15 Şubat 2019
Sayı: KB 2019/07

Gerici kutuplaşma toplumu zehirliyor
Neo-liberal yıkımın sorumlusu saray rejiminin kuyrukları
“Ekonominin lokomotifi” tekliyor, bedeli işçiler ödüyor!
“Arlı arlıyı, arsız arsızı savunur!”
“Sosyal demokrat” CHP
Küçükçekmece’den işçi kadınlar panel-foruma çağırıyorlar
Tekstilde TİS süreci ve görevlerimiz
Antep’te işçi eylemleri
Her şey biz işçilerin ellerinde!
9 Kasım 1918: Alman Devrimi’nin doğuşu - Ernst Thälmann
Alman Devrimi ve sosyal demokrat ihanet - William L. Shirer
ABD emperyalizmi Ortadoğu’da yeni hesaplar peşinde!
Sarı Yelekliler hareketi 3. ayını geride bırakıyor
8 Mart’ta mücadele alanlarına!
Kadınların özgürleşmesine dair iki ayrı tutum
Karanlığa karşı ‘geleceğiz’!
Metal Fırtına’dan öyküler
Yasak
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Sarı Yelekliler hareketi 3. ayını geride bırakıyor

 

Fransız sermaye devletinin dümenindeki Macron ve hükümetine karşı “Sarı Yelekliler” ilk kez 17 Kasım 2018’de sokaklara çıkmışlardı. Ağır vergilere karşı alım gücünün yükseltilmesi, sosyal adalet-sosyal devlet talepleriyle başlayan eylemler üçüncü ayında tüm kararlılığını koruyor. Kamuoyu yoklamalarına göre halkın %77’sinin de desteğine sahip.

Fransız sermaye devleti kapitalist tekellerin çıkarları için işçi ve emekçilerin tarihi kazanımlarına karşı son yıllarda saldırıların dozunu arttırmıştı. Çalışma yasalarında, emeklilik, vergi, işsizlik ve sosyal yardımlarda, eğitim ve sağlıkta “reform” adı altında peş peşe gasplar gündeme geldi. Son aşamada Macron eliyle uygulanmak istenen bu politikalarla, kazanılmış haklar birer birer yok edilmeye çalışılıyor. İşçi ve emekçilere işsizlik ve yoksulluk, gençliğe ise geleceksizlik dayatılmak isteniyor. Artık dayanılamaz hale gelen bu neo-liberal politikalar, işçi ve emekçilerin sarı yelekleri ile başlattıkları kitle hareketini tetikledi.

Bir diğer etken de genel olarak küresel kapitalist kriz ve sermaye hareketiyle ilgiliydi. Sermaye devletinin de desteğiyle son yıllarda delokalizasyon politikaları uygulandı, sermaye ucuz işgücünün olduğu ülkelere yöneldi. İşsizlik ve yoksulluk tırmanışa geçti. Yıllardan beridir süren kapitalist kriz koşullarında başta küçük yerleşim yerleri olmak üzere ülke genelinde alım gücü düştü. Yeni vergi politikaları bunu iyice ağırlaştırdı. Emekçileri yoksulluğa ve açlığa iten reformlara karşı tepkiler eylemlere ve isyana dönüştü. Otoyollarda, şehir giriş ve çıkışlarında, döner kavşaklarda devam eden blokaj ve direnişlere karşı devletin sergilediği tahammülsüzlük ve saldırılarına rağmen eylemler bugüne kadar devam etti. Ağır vergilere karşı alım gücünün yükseltilmesi için başlayan eylemler ilk günkü öfke ve kararlılığa sahip. Emekçiler insanca yaşamaya yetecek ücret, işsizlik ödeneklerinin, emeklilik maaşlarının, sosyal ödeneklerin yükseltilmesi, temel gıda maddelerinde vergilerin kaldırılması, adil vergi sistemi, eğitim ve sağlığa daha fazla bütçe ayrılması gibi demokratik taleplerinden vazgeçmiyorlar.

Fransa genelinde kitlesel katılımlarla gerçekleşen Cumartesi eylemleri, devlet terörüyle bastırılmak isteniyor. Sermaye devleti her defasında şiddetin dozunu daha da arttırıyor. Eylemlerin başladığı günden bugüne kadar LBD 40 Flash Ball silahı ile 129’u ağır olmak üzere 2 binden fazla kişi yaralanırken, 20 kişinin ise bir gözünü kaybettiği belirtiliyor. TNT içeren gaz bombalarıyla (GLI-F4) da ağır yaralanmalar olurken, 9 Ocak (13. Cumartesi) eyleminde 5 eylemci elini kaybetti. Avrupa’nın Fransa haricindeki ülkelerinde kullanılmayan bu tür silahların sadece savaş durumunda kullanıldığı belirtiliyor.

Açıkçası sermaye devleti Fransa halkına, işçi ve emekçilere, öğrencilere resmen savaş açmış durumda. Zırhlı araçların, CRS toplum polislerinin yanı sıra kriminal şubeye bağlı binlerce sivil polis, atlı birlikler ve Voltigeur denilen motorize ekipler terör estirmekte ve şiddette sınır tanımıyorlar. Eylem alanında yaralılara müdahale eden Street Medic (ilkyardım) gönüllülerine dahi gaz bombaları ve LBD 40 ile saldırmaktan geri durmuyorlar. Saldırıları görüntülemeye çalışan bağımsız basın çalışanları da polisin sürekli hedefi durumundalar.

İnsan Hakları Derneği, CGT ve SUD-Solidaire sendikaları, avukatlar ve sağlık emekçileri bu silahların kullanımının yasaklanması için Paris İdari Mahkemesi’ne başvuru yapmış ve bu başvuru reddedilmişti. Ardından Danıştay, LBD 40 Flash Ball silahının kullanımını geçtiğimiz günlerde onayladı. 25 gram TNT içeren GLI-F4 patlayıcıları için stokların 2021 yılına kadar bitirilmesi bekleniyor.

Eylemlere karşı azgın devlet terörü sürerken, iki aylık bilançoda 7 bin gözaltı, bin tutuklama oldu, 2 bin kişi yaralandı. Polis ve adli baskı da yeterli bulunmadığı içindir ki şimdi de işçi ve emekçilerin, gençliğin bilgi edinme hakkı gasp ediliyor. Basın alenen tehdit ediliyor. “Loi anti casseur” yasası ile de toplantı ve gösteri özgürlüğü gasp edilmek isteniyor. Yeni yasada istihbarat birimleri tarafından belirlenen kişilerin eylemlere katılımının önceden yasaklanması, izinsiz gösterilere katılma, maske, deniz gözlüğü, fular-puşi taşınması, yüzlerin kapatılması vb. konularda birçok yasak ve ceza yer alıyor. Şimdiden belirli kişiler izinsiz eylem düzenlemek, çağrı yapmak, katılmak gibi suçlamalarla karakollara ve mahkemelere çağrılıyorlar.

Eylemlere yönelik baskı ve tehditler sürerken, Sarı Yelekliler üç ay gibi kısa bir zamanda mahalle-semt, şehir, bölge ve ulusal kurullarını işler hale getirdiler ve ilk genel kurullarını Fransa genelinden yüzlerce delegenin katılımıyla 26-27 Ocak günü Commercy’de gerçekleştirdiler. Kurul açıklamasında “İsyanımız topluma yönelik haksız, acımasız, derin şiddet, güvencesizlik ve sefalet içeren dayatmalara, hayat pahalılığına dur demek içindir” deniliyor ve artık böyle gitmesine izin verilmeyeceği belirtiliyor. Açıklamada ücretlerin derhal arttırılması, herkese koşulsuz eşit eğitim, sağlık, kamu hizmeti, sağlıklı konut ve barınma talepleri yer alıyor. Polis şiddetine de değinen, buna boyun eğilmeyeceğini dile getiren açıklama, “Yaşasın halk için halkın yönetimi!” şiarıyla son buluyor. Yerel yapılar arası genel kurulun ikincisi ise
Saint Nazaire’de 5-6-7 Nisan günü gerçekleşecek.

Sarı Yelekliler platformlarında ısrarla değinilen konulardan biri de ırkçılığın ön plana çıkarılarak hareketin bölünmek istenmesidir. Açıklamalarda dil, din, ırk ve renk ayrımcılığı yapmak isteyenlere fırsat verilmemesinin önemine sıkça değiniliyor. Nitekim Paris, Lyon, Toulouse kentlerinde faşistler kortejlerden uzaklaştırıldı.

Sendika cephesi

İşçi sendikalarından demiryolunda örgütlü SUD-Rail ve postanelerde SUD-PTT çalışanları ilk günlerden itibaren eylemlerde yer aldılar. CGT sendikası ilk başta mesafeli kalsa da bazı yerellerde “Sarı Yelek-Kırmızı Yelek” dayanışması eylemleri gerçekleştirdi. Son üç haftada gerçekleşen Sarı Yelekliler eylemlerine CGT-Paris tarafından oluşturulan kortejlerle katılım sağlandı. Sendika korteji eylemlerde coşkuyla karşılandı.

Öğrenci sendikaları da başından beri eylemleri destekliyorlar. Eğitimde planlanan gerici reformlara karşı öğrencilerin, işçilerin, emekçilerin, işsizlerin ve emeklilerin kazanmaları için mücadele birliğinin önemini vurguluyorlar. Önümüzdeki günlerde lise ve üniversiteler arası ortak mücadele hattının örülmesi için genel kurul gerçekleştirilecek.

Sarı Yelekliler eylemlerde süresiz genel grev çağrıları da yükselttiler. CGT sendikası Sarı Yeleklilerin blokaj ve sokak eylemlerinin meşru olduğunu dile getirdiği bir açıklamayla genel grev çağrısını sahiplendi ve genel grev 5 Şubat’ta hayata geçirildi. Fransa genelinde 200 noktada gerçekleşen eylemlere 300 bin işçi emekçi ve gencin yanı sıra Sarı Yelekliler de katıldı.

Bu arada postane, eğitim, sağlık, enerji, vergi daireleri, yaşlılar yurdu (EHPAD) gibi birçok yerde, değişik meslek dalında, değişik yerellerde ücretlerin arttırılması, çalışma koşullarının iyileştirilmesi, işten atmaların durdurulması, daha fazla personel gibi taleplerle aylardır grev ve direnişler sürüyor.

Şüphesiz kazanmak için işgal, grev, direniş çağrıları henüz tam olarak karşılık bulmuş değil. Fakat işçi ve emekçiler, emekliler, işsizler ve öğrenciler kapitalizmin krizinin bedelini artık ödemek istemiyorlar. “Hayatta kalmak değil, yaşamak istiyoruz!”, “Böyle gitmeyecek!”, “Kazanana kadar mücadeleye devam!” diye haykırıyorlar. Sarı Yelekliler ise işçilerin ve öğrencilerin çıkarlarının ortak olduğunu belirterek sendikaları süresiz genel greve çağırmayı sürdürüyorlar.