11 Temmuz 2014
Sayı: KB 2014/28

Sınıf hareketi önündeki engellerin kaldırılması için...
Engelleri aşmak için taban inisiyatifleri
İş güvencesi hakkına
sahip çıkmak için birleşik mücadeleye!
Cumhurbaşkanlığı seçimleri üzerine...
Çatı aday kimin adayı?
TKİP hedef gösteriliyor!
İnternette sansüre devam!
Maltepe Belediyesi dava kararından görünenler
Bosch’ta yetki
Türk Metal’e verildi
Ha cam ha soda:
İşçi düşmanı Şişecam!

Sütaş’ta devlet sermayenin hizmetine koştu

İşçiler sessiz sedasız ölüyor

Tanrıverdi’de işçi iradesine patron müdahalesi

Üretimden gelen gücümüzü kullanıyoruz!

Kızıl Bayrak: Tasfiyeciliğe, karanlığa tutulan kızıl bir meşale! - H. Eylül
Direnişçi işçilerden
Kızıl Bayrak’ın 20. yılına...
“Yeni Greif’ler için ileri!”
Ekim Gençliği II. Yaz Kampı
Mülteciler sorunu ve devrimci sorumluluk
İsrail saldırıyor, Filistin direniyor!
Mısır’da yeni yönetimin ilk icraatı
zam furyası
Çocuklar hapishanede, suçlular nerede? - Z. Eylül
Eylül günlerinde acının arabesk hali - K. Ehram
“Müziğimiz mücadeleye devam çağrısı!”
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Ekim Gençliği II. Yaz Kampı:

Öğreniyor, öğretiyor ve üretiyoruz!

 

7 Temmuz’da başlayan Ekim Gençliği II. Yaz Kampı’nda, 12 ilden liseli ve üniversiteli gençlik buluştu. “Gençliğin devrimci birliği için buluşuyoruz” şiarıyla ikincisi gerçekleştirilen Ekim Gençliği Yaz Kampı için, İzmir Seferihisar Alp Ata Tatil Köyü’nde bir araya gelindi.

Kolektivizmin damgasını vurduğu Kampta, alandaki tüm çalışmalar ve organizasyonlar oluşturulan ekiplerin çabasıyla örgütleniyor. Atölyelerde yaratıcılığın sınırları zorlanırken, seminerle politik tartışmalar yürütülüyor, deneyimler ele alınıyor. Kamp programında deniz ve serbest zamanlarla kaynaşma ve paylaşım pekiştiriliyor.

Kolektivizm damgasını vurdu

Yol yorgunluğunu öğleden sonraki serbest programda deniz keyfini yaşayarak atan gençler kamp alanında kütüphane de oluşturdular.

Kampın ilk gününe kolektivizm damgasını vurdu. Kamp alanındaki tüm çalışmalar ve organizasyonlar kolektif bir çabayla örgütleniyor. Özellikle mutfak bölümünde görev alan ekipler sabah, öğle ve akşam yemeklerinde hummalı bir çalışma içerisindeler. Kampın ilk günü olması nedeniyle yaşanan bazı ufak aksamalar ise katılımcılar tarafından sorun edilmeyip sorunlar hızla kolektif bir şekilde çözülüyor.

12 ildeki çeşitli liseler ve üniversitelerden gençliğin devrimci birliğini yaratma hedefiyle bir araya gelen gençler kampın ilk gününde Haziran Direnişi ruhunu kamp alanındaki üretimlerine yansıttı.

4’er kişilik çadırların her birine ortak olarak belirledikleri isimler veren katılımcılar çadırlarının tabelalarını kendi hazırladıkları dövizlerle süslediler.

Bazı çadırlara ‘Kızıl Bursa’, ‘Ve Sanat’, ‘Mala Karkeran’, ‘Ümit Altıntaş Geceyle Batmayan Güneş’ isimleri verilirken kamp alanında çeşitli bölgelere ‘Berkin Elvan Sokağı’, ‘Haziran Direnişi Meydanı’ tabelaları yerleştirildi.

Ayrıca sunumlar ve diğer toplantıların yapılacağı etkinlik alanına devrimci önderlerin yansıra devrimci aydın ve sanatçıların fotoğrafları asıldı. Mahir, Deniz, İbo, Mazlum, Yılmaz Güney, Nazım Hikmet, Ahmed Arif, Ernesto Che Guevara’nın resimleri kamp alanının dört bir köşesinde yer aldı.

Kamp alanına “Greif işçilerinin yolundan ileri! İşgal grev direniş!”, “Gençliğin devrimci birliği için ileri!”, “Ekim Gençliği 2. Yaz Kampı” pankartları asıldı.

Tüm yerellerin kamp alanına ulaşmasıyla birlikte planlama toplantısına geçildi. Toplantı devrim ve sosyalizm şehitleri anısına yapılan saygı duruşuyla başladı. Ardından bir açılış konuşması yapıldı. Konuşmada bu yıl gerçekleştirilen kampın önemine vurgu yapıldı. Gençliğin bir yıllık süreçteki pratiğinin özetlendiği konuşmada bu harekete müdahale ihtiyacının ürünü olan devrimci birliği yaratma tartışmalarına değildi. Kampın her açıdan tarihsel öneminin büyük olduğu vurgulandı.

Bu vurguların ardından kampın teknik planlamalarına geçildi. Komite ve atölyeleri oluşturmak için çağrılar yapıldı. Bir haftalık kamp programı özetlendi. Ardından atölye yürütücülerine söz verildi. Atölyeleri örgütleyecek bileşenler atölyeler hakkında bilgi verdiler. İmge-resim, tiyatro, video-kurgu, felsefe, bilişim, ilkyardım, dil, müzik dallarında yapılacak atölyeler için kayıt masası oluşturularak toplantı bitirildi.

Kampın açılış konuşmasının ardından başlayan atölye kayıtları ise katılımcılar tarafından büyük bir ilgiyle karşılandı.

Kampın ilk günü akşamında yemeğin ardından başlayan açılış etkinliğinde katılımcılar Türkçe ve Kürtçe selamlandı. ‘Özlemini duyduğumuz dünyanın provasını birlikte yaşayacağız. Komün yaşamı burada kuracağız’ sözleriyle devrim ve sosyalizm şehitleri ile Haziran Direnişi’nde katledilenler anısına saygı duruşu yapıldı.

‘Bizler toplumsal mücadelenin hep en ön saflarında olduk’ diyen Ekim Gençliği temsilcisi genç komünistlerin görev ve sorumluluklarının büyük olduğunu vurgulayarak başladığı konuşmasını, “Habipler, Ümitler, Haticeler, Alaattinler olma mücadelesinde hepimize kolay gelsin” sözleriyle noktaladı.

DLB adına yapılan konuşmada, gençliğin devrimci birliğini yaratma mücadelesinde liselilerin de var olduğu ifade edildi. Berkin’in mücadelesini devraldıklarını ve bu mücadeleyi ciddiyetle sürdüreceklerini ifade eden DLB’li, “Kampımızın başarılı geçmesi için üzerimize düşeni yapacağız” diyerek konuşmasını sürdürdü. Konuşma, sermaye devletinin baskılarına değinerek “korkularını büyüteceğiz” sözleriyle sona erdi.

Gece programı, Mamak İşçi Kültür Evi Müzik Topluluğu’nun eşlik ettiği Halil Sansar’ın dinletisiyle devam etti. Kartal Üç Fidan Folklor Topluluğu ise liseli gençlerden oluşan ekibiyle büyük beğeni topladı. Daha sonra sahne alan Praksis ise, farklı yorum ve tarzıyla seslendirdiği şarkılarıyla kamp katılımcılarına dolu dolu bir müzik ziyafeti yaşattı. Yol yorgunluğuna rağmen kamp kitlesi gece geç saatlerde sonraki günün programını ve yapılacak işleri komite toplantılarıyla detaylı bir şekilde planladı.

Yaratıcı aklın sentezi: Atölyeler

Ekim Gençliği Yaz Kampı’nın ikinci gün programı, “Türkiye devrimci gençlik hareketi tarihi” ve “Gençlik hareketinin güncel tablosu” başlıklı sunumlarla devam etti.

Öncelikle devrimci gençlik hareketi tarihini konu alan seminerin sunumu başladı. Hareketin doğuş yıllarına değinen sunumda özellikle 60l’ı ve 70’li yıllar irdelendi. Devrimci gençlik hareketinin bağrında mayalandığı tüm gelenek ve ideolojik eğilimlerin sıralandığı sunumda TİP MDD çizgisi, YÖN hareketi ilerleyen süreçlerde ortaya çıkan FKF ve DEV-GENÇ deneyimleri tartışıldı. Bunlarla birlikte Türkiye’de gençlik hareketinin tabandan yarattığı öz örgütlülük deneyimleri de ele alındı.

Seminer ilk sunumun ardından 12 Eylül’den bugüne gençlik hareketinin tablosunu irdeleyen başka bir sunumla devam etti. Sunumun ardından açılan soru-cevap bölümünde ise daha ayrıntılı tartışmalar yapıldı.

Seminer bitimine doğru kamp alanına gelen Greif işçileri, Ekim Gençliği ve Devrimci Liseliler Birliği’nin (DLB) direnişlerine sundukları katkıyı selamladı ve kampta bulunmaktan onur duyduklarını belirtti.

Kamp, gerçekleştirilen seminerlerin ardından atölye çalışmalarıyla devam etti. Atölyelere ilgi yoğun olurken burjuva eğitim sisteminin klasik öğreten-öğrenen ilişkisi ortadan kaldırılarak kolektif bir üretim hayata geçirildi. Atölyeler bir yandan farklı illerden gelen gençlerin tanışmasına ve kaynaşmasına vesile olurken aynı zamanda yaratıcılığın sınırlarını zorladı.

Felsefe atölyesinde felsefeye giriş niteliğinde birtakım tartışmalar yapılırken, resim atölyesinde model çizimi uygulamalı olarak hayata geçirildi. Tiyatro atölyesinde temel tiyatro bilgileri verilerek adaptasyon egzersizleri yapıldı. Müzik atölyesinde enstrüman çalma, ve koro çalışmalarıyla yine kolektif bir emek süreci işletildi. Bunun yanı sıra dil atölyelerinde Rusça ve Kürtçe’nin kökeni ve morfolojisiyle ilgili eğitimler verildi. Bilişim atölyesinde internetin kullanımına yönelik teknik tartışmalar yürütüldü. Halk oyunu atölyesinde ise özellikle halaylardan oluşan bir kareografiyle çalışmalar devam etti.

Atölye çalışmalarının yanı sıra kamp hayatının her anı temizliğin, yemeğin, güvenliğin vs. kolektif örgütlenmesi için planlandı. Planlamaların hayata geçirilmesiyle de sorunlar bir bir çözüldü.

Atölyelere etkin biçimde katılan kamp katılımcıları atölye çalışmaları sonrasında da gruplar halinde sohbetlere devam ettiler. Serbest zaman ve akşam yemeği sonrası Greif deneyiminin tartışıldığı söyleşi gerçekleştirildi.

Greif işçilerini temsilen Engin Yılgın ile gerçekleştirilen söyleşi başlarken, Avrupa Ekim Gençliği’nin, Seferihisar’da düzenlenen kampa gönderdiği mesaj okundu. Yaz kampının başarılı geçmesini dileyen Avrupa Ekim Gençliği, gençliğin devrimci birliğini yaratma mücadelesini selamladı. Mesajda kampta yürütülen tartışmaların Avrupa Ekim Gençliği’nin yolunu açtığı söylendi.

Daha sonra söz alan Engin Yılgın Greif’teki örgütlenme sürecini anlattı. İşçileri örgütlenmeye iten nedenleri sıraladı. Sendikalaşma sürecinde işçilere yönelik eğitim çalışmalarından bahseden Yılgın, taban örgütlülüklerine verilen önemin altını çizdi. İşgal eylemini de ayrıntılı bir biçimde anlatan Yılgın’ın konuşmasının ardından soru-cevap bölümüne geçildi. Oldukça canlı geçen ve soruların arka arkaya sıralandığı söyleşi “İşgal, boykot, direniş!” sloganıyla son buldu.

Birlikte öğreniyor, öğretiyor ve üretiyoruz

Ekim Gençliği Yaz Kampı’nda 3. güne seminer hazırlıklarıyla başlandı. Seminerin sunumuna geçilmeden önce ise basın komitesinin hazırladığı haber derlemeleri sunuldu. Komite günlük gazetelerin manşetlerinden seçilen haberleri katılımcılara aktardı.

Ardından “Politika, örgüt, güç ilişkisi” konulu seminere geçildi. Sunum örgütün-örgütlerin politikanın kitlelere taşınmasında ve insanların taraflaştırılmasında en temel araçlardan biri olduğu vurgusuyla başladı. Güç olmak için politika yapmak gerektiğinin ve uygun araçlarla politika yapıp hareketi ileriye taşıma, gençliğin devrimci potansiyelini hayatın içerisinde örgütlü bir güce dönüştürme ihtiyacının altı çizildi. Haziran Direnişi sonrası yapılan forumlar örneği tartışıldı.

Sunum soru-cevap ve söyleşi bölümüyle devam etti. Bu bölümde politika ve örgüt ilişkisini kurabilmenin yol ve yöntemleri tartışıldı. Genç komünistlerin kitle hareketine müdahalede özgüvenli ve inisiyatifli hareket edebilmesinin önemi vurgulandı. Ayrıca verilen tekil örneklerle de Haziran, Soma, Berkin Elvan’ın ölümü gibi süreçlerde alınan tutumlar değerlendirildi.

Seminer bu tartışmaların ardından son bulurken verilen yarım saatlik aranın ardından atölye çalışmaları başladı.

Kamp her gün için hazırlanan dolu dolu bir programla devam ediyor. Sabah kalkışından gece uyuma saatine kadar planlanan kampta önceden belirlenmiş etkinlikler bir bir hayata geçiriliyor. Kampın en eğlenceli ve öğretici kısmı olan atölyelerde hem teorik hem de pratik eğitim çalışmaları gerçekleştiriliyor.

Atölyelerde ikinci günde de katılım oldukça yüksekti. Felsefe Atölyesi’nde “İnsanı hayvandan ayıran nedir?”, “Madde mi, düşünce mi önce gelir?”, “Sokrates’in bilgi ve ahlak felsefesi”, “Bildiğim tek şey hiçbir şey bilmediğimdir, sözüne atfen felsefi kuşkuculuk” tartışıldı. Halk Oyunu Atölyesi’nde birçok halay türü öğrenilirken Kürtçe ve Rusça atölyelerinde kelime bilgisi verilmeye devam edildi. Video-kurgu Atölyesi’nde programlar hakkında bilgi verildi ve seçilen bir video-kurgu programının üzerinde çalışıldı. Kampın sonuna kadar üç tane video çıkarma hedefi konuldu. Fotoğraf Atölyesi’nde temel fotoğraf bilgisi olmayanlara temel birtakım bilgiler verilirken, bu alana hakim olanlara çekim teknikleri üzerine bilgi veriliyor. Müzik Atölyesi’nde son gün sunulmak üzere şarkılar belirlendi ve müzik alanında yetkinleşebilmeleri için adımlar atıldı. Bilişim Atölyesi’nde kapitalizmde bilişim konulu bir sunum için hazırlıklara başlandı ve temel güvenlik önlemlerini içeren bir slayt hazırlandı. İmge Atölyesi’nde yaratıcılık üzerine tartışmalar yürütüldü. Farklı yerellerde yapılan imgesel araçlar incelendi. Tiyatro Atölyesi’nde jest, mimik ve beden kullanımına dayalı drama çalışmaları yapıldı. Resim Atölyesi’nde de kara kalem çizimlere devam edildi.

Atölyelerin ardından iki saatlik dinlenme süresi bırakıldı. Bu zaman diliminde denize gidenler, kitap okuyanlar, sohbet edenler olurken akşam yemeği hazırlıkları da yine komiteler aracılığıyla kolektif bir şekilde hazırlandı.

Yemeğin ardından program kültür-sanat söyleşisiyle devam etti. Giriş mahiyetindeki sunumun başında Cristopher Caudwell tanıtıldı ve özgürlük kavramının tarihi aktarıldı. Daha sonra “Özgürlük nedir?” sorusu soruldu ve farklı sınıflara mensup insanlar açısından ne anlam ifade ettiği, somut örneklerle incelendi.

Sunumun ardından söyleşiye geçildi. Bu bölümde söz alan bir işçi kendi fabrika deneyimi üzerinden işçilerin özgürlük algısını irdeledi. Başka birisi yine kendi yaşamından örnekle sınıf açısından bireysel özgürlüğün ne demek olduğunu aktardı. Özgür irade, kadın-toplum-birey özgürlüğü noktasında anlamlı tartışmalar yürütüldü.

Kızıl Bayrak / İzmir


 
§