2 Eylül 2016
Sayı: KB 2016/33

Sermaye devleti içeride ve dışarıda saldırganlığı tırmandırıyor
Hepsi emekçilere karşıdır!
“Fırat Kalkanı” neye hizmet, kime kısmet?
Osmanlı torunlarından “demokrasi dersleri”
OHAL fırsatçılığı kime yarıyor?
Hurşit Külter’den hala haber alınamıyor
Ford Otosan’da Koç-Türk Metal oyunları
Greif işçisi; patron-sendika işbirliğine karşı uyanık ol!
Yeni metal fırtınaları ve daha güçlü bir MİB için ileri!
Ortak olan soruna temelden farklı yaklaşımlar
Ekim Devrimi deneyimi ışığında devrim ve demokrasi sorunları - V.İ.Lenin
“Göçmen çocuklar cinsel istismara maruz kalıyor”
Kolombiya’da barış: Latin Amerika’nın bir damarı daha kesildi
Kolombiya hükümeti FARC ile “barıştı”
Türkiye’de mülteci kamplarında neler oluyor?
“Meslek liselileri gelişmiş ülkeler gibi sömüreceğiz”
“Yeni dönemde devrimci savaşa hazırlık için ileri!”
Sermaye düzeni ve dinci-gerici çeteler
Emperyalistlerin ve işbirlikçilerinin yüreklerine korku salmaya devam ediyor!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Eğitim-özel sektör işbirliği toplantıları devam ediyor:

“Meslek liselileri gelişmiş ülkeler gibi sömüreceğiz”

 

Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) mesleki eğitime yönelik yeni eğitim-öğretim yılına hazırlık kapsamında gerçekleştirdiği “eğitim-özel sektör işbirliği toplantıları” devam ediyor.

Konya’da gerçekleşen toplantının ardından Ankara ve Sivas’ta da MEB temsilcileri, okul müdürleri ve sermaye sahiplerinin katılımıyla toplantılar gerçekleştirildi. Bu toplantıların temel gündemini de sermaye devletinin uzun süredir gündeminde olan mesleki eğitimin sermayenin talepleri doğrultusunda dönüştürülmesi için yapılabilecekler oluşturdu.

Yapılan tartışmalarda mesleki eğitimin özelleştirilmesi ve sermayenin mesleki eğitim üzerindeki denetiminin arttırılması, böylece meslek liselerinin sermayenin hem nitelikli hem de ucuz iş gücü talebini karşılaması başlıkları öne çıktı.

“Herkesin üniversiteye gitmesi gerekir mi?”

Ankara’da gerçekleşen toplantıya katılan Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz mesleki eğitim zemininde sömürüyü hangi yöntemlerle arttıracaklarını açıkladı. Bakan Yılmaz “Herkesin üniversiteye gitmesi gerekir mi?” diye sorarak meslek lisesine gidenlerin hedefinin üniversiteye değil fabrikalara gitmek olması gerektiğini bir kez daha hatırlattı. Mesleki eğitimde yapılacak dönüşümler içinse “yeni bir yol icat etmeye gerek olmadığını” belirterek gelişmiş ülkeleri örnek alarak sömürü tekniklerini geliştireceklerini belirtti. Bu kapsamda Avrupa’da Almanya’nın, Asya’da Kore’nin takip edileceğini söyledi.

Sanayisi gelişmiş, emperyalist bir güç olan ve teknoloji üreten bir ülke olarak teknik eğitime önem veren Almanya ile birlikte 1960’lardan sonra sanayisi hızla gelişen bunu da sömürü teknikleri konusunda gelişmiş bir ülke olmasına borçlu olan, bu kapsamda ortaöğretimde mesleki eğitime özel önem veren Güney Kore’nin örnek olarak gösterilmesi tesadüf değildir. İki örnek de kapitalist sömürü sisteminin çarklarının daha iyi dönmesi için mesleki ve teknik eğitime önem vermektedir. Eğitim sistemlerinde ortaöğretim düzeyinde mesleki ve teknik eğitim önemli bir yer tutmaktadır. Kuşkusuz MEB’in de mesleki ve teknik eğitimi sermaye için daha verimli kılma konusunda onlardan öğreneceği çok şey vardır.

“Ahilik ruhu canlanacak”

Gelişmiş ülkelerden öğreneceklerinin olduğunu belirten Yılmaz bir yandan da yerel değerlerin kaybedilmemesi gerektiğine vurgu yapmaktadır. AKP iktidarının Yeni Osmanlıcı politikalarının mesleki eğitime bir yansıması olarak, eğitim-özel sektör işbirliği toplantılarında “ahilik ruhu” ön plana çıkartılmaktadır.

Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürü Osman Nuri Gülay meslek okullarındaki öğrencilerin ahilik ruhu ile yetiştirilmesinin, milli ve manevi değerlerin öğretilmesinin temel amaçlarından birisi olduğunu, ayrıca iş piyasasının ihtiyaç duyduğu nitelikli iş gücünün yetiştirilmesi konusunda okul yöneticilerine önemli görevler düştüğünü belirtmiştir. Selçuklular döneminde Anadolu’yu Türkleştirme ve İslamlaştırma politikaları kapsamında ortaya çıkan ahiliğin ön plana çıkartılması ile AKP iktidarı bir yandan dinci-gerici, şoven politikalarını mesleki eğitime entegre ederken bir yandan da ahilikte yer alan ortaçağ artığı, yarı-feodal bir uygulama olan çıraklığı da çözüm yöntemlerinden birisi olarak sunmaktadır.

Meslek liselilere üniversiteye gitmeyin diyenlerin amacı gelişmiş ülkelerden öğrenerek teknik yanlarını geliştirecekleri “ahilik sistemi”ni güncellemektir.

“18 yaşında mezun olan bir gencin çırak olması zor”

Eğitim-özel sektör işbirliği toplantılarında meslek lisesi öğrencilerinin daha okula başladıkları sene staja başlamaları tartışılmaktadır. Ankara’daki toplantıya katılan Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, eğitim-özel sektör işbirliğinin önemine vurgu yaparken sermayenin MEB’den mesleki eğitime dair talebini ise şöyle ifade etmiştir:

Çocuklar meslek liselerinde atölye dersi görüyor. Ortamın rahat olduğu alanlar atölyeler. Burada alınan tecrübe önemli ama bu çocuklar hiçbir zaman bir çalışma alışkanlığı ve disiplini elde edemiyorlar. Belki SİMEP (Sanayi?ci? İşbi?rli?ği?nde Mesleki? Eği?ti?m Projesi?) ve yeni çıkacak kanundaki uygulamayla çocuk dört yıl boyunca eğitim görecek ve sistemin, işletmenin bir parçası olarak tecrübe edinecek. Haftada dört gün işletmeye giderek, iş terbiyesi edinecek.”

Özdebir konuşmasında ucuz ve nitelikli iş gücü için sermayenin kaybedecek zamanı olmadığını ortaya koymaktadır. Bu kapsamda mevcut haliyle meslek liselerinde son sene zorunlu olan ve iki gün okul üç gün staj olarak formüle edilen uygulama birinci sınıftan itibaren bir gün okul dört gün staj olarak değiştirilmek istenmektedir. Sermayeye verilen teşvikler, staj yükünün ve staj ücretinin patronların sırtından alınması için yapılan yasal düzenlemeler de göz önüne alındığında patronlar için staj adı altında ucuzdan da ziyade bedava iş gücü anlamına gelecek bir uygulamanın kapıları aralanacaktır. Bir yandan da meslek lisesine giden öğrencilerin zaten sınırlı ve niteliksiz bir şekilde ulaştıkları temel eğitim böylece hepten tasfiye edilecektir.

Yakın zamanda gündeme gelen “ihtisaslaşmış meslek liseleri”, “özel meslek liselerinin açılması için teşvik verilmesi”, “Suriyeli öğrencilerin mesleki eğitime dahil edilmesi”, “çıraklık eğitiminin zorunlu eğitim kapsamına alınması” gibi uygulamalarla birlikte meslek liselilerin üniversiteye gitmemesi, ahilik ruhunun canlandırılması ve birinci sınıftan itibaren zorunlu stajın başlatılması birbirlerini tamamlayan ve hepsi birleştiğinde de gençlik açısından tehlikesi büyüyen uygulamalar olarak karşımıza çıkmaktadır. Eğitim-özel sektör işbirliği toplantılarının da temel gündemlerini oluşturan bu başlıklarla meslek lisesi öğrencilerinin geleceği sermayenin ihtiyaçlarına göre şekillendirilmek istenmektedir.

 
§