25 Kasım 2016
Sayı: KB 2016/44

Ekonomik-sosyal kriz derinleşiyor
Gericiliğe rıza göstermiyor, direnişi seçiyoruz!
Yeni KHK’lar: Saldırı ve baskı paketleri!
Kürt halkına yönelik saldırılar sürüyor
Grev hakkına saldırıya OHAL kılıfı
Ne diplomasi, ne yargı: Tek yol direniş!
Her açıdan zor bir yıla giriyoruz
Petro-kimya sektöründe meslek hastalıkları
Düzenin çarkı işçi kanıyla dönüyor!
Şirvan’dan yansıyan katliam düzeni
Düzenin çok yönlü bunalımı ve devrim seçeneği
TKİP’nin 18. kuruluş yıldönümü etkinliği gerçekleşti
Ekim Devrimi aynasında yayınların önemi
Kapitalist dünya ekonomisinde kriz dinamikleri büyüyor
Emperyalist saldırganlıkta yeni bir döneme doğru
Marakeş Konferansı: Çevre tekellerin insafında!
Gençlik devrime, mücadeleye!
Üniversitelerde baskılar artıyor
“Direnişi seçiyoruz!”
Cumartesi Anneleri Hayrettin Eren’in akıbetini sordu
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Düzenin çarkı işçi kanıyla dönüyor!

 

Siirt Şirvan’da yaşanan madenci katliamı bu düzende işçilerin hayatının değerini bir kez daha gösterdi.

Olası tepkileri yatıştırmak amaçlı şirketin işletme müdürü tutuklandı. Böylece sermaye devleti bir kez daha maden holdinglerini koruyup-kollarken, katliamı kimi personelin üzerine yıkarak gerçek failleri aklamayı hedefliyor. 7 işçinin cesedine ancak ulaşılmışken ve 9 işçinin hala kayıp olduğu ilk günlerde, Sağlık Bakanı Recep Akdağ Siirt’te katliam madenini ziyaret etti ve madende herhangi bir ihmal görmediğini söyledi.

Yaşanan bu katliam, maden holdinglerinin nasıl korunup kollandığını, alınması gereken basit önlemler yerine getirilmeyerek işçilerin nasıl katledildiğini bir kez daha ortaya koymaktadır. Aynı bölgede 25 Temmuz’da meydana gelen heyelanda iş makineleri toprak altında kalmış ama can kaybı olmamıştı. Şirvan’da bu son yaşananın işçi katliamı olduğu açıkça ortadayken, devlet yetkilileri ölümleri yağışlı havaya bağlayacak kadar pişkin açıklamalar yaptı.

Daha bir kaç ay önce aynı yerde bir katliamdan dönülmüş olmasına, heyelan riskinin bilinmesine rağmen maden işçileri göz göre göre, yağmurlu günlerde çalıştırılmışlardır. Kaldı ki katliamın yaşandığı yerde heyelan öncesi oluşan çatlaklar önemsenmemiş, heyelanın olduğu günde de patlayıcı kullanılmıştır. Ciner Grubu'na ait Park Elektrik yönetiminin, işçi ölümlerine hiç değinmeden heyelan nedeniyle üretime ara verdiklerini duyurması kendileri açısından şaşırtıcı değildir.

Kimdir bu Ciner Grubu?

Katliamın faillerinden olan; medya, madencilik, enerji ve birçok sektörde faaliyet yürüten Ciner Grubu'nun sicili iş cinayetleri konusunda hayli bozuktur. Ciner Grubu'na ait Park Elektrik tarafından işletilen Elbistan’daki Çöllolar kömür üretim sahasında 2011 yılında 6 Şubat ve 10 Şubat’ta art arda iki kez toprak kayması meydana gelmiş, toplam 10 işçi toprak altında kalmıştı. Bu işçilerden yalnızca birinin cansız bedenine ulaşılabilmişti. 9 işçi hâlâ toprak altındadır.

Şirvan’da katliamın gerçekleştiği bakır madeni 2004’te Erdoğan’ın katıldığı törenle açıldı. Açılışta yaptığı konuşmada “bizim önümüzü açın başka hiçbir şey istemiyoruz” diyen Ciner Grubu Başkanı Turgay Ciner’i kutlayan isim de Tayyip Erdoğan’dı. Önü açılan Ciner Grubu, Elbistan’da 10 maden işçisinin üzerini toprakla kapatacaktı.

Siirt’te maden ocağının açılmasıyla birlikte bölgede zararları hissedilmeye başlanmıştı. Bakır çıkarılırken kullanılan kimyasalların kullanma suyuna karıştığı, hayvanların telef olduğu, tarım alanlarının kirlendiği, hastalıklara neden olduğu, patlatılan dinamitlerin köylülerin evlerinde büyük çatlaklar oluşturduğu 2010 yılında İnsan Hakları Derneği (İHD) Siirt Şubesi tarafından hazırlanan raporla açıklanmış ve ilgili devlet kurumlarına iletilmişti.

Yine Turgay Ciner’e ait olan Ankara’nın Nallıhan ilçesindeki kömür ocağında tavan desteklerini tutturmak için kullanılan köpük malzemesinin alev alması sonucu çıkan yangında 13 işçi dumandan zehirlenmişti. Aynı bölgede ihmal sonucu yaşanan bir diğer kazada ise 3 kişi, işçi nakliyesinde kullanılan monoraydan düşerek yaralanmış, tesadüf eseri ölümden kurtulmuşlardı.

İşçilerin ölümleri değil ama grevleri milli güvenliğe zarar veriyor

Ancak Ciner Grubu’nun sicili yalnızca işçi katliamları nedeniyle bozuk değildir. Bir süre önce Ankara’nın Çayırhan beldesinde Ciner Grubu’na ait Park Termik tarafından işletilen linyit madeninde, Türk Maden-İş üyesi 1250 işçi toplu sözleşme yapıp haklarını almak için grev kararı almıştı. Ancak sermaye devletinin yasaları bu grev kararını “milli güvenliğe aykırı” bulmuşlardı. Bu vesileyle devletin kime hizmet ettiği bir kez daha ortaya çıkmıştı. Bu düzende katliam boyutlarında yaşanan işçi ölümleri değil ama işçilerin hakları için yaptıkları grevleri “milli güvenliğe” zarar vermektedir.

“Bazı işçiler, 8 kamyon ve 3 iş makinesi…”

Sermaye ne kadar arsızsa medyası da öyledir. Şirvan’da katledilen işçilerin ardından çıkan kimi haberlerde sermayenin arsızlığının nasıl medyasına da yansıdığı görülmüştür. Yeni Şafak gazetesi haberi, “Bazı işçiler ile 8 kamyon ve 3 iş makinesi toprak altında” ibaresiyle sunarken, Doğan Haber Ajansı (DHA), Hürriyet gazetesi, T24 gibi kimi siteler de aynı spotla haberleri servis etti. Yani siyasette karşı karşıyaymış gibi görünenler asıl yandaş oldukları sınıfın sermaye olduğunu göstermiş oldular.

Toprak altında kalan ve yaşamını yitirdiği ortada olan 16 işçinin haber değeri onlara göre “8 kamyon ve 3 iş makinesi” ile eşittir. İşçilerin soğumamış cesetleri hala toprak altındayken bulunan iş makineleri çok önemli bir gelişmeymiş gibi haber yapılmıştır. Muhtemeldir ki ne bu haberi veren medya kuruluşları, ne de bu madenin sahipleri işçilerin adlarını bile bilmiyordur. Ama eminiz ki 8 kamyon ve 3 iş makinesinin modellerini, maliyetini kendi adları gibi biliyorlardır. Çünkü onlar için işçilerin hayatları değil, kullandıkları makinelerdir önemli olan.

Devlet sermayenin devleti olduğu müddetçe…

Son yıllarda sadece maden işçilerinin yaşamını yitirdiği katliamlara bakıldığında kapitalizmin vahşi yüzü tüm çıplaklığı ile ortaya çıkmaktadır. 2010'da Balıkesir Dursunbey’de 17 işçi, 2011’de Afşin Elbistan’da 10 işçi, 13 Mayıs 2014’te Soma’da 301 işçi, 28 Ekim 2014’te Ermenek’te 18 madenci ve şimdi de Siirt’te 16 maden işçisi katledildi. İşçi katliamları konusunda Türkiye liderliği hiç kimseye bırakmamıştır.

Bu kadar işçi katliamının yaşandığı bir coğrafyada asıl sorumlu sermaye devletinin kendisidir. Diğer taraftan işçi katliamlarına karşı ses çıkarmayan işçi sınıfının da bu yaşananlarda sorumluluğu bulunmaktadır. “Güvenceli, insanca çalışma ve yaşama koşulları” talebiyle mücadele edilmediği sürece ve bu düzene son verilmediği müddetçe yazık ki daha pek çok işçi katliamı yaşanacaktır.

 

 

 

 

Isparta’da iş cinayeti

 

Isparta’daki bir mermer ocağında 17 Kasım’da iş cinayeti yaşandı.

Eğirdir Akdoğan Köyü’ndeki mermer ocağında iş makinesi operatörü Ercan Acar, direksiyon hakimiyetini kaybederek hafriyata kaptırdığı iş makinesi ile metrelerce aşağıya yuvarlandı.

Olay yerine gelen arkadaşlarının ilk müdahalede bulunduğu Acar, yaşamını yitirdi.


 
§