20 Mayıs 2016
Sayı: KB 2016/19

Yeni fırtınalara hazırlanalım!
Kirli savaş yeni boyutlar kazanıyor
Kapitalizmin “fıtratı”: Çocuk istismarı
Yeni başbakan eski rota!
Dokunulmazlık tartışmaları üzerine…
Metal fabrikalarında işçi kıyımı sürüyor!
MİB MYK Mayıs Ayı Toplantısı
Asıl suçlu kim?
Kastaş işçileri direnişi anlattı
İşçi öğüten çark çekiç darbelerimizle un ufak olacak
TKİP V. Kongresi sunumlarından... Devrimci örgüt sorunu
Venezuela’da sağcı Amerikancılar saldırıya geçti!
Göçler, mülteciler, sorunlar ve sorumlular - 3
Syriza: “Umudun ve çözümün’’ partisinden ihanet partisine
Fransa’da mücadele sertleşiyor
Tarihsel gerçekler ve sosyalizmin üstünlüğü
İnsani Yardım Zirvesi: Burjuvazinin ikiyüzlülüğü
Tacize, mobbinge ve sömürüye karşı ses ver!
Hastalıklı çamurda sağlıklı çayır yetişmez!
Hapishaneler ve devrimci tutumumuz
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Hastalıklı çamurda sağlıklı çayır yetişmez!

 

Toplumumuzun kanayan yaraları olan taciz, tecavüz ve çocuk istismarı olaylarında son dönemde ciddi bir patlama yaşandı. Hemen her gün çocuğa yönelik bir taciz ya da tecavüz haberi duyar olduk. Ancak bu durumun kamuoyuna yansıyandan daha çok olduğunu biliyoruz. Çünkü cinsel istismar, istismara uğrayanlar tarafından bile çeşitli kaygılar ve imkansızlıklardan kaynaklı gizli tutuluyor.

Aklımız şu soruya takılmadan edemiyor. Neden her geçen gün cinsel istismar artıyor? Bu patlamanın nedeni ne? Bu sorulara yanıt bulmak için toplumumuzun yapısına bakmak gerekiyor. Bireyciliğin, kişisel çıkarın ve fırsatçılığın kutsandığı bir kapitalist toplum gerçeğiyle karşı karşıyayız. Böyle bir toplumsal düzen emekçiler açısından istismar edilmenin, sömürülmenin zeminlerini fazlasıyla oluşturmaktadır. Çünkü paran yoksa yeterince iyi beslenemezsin. Sağlıklı zihinsel ve psikolojik gelişimin engellenir ve moral değerlerin zayıf olur. Temel kaygı hayatta kalma kaygısı olur. Ancak bu durum o kadar yaygın ve kitlesel yaşandığı için artık giderek normalleşmiştir. Bedensel, zihinsel ve psikolojik olarak istismar edildiğinizi anlayamazsınız bile.

Aynı “normalleşme” cinsel istismar, taciz ve tecavüz saldırıları üzerinden de yapılmaya çalışılıyor. Örneğin Karaman’daki çocukların cinsel istismar olayı üzerinden Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı’nın “bir defadan bir şey olmaz” demesi bunu anlatıyor. Keza sermaye düzeni, doğal bir insan dürtüsü olan cinselliği bir taraftan “ayıp-günah” diyerek bastırıp, diğer taraftan pornografik yayınlar yaparak, TV, internet gibi araçlarla cinselliği hastalıklı bir şekilde pazarlayarak, aşırı uyararak daha da sapkınca yaşanmasına sebep oluyor. Çürüyen düzenin, çürümüş bireyleri fırsatını bulduklarında bencilce isteklerini tatmin ediyorlar. Bu türden saldırıların hedefinde ise en çok da kapitalist toplumun korunmasız ve savunmasız bıraktığı çocuklar yer alıyor. Çocuklar bazen de evlendirilmek suretiyle bu türden saldırılara maruz kalıyorlar. Geçenlerde aynı aile bakanı 31 bin 337 çocuk gelin olduğunu açıkladı. Gerçek sayının çok daha da fazla olduğu biliniyor.

Yoksul işçi ve emekçi aileler ihtiyaçlarını karşılayamadıkları için çocuklarını Ensar Vakfı gibi kurumlara vermek zorunda kalabiliyor. Zaten kendileri de sermaye tarafından sömürülen, istismar edilen yoksul ailelerin çocuklarına iyi bakmasını beklemek hayal kurmak olur.

Kapitalist toplumda insanın kendisine, çevresine ve başka insanlara karşı yaşadığı yabancılaşma da insanın duygularını ve dürtülerini doğal yollardan yaşamasına engel oluyor. Sık sık duyarız “ben kimim, beni buraya kim koydu, ben ne istiyorum” gibi sözleri.

Kısacası kapitalist toplum istismar için en uygun ortamı sağlayarak bir bataklık yaratıyor. Bu bataklığın içinde de her türlü pislik rahatça üreyebiliyor. Bu bataklığın görünmemesi için de yöneticiler tarafından her türlü manipülasyon yapılıyor.

Bu bataklıktan çıkmanın yolu toplumun olanaklarının ve zenginliklerinin birilerinin çıkarı için değil tüm toplumun sağlıklı gelişimi için kullanılmasından, yani özel mülkiyete dayalı kapitalist sistemin aşılmasından geçmektedir. Ancak o zaman bütünlüklü, sağlıklı bireyler yetişebilir. Çernişevski’nin “Nasıl Yapmalı“ romanında dediği gibi “hastalıklı çamurda sağlıklı çayır yetişmez.” Toplumun genel yapısı iyileşmeden sağlıklı bireyler yetiştirmek çok zordur. Ya kapitalizmin bataklığında çürüyeceğiz ya da sosyalist toplumda yeniden yeşereceğiz.

F. Can

 

 

 

 

Polisin katlettiği Gemsiz uğurlandı

 

15 Mayıs’ta evinin balkonundayken polis tarafından vurularak katledilen Pınar Gemsiz 17 Mayıs’ta Gazi Mezarlığı’nda uğurlandı.

Pınar Gemsiz’in evinin önünde toplanan binlerce kişi sloganlarla Gazi Hastanesi’ne yürüdü. Hastanenin morgundan cansız bedeni alınan Gemsiz’in tabutunu kadınlar omuzlarında taşıdı. Buradan sloganlarla yapılan yürüyüşle Zübeyde Hanım Camisi'ne gidilerek cenaze namazı kılındı.

Cami avlusunda ağıtlar yakılırken polis terörü lanetlendi. Cenaze namazının ardından Gemsiz’in cenazesi helallik alınmak üzere evinin önüne getirildi. Helallik alındıktan sonra kitle Gazi Mezarlığı’na yürüyerek Kürtçe ağıtlar eşliğinde Gemsiz’in cenazesini toprağa verdi. Defin işleminin ardından KJA Üyesi Gülsen Biter ve Sultangazi Dayanışması adına Ece Öztürk tarafından yapılan konuşmalarda Gemsiz’in katledilmesi ve polis terörü kınanarak mücadele çağrısı yapıldı.





Polisin vurduğu Remziye Bor yaşamını yitirdi

 

Van’ın İpekyolu ilçesi Xaçort Mahallesi’nde 19 Nisan’da özel harekat polisleri tarafından yapılan baskında vurulan Remziye Bor 17 Mayıs’ta yaşamını yitirdi.

Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi yoğun bakım ünitesinde 28 gün boyunca uyutulan Bor’un ilk günden beri solunum yetersizliği çektiği ve boynundaki yaranın enfeksiyon kapması sonucu durumunun kötüleştiği ve yaşamını yitirdiği açıklandı. Bor’un cenazesi Yüksekova’ya götürülerek defnedildi.

Remziye Bor polis tarafından vurulduktan sonra hastaneye kaldırılmış, ancak vücudunun büyük kısmında felç oluştuğu için 2 kez ameliyat geçirmişti. Üstelik 7,5 aylık hamile olan Bor’un bebeği sezaryenle alınmıştı. Katil polislere ilişkin ise hala bir işlem başlatılmadığı ifade ediliyor.

 
§