mücadelemiz sürecek!”
AKP’yi kurtaran kaynak: Özelleştirme
Feniş işçileri Aloğlu’nun peşinde!
“Hırsız patron, işbirlikçi sendika!”
Limanda eylemli sınıf dayanışması!
Bakanın iftihar tablosu
Sınıf devrimcilerinden mücadele çağrısı
Devrimci temellerde yenilenme ihtiyacı ve KESK genel kurulları / 2
Cenevre-2 Konferansı yaklaşırken çatışmalar şiddetleniyor
Cihatçı tetikçiler savaşı Irak’a taşıdılar
“Tehlikeli Bölge” ilanı ve polis devleti
Düzene karşı devrim!
İzmir’de Ekim Gençliği okurlarına saldırı
Bu daha başlangıç...
Roboski’nin adaleti zamanın ellerinde!
Alevilere dönük yeni asimilasyon hamlesi: Kızılelma
İzmir Gezi Tutsak Aileleri Ankara’daydı!
Devrimci tutsaklardan yeni yıl mesajları...
Yolsuzluk yapanlara ve hırsızlara açık mektup...
Anıları önünde saygıyla eğiliyoruz...
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Bakanın iftihar tablosu:

100 işçiden 7’si hayatını kaybediyor!

 

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, iş cinayetlerine dair ‘iyi’ tabloyu sundu. Hangi veri kaynağına dayandığı şaibeli olan bu tablo bile iş cinayetlerindeki yoğunluğu gösteriyor.

Sermaye hükümeti işçi sağlığı ve işçi güvenliği önlemlerini hiçe sayan uygulamalara imza atarken 100 işçiden 7’sinin hayatını kaybetmesini “iyi tablo” diye sunma pişkinliğini de gösterebiliyor.

“İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası, iş kazasında bildirim zorunluluğunu getirdi” diyerek önemli bir değişim yapılmış gibi davranan Çelik, taşeron sisteminin neden olduğu iş cinayetlerini, kaçak madenciliğin neden olduğu katliamları yok sayıyor. 2013 yılında en az 1233 işçinin yaşamını yitirmiş olduğu gerçeği orta yerde duruyorken bakanın açıklaması bir anlam taşımıyor.

Daha önce 100 işçiden 17 işçinin hayatını kaybettiğini, oranın düştüğünü savunan Çelik, iş cinayetlerini örtbas eden düzenin yalanlarını tekrarlıyor. Tarım işçilerinin yollarda hayatını kaybetmesini “trafik kazası” sayan, Göçük altında kalan madencileri aylarca çıkarmadığı halde öldü saymayan bu düzen 100’de 7 gibi çok yüksek oranı iftiharla sunuyor! Bu oran Avrupa’nın birinci, dünyadaysa üçüncü en yüksek orana karşılık geliyor.

 

 

 

 

Adalet nöbeti sürüyor

 

5 Ocak’ta Galatasaray Lisesi önünde yapılan 25. Adalet Nöbeti’nde aileler iş cinayetine kurban giden yakınlarının resimlerini yere serdiler ve “Kaza değil cinayet -Vicdanınız yok mu?” yazılı pankartlarını açtılar.

“Geç gelen adalet adalet değildir” diyen işçi aileleri adına basın açıklamasını İdris Çabuk okudu. Çabuk, 2013 yılında en az 1233 işçinin, Aralık ayında ise 112 işçinin iş cinayetine kurban gittiğini söyleyerek Çalışma Bakanı’nın iş cinayetleri konusunda yaptığı açıklamaları teşhir etti.

Çabuk “Türkiye, iş cinayetlerinde Avrupa 1.’liğini, Hindistan ve Rusya’dan sonra dünya 3.’lüğünü istikrarlı bir şekilde sürdürüyor” açıklamasını yaptı.

Çabuk basın açıklamasının devamında mahkemeler hakkında bilgi vererek iş cinayetlerinin üzerinin örtülmeye çalışıldığını belirtti.

Basın açıklamasının ardından, bu ayki nöbetin gazetecisi Mirgün Cabas ailelerle röportaj gerçekleştirdi. Geçtiğimiz aylarda Esenyurt’ta iş cinayetine kurban giden Eren Eroğlu’nun babası Erdinç Eroğlu, savcılık soruşturmasının kendilerini hayal kırıklığına uğrattığını, olayın üzerinin örtülmeye çalışıldığını dile getirdi.

Eroğlu’nun ardından Davutpaşa, Esenyurt ve Ostim’deki iş cinayetlerinde yakınlarını kaybeden aileler Cabas’a devam eden mahkemeler hakkında bilgi verdiler. Avukat Erbay Yucak ise mahkemelere olaya hakim olmayan bilirkişilerin atandığını, mahkemelerde birçok problem olduğunu kaydetti.

Bayram Otel’de abisini kaybeden Sinem Emir ise devletin iş cinayetleriyle ilgili yalan söylediğini ifade etti.

Kızıl Bayrak / İstanbul

 

 

 

 

8 işçinin ölümü hakkında
hala dava açılmadı

 

Geçtiğimiz yıl 7 Ocak’ta Zonguldak-Kozlu’da yaşanan iş cinayetinde 8 madenci hayatını kaybetmişti. Maden Şehitleri Aileleri Dayanışma Derneği’nin Zonguldak Şubesi’nde örgütlenen aileler, katliamın üzerinden bir yıl geçmesine rağmen sorumlular hakkında dava açılmamasına tepki gösterdiler.

Hayatını kaybeden işçilerden Köksal Kadıoğlu’nun eşi Remziye Kadıoğlu, katliamın yıldönümünde eşinin mezarı başında sorumluların hala cezalandırılmamasına tepki göstererek; “Kazayla ilgili sorumlu olanların cezasını bulmasını istiyorum. İhmal ve kusuru olanların cezalarını çekmesini istiyorum. Ama çok geç kalındı. Suçu bizim işçilerimize atmaya çalışıyorlar. Ocakta onları kusurlu buluyorlar” dedi.

Yüksel Koca’nın eşi Arife Koca da tepkisini “...adalet bir an önce yerini bulsun. Biz son nefesimize kadar bu işin peşini bırakmayacağız” sözleriyle dile getirdi.

Maden Şehitleri Aileleri Dayanışma Derneği Şube Başkanı Ayhan Gökgöz ise soruşturmayı takip ettiklerini, dava açıldığında müdahil olarak davaya katılma isteminde bulunduklarını dile getirdi.

Yine işçiyi kusurlu buldular

Olayla ilgilenen Cumhuriyet Savcısı, Bülent Ecevit Üniversitesi’nin hazırladığı ilk bilirkişi raporunu yeterli bulmamış ve ODTÜ’den de rapor hazırlamasını talep etmişti. ODTÜ’den bilirkişilerin hazırlayıp savcılığa gönderdiği raporda ise işçilerden Ahmet Şeker’in kusurlu olduğu söylenmişti. Raporda asli kusurlu taşeron firma Star İnşaat Ticaret A.Ş. olmuştu. Ayrıca TTK da bazı ihmalleri nedeniyle kusurlu görülmüştü.

Kaçak madencilik ve taşeron sistemi can alıyor

7 Ocak’ta, Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Kozlu Müessese Müdürlüğü maden ocağında yerin 630 metre altında meydana gelen ani metan gazı püskürmesinde, taşeron firmada çalışan 5 işçi açığa çıkan gazdan zehirlenmiş 3 işçi de göçük altında kalarak hayatını kaybetmişti.

Madenlerde taşeron ve kaçak madencilik faaliyetleri ise sürüyor. Devletin taşeronu teşvik etmesi, kaçak madenlere ise göz yumması sonucu neredeyse her hafta madenlerden iş cinayeti haberleri gelmeye devam ediyor.

 
§