21 Ekim 2017
Sayı: KB 2017/41

Sömürü, baskı ve zorbalığa karşı mücadeleye!
Evrimi içinde burjuva cumhuriyeti ve dinsel gericilik
Baskı ve zorbalık artarken…
ABD-AKP gerilimi farklı mecralarda sürüyor
2018 bütçesi: Emekçilere yıkımı dayatan savaş ekonomisi!
Özakça’ya tahliye, Gülmen’e tutukluluğa devam kararı
Sermayenin can simidi: Kiralık işçilik
TİS sürecinde satışa hazırlanılıyor
CSUN fabrikasında neler oluyor!
Şişecam’da direnişin muhasebesi
“Buz kırılmış, yol açılmıştır!”
1917-2017… Yüzyılın kadınlara çağrısı
Dinci gericilik ve kadın
Gerici yasalara karşı mücadeleyi büyütelim!
Eğitimde yeni değişikliklerin amacı
YÖK’ten yapısal “reform”
Kapitalist sistemin krizi ve iki yol
Güney Kürdistan dersleri
Avrupa’da Ekim Devrimi seminerleri
Otuz beşinci yaş gününde, suskunlukla geçen yirmi bir yıl
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Şişecam’da direnişin muhasebesi

 

Şişecam işçisi kısmi bir kazanımla direnişi sonlandırdı. Önümüzde duran görev yaşadıklarımızdan çıkardığımız derslerle sendikal ağalığa ve sermayeye karşı kararlı bir mücadeleyi büyütmektir.

Şişecam işçisi başlatmış olduğu mücadeleyi 24 Ekim itibari ile sonlandırmış oldu. İlk sunulduğunda kabul edilmeyen Eskişehir’e kaydırma ve isteyenin yeniden teşvikten yararlanma teklifi son görüşmede yeniden sunulmuş ve işçiler son yaptıkları görüşmede bu teklifi kabul ederek direnişi sonlandırmış oldu.

Cam işçisi sonucu her ne kadar istediği gibi olmasa da geriye işçi sınıfı mücadelesi açısından önemli bir deneyim bıraktı. Şimdi bu deneyimler ışığında geleceği kazanmak sorumluluğu ile karşı karşıyayız.

Direnişin muhasebe notlarını şöyle sıralayabiliriz;

1) Sendikalar uzun yıllardır işçiler tarafından yönetilip denetlenmediği için bugün tamamıyla sermaye ajanı rolünü oynamaktadır. Buna Türkiye sınıf mücadeleleri tarihinde önemli bir yeri olan cam işçilerinin sendikası Kristal-İş de dahil. Cam işçilerinin dediği gibi Bilal Çetintaş’ın sendikal anlayışı bir patron projesidir. Bu anlayışa karşı sendikal seçim zeminlerinde mücadele etmek oldukça zordur. Kırklareli cam fabrikasında olduğu gibi, seçim süreçlerinde sendika aracılığıyla işe alınan işçiler örneğinde olduğu gibi seçim daha en başından ağalar tarafından garantiye alınmaktadır. İşçiler sendika ağalarına karşı fiili mücadeleyi de önüne koyan ve sadece seçim süreçlerine sıkışmayan bir mücadeleyi önüne koymalıdır.

2) Sermaye sınıfı her yanı ile örgütlü bir sınıftır. Her ne kadar bazı yerel yöneticilerin tutumu daha farklı gözükse de CHP bir sermaye partisidir. Bu yaşanan süreçte de görüldüğü üzere tutumu hep sermaye sınıfının yanında olmak olmuştur. Başta Lüleburgaz olmak üzere cam işçisi sınıf adına net kazanımlar elde etmek istiyorsa işçi sınıfının kendi bağımsız çizgisi ile bir mücadele hattı örmeyi ne yapıp edip başarmalıdır. CHP gölgesinde alınan “sınıf tavrı” bırakın kazandırmayı, işçi hareketine moral kayıplar yaşatmaktadır.

3) Jandarma ve polis, düzen bekçiliğini yapan kolluktan başka bir şey değildir. Onların direnişin yanında olduğunu düşünmemeliyiz. Onların amacı açık ve gizli baskı yöntemlerini kullanarak direnişi bitirmektir. Bu geçmişte de böyleydi. Bu direniş şahsında da böyle oldu.

4) Üretimi durdurmayan eylem biçimleri kısmen etkili olmakla birlikte kesin ve net sonuçlar elde etmek noktasında sonuç üretememektedir. Geçmiş dönemlerde az çok burjuva demokrasisinin işlediği dönemlerde bu eylemler biraz daha etkiliydi. Ancak içine girmiş olduğumuz faşist baskı koşullarında bu tip eylemler çok etkisiz kalmaktadır. Fabrika içinden belirgin bir desteği olan direnişçi işçiler üretimi etkileyecek ya da bloke edecek eylemleri önüne koymalıdır. Kapitalist burjuva sınıf işçi sınıfına karşı aldığı tutumlarda makyajlarının dökülmesini umursamadan açık ve net tutumlar aldığı yerde işçi sınıfı da açık, net tutumlar almalıdır.

5) Grev süreci sonrasında sendikanın patron ile karşı bir saldırıya geçeceği bekleniyordu. Saldırı başlamadan başta sendika olmak üzere grev sürecindeki muhalefet dinamik bir şekilde örgütlenmeli. Sendikaya ve patrona “aklınızdan bile geçirmeyin” mesajı verilebilmeliydi.

6) İşçi sınıfı mücadelesi gücünü yasalardan değil haklılığından alır. Haklı talepler doğrultusunda her türlü eylem meşrudur. Şu asla akıldan çıkmamalı; yasalar işçilerin haklı mücadelesinin önüne geçmek için kullanılır. Cam işçilerinin geçmiş mücadele pratiklerinde fazlasıyla yer alan “İŞGAL, GREV, DİRENİŞ!” pratiğini hayata geçirmediğimiz sürece en iyi ihtimalle ölüm gösterilip sıtmaya razı olacağız.

Metal İşçileri Birliği

 

 

 

 

Ford Otosan’da üç vardiya bilmecesi ve eşitlik!

 

Yıllık izin öncesi Custom hattının üç vardiyaya geçeceğini duyuran Ford Otosan, Kasım ayı gelmesine rağmen halen üç vardiyaya geçemedi. Sözleşme öncesi “üç vardiyaya geçeceğim” diyenler her gün bunu ileri tarihe erteliyor. Daha ne kadar ertelenir orası da muamma. Üstelik üç vardiyanın ne kadar süreceği de belirsiz.

Büyük bir şirket olan Ford Otosan’ın üç vardiyayı ayarlayamaması bir yana dursun, yeni işçilerin bir kısmı sivil elbiseyle çalışıyor. Eski işçilerine değer vermeyen şirket bugün işten çıkardığı işçileri arayarak geriye gelmelerini istiyor. Daha düne kadar eskiler “çıkıp gitsin” diyenler şimdi eski işçileri arar mı oldu derseniz? Bunun cevabı “hayır.” Onların ilgilendiği şey dişlilerin dönmesi, kasalarına daha çok para girmesi. İşi bitince, Metal Fırtına’da yaptığı gibi eskileri alıp “kullan-at” politikasını hayata geçirecekler. Başka bir şey değil. Yeter ki çark onlardan yana dönsün.

Gel gelelim sermayenin yalanlarından biri olan kadın-erkek eşitliği konusuna. Daha geçen sene “pozitif ayrımcılık” diye yola çıkanlar bugün “eşitlik” diye yola devam ediyorlar. “Pozitif ayrımcılık” masalıyla kadın üzerindeki çifte sömürüyü pekiştirenler, bunu nasıl eşitliğe bağlayabilir. Ayrıca, bünyesinde çalıştırdığı işçilerin kaçı eğitimden sonra fikrini değiştirdi? Dahası kaç kadın işçi bu eğitim sayesinde eşit olduğuna inandı? Hemen hemen hiçbiri bunu kabullenemedi dersem yeridir.

Bu eğitim sadece kağıt üstünde kalmaktan öteye geçemiyor. Çünkü eşitliğin oluşabilmesi için ekonomik-sosyal zemin lazım. İş hayatının dışında da insanların bolca vakti bulunması gerekiyor. Yani çalışma saatleri düşürülmeli, ücretler arttırılmalı ki insanlar gezip görebilsinler. Kişilerin düşünceleri ve fikirleri maddi sıkıntılardan, olumsuzluklardan kurtuldukça gelişir. İlk olarak buraları değiştirmek gerekir.

Bu eşitlik aslında “eşit kölelik” anlamı taşıyor. Ucuz işçiliğin adına eşitlik diyorlar. Çünkü kadın işçileri kullanarak işçileri bölmek ve birlik olmasını daha da zorlaştırmak istiyorlar. Kadın işçileri erkek işçilere karşı bir tehdit olarak kullanıyorlar.

Bu sömürü düzeni koşullara göre kendini yenileyip amacına ulaşma adına her türlü kılıfa girip karşımıza çıkıyor. Çünkü bizler görmezden geliyoruz. Biz işçiler dağınık haldeyiz. Birlikte hareket edemez, bunu öğrenemezsek sermaye karşısında sürekli kayıplara uğrarız. Hep birlikte sermayeye karşı mücadele etmeliyiz.

Ford Otosan’dan bir işçi

 
§