6 Kasım 2015
Sayı: KB 2015/41

Seçim oyununun kazananı sermaye düzeni oldu
Parlamenter hayaller ve iki sonuç
Seçimlerin ardından...
Patronlar: Önümüz açıldı
Düzenin seçim oyununda ayak oyunları
MGK: Devlet terörünün “yasal” koordinatörü
Basına baskı özgürlüğü dağıtıyor
G20 Zirvesi için lüks oteller ve gözaltı merkezi
Şakran’da Ankara Katliamı’na öfke
“Kazanana kadar direneceğiz”
“Taleplerimiz kabul edilene kadar fabrika önündeyiz”
MİB ‘Metal Fırtınası Sempozyumu’ düzenliyor
‘Kaleler düşerken’ yazısına cevap!
1 Kasım seçimleri
"Buz kırılmış, yol açılmıştır!"
Ekim Devrimi yol göstermeye devam ediyor!
Hegemonya krizi derinleşiyor
Mültecilik üzerine bir deneme!
Dış basında 1 Kasım değerlendirmeleri
Üniversite çalışmasında pratik bir deneyim üzerine
Kapitalizmin gençlere gelecek vaadi: İşsizlik
Devrimci Gençlik Birliği Türkiye Meclisi Sonuç Bildirgesi
Kadının tarihsel ezilmişliğinin ve köleliğinin en zorlu halkası: Din
Kadın cinayetleri devam ediyor
Kadınlar ve yağmurlar - K. Ehram
Devlet hapishanelerde daha da saldırganlaşıyor
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Devlet hapishanelerde daha da saldırganlaşıyor

 

Sermaye devletinin devrime yönelik saldırılarının en vahşi ve şiddetli yanı devrimci tutsaklara yöneliktir. Buca, Ümraniye, Diyarbakır, Ulucanlar ve 19 Aralık katliamlarında onlarca komünist, devrimci, yurtsever tutsak katledilmiştir. Ne var ki bu katliamlar, sermayenin saldırısıyla değil, tutsakların devrimci direnişleriyle anılmayı hak etmiştir. Devrimci tutsaklar bu katliamlar sırasında dahi teslim olmayarak yarattıkları direniş geleneğini canla, kanla tarihe kazımışlardır.

Hücre saldırısı tutsakları teslim almak için gerçekleştirilen en kapsamlı saldırıdır. Devrimci tutsaklar yine can ve kan bedeliyle bu saldırı karşısında teslim olmamıştır. Teslim olmayan tutsaklara yönelik saldırılar da giderek yoğunlaşıyor. Başta hasta tutsaklar kelimenin tam anlamıyla, süreç içinde katlediliyor. Hapishanelerden sürekli, ölümsüzleşen hasta tutsak haberleri geliyor. Hasta tutsaklar serbest bırakılmadığı gibi ya tedavileri yapılmıyor, ya da tedavi adı altında işkenceye uğruyor.

Hasta tutsaklar süreç içinde katledilirken, tutsakların tümüne yönelik yaşamı hücreleştirme saldırıları yoğunlaşarak devam ediyor. Ağırlaştırılmış müebbet “cezası” alan tutsaklar, tek kişilik hücrelerde 2 saat havalandırma “hakkıyla” tutuluyor. Görüş hakları 15 günde bir. Mektup görüş yasağı almaları ise, idarenin, bazen bir gardiyanın keyfine göre oluyor. Gardiyanın sorduğu soruya yanıt vermeyen tutsak bile mektup görüş yasağı “ceza”sına maruz kalabiliyor.

İHD’nin Mart ayı hak gaspları raporu ve Tecrite Karşı Mücadele Platformu'nun Şubat ayı raporu tutsakların uğradıkları hak gasplarını sayfalarca anlatmış. Sadece 1-2 ay içinde uygulanan hak gaspları ise şöyle:

İlk örnek MKP dava tutsağı Hıdır Bakır’ın sürgün edilmesi. Konuya ilişkin Kırıkkale F Tipi Hapishanesi’nden MKP-HKO dava tutsağı Selçuk Çelik, Kızıl Bayrak’a gönderdiği mektupta şunları ifade etti.

İçeride ve dışarda eş zamanlı olarak devreye konulan politikalar sonucu, yoldaşım Hıdır Bakır, 25 Ekim günü ‘05/06/2015 tarihli ve 167 No’lu Genelge’ ye dayanak edilerek ‘güvenlik’ gerekçesiyle Bolu F Tipi Hapishanesi’ne sürgün edildi.”

Manisa E Tipi Hapishanesi'nde siyasi tutsaklara ayakta sayım dayatılıyor. Bu dayatma F tipi hapishanelerde tutsakların direnişiyle aşıldı. Ama F tipine ilk getirilişte, ya da devrimci tutsakların pek olmadığı Manisa E Tipi gibi hapihanelerde bu uygulama yine dayatılıyor.

Tekirdağ 2 No'lu F Tipi Hapishanesi'nde tutsaklar sık sık darp edilirken, bu uygulama hapishanelerde neredeyse rutin hale geldi. Sincan’da olduğu gibi tutsak sınıf devrimcileri darp edilirken, süngerli oda denilen daha ağır tecrite de maruz bırakıldı. Kırıklar F Tipi Hapishanesi'nde ise, hastaneye götürülme sırasında yapılan arama esnasında bir tutsak darp edilerek ayağı kırıldı.

Son olarak Şakran Kadın Kapalı Hapishanesi'nde olan Evrim Erdoğdu yoldaşın son gelen mektubunda söylediklerine kulak verelim:

“Ülke genelindeki tutuklama terörü burada bir sirkülasyon yarattı. Sürgünler, yeni tutuklamalar, vs. … Bir ara P-C davasından 2 liseliyi güneyden sürgün etmişlerdi. Mersin’deki yaz kampından alınanlar.” Evrim’ler liselileri yanlarına almaya çalışırken tahliye olmuşlar. Evrim kısa bir süre önce mektup cezası almış. Bu süreyi şöyle özetliyor: “Siyasal gündemin yoğunluğu ve yüklediği görevler, doğal olarak zindan gündemlerine etkisi, … bu dönem … ‘ceza’ molamı okuyarak, siyasal çalışmalara yoğunlaşarak geçirdim.”

Evrim yoldaş bu sözleriyle devrimci iradenin gücünü gösteriyor. Sermayenin saldırılarını, bir dezavantaj diye karamsarlığa kapılmak yerine, devrimci iradeyle avantaja dönüştürebiliyor. Sermaye sınıfı devrimci iradeyi kırıp tutsakları teslim almak için saldırıyor. Tutsakların yanıtı net: Devrimci iradeyi kıramayacaksınız! Can ve kan bedeli verilen bu yanıta karşı, devrimci tutsakların sesinin her yerde duyulmasını sağlamalıyız. Seslerine ses katmalıyız.

M. Kurşun

 

 

 

 

Cezaevleri hasta ediyor, öldürüyor

 

31 Ekim günü İzmir ve İstanbul’da hasta tutsaklar için eylemler yapıldı.

İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi öncülüğünde Eski Sümerbank önünde yapılan eylemde basın metnini İHD adına İbrahim Hanizci okudu. Hanizci, son bir yılda cezaevlerinde hayatını kaybeden mahpus sayısının 40’ın üstünde olduğuna dikkat çekerek birkaç hafta önce İzmir Şakran T2 Kapalı Cezaevi’nde kalan Ali Alp’in yaşamını yitirdiğini hatırlattı.

Hanizci, açıklamanın devamında 76 yaşındaki Mehmet Emin Özkan’ın durumu hakkında bilgiler aktardı. Hanizci, “Sandıklarınız sizin olsun, biz hasta mahpusların özgürlüğünü istiyoruz!” sözleriyle açıklamayı sonlandırdı.

İHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu tarafından Galatasaray Lisesi önünde gerçekleştirilen 189. F Oturması eyleminde, açıklamayı Rahim Noz okudu. Açıklamada Hadi Elçiçek’in 1999’da gözaltına alınıp 17 gün süren işkencenin ardından tutuklandığı, müebbet hapis cezasıyla Siirt E Tipi Kapalı Cezaevi’ne konulduğu söylendi. O günden bugüne Hadi Elçiçek’in Mersin Silifke M Tipi Kapalı Cezaevi ve Eskişehir H Tipi Kapalı Cezaevi’ne sürgün edildiği, kanser ve kalp hastalığına yakalandığı belirtildi. 15 yıldır kullandığı ilaçların son 4 aydır keyfi olarak kendisine verilmediği söylendi. Türk sermaye devleti, uluslararası sözleşmelere uymaya veya bu sözleşmelerden tüm imzalarını çekmeye çağrılarak açıklama sona erdi.

Kızıl Bayrak / İzmir-İstanbul


 
§