21 Ekim 2017
Sayı: KB 2017/41

Sömürü, baskı ve zorbalığa karşı mücadeleye!
Evrimi içinde burjuva cumhuriyeti ve dinsel gericilik
Baskı ve zorbalık artarken…
ABD-AKP gerilimi farklı mecralarda sürüyor
2018 bütçesi: Emekçilere yıkımı dayatan savaş ekonomisi!
Özakça’ya tahliye, Gülmen’e tutukluluğa devam kararı
Sermayenin can simidi: Kiralık işçilik
TİS sürecinde satışa hazırlanılıyor
CSUN fabrikasında neler oluyor!
Şişecam’da direnişin muhasebesi
“Buz kırılmış, yol açılmıştır!”
1917-2017… Yüzyılın kadınlara çağrısı
Dinci gericilik ve kadın
Gerici yasalara karşı mücadeleyi büyütelim!
Eğitimde yeni değişikliklerin amacı
YÖK’ten yapısal “reform”
Kapitalist sistemin krizi ve iki yol
Güney Kürdistan dersleri
Avrupa’da Ekim Devrimi seminerleri
Otuz beşinci yaş gününde, suskunlukla geçen yirmi bir yıl
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Eğitimde yeni değişikliklerin amacı

 

Bu yılki eğitim-öğretim müfredatında sessiz sedasız değişiklik yapıldı. TEOG ve YGS/LYS’deki değişiklerle kamufle edilen bu durumun toplumsal olarak sanılandan daha vahim sonuçları olacaktır. Bu değişiklikler hangi ihtiyaçtan doğmuştur? Dindar-kindar nesiller yetiştirmek!

Bunu amaç edinmiş bir yönetimsel modelde, her şey buna göre dizayn edilmeye başlandı. Öncelikle her okulda en iyi yerde ve öğrencilerin gözüne sokulacak şekilde mescitler yapıldı. Burada öğretmen, abi ve ablalar eşliğinde namazlar kılınıp “cennet garantisi” işler yapılmaktadır. Kılmayan öğrenciler ötekileştirilerek, hatta dinsiz ilan edilerek mahalle baskısı okula taşınmış oldu. İktidar, bunlar hayata geçirilirken derslerin konu ve işleyişini de bu duruma uygun hale getirmek için kollarını sıvadı. Hepsi kurulu bir saatin işleyişi gibi, planlı ve tek elden çıkan çalışmalar olarak sürmektedir.

Son müfredat değişikliğinde, toplumu bilimsel düşünme tarzından uzaklaştırarak, dogmatik düşünceye sevk edecek dersler öne alındı. Fen grubu derslerinin içi boşaltıldı, kalan bilgiler ise dindarlığa hizmet etmiyorsa bile kendileri açısından “zararsız” hale getirildi. Mesela bilim dünyasının yüzyıllardır kabul ettiği Darwin’in evrim teorisi müfredattan çıkarıldı.

1980 darbesi sonrası Felsefe, Sosyoloji ve Mantık dersleri gibi bireylerin sosyal yönden gelişimini sağlayan derslerden felsefeyi, sosyaliteyi ve mantık yürütme öğelerini çıkardılar. Şimdi de “Dindar ve kindar” kafaya sahip nesil yetiştirme önünde bir engel olarak görülen Canlı Bilimi olan Biyoloji masaya yatırılmış bulunuyor. Bir taraftan haftalık ders saati azaltılarak Din Kültürü dersinin saati arttırılırken, öte taraftan ülkede yüzlerce biyoloji öğretmeni norm fazlası durumuna düşürülmüş durumda. Yine Darwin ismi müfredattan silinirken yerine ‘İbn-i’ ile başlayan ve bugüne kadar adını dahi duymadığımız ilgili ilgisiz İslam düşünürü görünür hale getirilmiştir. Evrim ile ilgili tüm kelime ve yaklaşımlar temizlenerek geçmişte var olan canlılarla günümüz dünyası arasında bağ kurulmasının önüne geçilmiştir.

Liselerde biyoloji dersinin haftalık ders saati 3’ten 2’ye indirilirken, din kültürü dersinin saati de 1’den 2’ye çıkarılmıştır. Bu bilimden uzaklaşarak dogmatizme kaymanın bir belirteci iken bir de yaratılıcılık fikrine karşı öğrencilerin kafasında sorular uyandıracak konular da yok edilmiştir.

Eğitim sistemini toplumların ve bireylerin ihtiyaç, yetenek ve isteklerine göre şekillendirme yerine ülkeyi yöneten ve politikalarına yön verenlerin ihtiyacına göre dizayn etmek için her şeyi flu hale getirmeye çalışıyorlar. Değişikliğin görünmemesi ve kamuoyunda tartışılmaması için hemen bir gecede TEOG’u gündeme getirdiler. Özetle, ortalığı toz-dumana katarak sonuca ulaşmaya çalışıyorlar.

B. Yılmaz

 

 

 

 

 

DGB ve DLB İstanbul meclisini topladı

 

Devrimci Gençlik Birliği (DGB) ve Devrimci Liseliler Birliği (DLB) İstanbul Meclis’ini topladı. Meclis ilk olarak 6 Kasım YÖK gündemli söyleşi ile başladı. Söyleşinin açılış konuşmasında toplumsal gündemlere değinerek OHAL ve KHK’ların yarattığı baskıcı koşullara değinildi. Toplum üzerinde artan saldırıların üniversite cephesinin ise YÖK eliyle gerçekleştirildiği, YÖK’ün üniversiteler içerisindeki karakol olduğuna değinilerek YÖK’ü yaratan koşulları anlatan slayt gösterimine geçildi.

Slayt gösteriminin ardından söyleşinin ilk başlığı olan “YÖK sonrası üniversiteler” üzerinde duruldu. Gençlik hareketinin toplumsal hareketlilikten bağımsız ele alınamayacağının vurgusu yapılarak dönemsel olarak gençlik hareketlerinin tablosuna ve öne çıkarttığı taleplere değinildi. Toplumsal hareketliliğin gençlik mücadelesini ne denli etkilediğine dair ‘89-‘90 Bahar Eylemlilikleri ve 2013 Haziran Direnişi örnekleri verildi.

İlk başlığın ardından “Son dönem üniversiteye dönük saldırılar” başlığına geçildi. Son dönem gençlik hareketlerinin genel tablosunun aktarımının ardından OHAL dönemiyle beraber artan baskı koşullarına değinildi. OHAL’in ilk direnişi olan İstanbul Üniversitesi direnişçisi Buse Bayram’ın direnişine ve direnişlere yönelik saldırılardan söz edildi. Üniversitelerde bizzat devlet eliyle palazlandırılan gerici çetelerin devrimcilere yönelik siyaset yasağının getirilmesi amacını güttüğü vurgulanarak, koşullar ne olursa olsun devrimci mücadeleyi üniversiteler içerisine taşımanın önemine değinildi ve “YÖK’ün yeni adımları” başlığına geçildi.

Bu başlıkta, üniversite ile sermaye arasındaki işbirliğinin pekiştirilmesi üzerinden atılan son adımlar aktarıldı. TÜSİAD’ın reform paketleri olarak sermayenin ihtiyaçlarını dile getirmesi ile başlandı. Bu doğrultuda gündeme gelen araştırma üniversitelerinden söz edildi. YÖK’ün 2015 yılında gerçekleştirmiş olduğu “Bölgesel gelişmede üniversitelerin rolü” gündemli toplantıları sonucu, “Bölgesel kalkınma odaklı misyon farklılaşması ve ihtisaslaşma projesi” kararı alındığı söylendi. Bu kapsamda belirlenen 10 araştırma üniversitesi sıralandı. YÖK’ün bir diğer adımının temel bilimler programı olan fizik, kimya, matematik ve biyoloji bölümlerinin İstanbul Üniversitesi’nde üstün başarı sınıfları açılması olduğu aktarıldı. Organize sanayi bölgelerinde meslek yüksekokullarının açılmasının da teşvik edileceğine değinildi.

Eğitim alanında yapılan değişiklikler gerici müfredat, sınav değişiklikleri ve sermayenin ihtiyaçlarına göre düzenlenmesi tartışıldı.

Söyleşinin son kısmında gençlik hareketinin geleceği konuşuldu. Önceki konuşmalarda ‘60’lı yıllardan bu yana bir tablo çizilmişti. Bu baskı ve zorbalık döneminde yapılması gerekenin zor dönemi aşma iradesini ortaya koyabilmek olduğu vurgulandı.

Söyleşinin ardından meclise geçildi. İlk olarak siyasal gündemler tartışıldı. Ortadoğu’daki kirli savaşın son durumunun aktarılıp değerlendirilmesinin ardından Türkiye gündemleri üzerinde duruldu. Müftülük yasası, Helin Palandöken’in katledilmesi, Nuriye ve Semih’in açlık grevi direnişi tartışıldı. Bir MLB’linin önerisi ile Helin Palandöken’in ailesine ziyaret yapılması planlandı.


 
§