6 Kasım 2015
Sayı: KB 2015/41

Seçim oyununun kazananı sermaye düzeni oldu
Parlamenter hayaller ve iki sonuç
Seçimlerin ardından...
Patronlar: Önümüz açıldı
Düzenin seçim oyununda ayak oyunları
MGK: Devlet terörünün “yasal” koordinatörü
Basına baskı özgürlüğü dağıtıyor
G20 Zirvesi için lüks oteller ve gözaltı merkezi
Şakran’da Ankara Katliamı’na öfke
“Kazanana kadar direneceğiz”
“Taleplerimiz kabul edilene kadar fabrika önündeyiz”
MİB ‘Metal Fırtınası Sempozyumu’ düzenliyor
‘Kaleler düşerken’ yazısına cevap!
1 Kasım seçimleri
"Buz kırılmış, yol açılmıştır!"
Ekim Devrimi yol göstermeye devam ediyor!
Hegemonya krizi derinleşiyor
Mültecilik üzerine bir deneme!
Dış basında 1 Kasım değerlendirmeleri
Üniversite çalışmasında pratik bir deneyim üzerine
Kapitalizmin gençlere gelecek vaadi: İşsizlik
Devrimci Gençlik Birliği Türkiye Meclisi Sonuç Bildirgesi
Kadının tarihsel ezilmişliğinin ve köleliğinin en zorlu halkası: Din
Kadın cinayetleri devam ediyor
Kadınlar ve yağmurlar - K. Ehram
Devlet hapishanelerde daha da saldırganlaşıyor
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Hegemonya krizi derinleşiyor

 

Dünyada bir hegemonya krizi var. Kriz giderek büyüyor ve derinleşiyor. Bu kavganın başını ise ABD çekiyor. Epey bir süredir ABD’nin hegemonyasının tartışmalı hale geldiği biliniyor. ABD günümüzde sarsılan ve tartışmalı hale gelen hegemonyasını kabul ettirmek istiyor. Bunun içindir ki, her yerde tam bir saldırganlık içindedir.

ABD’nin başını çektiği emperyalist saldırganlık ve savaşın bugünkü ana sahnesi Ortadoğu’dur. Dünyanın en zengin petrol ve doğal gaz kaynakları buradadır zira. ABD burayı, Kafkasya ve Ön Asya’ya ulaşmanın sıçrama tahtası olarak görüyor.

Kafkasya, ABD’nin sürekli saldırgan politikalar izlediği bir başka coğrafyadır. Burada da zengin petrol ve doğal gaz kaynaklarının peşindedir. Ve elbette ki temel hedefi Rusya’yı kuşatmaktır. NATO denen emperyalist savaş aygıtını buraya doğru genişletmek, örneğin Gürcistan’ı NATO’ya almak, Ukrayna’yı almaya çalışmak, bunların tümü de bu amaçlıdır. Rusya’ya bir an önce boyun eğdirmek istiyor. Bunun için de Rusya’yı sürekli kışkırtarak erken bir savaşa zorluyor.

Çin’e dönük kuşatma, ABD’nin bir başka emperyalist icraatıdır. ABD’nin bu yönelimi 2000’li yıllardan beridir var. Son olarak ‘’güvenlik’’ yalanı ile Güney Çin Denizi’ne savaş gemisi gönderdi. Şüphesiz ki bu açık bir emperyalist taciz ve kışkırtmadır.

ABD’nin hegemonyasının tartışmalı olduğu ve bunu önleyemediği bir gerçektir. Ancak o askeri alandaki üstünlüğünden hareketle kendisini hala rakipsiz görüyor. Elbette ki, böyle düşünmesini sağlayan nedenler var. Zira bugüne dek açıktan ABD’ye kafa tutan bir başka güç çıkmadı. Zaten ABD’nin bilinen saldırganlığının ve her yeri kendi doğal etkinlik alanı olarak görme küstahlığının gerisinde de bu yatmaktadır.

Rusya’nın çıkışı, değişen dengeler,
bozulan planlar

Aslında epey bir süredir ABD dünya olaylarının seyrini tek başına belirleyemiyor. Bunda ısrar ettiği zaman da başarılı olamıyor. Rusya’nın Suriye krizine dolaysız bir şekilde müdahale ederek Suriye’ye hızlı ve etkili girişi ile birlikte bu daha belirgin hale gelmiştir.

Rusya daha başından itibaren, Çin’le birlikte ABD’nin Suriye planlarını bozmuştu. Ancak bu BM üzerinden ve dolaylı bir taraf olma biçimindeydi. Şimdi, Suriye’yi de aşan ve tüm bir Ortadoğu’ya müdahale amacı taşıyan, bölgedeki güç dengelerini değiştirme nitelikli hamlesi üzerinden dolaysız ve aktif bir duruş söz konusudur.

Rusya, yine ABD’nin Kafkasya’daki kuşatma çabalarını da başarısız kılmıştı. Gürcistan ve ardından Ukrayna’da anında ve ABD’den hızlı biçimde yaptığı hamlelerle kuşatmayı boşa çıkarmıştı. Ne Almanya ve ne de ABD Rusya’nın başarılı hamleleri sonucu Ukrayna’nın doğusundaki zengin petrol ve doğal gaz kaynaklarına ulaşma şansına erişemediler.

Rusya’nın Suriye ve Ortadoğu’daki bugünkü varlığı, sadece Suriye ile kadim dostluğu ve Suriye’deki Akdeniz ticaret yolu gibi bilinen çıkarları ile sınırlı değildir. Geçici bir süreliğine de buraya gelinmemiştir. Tam tersine kalıcı olarak gelinmiştir, bu amaçla da hava ve karadan yapılan müdahalelerle kalıcı biçimde buraya yerleşilmiştir. Şimdi sadece Suriye ordusu değil, Rus askeri birlikleri de savaşın içindedir.

Rusya etkinliğini önce Irak ve ardından da tüm bölgeye genişletmek hedefindedir. ABD’nin IŞİD karşıtı koalisyonuna karşı İran, Irak ve Hizbullah ile oluşturduğu karşıt girişim bunun ilk işaretidir. Şimdi bunu daha da genişletmeye çalışmaktadır. Rusya’nın İran ve Irak’la oluşturduğu IŞİD karşıtı koalisyon ABD’nin bilgisi dışında oluşturulmuştur. Bu açıkça ABD’ye bir meydan okumadır da. Nitekim ABD tarafından böyle de anlaşılmıştır. ABD’nin buna cevabı ise, bir kez daha, Kafkasya’daki gibi provakasyona başvurmak olmuştur.

Rusya’nın ABD’yi fazlasıyla rahatsız eden girişimlerinden biri de Rusya’nın Kürtlere yakınlaşmaya çalışmasıdır. Rusya bu alana da müdahil olmak istemektedir. IŞİD’e karşı mücadele bunun ilk adımı olmuştur. PYD ile görüşmeler yapılmış, Rusya’da büro açmalarına olanak sağlanmıştır. Suriye’nin geleceğinde Kürtlere yer verileceği de belirtilmiştir.

Rusya’nın ABD karşısındaki bugünkü cepheden duruşuna, bir de Çin’i eklemek gerekir. Çin dünya piyasasında etkin bir güçtür ve bu etkinliğini gitgide arttırıyor. Yeni yatırım bankaları kuruyor, çeşitli ülkelerle ortak ticari anlaşmalar yapıyor. Bunlar zaten ABD’yi alabildiğince rahatsız ediyor. Fakat bunun yanı sıra bir de Çin’in askeri alandaki hazırlığı, en çok da yeni savaş teknolojisi ABD’yi fazlasıyla kaygılandırıyor ve korkutuyor. ABD’nin "güvenlik" yalanı ile Güney Çin Denizi’ne savaş gemisi gönderme girişiminin gerisinde de bu korku, daha açık bir ifade ile Çin’in kararlı bir biçimde yeni bir paylaşım savaşına hazırlığından duyduğu rahatsızlık yatmaktadır.

Öte yandan, Avrupalı emperyalist devletlerin, özellikle de Almanya’nın bugün için açıktan ABD’nin karşısına çıkıp, "ben de varım" dememesi yanıltıcı olmamalıdır. Zira, Alman emperyalizmi günümüzde hummalı biçimde yeni bir paylaşım savaşına hazırlık yapan devletlerin başında gelmektedir. Militarizmin en azgın olduğu, savaş bütçesine her yıl daha fazla meblağ ayıran, silahlanmada ve silah ticaretinde başa güreşen, dünyanın savaş bölgeleri başta gelmek üzere her yere asker gönderen bir ülkedir Almanya.

Fransa, İngiltere ve diğer emperyalist devletlerin tümü de, ha keza yeni bir paylaşım savaşı için hazırlık yapmaktadırlar.

Yeni bir paylaşım savaşı kaçınılmazdır

Kapitalizm bir kez daha kendisini soluksuz bırakan çok yönlü bir krizlerin içinde debeleniyor.

Ekonomilerde çöküntü, sosyal sınıf mücadeleleri, ırkçılık ve yabancı düşmanlığının yeniden azması, istisnasız her yerde burjuva gericiliğinin yükselişi, polis devleti uygulamalarının hız kazanması bu olgunun ilk elden sonuçlarıdır.

Bunları, her yerde militarizmin azgınlaşması, çılgınlık derecesinde bir silahlanma yarışı, yeni savaş teknolojisi, ekonomilerin askerileştirilmesi, savaş bütçelerinin şişirilmesi, yerel savaşlar serisi, işgaller, rakiplere dönük provokasyonlar tamalamaktadır.

Sistem tam bir istikrarsızlık içindedir. Dünyanın dengesi yeniden kurulmak durumundadır. Ve nihayet, emperyalist dünyada bir hegemonya krizi yaşanmaktadır.

Emperyalist dünyadaki hegemonya krizleri bugüne kadar ancak büyük emperyalist kapışmaların ardından bir sonuca bağlanabilmiştir (ki her iki emperyalist dünya savaşı da bunun ürünü olmuştur), ancak böylece yeni bir dengeye ulaşılabilmiştir. Bir kez daha böyle olacaktır. Tüm göstergeler dünyamızın yeniden yeni bir emperyalist savaşa doğru evrildiğini göstermektedir.

 
§